|
- Six years on, the Commission has announced a Green Paper.
- Altı yıl sonra Komisyon bir Yeşil Kitap açıkladı.
- In the last six years alone, five thousand people died in Nepal.
- Sadece son altı yılda Nepal'de beş bin kişi öldü.
- That goes back six years and nothing has changed.
- Bu altı yıl öncesine dayanıyor ve değişen bir şey yok.
- The counting of any secret vote is carried out by between two and six tellers, drawn by lot from among the Members.
- Herhangi bir gizli oyun sayımı, Üyeler arasından kura ile seçilen iki ila altı veznedar tarafından gerçekleştirilir.
- The total amount of third-world debt has already been repaid six times over in interest.
- Üçüncü dünya ülkelerinin toplam borcu faiziyle birlikte altı katına çıkmıştır.
- I have also tried to make a proposal to make this possible for a transitional period, that is for the first six weeks.
- Ben de bunu bir geçiş dönemi için, yani ilk altı hafta için mümkün kılacak bir öneride bulunmaya çalıştım.
- At the Berlin Council in 1999, six candidate countries had in fact been expected to join the EU in 2002.
- 1999'daki Berlin Zirvesi'nde altı aday ülkenin 2002'de AB'ye katılması beklenmişti.
- Mr Heaton-Harris has put six distinct questions.
- Bay Heaton-Harris altı farklı soru yöneltmiştir.
- I would like to mention just six points which I think are especially important.
- Özellikle önemli olduğunu düşündüğüm altı noktaya değinmek istiyorum.
- We have here a text from six groups that reflects our opinion.
- Elimizde altı grubun görüşlerini yansıtan bir metin var.
- Now we have reached early September so we are halfway through the Council's self-given six-month period.
- Şimdi Eylül ayının başına geldik ve Konsey'in kendine tanıdığı altı aylık süreyi yarılamış bulunuyoruz.
- The next item is the debate on the following six motions for a resolution.
- Bir sonraki madde aşağıdaki altı karar önergesinin görüşülmesidir.
- Now, these proposals refer to October, all six months later.
- Şimdi bu teklifler Ekim ayına, altı ay sonrasına aittir.
- The base age has been raised by six years.
- Temel yaş altı yıl yükseltilmiştir.
- Mr Michel's statement is reassuring as regards the coming six months, and I hope even longer.
- Sayın Michel'in açıklaması önümüzdeki altı ay ve umarım daha da uzun bir süre için güven vericidir.
- In this spirit, I wish you and all of us great success for the next six months in this European Union in which we share.
- Bu ruhla size ve hepimize, paylaştığımız bu Avrupa Birliği'nde önümüzdeki altı ay için büyük başarılar diliyorum.
- Six weeks is far too short a period to decide whether a temporary agency worker should be made permanent or not.
- Altı hafta, geçici bir taşeron işçisinin kalıcı olup olmayacağına karar vermek için çok kısa bir süredir.
- I will comment on six groups of amendments.
- Altı grup değişiklik önergesi hakkında yorum yapacağım.
- We hope for very close cooperation with you on these issues over the next six months.
- Önümüzdeki altı ay boyunca bu konularda sizinle çok yakın bir işbirliği içinde olmayı umuyoruz.
- With regard to the six-month presidency, the President-in-Office of the Council beat me to my criticism.
- Altı aylık dönem başkanlığı ile ilgili olarak, Konsey Dönem Başkanı eleştirilerimde benden önce davrandı.
- I shall confine myself to six of these comments.
- Kendimi bu yorumlardan altısıyla sınırlayacağım.
- We shall be working on six issues.
- Altı konu üzerinde çalışacağız.
- The only information that we have had in the last six weeks is that he has been abducted.
- Son altı hafta içerisinde edindiğimiz tek bilgi kaçırıldığı yönünde.
- This invites the Commission to present a report within six months.
- Bu da Komisyon'u altı ay içerisinde bir rapor sunmaya davet etmektedir.
- I would like the number of Member States not to be increased but to remain at six.
- Üye Devlet sayısının arttırılmamasını ve altı olarak kalmasını istiyorum.
- Over the last six months, we have made some political progress.
- Son altı ay içerisinde bazı siyasi ilerlemeler kaydettik.
- My last point is on the question of the six-week period.
- Son olarak altı haftalık süre konusuna değinmek istiyorum.
- My last point is on the question of the six-week period.
- Son olarak altı haftalık sürece değinmek istiyorum.
- I will be pleased to see all six major greenhouse gases included.
- Altı ana sera gazının tamamının dahil edildiğini görmekten memnuniyet duyacağım.
- After six years, these two legal instruments should be tested and, if necessary, improved.
- Altı yıl sonra, bu iki yasal araç test edilmeli ve gerekirse iyileştirilmelidir.
- Less than six months from now we will see the biggest enlargement in the Union’s history.
- Altı aydan kısa bir süre sonra Birlik tarihindeki en büyük genişlemeye tanık olacağız.
- Six to seven years is still far too long.
- Altı ila yedi yıl hala çok uzun bir süre.
- I will be pleased to see all six major greenhouse gases included.
- Altı ana sera gazının tümünün dahil edildiğini görmekten memnuniyet duyacağım.
- One billion plastic bags have been taken out of circulation in six months.
- Altı ay içinde bir milyar plastik poşet tedavülden kaldırıldı.
- Let us all work with the Danish Government to continue the progress over the next six months.
- Önümüzdeki altı ay boyunca ilerlemeyi sürdürmek için Danimarka Hükümeti ile birlikte çalışalım.
- Let us all work with the Danish Government to continue the progress over the next six months.
- Önümüzdeki altı ay boyunca ilerlemeyi sürdürmek için hepimiz Danimarka Hükümeti ile birlikte çalışalım.
- The annual strategy we drew up last February revolved around six priorities.
- Geçtiğimiz Şubat ayında belirlediğimiz yıllık strateji altı öncelik etrafında şekillenmiştir.
- Continuity is not achieved by the Presidency of the Council rotating every six months.
- Konsey Başkanlığının altı ayda bir dönüşümlü olarak yürütülmesi sürekliliği sağlamaz.
- My last point is on the question of the six-week period.
- Son olarak altı haftalık süre konusuna değineceğim.
- I wish there were six instead of five, but I think that the sixth will be added in due course.
- Keşke beş yerine altı tane olsaydı ama sanırım altıncı da zamanı gelince eklenecek.
- The Barcelona Spring European Council is due to adopt six environmental indicators.
- Barselona İlkbahar Avrupa Konseyi altı çevresel göstergeyi kabul edecektir.
- That this has been cut to six months since May this year represents a massive step forward.
- Bu yılın Mayıs ayından bu yana bu sürenin altı aya indirilmiş olması ileriye doğru atılmış büyük bir adımdır.
- Six questions have been put by three Members of your assembly.
- Meclis'inizin üç üyesi tarafından altı soru yöneltildi.
- Currently, only six countries are involved in it and that is not enough.
- Şu anda sadece altı ülke bu işin içinde ve bu yeterli değil.
- At the end of the war, the six founder States decided to pool their coal and steel production.
- Savaşın sonunda altı kurucu devlet kömür ve çelik üretimlerini bir havuzda toplama kararı aldı.
- We should also support Malta's claim to six seats in the European Parliament.
- Malta'nın Avrupa Parlamentosu'ndaki altı sandalye talebini de desteklemeliyiz.
- Bear in mind that at least six million Egyptian citizens are involved.
- En az altı milyon Mısır vatandaşının bu sürece dahil olduğunu unutmayın.
- The annual strategy we drew up last February revolved around six priorities.
- Geçen Şubat ayında hazırladığımız yıllık strateji altı öncelik etrafında şekilleniyordu.
- I wish there were six instead of five, but I think that the sixth will be added in due course.
- Keşke beş yerine altı olsaydı, ancak altıncısının da zamanı geldiğinde ekleneceğini düşünüyorum.
- Of course, making over six months' residence dependent on financial resources could give rise to social discrimination.
- Elbette altı aydan fazla ikamet süresinin mali kaynaklara bağlı kılınması sosyal ayrımcılığa yol açabilir.
- Another six years of the Taliban's despotic rule had gone by before things began to look up for democracy.
- Taliban'ın despotik yönetiminin üzerinden altı yıl daha geçtikten sonra demokrasi için işler yoluna girmeye başladı.
- We must find an interim solution for the new commissioners during the six-month period.
- Altı aylık süre zarfında yeni komisyon üyeleri için geçici bir çözüm bulmalıyız.
- At the end of six months I hope that the music is still playing and that the European people are still listening.
- Altı ayın sonunda umarım müzik hala çalıyordur ve Avrupa halkı hala dinliyordur.
- In this spirit, I wish you and all of us great success for the next six months in this European Union in which we share.
- Bu ruhla, paylaştığımız bu Avrupa Birliği'nde önümüzdeki altı ay için size ve hepimize büyük başarılar diliyorum.
- I will comment on six groups of amendments.
- Altı grup değişiklik hakkında yorum yapacağım.
- Spain has chosen the motto "More Europe" for its six-month presidency of the Union.
- İspanya, Birliğin altı aylık dönem başkanlığı için "Daha Fazla Avrupa" sloganını seçti.
- The escalation in violence has claimed over 2,500 lives in less than six months.
- Şiddetin tırmanması altı aydan kısa bir süre içinde 2.500'den fazla can aldı.
- With just six months to go before the introduction of the euro notes and coins, we must focus clearly on this event.
- Euro banknot ve madeni paraların piyasaya sürülmesine sadece altı ay kala, bu olaya net bir şekilde odaklanmalıyız.
- What is crucial, though, is that, after those five or six years have elapsed, the cut-off point must be reached.
- Ancak asıl önemli olan, bu beş ya da altı yıl geçtikten sonra kesme noktasına ulaşılması gerektiğidir.
- This condemnation was not sufficient, as martial law has just been extended for six months.
- Sıkıyönetimin altı ay süreyle uzatılmış olması nedeniyle bu kınama yeterli olmamıştır.
- Precious little has happened in this area over the past six months under the presidency that is about to come to an end.
- Sona ermek üzere olan başkanlık döneminde geçtiğimiz altı ay boyunca bu alanda çok az şey oldu.
- This fully justifies an appropriate budget for the next six years.
- Bu durum, önümüzdeki altı yıl için uygun bir bütçeyi tamamen haklı çıkarmaktadır.
- The vaccination administered is effective for only six to nine months.
- Uygulanan aşı sadece altı ila dokuz ay süreyle etkili olmaktadır.
- It felt that six months was sufficient.
- Altı ayın yeterli olduğu düşünülmüştür.
- In its presentation Greece mentioned some well-chosen issues it intends to address over the next six months.
- Yunanistan sunumunda önümüzdeki altı ay içerisinde ele almayı planladığı bazı iyi seçilmiş konulardan bahsetti.
- The European Union ratified the Protocol six months ago.
- Avrupa Birliği Protokolü altı ay önce onayladı.
- I urge you to vote for Amendment No 21 and for the last six words of Amendment No 42.
- Sizleri 21 No'lu Değişikliğe ve 21 No'lu Değişikliğin son altı kelimesine oy vermeye çağırıyorum.
- The Commission's proposal was for a total budget of EUR 300 million over a period of six years.
- Komisyon'un önerisi altı yıllık bir dönem için toplam 300 milyon Avro'luk bir bütçeydi.
- Six months of important events and developments have intervened.
- Araya altı aylık önemli olaylar ve gelişmeler girdi.
- Six months later, with the Gothenburg Council, we have to acknowledge failure.
- Altı ay sonra Göteborg Konseyi ile birlikte başarısızlığı kabul etmek zorundayız.
- Six, the governing structure of the funds should be light and transparent.
- Altı, fonların yönetim yapısı açık ve şeffaf olmalıdır.
- One of the Union's successes in these past six months has been the way the roadmap for enlargement has been followed.
- Birliğin geçtiğimiz altı aydaki başarılarından biri de genişlemeye yönelik yol haritasının izlenme şekli olmuştur.
- These aid packages only cover the first six months, however.
- Ancak bu yardım paketleri yalnızca ilk altı ayı kapsamaktadır.
- A transition such as this cannot be achieved after a six-week course.
- Böyle bir geçiş altı haftalık bir kurstan sonra sağlanamaz.
- This year alone we will probably draw up six supplementary and amending budgets.
- Sadece bu yıl muhtemelen altı ek ve değişiklik bütçesi hazırlayacağız.
- The result is that during these six months 87 negotiation chapters have been concluded.
- Sonuç, bu altı ay içerisinde 87 müzakere faslının sonuçlandırılmış olmasıdır.
- They do not report that six million children under 14 are affected.
- Ancak 14 yaşın altındaki altı milyon çocuğun bu durumdan etkilendiğini bildirmiyorlar.
- Six states participating in the Convention were making taxation an insurmountable obstacle.
- Kurultay'a katılan altı devlet vergilendirmeyi aşılamaz bir engel haline getiriyordu.
- Finally, the Spanish Presidency has launched the debate on the six-month presidencies of the Union.
- Son olarak İspanya Dönem Başkanlığı, Birliğin altı aylık dönem başkanlıklarına ilişkin tartışmayı başlattı.
- What has changed from, let us say, some six months ago?
- Diyelim ki altı ay öncesine göre ne değişti?
- He himself, both here and in Oxford, has criticised six-month presidencies.
- Kendisi de hem burada hem de Oxford'da altı aylık başkanlık dönemlerini eleştirmiştir.
- Health in developing countries is, together with education, one of the six priorities for the Commission for 2002.
- Gelişmekte olan ülkelerde sağlık, eğitim ile birlikte Komisyonun 2002 yılı için altı önceliğinden biridir.
- The government has accepted an extension for another three months, which may become six.
- Hükümet üç ay daha uzatmayı kabul etti, bu süre altı aya çıkabilir.
- In any case, I wish you a successful six month's work.
- Her halükarda, başarılı bir altı ay geçirmenizi dilerim.
- We also need labelling for the three to six age group.
- Ayrıca üç ila altı yaş grubu için etiketlemeye de ihtiyacımız var.
- Otherwise, the six amendments are acceptable in principle or in part.
- Aksi takdirde altı değişiklik prensipte veya kısmen kabul edilebilir.
- This collection is, at present, available in six languages and the remaining translations are nearing completion.
- Bu koleksiyon şu anda altı dilde mevcuttur ve kalan çeviriler de tamamlanmak üzeredir.
- I was myself chairman of the works council of Ford Europe for six years.
- Ben de altı yıl boyunca Ford Avrupa'nın çalışma konseyinin başkanlığını yaptım.
- What does the Commission say to providing a briefing every quarter or every six months?
- Komisyon her üç ayda bir ya da altı ayda bir brifing vermeye ne diyor?
- We are all aware that the merchant fleets of six candidate countries appear on the Paris Memorandum blacklist.
- Altı aday ülkenin ticaret filolarının Paris Memorandumu kara listesinde yer aldığını hepimiz biliyoruz.
- The next item is the following six motions for resolution on the situation in Nepal.
- Bir sonraki madde Nepal'deki duruma ilişkin aşağıdaki altı karar önergesidir.
- Six months ago, this would have been absolutely unthinkable.
- Altı ay önce bu kesinlikle düşünülemezdi.
- In 1999 the Berlin Council had allocated 43 billion for the same time period, but for six countries.
- 1999 yılında Berlin Konseyi aynı dönem için 43 milyar tahsis etmişti, ancak bu rakam altı ülke içindi.
- You can tell me in six months' time whether I was right or wrong.
- Altı ay sonra bana haklı ya da haksız olduğumu söyleyebilirsiniz.
- I will be pleased to see all six major greenhouse gases included.
- Altı büyük sera gazının tamamının dahil edildiğini görmekten memnuniyet duyacağım.
- The final proposals are then due to be submitted a further six months later.
- Nihai tekliflerin altı ay sonra sunulması beklenmektedir.
- These are the guidelines for the coming six months.
- Bunlar önümüzdeki altı ay için kılavuz ilkeler.
- It does not help that the European Union is at sixes and sevens.
- Avrupa Birliği'nin altı ve yedide olması da yardımcı olmuyor.
- Both of the Presidents have a crucial responsibility to the global economy over the next six months.
- Her iki Başkanın da önümüzdeki altı ay boyunca küresel ekonomiye karşı çok önemli sorumlulukları bulunmaktadır.
- Six of these accidents happened in the last twenty years.
- Bu kazaların altısı son yirmi yıl içinde meydana gelmiştir.
- We have made amendments to six items as a matter of priority.
- Öncelikli olarak altı maddede değişiklik yaptık.
- We look forward with confidence to a very successful and very effective six months.
- Çok başarılı ve çok etkili bir altı ay geçireceğimize güvenle bakıyoruz.
- Apart from these six amendments, there are two amendments that I can only accept in part.
- Bu altı değişiklik dışında, sadece kısmen kabul edebileceğim iki değişiklik var.
- We have six amendments to consider tomorrow.
- Yarın değerlendireceğimiz altı değişiklik var.
- Six months later, with the Gothenburg Council, we have to acknowledge failure.
- Altı ay sonra Göteborg Konseyi ile başarısızlığı kabul etmek zorundayız.
- The mandate of the experts was extended by six months.
- Uzmanların görev süresi altı ay uzatılmıştır.
- I have been waiting about six months for an answer on this.
- Yaklaşık altı aydır bu konuda bir cevap bekliyordum.
- Six months later those sheep return and some of them have lost their tags.
- Altı ay sonra bu koyunlar geri döndü ve bazılarının künyeleri kayboldu.
- This summary would have been fully justified, since Greece has presided over the Eurogroup for the past six months.
- Geçtiğimiz altı ay boyunca Eurogroup'a Yunanistan başkanlık ettiği için bu özet tamamen haklı olurdu.
- I nonetheless wish you good luck over the next six months.
- Yine de önümüzdeki altı ay boyunca size iyi şanslar diliyorum.
- The second is that, if it is envisaged that action will be taken, six months is again a relatively short period.
- İkincisi ise, eğer harekete geçilmesi öngörülüyorsa, altı ay yine nispeten kısa bir süredir.
- The last six months have also seen a great momentum in the work of the European Union Convention.
- Son altı ayda Avrupa Birliği Konvansiyonu çalışmalarında da büyük bir ivme görüldü.
- We allow lorries six and a half metres longer than elsewhere in the EU.
- Biz AB'deki diğer ülkelere kıyasla altı buçuk metre daha uzun kamyonlara izin veriyoruz.
- Twelve years ago six of the ten candidate countries did not even exist as sovereign nation states.
- On iki yıl önce on aday ülkeden altısı egemen ulus devlet olarak bile mevcut değildi.
- Since the end of the last century, the world population has grown fourfold, from one and a half billion to six billion.
- Geçen yüzyılın sonundan bu yana dünya nüfusu dört kat artarak bir buçuk milyardan altı milyara ulaşmıştır.
- The President presented four major working areas for the next six-month period.
- Başkan önümüzdeki altı aylık dönem için dört ana çalışma alanı sundu.
- Otherwise, the six amendments are acceptable in principle or part.
- Aksi takdirde altı değişiklik prensipte veya kısmen kabul edilebilir.
- Changing the current six-monthly system of presidencies means reforming the Treaties.
- Mevcut altı aylık başkanlık sisteminin değiştirilmesi, Antlaşmalarda reform yapılması anlamına gelmektedir.
- No, but during those six weeks of peace the Tsahal killed dozens of Palestinians.
- Hayır, ama o altı haftalık barış döneminde İsrail Savunma Kuvvetleri düzinelerce Filistinliyi öldürmüştür.
- Nearly six million people have died.
- Yaklaşık altı milyon insan öldü.
- I urge you to vote for Amendment No 21 and for the last six words of Amendment No 42.
- Sizden 21 No'lu Değişikliğe ve 42 No'lu Değişikliğin son altı kelimesine oy vermenizi istiyorum.
- The Kyoto Protocol refers to six greenhouse gases, you to only one.
- Kyoto Protokolü altı sera gazına atıfta bulunurken siz sadece bir tanesine atıfta bulunuyorsunuz.
- This summary would have been fully justified, since Greece has presided over the Eurogroup for the past six months.
- Yunanistan son altı aydır Eurogroup'a başkanlık ettiği için bu özet tamamen haklı olacaktır.
- In its presentation Greece mentioned some well-chosen issues it intends to address over the next six months.
- Yunanistan sunumunda, önümüzdeki altı ay boyunca ele almayı planladığı bazı iyi seçilmiş konulardan bahsetmiştir.
- At the time, this was supposed to fund the accession of six new States.
- O dönemde bu fonun altı yeni Devletin katılımını finanse etmesi gerekiyordu.
- Last month in a show trial, he was sentenced to six months' imprisonment for spreading false information.
- Geçtiğimiz ay göstermelik bir duruşmada, yanlış bilgi yaymaktan altı ay hapis cezasına çarptırıldı.
- With regard to the amendments proposed, the Commission accepts four out of the six of them.
- Önerilen değişikliklerle ilgili olarak Komisyon altı değişiklikten dördünü kabul etmektedir.
- I shall now introduce the six major areas to focus on.
- Şimdi odaklanılması gereken altı ana alanı tanıtacağım.
- That is a picture which fits in quite well with Sweden's six-month presidency of the EU.
- Bu, İsveç'in altı aylık AB dönem başkanlığına oldukça uyan bir tablo.
- The second is that, if it is envisaged that action will be taken, six months is again a relatively short period.
- İkincisi, eğer eyleme geçilmesi öngörülüyorsa, altı ayın yine nispeten kısa bir süre olmasıdır.
- The same happened on 3 May, but then there were seven instead of six.
- Aynı şey 3 Mayıs'ta da oldu ama o zaman altı yerine yedi kişi vardı.
- It began with six and could easily have begun with seven or eight.
- Altı taneyle başladı ve kolaylıkla yedi ya da sekiz taneyle de başlayabilirdi.
- One in six of the world's population are functionally illiterate.
- Dünya nüfusunun altıda biri işlevsel olarak okuma yazma bilmemektedir.
- I nonetheless wish you good luck over the next six months.
- Ben yine de önümüzdeki altı ay boyunca size iyi şanslar diliyorum.
- The EU institutions have debated this issue five or six times and have always drawn a blank.
- AB kurumları bu konuyu beş ya da altı kez tartışmış ve her seferinde sonuçsuz kalmıştır.
- The protocol set a six-week period for them to do this for any item of legislation.
- Protokol, herhangi bir mevzuat maddesi için bunu yapmaları için altı haftalık bir süre belirlemiştir.
- The members concerned are to be reappointed for a term of six years.
- İlgili üyeler altı yıllık bir süre için yeniden atanacaklardır.
- I hope everything will be in place to allow ratification to go ahead before these six months have elapsed.
- Umarım bu altı ay dolmadan önce onaylama işleminin gerçekleşmesi için her şey hazır olur.
- Judging from the discussions held over the past five or six months, this could well be the case.
- Geçtiğimiz beş altı ay boyunca yapılan tartışmalara bakılırsa, durum pekala böyle olabilir.
- In the last six years alone five thousand people died in Nepal.
- Sadece son altı yılda Nepal'de beş bin kişi öldü.
- I believe that, because of these events, Europe has grown up over these six months.
- Bu olaylar nedeniyle Avrupa'nın bu altı ay içerisinde büyüdüğüne inanıyorum.
- Over the last six months we have made some political progress.
- Son altı ay içerisinde bazı siyasi ilerlemeler kaydettik.
- In six of the 12 candidate countries, unemployment exceeds 10%, leading to social exclusion and poverty.
- 12 aday ülkenin altısında işsizlik %10'u aşıyor ve bu durum sosyal dışlanma ve yoksulluğa yol açıyor.
- Changing the current six-monthly system of presidencies means reforming the Treaties.
- Mevcut altı aylık dönem başkanlığı sisteminin değiştirilmesi, Antlaşmalarda reform yapılması anlamına gelmektedir.
- The total amount of third-world debt has already been repaid six times over in interest.
- Üçüncü dünya ülkelerinin toplam borcu, faiziyle birlikte altı kez geri ödenmiş durumda.
- Food security/rural development is one of the six focal areas in the overall development policy.
- Gıda güvenliği/kırsal kalkınma, genel kalkınma politikasının altı odak alanından biridir.
- Many of us of here are very optimistic about the next six months.
- Buradaki pek çoğumuz önümüzdeki altı ay için oldukça iyimseriz.
- We are seeking a ban on six dangerous substances as quickly as possible.
- Altı tehlikeli maddenin mümkün olan en kısa sürede yasaklanmasını istiyoruz.
- Then we can see whether the Commission really makes any progress in the coming six months.
- Önümüzdeki altı ay içerisinde Komisyon'un gerçekten bir ilerleme kaydedip kaydetmediğini göreceğiz.
- The new rules are to enter into force within six months.
- Yeni kurallar altı ay içerisinde yürürlüğe girecektir.
- Some six million Afghanis are considered to be totally dependent on food supplies from the outside.
- Yaklaşık altı milyon Afgan'ın tamamen dışarıdan gelen gıda kaynaklarına bağımlı olduğu düşünülmektedir.
- It took them six months just to set up the Republic of Salò.
- Sadece Salò Cumhuriyeti'ni kurmaları altı ay sürdü.
- I look forward to the next six months.
- Önümüzdeki altı ayı sabırsızlıkla bekliyorum.
- The Barcelona Spring European Council is due to adopt six environmental indicators.
- Barselona İlkbahar Avrupa Konseyi'nin altı çevresel göstergeyi kabul etmesi bekleniyor.
- Not six, but probably ten countries, will be joining, and not in 2002, but in 2004.
- Altı değil, muhtemelen on ülke katılacak ve bu 2002'de değil, 2004'te olacak.
- The new rules are to enter into force within six months.
- Yeni kurallar altı ay içinde yürürlüğe girecektir.
- Unfortunately, he must serve another six months of a one-year sentence.
- Ne yazık ki bir yıllık cezasının altı ayını daha çekmek zorunda.
- We, as Italians and Europeans, are proud that you are going to lead Europe for these six months.
- İtalyanlar ve Avrupalılar olarak bu altı ay boyunca Avrupa'ya liderlik edecek olmanızdan gurur duyuyoruz.
- Five or six tenders are listed there, all for the United Kingdom.
- Burada hepsi Birleşik Krallık için olmak üzere beş ya da altı ihale listelenmiştir.
- We are still waiting for the first six-monthly report on the progress of human rights in Colombia promised one year ago.
- Bir yıl önce söz verilen Kolombiya'daki insan haklarının gelişimine ilişkin ilk altı aylık raporu hala bekliyoruz.
- No, but during those six weeks of peace the Tsahal killed dozens of Palestinians.
- Hayır, ama o altı haftalık barış süresince Tsahal düzinelerce Filistinliyi öldürdü.
- There are only six more months to the opening of the World Cup.
- Dünya Kupası'nın açılışına sadece altı ay kaldı.
- Of course, the principle of the six-monthly rotation of the Presidency of the Union will have to be changed.
- Elbette Birlik Başkanlığının altı ayda bir dönüşümlü olarak yürütülmesi ilkesinin değiştirilmesi gerekecektir.
- The six major successes achieved by Parliament mean that we can say yes to the compromise.
- Parlamento tarafından elde edilen altı büyük başarı, uzlaşmaya evet diyebileceğimiz anlamına gelmektedir.
- Now these proposals refer to October, all of six months later.
- Şimdi bu teklifler Ekim ayına, yani altı ay sonrasına aittir.
- To conclude this debate the Presidency has received six motions for resolutions, which will be voted on at 7.00 p.m.
- Bu tartışmayı sonlandırmak üzere Başkanlığa saat 19.00'da oylanacak olan altı karar önergesi sunulmuştur.
- It is expected to last about six months.
- Yaklaşık altı ay sürmesi bekleniyor.
- We also chose to retain a transitional period of six months following the directive's entry into force.
- Ayrıca yönergenin yürürlüğe girmesini müteakip altı aylık bir geçiş dönemini de muhafaza etmeyi tercih ettik.
- Of the six initiatives which made up the Erika I and Erika II packages, this is the fifth.
- Erika I ve Erika II paketlerini oluşturan altı girişimden bu beşincisidir.
- Now, six months after the disaster, there is still oil coming up from the sunken wreck.
- Şimdi, felaketten altı ay sonra, batık enkazdan hala petrol çıkmaya devam ediyor.
- Emergency legislation remains in force in six provinces.
- Olağanüstü hal mevzuatı altı ilde yürürlüktedir.
- The Community's external links are currently divided between no less than six different services.
- Topluluğun dış bağlantıları şu anda en az altı farklı servis arasında bölünmüş durumdadır.
- I have received six motions for resolutions, tabled pursuant to Rule 37(2) of the Rules of Procedure.
- İçtüzüğün 37(2) sayılı kuralı uyarınca sunulan altı karar önergesi aldım.
- At the present time, the political momentum is to postpone discharge for six months.
- Şu anda siyasi ivme, taburculuğun altı ay ertelenmesi yönündedir.
- The result is that during these six months 87 negotiation chapters have been concluded.
- Sonuç olarak bu altı ay içerisinde 87 müzakere faslı sonuçlandırılmıştır.
- We shall publish a final evaluation six months before the date of accession.
- Katılım tarihinden altı ay önce nihai bir değerlendirme yayınlayacağız.
- Because, within the framework of Agenda 2000, the calculations were made on the basis of six countries.
- Çünkü Gündem 2000 çerçevesinde hesaplamalar altı ülke baz alınarak yapılmıştır.
- To date there have been six separate UN treaties on human rights.
- Bugüne kadar insan hakları konusunda altı ayrı BM anlaşması yapılmıştır.
- It does not help that the European Union is at sixes and sevens.
- Avrupa Birliği'nin altıya ve yediye düşmüş olması da yardımcı olmuyor.
- The next six months have been set aside for enlargement.
- Önümüzdeki altı ay genişleme için ayrılmıştır.
- In six months' time, that system will come to an end.
- Altı ay içerisinde bu sistem sona erecek.
- It is of course the final monitoring report six months prior to accession that is crucial.
- Elbette asıl önemli olan katılımdan altı ay önceki nihai izleme raporudur.
- Firstly I would like to wish the Greek minister much success with the Presidency over the next six months.
- Öncelikle Yunan bakana önümüzdeki altı ay boyunca yürüteceği Başkanlık görevinde başarılar diliyorum.
- You mentioned your six-month Presidency.
- Altı aylık Dönem Başkanlığınızdan bahsettiniz.
- For a period of six weeks there was a form of peace in the Middle East and our attention turned to Iraq.
- Altı haftalık bir süre için Orta Doğu'da bir tür barış oldu ve dikkatlerimiz Irak'a çevrildi.
- Under the Spanish Presidency, all our problems are worse than six months ago.
- İspanya Dönem Başkanlığı altında tüm sorunlarımız altı ay öncesine göre daha kötü.
- The only information that we have had in the last six weeks is that he has been abducted.
- Son altı hafta içinde edindiğimiz tek bilgi kaçırıldığı yönünde.
- In order for the system to function, I think that the following six points must be complied with.
- Sistemin işleyebilmesi için aşağıdaki altı noktaya uyulması gerektiğini düşünüyorum.
- It is ambitious to expect to achieve these goals in six months.
- Bu hedeflere altı ay içinde ulaşmayı beklemek iddialı bir yaklaşımdır.
- This is against the backdrop of a suicide bomber in Moscow last week killing six innocent civilians.
- Geçen hafta Moskova'da bir intihar bombacısının altı masum sivili öldürdüğü bir ortamda bu açıklamayı yapıyorum.
- A directive on the subject has been in existence since 1992, and six Member States have implemented it.
- Konuyla ilgili bir direktif 1992'den beri yürürlüktedir ve altı Üye Devlet bunu uygulamıştır.
- There is only one season at the moment composed of six episodes.
- Şu anda altı bölümden oluşan sadece bir sezonu var.
- The final season will have only six episodes.
- Final sezonu ise sadece altı bölüm sürecek.
- So far, there is just a single season comprised of six episodes.
- Şu ana kadar altı bölüm içeren sadece tek bir sezon var.
- So far, there is just a single season comprised of six episodes.
- Şu ana kadar sadece altı bölümden oluşan tek bir sezon var.
- The final season will have only six episodes.
- Son sezon sadece altı bölümden oluşacak.
- Here are six of the best free Chrome VPNs to check out.
- İşte göz atmanız gereken en iyi altı ücretsiz Chrome VPN'i.
- I did a fast for seven days with six partners of mine.
- Altı ortağım ve ben birlikte yedi gün oruç tuttuk.
- It took six years to elect our first president.
- İlk başkanımızı seçmek altı yıl sürdü.
- The final season will have only six episodes.
- Final sezonu da sadece altı bölümden oluşacak.
- Why waste time on 10s when you're already getting rejected by sixes?
- Zaten altılar tarafından reddedilirken neden onlarla vakit kaybedesiniz ki?
- Each object has six degrees of freedom.
- Her nesnenin altı serbestlik derecesi vardır.
- HBO has previously said the final season would have six episodes.
- HBO daha önce final sezonunun altı bölümden oluşacağını açıklamıştı.
- There is only one season at the moment composed of six episodes.
- Şu anda altı bölümden oluşan tek bir sezon var.
- There is only one season at the moment composed of six episodes.
- Şu ana kadar altı bölümden oluşan sadece bir sezon var.
- I am one of six candidates running for president.
- Başkanlık için yarışan altı adaydan biriyim.
- They represent six percent of the planet.
- Gezegenin yüzde altısını temsil ediyorlar.
- Six matches in the top tier of France's football league were postponed.
- Fransız futbol liginde üst kademedeki altı maç ertelendi.
- The demo shows six players playing in outdoor zones at once.
- Demo, dış mekanlarda aynı anda oynayan altı oyuncuyu gösterir.
- HBO confirmed the final season will only be six episodes long.
- HBO, final sezonunun yalnızca altı bölüm olacağını doğruladı.
- It took six years to elect our first president.
- İlk başkanımızın seçilmesi altı yıl sürdü.
- Six matches in the top tier of France's football league were postponed.
- Fransa futbol liginin en üst kademesindeki altı maç ertelendi.
- HBO confirmed the final season will only be six episodes long.
- HBO, final sezonunun yalnızca altı bölüm uzunluğunda olacağını doğruladı.
- I am one of six candidates running for president.
- Ben cumhurbaşkanlığı için yarışan altı adaydan biriyim.
- Each object has six degrees of freedom.
- Her nesne, altı serbestlik derecesine sahiptir.
- It took six years to elect our first president.
- İlk başkanlık seçiminin yapılması için altı yıl geçmesi gerekti.
- HBO has previously said the final season would have six episodes.
- HBO daha önce final sezonunun altı bölümden oluşacağını söylemişti.
- So far, there is just a single season comprised of six episodes.
- Şu ana kadar altı bölümden oluşan tek bir sezon var.
- They represent six percent of the planet.
- Yeryüzünün yüzde altısını temsil etmektedirler.
- HBO confirmed the final season will only be six episodes long.
- HBO final sezonunun sadece altı bölüm uzunluğunda olacağını doğruladı.
- HBO has previously said the final season would have six episodes.
- HBO daha önce final sezonunun altı bölüm olacağını söylemişti.
- I did a fast for seven days with six partners of mine.
- Ben altı ortağımla yedi gün oruç tuttum.
- She is only six months old.
- O sadece altı aylık.
- She said that she gets up at six every morning.
- Her sabah altıda kalktığını söyledi.
- I've shut all six windows.
- Altı pencereyi de kapattım.
- There are six sentences in Mongolian in Tatoeba as of now.
- Şimdilik Tatoeba'da Moğolca altı cümle var.
- I've been working since six this morning.
- Bu sabah altıdan beri çalışıyorum.
- Six times three equals eighteen.
- Üç kere altı on sekize eşittir.
- Six squared is thirty-six.
- Altı kare otuz altı eder.
- Sami and Layla worked together six times.
- Sami ve Layla altı kez birlikte çalıştılar.
- He cried as if he were a boy of six.
- Sanki altı yaşında bir çocukmuş gibi ağladı.
- The play ran for six months.
- Oyun altı ay sürdü.
- Tom hasn't seen Mary more than five or six time in the past twelve years.
- Tom son on iki yıldır Mary'yi beş ya da altı kereden fazla görmedi.
- Sami wrote five or six paragraphs about that.
- Sami bu konuda beş ya da altı paragraf yazdı.
- In 1835, a barrel of flour cost six dollars.
- 1835'te bir fıçı un altı dolardı.
- Sami accepted Islam about six months ago.
- Sami yaklaşık altı ay önce İslam'ı kabul etti.
- It is difficult for me to get up before six.
- Altıdan önce kalkmak benim için zor.
- He came home at six.
- Eve altıda geldi.
- I always get up at six.
- Her zaman altıda kalkarım.
- I reached the station at six.
- İstasyona altıda ulaştım.
- Tom drinks between three and six coffees a day.
- Tom günde üç ve altı arasında kahve içer.
- Delivery is six weeks.
- Teslimat altı hafta sürer.
- He returned at six.
- O altıda döndü.
- Sami owned six mansions around the world.
- Sami dünya çapında altı tane malikaneye sahipti.
- Sami was executed nearly six years later.
- Sami yaklaşık altı yıl sonra idam edildi.
- He got home at six.
- Altıda eve vardı.
- Sami was shot six times in the back of the head.
- Sami başının arkasından altı kez vurulmuştu.
- Mary and Tom have only been living here for six months, but they have already adapted well.
- Mary ve Tom burada sadece altı aydır yaşıyorlar ama şimdiden iyi uyum sağladılar.
- You must get up at six.
- Altıda kalkmalısın.
- Sami's own father had died six years earlier.
- Sami'nin kendi babası altı yıl önce öldü.
- The river is six miles deep in some areas and the only way to cross it is using a pulley and a rope.
- Nehir bazı bölgelerde altı mil derinliğinde ve onu geçmenin tek yolu bir kasnak ve bir ip kullanmak.
- I have been studying English for six years now.
- Altı yıldır İngilizce çalışıyorum.
- I usually get up at six.
- Genelde altıda kalkarım.
- Philosophy is not a thing one can learn in six months.
- Felsefe bir insanın altı ayda öğrenebileceği bir şey değil.
- They wake up at six every morning.
- Her sabah altıda uyanıyorlar.
- They wake up at six every morning.
- Her sabah altıda uyanırlar.
- She makes it a rule to get up at six every morning.
- O her sabah altıda kalkmayı kural haline getirmektedir.
- The Latin verb has six infinitives.
- Latince fiilin altı mastarı vardır.
- Please wake me at six.
- Lütfen beni altıda uyandır.
- He was re-elected six years later.
- Altı yıl sonra yeniden seçildi.
- It is difficult for me to get up before six.
- Altıdan önce kalkmam zor.
- A balalaika has three strings, a bass guitar four, and a common guitar six or seven.
- Balalaykanın üç, bas gitarın dört, klasik gitarın da altı ya da yedi teli vardır.
- She asked me to wake her up at six.
- Onu altıda uyandırmamı istedi.
- The store is open from nine to six.
- Dükkan dokuzdan altıya kadar açık.
- I wear size six gloves.
- Altı numara eldiven giyerim.
- She was in the hospital for six weeks because she was sick.
- O hasta olduğu için altı haftadır hastanedeydi.
- Sami and Layla worked together six times.
- Sami ve Leyla altı defa beraber çalıştılar.
- Six pages in, I lost interest.
- Altı sayfa sonra ilgimi kaybettim.
- Six divided by two is three.
- Altı bölü iki, üç eder.
- We eat every evening at six.
- Her akşam altıda yemek yeriz.
- I'll be back at six.
- Ben altıda geri döneceğim.
- All insects have six legs.
- Bütün böceklerin altı bacağı vardır.
- Sami and Layla's marriage produced six boys.
- Sami ve Layla'nın evliliğinden altı erkek çocukları oldu.
- Sami and Layla worked together six times.
- Sami ve Leyla altı kere birlikte çalıştılar.
- I got up at about six.
- Altı gibi kalktım.
- They spent six months building the house.
- Evi inşa etmek için altı ay harcadılar.
- We have six lessons a day.
- Bir günde altı dersimiz var.
- I don't mind getting up at six.
- Altıda kalkmamın sakıncası yok.
- It's nearly six o'clock.
- Saat neredeyse altı oldu.
- Layla gave six different versions of the events.
- Leyla olayların altı değişik versiyonunu verdi.
- Usually I get up at six, but today I got up at eight.
- Genelde altıda kalkarım ama bugün sekizde kalktım.
- In another six months you will be able to speak German fluently.
- Altı ay içinde akıcı bir şekilde Almanca konuşabileceksiniz.
- Philosophy is not a thing one can learn in six months.
- Felsefe altı ayda öğrenilebilecek bir şey değildir.
- He got home at six.
- Altıda eve geldi.
- We study from six to eight hours a week.
- Haftada altı ila sekiz saat ders çalışıyoruz.
- It's a six minutes' walk to the bus stop.
- Otobüs durağına altı dakikalık bir yürüme mesafesi bulunuyor.
- Sami was arrested for domestic violence six times.
- Sami aile içi şiddet nedeniyle altı kez tutuklandı.
- In another six months you will be able to speak German fluently.
- Altı ay daha sonra Almanca'yı akıcı olarak konuşabileceksin.
- We have six classes a day.
- Günde altı dersimiz var.
- I'll pick you up at six.
- Seni altıda alırım.
- The rent is paid for six months.
- Kira altı aylık ödenir.
- Tom got up at six almost every day.
- Tom neredeyse her gün altıda kalkardı.
- I have to be up at six.
- Altıda kalkmam lazım.
- Sami was charged with six counts of murder.
- Sami altı cinayetle suçlandı.
- Sami disappeared for about six years.
- Sami yaklaşık altı yıldır kayıptı.
- The plane took off exactly at six.
- Uçak tam altıda kalktı.
- Sami served six years for his crimes.
- Sami suçları için altı yıl hapis yattı.
- If I had eight hours to chop down a tree, I'd spend the first six hours sharpening the ax.
- Bir ağacı kesmek için sekiz saatim olsaydı, ilk altı saatimi baltayı bilemekle geçirirdim.
- Tom gets up at six every morning.
- Tom her sabah altıda kalkıyor.
- Sami was about six.
- Sami altı yaşlarındaydı.
- We have six lessons a day.
- Günde altı dersimiz var.
- At the age of six, I was taken to a circus for the first time.
- Altı yaşında, ilk kez bir sirke götürüldüm.
- We got to the station at six.
- Biz altıda istasyona vardık.
- Layla gave six different versions of the events.
- Layla olayların altı farklı versiyonunu anlattı.
- I have an appointment with him at six.
- Altıda onunla randevum var.
- There are six apples in the box.
- Kutuda altı elma var.
- Tom has bought a house which has six rooms.
- Tom, altı odaya sahip bir ev satın aldı.
- Layla gave Sami six thousand dollars to kill Salima.
- Layla, Sami'ye Salima'yı öldürmesi için altı bin dolar verdi.
- I'll be back at six.
- Altıda dönerim.
- She's six years older than I am.
- Benden altı yaş daha büyüktür.
- It's going to be six dollars because it's international.
- Uluslararası olduğu için altı dolar olacak.
- I have two dogs, three cats, and six chickens.
- Benim iki köpek, üç kedi ve altı tavuğum var.
- The party was composed of six girls and four boys.
- Parti altı kız ve dört erkekten oluşuyordu.
- Sami and Layla worked together six times.
- Sami ve Leyla altı kez beraber çalıştılar.
- He boasts that he can speak six languages.
- Altı dil konuşabilmekle böbürlenir.
- He usually gets up at six.
- O, genellikle altıda kalkar.
- They've been going out together for six months now.
- Altı aydır birlikte çıkıyorlar.
- Six comes before seven.
- Yediden önce altı gelir.
- Fadil was shot six times.
- Fadıl altı kez vurulmuştu.
- Sami and Layla worked together six times.
- Sami ve Leyla altı defa birlikte çalıştılar.
- Six months is a long time to wait.
- Altı ay beklemek için uzun bir süre.
- Six of them are returning.
- Onlardan altısı geri dönüyor.
- Her illness kept her in the hospital for six weeks.
- Hastalığı onu altı hafta boyunca hastanede tuttu.
- One-third of the six members were women.
- Altı üyenin üçte biri kadındı.
- Six months later, Dan was back in jail.
- Altı ay sonra Dan hapse geri döndü.
- It will be ready by six this evening.
- Bu akşam altıya kadar hazır olur.
- I rang the bell six times.
- Zili altı kez çaldım.
- The device's battery stopped holding charge after six months of usage.
- Cihazın pili altı aylık kullanımdan sonra şarj tutmayı bıraktı.
- Sami has been here for six hours.
- Sami altı saattir burada.
- Sami's mother abandoned him when he was just six.
- Sami'nin annesi onu henüz altı yaşındayken terk etti.
- We have two dogs, three cats, and six hens.
- Bizim iki köpek, üç kedi ve altı tavuğumuz var.
- Sami's mother abandoned him when he was six.
- Altı yaşındayken Sami'nin annesi onu terk etti.
- Six squared is thirty-six.
- Altının karesi otuz altıdır.
- How many is nine minus six?
- Dokuz eksi altı kaçtır?
- Six months later, Dan was back in jail.
- Altı ay sonra Dan tekrar hapse girdi.
- Sami was given six units of blood.
- Sami'ye altı ünite kan verildi.
- There were six children in the Evans family.
- Evans ailesinde altı çocuk vardı.
- After a six month period, his leg was healed and is normal again.
- Altı aylık bir sürenin ardından bacağı iyileşti ve tekrar normale döndü.
- Sami was shot six times in the back of the head.
- Sami ensesinden altı kez vuruldu.
- I had a Caesarian section six months ago.
- Altı ay önce sezaryen oldum.
- She cut the cake into six pieces and gave one to each of the children.
- Keki altı parçaya böldü ve çocukların her birine birer tane verdi.
- Sami bought six bottles of water.
- Sami altı şişe su aldı.
- Sami slept for six hours.
- Sami altı saat boyunca uyudu.
- Tom gets up at six.
- Tom altıda kalkıyor.
- Come here at exactly six o'clock.
- Saat tam altıda buraya gel.
- Tom pleaded guilty to drunken driving and his driver's license was suspended for six months.
- Tom alkollü araç kullanma suçunu kabul etmiş ve ehliyetine altı ay süreyle el konulmuştur.
- The judge sentenced Tom to six months in jail.
- Hakim Tom'u altı ay hapse mahkum etti.
- It has been six years since I started to study English.
- İngilizce öğrenmeye başlayalı altı yıl oldu.
- She's six years older than me.
- Benden altı yaş büyük.
- Tom hasn't seen Mary more than five or six time in the past twelve years.
- Tom Mary'yi son on iki yıl içerisinde beş ya da altı kezden daha fazla görmedi.
- Sami had six adorable children.
- Sami'nin altı sevimli çocuğu vardı.
- I'm too lazy to wake up at six o'clock in the morning.
- Sabah altıda uyanamayacak kadar tembelim.
- Sami has six different Facebook accounts.
- Sami'nin altı farklı Facebook hesabı var.
- My father usually comes home at six.
- Babam genellikle altıda eve gelir.
- Six times three is eighteen.
- Altı kere üç on sekiz eder.
- The parade included six marching bands.
- Geçit töreni altı tane bando içeriyordu.
- It's a quarter past six.
- Altıyı çeyrek geçiyor.
- Sami ran at least six times a week.
- Sami haftada en az altı kez koşardı.
- Six months ago I had an operation for the cataract in my right eye.
- Altı ay önce sağ gözümdeki katarakt için bir ameliyat geçirdim.
- I live on the top floor of a six storey apartment block.
- Altı katlı bir apartmanın en üst katında yaşıyorum.
- He has been living in Ankara for six years.
- Altı yıldır Ankara'da yaşıyor.
- The rent is paid for six months.
- Kira altı ay için ödenir.
- Sami's father remarried when he was only six.
- Sami'nin babası o altı yaşındayken yeniden evlendi.
- Sami has been shot six times while seated.
- Sami otururken altı kez vuruldu.
- Solve the following six math problems.
- Aşağıdaki altı matematik problemini çözün.
- There are six fish inside the tin can.
- Teneke kutunun içinde altı balık var.
- The delegates voted six times.
- Delegeler, altı kez oy kullandı.
- Within the last six months, have you experienced a significant loss?
- Son altı ay içinde önemli bir kayıp yaşadınız mı?
- Two, four, six and eight are even numbers.
- İki, dört, altı ve sekiz çift sayılardır.
- Tom tripled his investment in six months.
- Tom altı ay içerisinde yatırımını üçe katladı.
- Tom has been living here alone for the past six months.
- Tom son altı aydır burada yalnız yaşıyor.
- Six of them return.
- Altı tanesi geri döndü.
- Tom and Mary haven't had a decent night's sleep since the birth of their baby six months ago.
- Tom ve Mary altı ay önce bebekleri doğduğundan beri doğru dürüst bir gece uykusu çekemediler.
- He boasts that he can speak six languages.
- Altı dil konuşabilmesiyle övünüyor.
- I'll meet them at six.
- Altıda onlarla buluşacağım.
- We've got six children, you know.
- Altı çocuğumuz var, biliyorsun.
- He usually gets up at six.
- Genellikle altıda kalkar.
- Why don't you come over around six or so?
- Neden altı gibi gelmiyorsun?
- Six of them are returning.
- Altı tanesi geri dönüyor.
- Mary and Tom have only been living here for six months, but they have already adapted well.
- Mary ve Tom sadece altı aydır burada yaşıyorlar ama şimdiden iyi adapte olmuşlar.
- We eat at six.
- Altıda yemek yeriz.
- I've shut all six windows.
- Altı pencerenin hepsini kapattım.
- Call me at six tomorrow morning.
- Yarın sabah altıda beni ara.
- She has a dog and six cats.
- Bir köpeği ve altı kedisi var.
- I had a Caesarian section six months ago.
- Altı ay önce sezaryen ameliyatı oldum.
- When we started out, we only had six employees.
- Başladığımızda, sadece altı çalışanımız vardı.
- With my telescope I can see Jupiter and six of its moons.
- Teleskopumla Jüpiter'i ve altı uydusunu görebiliyorum.
- Tom and Mary usually eat dinner at six.
- Tom ve Mary akşam yemeğini genellikle altıda yer.
- Tom was shocked to see how much his mother had deteriorated since he last saw her six months ago.
- Tom, en son altı ay önce gördüğünden beri, annesinin ne kadar kötüye gittiğini görmekten şok olmuştu.
- I asked her to be here by six.
- Altıya kadar burada olmasını istedim.
- This has been the driest six months in thirty years.
- Bu, otuz yıl içinde en kuru altı ay oldu.
- I learned how to ride a bike when I was six years old.
- Bisiklete binmeyi altı yaşındayken öğrendim.
- I quit smoking six months ago.
- Altı ay önce sigarayı bıraktım.
- You've beaten me six times.
- Beni altı kez yendin.
- Sami was arrested for domestic violence six times.
- Sami aile içi şiddetten altı kez tutuklandı.
- A balalaika has three strings, a bass guitar four, and a common guitar six or seven.
- Balalaykanın üç, bas gitarın dört, normal gitarın ise altı ya da yedi teli vardır.
- Tom bought a house with six rooms.
- Tom altı odalı bir ev satın aldı.
- I would prefer to spend six months in jail rather than getting busted.
- Yakalanmaktansa altı ay hapiste kalmayı tercih ederim.
- Sami stabbed Layla six times.
- Sami, Layla'yı altı kez bıçakladı.
- There are six nominees for this year's prize.
- Bu yılki ödül için altı aday var.
- The parade included six marching bands.
- Geçit töreninde altı bando vardı.
- At the age of six, I was taken to a circus for the first time.
- Altı yaşındayken ilk kez bir sirke götürüldüm.
- Six comes before seven.
- Altı yediden önce gelir.
- I'd like three twenties, six fives, and the rest in ones.
- Üç tane yirmilik, altı tane beşlik ve geri kalanı da birlik istiyorum.
- She bought six yards of cloth for a dress.
- O bir elbise için altı yarda kumaş aldı.
- In Colombia, the population is classified into social strata ranging from one to six, one being the poorest and six being the richest.
- Kolombiya'da nüfus birden altıya kadar değişen sosyal katmanlara göre sınıflandırılır. Bir en fakir olma ve altı en zengin olma.
- Three is one half of six.
- Üç altının yarısıdır.
- She wakes up at six every morning.
- O her sabah altıda uyanır.
- Three is one half of six.
- Üç, altının yarısıdır.
- It's minus six outside and the heating's on the blink.
- Dışarısı eksi altı derece ve ısıtma sistemi de sizlere ömür.
- Tom eats breakfast every morning at six o'clock.
- Tom her sabah altıda kahvaltı yer.
- The play begins at six this evening.
- Oyun bu akşam altıda başlıyor.
- Sami was convicted of six homicides.
- Sami altı cinayetten hüküm giydi.
- Wake me up at six, please.
- Beni altıda uyandır, lütfen.
- Does he come home at six?
- Eve altıda mı geliyor?
- Wait till six.
- Altıya kadar bekleyin.
- You can choose from six meals.
- Altı yemekten birini seçebilirsin.
- His school day is divided into six periods.
- Okul günü altı periyoda bölünmüştür.
- He always gets home at six o'clock in the evening.
- O her zaman eve akşam altıda gelir.
- Tom came in carrying a six pack of beer.
- Tom elinde altı paket birayla geldi.
- Sami's mother abandoned him when he was six.
- Sami altı yaşındayken annesi onu terk etti.
- Six months later we were married.
- Altı ay sonra evlendik.
- I'm getting up at six o'clock tomorrow morning.
- Yarın sabah altıda kalkacağım.
- I lived in China for six months.
- Altı ay Çin'de yaşadım.
- Thanks, I downloaded all six files.
- Teşekkürler, altı dosyayı da indirdim.
- I don't speak English well even though I took it for six years at school.
- Okulda altı yıl İngilizce dersi almama rağmen iyi konuşamıyorum.
- How many kilometers are there in six miles?
- Altı milde kaç kilometre vardır?
- Sami moved to Egypt when he was six years old.
- Sami altı yaşındayken Mısır'a taşındı.
- Isaac Herschel encouraged all six of his children to train in mathematics, French and music.
- Isaac Herschel altı çocuğunu da matematik, Fransızca ve müzik eğitimi almaları için teşvik etti.
- The drinks are half price until six.
- İçecekler altıya kadar yarı fiyatına.
- Her illness kept her in hospital for six weeks.
- Hastalığı onu altı hafta hastanede tuttu.
- Sami converted to Islam six months ago.
- Sami altı ay önce İslam'a geçti.
- We've got six children, you know.
- Biliyorsun, altı çocuğumuz var.
- I'll be back at half past six.
- Altı buçukta döneceğim.
- George has lived there for six weeks.
- George altı haftadır orada yaşıyor.
- George has lived there for six weeks.
- George altı haftadır burada yaşıyor.
- Six professors constitute the committee.
- Komite, altı profesörden oluşuyor.
- One in six pregnancies in Britain are unplanned.
- İngiltere'de her altı hamilelikten biri planlanmamış.
- Be here at six o'clock on the dot.
- Saat tam altıda burada ol.
- I have lived here for six weeks.
- Altı haftadır burada yaşıyorum.
- Sami and Layla worked together six times.
- Sami ve Leyla altı kez birlikte çalıştılar.
- They arrested the culprit around six months later.
- Suçlu yaklaşık altı ay sonra tutuklandı.
- One of my six Facebook accounts was suspended.
- Altı Facebook hesabımdan biri askıya alındı.
- The delegates voted six times.
- Delegeler altı kez oy kullandı.
- Cardiovascular endurance is one of the six components of physical fitness.
- Kardiyovasküler dayanıklılık, fiziksel uygunluğun altı bileşeninden biridir.
- Tom pitched six innings.
- Tom altı vuruş yaptı.
- I woke up at six.
- Ben altıda uyandım.
- Sami spent six years in a federal prison.
- Sami federal hapishanede altı yıl geçirdi.
- It's almost six o'clock.
- Saat neredeyse altı oldu.
- Sami fell asleep and when he woke up, it was six AM.
- Sami uyuyakaldı ve uyandığında saat sabah altıydı.
- If three workers dig two channels in four days, in how many days will six workers dig four channels?
- Üç işçi iki kanalı dört günde kazarsa, altı işçi dört kanalı kaç günde kazar?
- Even though I have studied English at school for the past six years, I'm still not good at speaking it.
- Son altı yıldır okulda İngilizce öğrenmeme rağmen, hâlâ onu konuşmada iyi değilim.
- I have six mouths to feed.
- Beslemem gereken altı boğaz var.
- My dad usually got up at six, even in the winter.
- Babam genelde altıda kalkardı, kışın bile.
- Tom cut the pie into six pieces.
- Tom turtayı altı parçaya böldü.
- Sami's marriage lasted about six years.
- Sami'nin evliliği yaklaşık altı yıl sürmüş.
- Sami spent six months on house arrest.
- Sami altı ay ev hapsinde kaldı.
- My train left at six and arrived at ten.
- Trenim altıda kalktı ve onda geldi.
- At the age of six he had learned to use the typewriter and told the teacher that he did not need to learn to write by hand.
- O, altı yaşında daktiloyu kullanmayı öğrendi ve öğretmenine el ile yazmayı öğrenmesine gerek kalmadığını söyledi.
- At most, Henry has six dollars.
- Henry'nin azami altı doları var.
- Sami served six years for his crimes.
- Sami işlediği suçlar için altı yıl hapis yattı.
- I just learned six new facts about wombats.
- Az önce vombatlar hakkında altı yeni gerçek öğrendim.
- The climb to the summit took six hours.
- Zirveye tırmanış altı saat sürdü.
- I have lived here for six weeks.
- Ben altı haftadır burada yaşıyorum.
- Dan has had the same job for more than six years.
- Dan altı yıldan fazla bir süredir aynı işi yapıyor.
- Six months is a long time to wait.
- Altı ay beklemek için uzun bir süredir.
- I make a point of getting up before six.
- Altıdan önce kalkmaya özen gösteririm.
- Your mom speaks six languages — that's nuts.
- Senin annen altı dil konuşuyor - Bu çılgınlık.
- You have six unread messages.
- Altı okunmamış mesajın var.
- Sami and Layla worked together six times.
- Sami ve Leyla altı sefer birlikte çalıştılar.
- Henry has no more than six dollars.
- Henry'nin altı dolardan fazla parası yok.
- She's six years older than me.
- O, benden altı yaş daha büyüktür.
- You can choose from six meals.
- Altı yemekten seçebilirsiniz.
- Tom has bought a house which has six rooms.
- Tom altı odalı bir ev satın aldı.
- They will arrive at six, and then we will all have dinner.
- Onlar altıda varırlar ve sonra hep birlikte akşam yemeği yeriz.
- Sami lived just six miles away.
- Sami sadece altı mil uzakta yaşıyordu.
- Sami and Layla worked together six times.
- Sami ve Leyla altı kere beraber çalıştılar.
- I expect her back by six o'clock.
- Altıya kadar döneceğini umuyorum.
- In Colombia, the population is classified into social strata ranging from one to six, one being the poorest and six being the richest.
- Kolombiya'da nüfus birden altıya kadar değişen sosyal tabakalara ayrılmıştır; bir en fakir, altı ise en zengindir.
- Sami was sentenced to six years for organized crime.
- Sami organize suç nedeniyle altı yıla mahkûm edildi.
- I only have six months to live.
- Sadece altı aylık ömrüm kaldı.
- Tom drinks between three and six coffees a day.
- Tom günde üç ila altı kahve içer.
- After six hours' climbing, we finally succeeded in reaching the top of the mountain.
- Altı saatlik tırmanıştan sonra nihayet dağın zirvesine ulaşmayı başardık.
- I wake up at half past six in the morning.
- Sabah altı buçukta uyanıyorum.
- Sami owned six mansions around the world.
- Sami'nin dünya çapında altı malikanesi vardı.
- At most, Henry has only six dollars.
- Henry'nin en fazla altı doları var.
- I don't think I could stand to spend six hours alone with you.
- Seninle altı saat yalnız kalmaya dayanabileceğimi sanmıyorum.
- Be here at six o'clock sharp.
- Tam altıda burada ol.
- It's minus six outside and the heating's on the blink.
- Dışarısı eksi altı ve kaloriferler yanıp sönüyor.
- It's six o'clock already.
- Saat zaten altı.
- It's a six minutes' walk to the bus stop.
- Otobüs durağına altı dakikalık yürüme mesafesinde.
- We started at six.
- Altıda başladık.
- Come at least at six.
- Hiç olmazsa altıda gelin.
- I'd like to reserve a table for four at six.
- Altıda dört kişilik bir masa ayırtmak istiyorum.
- He came back at six.
- O, altıda döndü.
- Six men came forward to volunteer for the work.
- Altı adam bu iş için gönüllü oldu.
- Stay home until six.
- Altıya kadar evde kal.
- She watches television from four to six.
- Dörtten altıya kadar TV izler.
- The walkers set out from Boston and reached San Francisco six months later.
- Yürüyüşçüler Boston'dan yola çıktı ve altı ay sonra San Fransisko'ya vardı.
- I got up about six.
- Altı gibi kalktım.
- The telephone call lasted six hours.
- Telefon görüşmesi altı saat sürdü.
- Sami was stabbed six times in the neck.
- Sami boynundan altı kez bıçaklandı.
- Layla had six children at home.
- Layla'nın evde altı çocuğu vardı.
- Tom's school day is divided into six periods.
- Tom'un okul günü altı periyoda bölünmüştür.
- I got up at about six.
- Altı civarı kalktım.
- The island is six times the size of Manhattan.
- Ada Manhattan'ın altı katı büyüklüğünde.
- He makes it a rule to get up at six every morning.
- Her sabah altıda kalkmayı bir kural haline getirmiş.
- Dan was only six years old when he was abducted.
- Dan kaçırıldığında henüz altı yaşındaydı.
- Six and four are ten.
- Altı ve dört on eder.
- My mother gets up at six every morning.
- Annem her sabah altıda kalkıyor.
- Tom has been having the same dream every night for the past six months.
- Tom son altı aydır her gece aynı rüyayı görüyor.
- I gave up smoking six months ago.
- Altı ay önce sigara içmeyi bıraktım.
- Six times three equals eighteen.
- Altı kere üç eşittir on sekiz.
- Wait for six hours.
- Altı saat bekle.
- We have lived in Osaka six years.
- Altı yıl Osaka'da yaşadık.
- She divided the cake into six pieces.
- Pastayı altı parçaya böldü.
- The doctor made six house calls in the afternoon.
- Doktor, öğleden sonra altı ev vizitesi yaptı.
- He makes it a rule to get up at six every day.
- O, her sabah altıda kalkmayı kural olarak benimsemiştir.
- A pillow at six o'clock in the morning has got the biggest gravity in the world.
- Sabahın altısında bir yastık dünyadaki en büyük yerçekimine sahiptir.
- Tom gets up at six.
- Tom altıda kalkar.
- In those days, I used to get up at six every morning.
- O günlerde her sabah altıda kalkardım.
- Six of them are burning.
- Onlardan altısı yanıyor.
- Come home at six.
- Altıda eve gel.
- He received more than six million votes.
- Altı milyondan fazla oy aldı.
- He had worked for the law firm for six years.
- Altı yıl boyunca bir hukuk firmasında çalışmıştı.
- You've already beaten me six times.
- Beni zaten altı kez yendin.
- Although CFIT accounted for just over a third of crashes in the past six years, it caused 53% of the deaths.
- CFIT'nin son altı yıldaki kazaların üçte birinden biraz fazlasını oluşturmasına rağmen, ölümlerin %53'üne neden oldu.
- Tom is approximately six feet tall.
- Tom yaklaşık altı fit boyunda.
- My grandfather usually eats breakfast at six.
- Büyükbabam kahvaltıyı genellikle altıda yapar.
- My brother's six years younger than I am.
- Kardeşim benden altı yaş küçük.
- You only have six minutes to escape a modern home if it's on fire.
- Yangın varsa modern bir evden kaçmak için yalnızca altı dakikan var.
- Children of six and above should attend school.
- Altı yaş ve üstü çocukların okula gitmeleri gerekir.
- He came home at six.
- O, altıda eve geldi.
- Isaac Herschel encouraged all six of his children to train in mathematics, French and music.
- Isaac Herschel, altı çocuğunun hepsini matematik, Fransızca ve müzik alanında çalışmaları için teşvik etti.
- I make it a rule to get up at six.
- Altıda kalkmayı bir kural haline getirdim.
- He carried six boxes at a time.
- O, bir seferde altı kutu taşıdı.
- Cut the melon into six equal pieces.
- Kavunu altı eşit parçaya bölün.
- Sami served six years.
- Sami altı yıl hapis yattı.
- Sami was interviewed six times by the police.
- Sami polis tarafından altı kez sorgulandı.
- Sami and Layla have been married for six years.
- Sami ve Layla altı yıldır evliler.
- Come here at precisely six o'clock.
- Tam altıda buraya gel.
- Any time will do so long as it is after six.
- Altıdan sonra olduğu sürece herhangi bir zaman uyar.
- I got up at six in the morning.
- Sabah altıda kalktım.
- She began piano lessons when she was six years old.
- Altı yaşındayken piyano derslerine başladı.
- Tom came at six sharp.
- Tom tam altıda geldi.
- Six families live in this apartment house.
- Bu apartmanda altı aile yaşıyor.
- Fadil was shot six times.
- Fadıl altı kere vuruldu.
- Sami converted to Islam six months ago.
- Sami altı ay önce Müslüman oldu.
- Layla had six children at home.
- Leyla'nın evde altı çocuğu vardı.
- Some say that Ramses II had six women and more than 100 children.
- Bazıları 2. Ramses'in altı kadını ve 100'den fazla çocuğu olduğunu söylüyor.
- Sami was convicted of six homicides.
- Sami altı cinayetten hüküm giymişti.
- If three workers dig two channels in four days, in how many days will six workers dig four channels?
- Eğer üç işçi dört günde iki kanal kazarsa, altı işçi kaç günde dört kanal kazar?
- I don't speak English well even though I took it for six years at school.
- Altı yıl okulda İngilizce eğitimi almama rağmen, çok iyi İngilizce konuşmam.
- You will have to get up at six tomorrow morning.
- Yarın sabah altıda kalkmak zorundasın.
- You can choose from six meals.
- Altı öğünden birini seçebilirsiniz.
- The bar is open until six in the morning.
- Bar sabah altıya kadar açık.
- Tom bought a house with six rooms.
- Tom altı odalı bir ev aldı.
- I got up at about six.
- Ben yaklaşık altıda kalktım.
- We have six eggs.
- Bizim altı tane yumurtamız var.
- I always rise at six every morning.
- Ben her sabah her zaman altıda kalkarım.
- Children begin school when they are six years old.
- Çocuklar altı yaşındayken okula başlarlar.
- Come at least at six.
- En azından altıda gelin.
- She did not return till six.
- O, altıya kadar dönmedi.
- He spent six years as a political prisoner in South Africa.
- Altı yılını Güney Afrika'da siyasi mahkum olarak geçirdi.
- They got married six months ago.
- Onlar altı ay önce evlendi.
- She cut the cake into six pieces and gave one to each of the children.
- O, keki altı parçaya kesti ve çocuklardan her birine bir tane verdi.
- Insects have six legs.
- Böceklerin altı bacağı vardır.
- Sami and Layla dated for six years.
- Sami ve Layla altı yıl çıktılar.
- When she was in Los Angeles, she had at least six different jobs.
- Los Angeles'tayken en az altı farklı işte çalışmış.
- Come at least at six.
- En geç altıda gelin.
- Be home by half past six.
- Altı buçukta evde ol.
- Six comes before seven.
- Altı, yediden önce gelir.
- Tom is almost six feet tall.
- Tom yaklaşık altı fit boyunda.
- I usually get up at six.
- Ben genellikle altıda kalkarım.
- Sami's marriage lasted about six years.
- Sami'nin evliliği yaklaşık altı yıl sürdü.
- He broke six windows one after another.
- Birbiri ardına altı cam kırdı.
- I'll be back by six.
- Altıya kadar dönerim.
- I will have been studying English for six years by the end of next month.
- Önümüzdeki ayın sonunda altı yıldır İngilizce öğreniyor olacağım.
- Solve the following six math problems.
- Aşağıdaki altı tane matematik problemini çözünüz.
- Tom's been living in Boston since he was six.
- Tom altı yaşından beri Boston'da yaşıyor.
- Henry has no more than six dollars.
- Hanry'nin sadece altı doları var.
- He gets up at six every morning.
- Her sabah altıda kalkar.
- I haven't eaten any chocolate for six hours.
- Altı saat boyunca hiç çikolata yemedim.
- I've lived in China for six months.
- Altı aydır Çin'de yaşamaktayım.
- Sami lived there for six weeks.
- Sami altı hafta boyunca orada yaşadı.
- Your mom speaks six languages — that's nuts.
- Annen altı dil konuşuyor, bu delilik.
- He is only six months old.
- O sadece altı aylık.
- We are starting at six.
- Altıda başlıyoruz.
- At most, Henry has six dollars.
- Henry'nin en fazla altı doları vardır.
- They spent six months building the house.
- Onlar evi yapmak için altı ay harcadılar.
- Six professors constitute the committee.
- Komiteyi altı profesör oluşturuyor.
- The train leaves at six.
- Tren altıda ayrılır.
- This mosque has six minarets and cascading domes.
- Bu caminin altı minaresi ve kat kat kubbeleri var.
- This has been the driest six months in thirty years.
- Bu son 30 yılın en kurak altı ayı oldu.
- He got back at six.
- O, altıda döndü.
- Six of them return.
- Onlardan altısı geri dönüyor.
- Sami drank six glasses of wine.
- Sami altı bardak şarap içti.
- She told me she would be here about six.
- Bana altı gibi burada olacağını söylemişti.
- Sami committed six horrific murders.
- Sami altı korkunç cinayet işledi.
- Gary will have been in Japan for six years next month.
- Gary, gelecek ay altı yıldır Japonya'da bulunuyor olacak.
- Do you work from six until eight?
- Altıdan sekize kadar çalışıyor musun?
- It is difficult for me to get up before six.
- Benim için altıdan önce kalkmak zor.
- Tom comes home at around six.
- Tom altı civarında eve gelir.
- The plane took off exactly at six.
- Uçak tam olarak altıda havalandı.
- It's six of one and a half dozen of another.
- Birinin altısı, diğerinin yarım düzinesi.
- She's leaving the country in six months.
- O, ülkeyi altı ay içinde terk ediyor.
- Be here at six o'clock sharp.
- Saat tam altıda burada ol.
- I get up at six.
- Ben altıda kalkarım.
- I get up at six.
- Ben altıda kalkıyorum.
- I'll pick you up at six.
- Seni altıda alacağım.
- He'll call me around six.
- Beni altı gibi arayacak.
- Are you coming at six or at seven?
- Altıda mı geliyorsun, yedide mi?
- When we started out, we only had six employees.
- İşe başladığımızda sadece altı çalışanımız vardı.
- The child will be six.
- Çocuk altı yaşında olacak.
- Sami and Layla had six children all under the age of twelve.
- Sami ve Layla'nın on iki yaşın altında altı çocuğu vardı.
- It's been six years since I started to study English.
- İngilizce çalışmaya başlayalı altı yıl oldu.
- A hexagon has six sides.
- Bir altıgenin altı kenarı vardır.
- Six divided by two equals three.
- Altı bölü iki eşittir üç.
- He's been abroad for six years now.
- Altı yıldır yurtdışında.
- Facebook suspended one of my six accounts.
- Facebook benim altı hesabımdan birini askıya aldı.
- Got up at six, and left home at seven.
- Altıda kalktım ve yedide evden çıktım.
- You should start between six and seven.
- Altı ile yedi arasında başlamalısın.
- Do you always get up before six?
- Hep altıdan önce mi kalkarsın?
- Tom calculated that he had given Mary over 34,000 dollars in the past six months.
- Tom Mary'ye geçen altı ay içinde 34,000 dolardan daha fazla verdiğini hesapladı.
- This boat has six oars.
- Bu teknenin altı küreği vardır.
- In those days, I used to get up at six every morning.
- O zamanlar her sabah altıda kalkardım.
- You've already beaten me six times.
- Beni zaten altı kere yendin.
- Six million Britons have never used the Internet.
- Altı milyon İngiliz hiç internet kullanmamış.
- After a six month period, his leg was healed and is normal again.
- Altı aylık bir dönemden sonra bacağı iyileşti ve tekrar normale döndü.
- She said that she gets up at six every morning.
- O her sabah altıda kalktığını söyledi.
- He's always here between five and six o'clock.
- Saat beş ile altı arasında hep burada olur.
- I always get up at six.
- Ben her zaman altıda kalkarım.
- Tom asked me to wake him up at six.
- Tom onu altıda uyandırmamı istedi.
- Do you work from six until eight?
- Altıdan sekize kadar çalışır mısın?
- How many kilometers are there in six miles?
- Altı milin içinde kaç kilometre var?
- I got up at six.
- Altıda kalktım.
- The Latin verb has six infinitives.
- Latince fiil'in altı tane mastarı vardır.
- It's quarter past six.
- Altıyı çeyrek geçiyor.
- The judge sentenced Tom to six months in jail.
- Yargıç Tom'u altı ay hapse mahkum etti.
- How many is nine minus six?
- Dokuz eksi altı kaç eder?
- Six months later, they were married.
- Altı ay sonra evlendiler.
- The doctor made six house calls in the afternoon.
- Doktor, öğleden sonra altı ev ziyareti yaptı.
- Tom's only been a widower for six months.
- Tom sadece altı aydır dul.
- He is only six months old.
- O yalnızca altı aylık.
- Tom tripled his investment in six months.
- Tom altı ay içinde yatırımını üçe katladı.
- Please wake me up at six tomorrow.
- Lütfen beni yarın altıda uyandır.
- Buy six meters of that cloth.
- O kumaştan altı metre al.
- He got back at six.
- Altıda döndü.
- As a rule I get up at six o'clock, but yesterday morning I got up at eight.
- Normalde altıda kalkarım ama dün sabah sekizde kalktım.
- I'll meet them at six.
- Onlarla altıda buluşacağım.
- He gets up at six every morning.
- Her sabah altıda kalkıyor.
- Coffee prices have jumped almost 50% in six months.
- Kahve fiyatları altı ay içinde neredeyse %50 arttı.
- Does he come home at six?
- O, eve altıda mı gelir?
- How amazing that your mother speaks six languages!
- Annenin altı dil konuşması ne kadar harika!
- That newspaper disappeared after six years.
- Bu gazete altı yıl sonra ortadan kayboldu.
- She is senior to me by six years.
- O bana göre altı yıl kıdemli.
- I've been able to read since I was six years old.
- Altı yaşımdan beri okuyabiliyorum.
- We have six eggs.
- Altı yumurtamız var.
- Sami's mother abandoned him when he was just six.
- Sami'nin annesi onu altı yaşındayken terk etmiş.
- That newspaper disappeared after six years.
- O gazete altı yıl sonra kayboldu.
- Sami was charged with six counts of murder.
- Sami altı tane cinayetle suçlandı.
- She will go abroad in six months.
- Altı ay içinde yurtdışına gidecek.
- I must have it done somehow by six.
- Altıya kadar bir şekilde halletmeliyim.
- Tom comes home at around six.
- Tom eve altı gibi gelir.
- Facebook suspended one of my six accounts.
- Facebook altı hesabımdan birini askıya aldı.
- I always rise at six every morning.
- Ben her sabah altıda kalkarım.
- There are six sentences in Mongolian in Tatoeba as of now.
- Şu an Tatoeba'da Moğolca altı cümle var.
- He went home at six.
- Altıda eve gitti.
- He'll return at six.
- O, altıda dönecek.
- Sami and Layla have been Islamically married for six months now.
- Sami ve Leyla altı aydır imam nikâhlılar.
- She's leaving the country in six months.
- Altı ay içinde ülkeyi terk edecek.
- I haven't heard from Tanaka for the last six months.
- Son altı aydır Tanaka'dan haber almadım.
- It's nearly six o'clock.
- Saat neredeyse altı.
- I've lived in China for six months.
- Altı aydır Çin'de yaşıyorum.
- Dan was only six years old when he was abducted.
- Dan kaçırıldığı zaman sadece altı yaşındaydı.
- You only have six minutes to escape a modern home if it's on fire.
- Modern bir evde yangın çıkmışsa kaçmak için yalnızca altı dakikanız vardır.
- It's been six years since I started to study English.
- İngilizce öğrenmeye başlayalı altı yıl oldu.
- Any time will do so long as it is after six.
- Altıdan sonra olmak şartıyla herhangi bir zamanda olur.
- There were six candidates for queen.
- Kraliçe için altı aday vardı.
- She died a little after six.
- Altıdan biraz sonra öldü.
- Sami spent six tense hours in the interrogation room.
- Sami sorgu odasında altı gergin saat geçirdi.
- Sami has been Muslim for six years.
- Sami altı yıldır Müslüman.
- If we are to be there at six, we will have to start now.
- Biz altıda orada olacaksak, şimdi hareket etmek zorundayız.
- Tom and Mary found it difficult raising six kids on one income.
- Tom ve Mary tek gelirle altı çocuk büyütmenin zor olduğunu düşünüyorlardı.
- The bridge must be built in six months.
- Köprü altı ay içinde inşa edilmeli.
- He told me that I must finish the work by six.
- Bana işi altıya kadar bitirmem gerektiğini söyledi.
- I worked from six PM until midnight.
- Akşam altıdan gece yarısına kadar çalıştım.
- TV may be seen on six channels in that city.
- TV o şehirde altı kanaldan izlenebilir.
- We have lived in Osaka six years.
- Altı yıldır Osaka'da yaşamaktayız.
- She did not return till six.
- Altıya kadar dönmedi.
- We arrived here at six yesterday evening.
- Buraya dün akşam altıda geldik.
- All insects have six legs.
- Tüm böceklerin altı bacağı vardır.
- I tried to get up at six this morning.
- Bu sabah altıda kalkmaya çalıştım.
- They had to climb a wall six feet high.
- Altı metre yüksekliğinde bir duvara tırmanmak zorunda kaldılar.
- Children of six and above should attend school.
- Altı yaş ve üstü çocuklar okula gitmelidir.
- Sami had six kids.
- Sami'nin altı çocuğu oldu.
- We will be six.
- Altı olacağız.
- I studied in England for six months when I was a student.
- Öğrenciyken altı ay boyunca İngiltere'de okudum.
- I have been working since six this morning.
- Bu sabah altıdan beri çalışıyorum.
- We have two dogs, three cats, and six hens.
- İki köpeğimiz, üç kedimiz ve altı tavuğumuz var.
- School begins at nine and is over at six.
- Okul dokuzda başlar ve altıda biter.
- We have six classes a day.
- Günde altı derse giriyoruz.
- One of my six Facebook accounts was suspended.
- Altı Facebook hesabımdan biri, Facebook tarafından askıya alındı.
- She was in the hospital for six weeks because of her illness.
- Hastalığı yüzünden altı hafta hastanede kaldı.
- Sami left his six children behind.
- Sami altı çocuğunu arkada bıraktı.
- She is going to be six next year.
- Gelecek yıl altı yaşına girecek.
- Sami's raft drifted for six weeks.
- Sami'nin salı altı hafta boyunca sürüklendi.
- Tom asked Mary to wake him up at six.
- Tom Mary'den onu altıda uyandırmasını istedi.
- I gave up smoking six months ago.
- Altı ay önce sigarayı bıraktım.
- It has been six years since I started to study English.
- İngilizce eğitimi almaya başladığımdan beri altı yıl oldu.
- It's going to be six dollars because it's international.
- Bu, uluslararası olduğu için altı dolar olacak.
- Come home before six.
- Altıdan önce eve gel.
- They danced until six in the morning.
- Onlar sabah altıya kadar dans ettiler.
- I lived in Osaka until I was six.
- Altı yaşına kadar Osaka'da yaşadım.
- I will pick you up around six.
- Seni altı gibi alırım.
- Most guitars have six strings.
- Birçok gitarın altı teli var.
- Be home by half past six.
- Altı buçuğa kadar evde ol.
- He cried as if he were a boy of six.
- Altı yaşında bir çocukmuş gibi ağladı.
- This island is six times bigger than Manhattan.
- Bu ada Manhattan'dan altı kat daha büyük.
- At the age of six he had learned to use the typewriter and told the teacher that he did not need to learn to write by hand.
- Altı yaşındayken daktilo kullanmayı öğrenmiş ve öğretmenine elle yazmayı öğrenmesine gerek olmadığını söylemiştir.
- She laid the table for six.
- Masayı altıya hazırladı.
- We eat at six.
- Altıda yeriz.
- Sami found Layla's body around six thirty.
- Sami, Layla'nın cesedini altı buçuk civarı buldu.
- Instead of three pâté, I'll give you six.
- Üç ezme yerine altı tane vereceğim.
- My mother gets up at six every morning.
- Annem her sabah altıda kalkar.
- He received more than six million votes.
- Altı milyondan daha fazla oy aldı.
- The group is made up of six members.
- Grup altı üyeden oluşuyor.
- Instead of three pâté, I'll give you six.
- Sana üç börek yerine altı börek vereceğim.
- Tom drinks six cups of coffee a day.
- Tom günde altı fincan kahve içer.
- Sami worked tirelessly for six years.
- Sami altı yıl boyunca yorulmadan çalıştı.
- After six games, Sampras had the edge on his opponent.
- Altı oyundan sonra, Sampras rakibine üstünlük sağladı.
- Six times three is eighteen.
- Üç kere altı on sekizdir.
- I'll be back at half six.
- Altı buçukta döneceğim.
- She makes it a rule to get up at six every morning.
- Her sabah altıda kalkmayı bir kural haline getirmiştir.
- I've been singing since I was six.
- Altı yaşımdan beri şarkı söylüyorum.
- Bob will be home at six.
- Bob, altıda evde olacak.
- You have six unread messages.
- Altı tane okunmamış mesajın var.
- Dan has been arrested six times.
- Dan altı kez tutuklandı.
- Sami served six months in jail.
- Sami altı ay hapis yattı.
- How much is four times six?
- Dört kere altı kaç yapar?
- This boat has six oars.
- Bu teknenin altı küreği bulunur.
- I finished work at six.
- Altıda işi bitirdim.
- Sami and Layla worked together six times.
- Sami ve Leyla altı sefer beraber çalıştılar.
- Sami was about six.
- Sami yaklaşık altı yaşındaydı.
- Sami committed six horrific murders.
- Sami altı tane korkunç cinayet işledi.
- The doctor told Tom that he only had six months to live.
- Doktor Tom'a sadece altı aylık ömrü kaldığını söyledi.
- The group was made up of six girls and four guys.
- Grup altı kız ve dört erkekten oluşuyordu.
- Mary and Tom have only been living here for six months, but they have already adapted well.
- Mary ve Tom yalnızca altı aydır burada oturuyorlar ama şimdiden iyi uyum sağladılar.
- Tom will call me around six.
- Tom beni altı gibi arayacak.
- Sami admitted to killing six other girls.
- Sami altı kızı daha öldürdüğünü itiraf etti.
- You've beaten me six times.
- Sen beni altı kez yendin.
- I'd like three twenties, six fives, and the rest in ones.
- Üç yirmilik, altı beşlik ve gerisini birlik istiyorum.
- Sami and Layla died six years apart.
- Sami ve Layla altı yıl arayla öldüler.
- Tom has six children.
- Tom'un altı çocuğu var.
- I woke up at six.
- Altıda uyandım.
- He came home at six.
- Altıda eve geldi.
- It will be ready by six this evening.
- Bu sabah altıya kadar hazır olacak.
- When she was in Los Angeles, she had at least six different jobs.
- O, Los Angeles'ta iken, en az altı farklı işi vardı.
- Sami ran at least six times a week.
- Sami haftada en az altı kez koşuyordu.
- There were six candidates for queen.
- Kraliçelik için altı aday vardı.
- I have six mouths to feed.
- Besleyecek altı nüfusum var.
- She has only six months to live.
- Sadece altı aylık ömrü kaldı.
- He has bought a house which has six rooms.
- Altı odalı bir ev satın aldı.
- You should start between six and seven.
- Altı ve yedi arasında başlamalısın.
- He broke six windows one after another.
- Altı pencereyi birbiri ardına kırdı.
- Do you get up at six?
- Altıda mı kalkıyorsun?
- I've been able to read since I was six years old.
- Altı yaşından beri okuyabiliyorum.
- Sami moved six hours away from where he worked.
- Sami çalıştığı yerden altı saat uzağa taşındı.
- How much is four times six?
- Dört kere altı kaç eder?
- This island is six times bigger than Manhattan.
- Bu ada Manhattan'dan altı kat daha büyüktür.
- Tom and Mary usually eat dinner at six.
- Tom ve Mary genelde akşam yemeğini altıda yerler.
- He lived in Ankara for six years.
- Ankara'da altı yıl yaşadı.
- Tom usually gets up before six.
- Tom genellikle altıdan önce kalkar.
- Sami sat six feet away from Layla.
- Sami, Leyla'dan altı fit uzağa oturdu.
- I'll return at half past six.
- Altı buçukta döneceğim.
- If you leave now, you'll arrive before six.
- Şimdi gidersen, altıdan önce varırsın.
- She is senior to me by six years.
- Benden altı yaş büyük.
- Cut the melon into six equal pieces.
- Kavunu altı eşit parçaya böl.
- Wait for six hours.
- Altı saat bekleyin.
- Tom calculated that he had given Mary over 34,000 dollars in the past six months.
- Tom, Mary'ye son altı ay içinde 34.000 dolardan fazla para verdiğini hesapladı.
- I got up at six this morning.
- Bu sabah altıda kalktım.
- It's almost six.
- Neredeyse altı.
- Tom is going to call me around six.
- Tom beni altı civarında arayacak.
- Sami and Layla worked together six times.
- Sami ve Layla altı kez birlikte çalıştı.
- Her illness kept her in the hospital for six weeks.
- Onun hastalığı altı hafta boyunca onu hastanede tuttu.
- He spent six years as a political prisoner in South Africa.
- O siyasi bir tutuklu olarak Güney Afrika'da altı yıl geçirdi.
- She watches television from four to six.
- Dörtten altıya kadar televizyon izliyor.
- If I had eight hours to chop down a tree, I'd spend the first six hours sharpening the ax.
- Bir ağacı devirmek için sekiz saatim olsa, ilk altı saati baltayı bilemek için kullanırım.
- Sami moved to Egypt when he was six years old.
- Sami altı yaşında Mısır'a yerleşti.
- Sami and Layla have been Islamically married for six months now.
- Sami ve Leyla altı aydır imam nikâhıyla evliler.
- Sami's right arm was busted in six places.
- Sami'nin sağ kolu altı yerden kırıldı.
- She is going to be six next year.
- Seneye altı yaşında olacak.
- This mosque has six minarets and cascading domes.
- Bu caminin altı minaresi ve basamaklı kubbeleri var.
- The next four to six weeks are crucial in controlling the massive Ebola outbreak.
- Önümüzdeki dört ila altı hafta, büyük Ebola salgınını kontrol altına almak için çok önemli.
- She is only six months old.
- O yalnızca altı aylık.
- She was in the hospital for six weeks because of her illness.
- Hastalığı nedeniyle altı haftadır hastanedeydi.
- She was in the hospital for six weeks because she was sick.
- Altı hafta boyunca hastanedeydi çünkü hastaydı.
- Set the alarm for six.
- Alarmı altıya kur.
- I will pick you up around six.
- Altı civarında seni alacağım.
- Tom says that he can speak six languages.
- Tom altı dil konuşabildiğini söylüyor.
- He pleaded guilty to drunken driving and his driver's license was suspended for six months.
- Alkollü araç kullanmaktan suçlu bulundu ve ehliyetine altı ay süreyle el konuldu.
- Most guitars have six strings.
- Çoğu gitarın altı teli vardır.
- I finished work at six.
- İşi altıda bitirdim.
- Were you able to swim when your were six years old?
- Altı yaşındayken yüzebiliyor muydun?
- Six of those detained were released after being interrogated at the İzmir Police Department.
- Gözaltına alınanlardan altısı İzmir Emniyet Müdürlüğü'ndeki sorgularının ardından serbest bırakıldı.
- Tom is going to call me around six.
- Tom beni altı gibi arayacak.
- Tom got up at six almost every day.
- Tom neredeyse her gün altıda kalktı.
- He lived in Ankara for six years.
- Altı yıl boyunca Ankara'da yaşadı.
- Sami served six years.
- Sami altı yıl yattı.
- It takes eight hours to fly from Zurich to Boston, but only six for the return trip.
- Zürih'ten Boston'a uçmak sekiz saat sürüyor, ancak dönüş yolculuğu için sadece altı saat.
- He came back at six.
- Altıda geri geldi.
- Tom has been going steady with Mary for six months.
- Tom altı aydır Mary ile istikrarlı bir şekilde birlikte.
- Sami's own father had died six years earlier.
- Sami'nin kendi babası altı yıl önce ölmüştü.
- We had six guests to dinner.
- Akşam yemeğinde altı misafirimiz vardı.
- You should come home before six.
- Altıdan önce eve gelmelisin.
- I need a room for six nights.
- Altı gece için bir odaya ihtiyacım var.
- I studied in England for six months when I was a student.
- Öğrenciyken altı ay İngiltere'de okudum.
- He has bought a house which has six rooms.
- Altı odalı bir ev aldı.
- Sami slept for six hours.
- Sami altı saat uyudu.
- He makes it a rule to get up at six every day.
- Her gün altıda kalkmayı kural haline getirmiş.
- I wake up at six, but I don't get out of bed until seven.
- Ben altıda uyanırım ama yediye kadar yataktan çıkmam.
- They had to climb a wall six feet high.
- Onlar, altı fit yüksekliğinde bir duvara tırmanmak zorunda kaldı.
- He has only six months to live.
- Sadece altı aylık ömrü kaldı.
- I came at about six.
- Altı gibi geldim.
- This mosque has six minarets and cascading domes.
- Bu caminin altı minare ve sıra sıra kubbeleri var.
- I will be back at half past six.
- Altı buçukta döneceğim.
- This house has six rooms.
- Bu evin altı odası var.
- My train left Kyoto at six, and arrived in Tokyo at nine.
- Trenim Kyoto'dan altıda ayrıldı ve Tokyo'ya dokuzda vardı.
- We got to the station at six.
- İstasyona altıda vardık.
- She always gets up at six.
- Daima altıda kalkar.
- Six months have passed since the author was killed in an accident.
- Yazar bir kazada öldüğünden beri altı ay geçti.
- The walkers set out from Boston and reached San Francisco six months later.
- Yürüyüşçüler Boston'dan yola çıktılar ve altı ay sonra San Francisco'ya ulaştılar.
- He makes it a rule to get up at six every morning.
- O her sabah altıda kalkmayı kural olarak benimsemiştir.
- Sami was interrogated for six hours.
- Sami altı saat boyunca sorgulandı.
- She's six years older than I am.
- Benden altı yaş büyük.
- It's almost six o'clock.
- Saat neredeyse altı.
- The train leaves at six.
- Tren altıda kalkıyor.
- Sami had six children.
- Sami'nin altı çocuğu vardı.
- Please wake me at six.
- Lütfen altıda beni uyandır.
- Tom has had trouble walking ever since he was six years old.
- Tom altı yaşından beri yürümekte zorlanıyor.
- Sami only knew Layla for six months.
- Sami, Layla'yı sadece altı aydır tanıyordu.
- You only have to be here at six tomorrow morning.
- Yarın sabah altıda burada olman yeterli.
- I got up at six, ate breakfast and then went to school.
- Altıda kalktım, kahvaltımı yaptım ve sonra okula gittim.
- They danced until six in the morning.
- Sabah altıya kadar dans ettiler.
- Sami was sentenced to six years for organized crime.
- Sami organize suçtan altı yıla mahkûm oldu.
- She has a dog and six cats.
- Onun bir köpeği ve altı kedisi var.
- He has one dog and six cats.
- Onun bir köpeği ve altı kedisi var.
- I have a date with him at six.
- Altıda onunla bir randevum var.
- Sami bought six bottles of water.
- Sami altı şişe su satın aldı.
- She comes home at about six as a rule.
- O bir kural olarak yaklaşık altıda eve gelir.
- If we are to be there at six, we will have to start now.
- Altıda orada olmak istiyorsak, şimdi yola çıkmamız gerek.
- Elementary school children go to school for a term of six years.
- İlkokul çocukları altı yıl boyunca okula gitmektedir.
- The surgery lasted six hours.
- Ameliyat altı saat sürdü.
- A hexagon has six sides.
- Bir altıgenin altı yanı var.
- There are six nominees for this year's prize.
- Bu yılın ödülü için altı aday var.
- I don't think I could spend six hours alone with you.
- Seninle altı saat yalnız kalabileceğimi sanmıyorum.
- He got home at six.
- Eve altıda geldi.
- Sami left his six children behind.
- Sami altı çocuğunu geride bıraktı.
- Sami served six months in jail.
- Sami hapishanede altı ay yattı.
- They arrested the culprit around six months later.
- Suçluyu yaklaşık altı ay sonra tutukladılar.
- A triangle has three angles, and a hexagon has six angles.
- Bir üçgenin üç açısı vardır ve bir altıgenin altı açısı vardır.
- Sami fell asleep and when he woke up, it was six AM.
- Sami uyuyakaldı ve uyandığında saat sabahın altısıydı.
- I lived in Osaka until I was six.
- Altı yaşıma kadar Osaka'da yaşadım.
- Six squared equals thirty-six.
- Altının karesi otuz altıya eşittir.
- Tom has been going steady with Mary for six months.
- Tom altı aydır Mary ile birlikte.
- There were six children in the Evans family.
- Evans ailesinin altı çocuğu vardı.
- He pleaded guilty to drunken driving and his driver's license was suspended for six months.
- Alkollü araç kullanmaktan suçlu bulunup ehliyetine altı ay süreyle el konuldu.
- I have an appointment with him at six.
- Altıda onunla bir randevum var.
- I wake up at six, but I don't get out of bed until seven.
- Altıda uyanıyorum ama yediye kadar yataktan çıkmıyorum.
- Sami's video got six million views.
- Sami'nin videosu altı milyon kez izlendi.
- He went home at six.
- Eve altıda gitti.
- Sami and Layla shared custody of their six children.
- Sami ve Layla altı çocuklarının velayetini paylaşıyorlardı.
- They have studied here for six months.
- Altı aydır burada eğitim görüyorlar.
- Sami had six adorable children.
- Sami'nin altı tane sevimli çocuğu vardı.
- Sami accepted Islam about six months ago.
- Sami İslam'ı yaklaşık altı ay önce kabul etti.
- Tom said he'd pick me up at six.
- Tom beni altıda alacağını söyledi.
- Even though I have studied English at school for the past six years, I'm still not good at speaking it.
- Son altı yıldır okulda İngilizce eğitimi almış olmama rağmen hala iyi konuşamıyorum.
- Flooding has destroyed six thousand hectares of cropland.
- Sel, altı bin hektarlık ekili alanı yok etti.
- Come here at precisely six o'clock.
- Saat tam altıda buraya gel.
- He will call for me about six.
- O, yaklaşık altıda beni arayacak.
- She bought six yards of cloth for a dress.
- Elbise için altı metre kumaş aldı.
- Coffee prices have jumped almost 50% in six months.
- Kahve fiyatları altı ayda neredeyse yüzde 50 yükseldi.
- He has been living in Ankara for six years.
- O altı yıldır Ankara'da yaşıyor.
- How amazing that your mother speaks six languages!
- Annenin altı dil konuşması ne kadar şaşırtıcı!
- Tom didn't get up before six.
- Tom altıdan önce kalkmadı.
- After six hours' climbing, we finally succeeded in reaching the top of the mountain.
- Altı saatlik tırmanıştan sonra, nihayet dağın zirvesine ulaşmayı başardık.
- When I was in high school, I got up at six every morning.
- Lisedeyken her sabah altıda kalkardım.
- I have two dogs, three cats, and six chickens.
- İki köpeğim, üç kedim ve altı tavuğum var.
- Sami had six kids.
- Sami'nin altı çocuğu vardı.
- He had been working on his novel for six months when we visited him.
- Onu ziyaret ettiğimizde altı aydır romanı üzerinde çalışıyordu.
- Tom was shocked to see how much his mother had deteriorated since he last saw her six months ago.
- Tom, annesini en son altı ay önce gördüğünden beri ne kadar kötüleştiğini görünce şok oldu.
- I've got practice till six anyway.
- Zaten altıya kadar antrenmanım var.
- Jack has been living in New York for six years.
- Jack altı yıldır New York'ta yaşıyor.
- Sami had six Rolexes.
- Sami'nin altı tane Rolex'i vardı.
- Let's meet at Shibuya Station at six.
- Altıda Shibuya İstasyonu'nda buluşalım.
- We study from six to eight hours a week.
- Bir haftada altı ile sekiz saat arası çalışırız.
- He has one dog and six cats.
- Bir köpeği ve altı kedisi var.
- I wear size six gloves.
- Altı numara eldiven giyiyorum.
- I haven't eaten any chocolate for six hours.
- Altı saattir hiç çikolata yemedim.
- A triangle has three angles, and a hexagon has six angles.
- Bir üçgenin üç açısı ve altıgenin altı açısı vardır.
- I reached the station at six.
- Altıda istasyona ulaştım.
- She always gets up at six.
- O her zaman altıda kalkar.
- Layla was offered a deal of six years in jail.
- Layla'ya altı yıl hapis anlaşması teklif edildi.
- Sami came to take Layla to Egypt for six weeks.
- Sami, Layla'yı altı haftalığına Mısır'a götürmek için geldi.
- Tom takes six tablets every morning after breakfast.
- Tom her sabah kahvaltıdan sonra altı tablet alır.
- They have studied here for six months.
- Onlar altı aydır burada okuyorlar.
- Dan can speak six languages and understand at least another dozen.
- Dan altı dil konuşabilir ve en az bir düzine dili anlayabilir.
- TV may be seen on six channels in that city.
- O şehirde televizyon altı kanaldan izlenebiliyor.
- Within the last six months, have you experienced a significant loss?
- Altı ay içinda kilonuzda kayda değer bir azalma oldu mu?
- Sami entered the mosque at six.
- Sami altı yaşında camiye girdi.
- I wake him at six every morning.
- Onu her sabah altıda uyandırıyorum.
- He has a dog and six cats.
- Bir köpeği ve altı kedisi var.
- He had worked for the law firm for six years.
- Hukuk bürosunda altı yıl çalışmıştı.
- One, two, three, four, five, six, seven, eight, nine, ten.
- Bir, iki, üç, dört, beş, altı, yedi, sekiz, dokuz, on.
- I got up about six.
- Ben yaklaşık altıda kalktım.
- If you leave now, you'll arrive before six.
- Şimdi çıkarsan altıdan önce varırsın.
- A cube has six sides.
- Bir küpün altı tarafı vardır.
- In six years, will we remember what you said today?
- Altı yıl sonra, bugün söylediklerini hatırlayacak mıyız?
- He carried six boxes at a time.
- Bir seferde altı kutu taşıdı.
- Six of them are burning.
- Altısı yanıyor.
- Gary will have been in Japan for six years next month.
- Gary, gelecek ay altı yıldır Japonya'da olacak.
- Do you always get up before six?
- Her zaman altıdan önce kalkar mısın?
- Sami wrote five or six paragraphs about that.
- Sami o konuda beş ya da altı paragraf yazdı.
- A cube has six sides.
- Bir küpün altı kenarı vardır.
- We have two dogs, three cats, and six chickens.
- İki köpeğimiz, üç kedimiz ve altı tavuğumuz var.
- Sami served six years.
- Sami altı yıl görev yaptı.
- They got married six months ago.
- Altı ay önce evlendiler.
Show More (924)
|
