Türkçe - İngilizce Cümleler
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce Cümleler
Eşanlam
Cümleler
Araçlar
Kaynaklar
Hakkımızda
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Işıkları Söndür
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Araçlar
Kaynaklar
Hakkımızda
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Cümleler
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce Cümleler
Geçmişi Gizle
Geçmiş Detayları
Geçmişi Sil
Geçmiş :
free gold
Geçmiş
İngilizce
Türkçe
1
sitter
(portresi yapılırken) kıpırdamadan oturup poz veren model
n.
The artist asked the model to pose as a
sitter
.
Ressam, modelden
kıpırdamadan poz vermesini
istedi.
Show More (-2)
2
sitter
bakıcı
n.
The parents hired a
sitter
to look after their children.
Ebeveyn, çocuklarıyla ilgilenmesi için bir
bakıcı
tuttu.
Show More (-2)