Tureng - smoke - İngilizce Türkçe Cümleler

Geçmiş

	İngilizce	Türkçe
1	smoke	sigara içmek	v.
	Other unhealthy results of smoking included blackened smokers' lungs and rotten teeth. Sigaranın diğer sağlıksız sonuçları arasında sigara içenlerin kararmış akciğerleri ve çürümüş dişleri yer alıyordu. Forty-two per cent of the Community population smokes and they are starting younger and younger. Toplum nüfusunun yüzde kırk ikisi sigara içiyor ve giderek daha genç yaşta başlıyorlar. A woman at work used it for two weeks and hasn't smoked since. İşyerindeki bir kadın iki hafta boyunca kullandı ve o zamandan beri sigara içmiyor. A woman at work used it for two weeks and hasn't smoked since. İşyerindeki bir kadın bunu iki hafta kullandı ve o zamandan beri sigara içmedi. A woman at work used it for two weeks and hasn't smoked since. İşyerinden bir kadın bunu iki hafta boyunca kullandı ve o zamandan beri sigara içmedi. I thought that you didn't smoke. Sigara içmediğini düşündüm. You didn't tell me Tom smoked. Bana Tom'un sigara içtiğini söylemedin. Tom never used to smoke, but he does now. Tom, asla sigara içmezdi fakat şimdi içiyor. Would you mind if I had a smoke? Sigara içmemin sakıncası var mı? Tom doesn't drink coffee, but he smokes cigarettes. Tom kahve içmez ama sigara içer. I don't smoke. Sigara içmiyorum. May we smoke here? Burada sigara içebilir miyiz? He doesn't come any more, the one smoking said. Sigara içen adam o artık buraya gelmiyor dedi. It's not OK to smoke here. Burada sigara içmek doğru değil. Tom smokes. Tom sigara içiyor. She stopped to smoke. Sigara içmek için durdu. You can only smoke on the patio. Sadece verandada sigara içebilirsin. He's smoking. O sigara içiyor. I tried in vain to persuade him not to smoke any more. Ben onu bir daha sigara içmemesi için boş yere ikna etmeye çalıştım. You cannot smoke in this room. Bu odada sigara içemezsiniz. I smoked when I was young. Ben gençken sigara içtim. 67% of those who never smoked said they worried about the health effects of passive smoking. Hiç sigara içmeyenlerin %67'si, pasif içiciliğin sağlık üzerindeki etkilerinden endişe duyduklarını belirtmiştir. She sat and smoked. Oturup sigara içti. It smells as though someone has been smoking in here. Sanki biri burada sigara içiyormuş gibi kokuyor. I advised my pupils not to smoke. Öğrencilerime sigara içmemelerini tavsiye ettim. She's smoking. Sigara içiyor. I used to smoke a lot, but I have given up smoking now. Eskiden çok sigara içerdim ama artık sigara içmeyi bıraktım. He advised me not to smoke. O, bana sigara içmememi tavsiye etti. Bill doesn't like the fact that his father smokes a lot. Bill babasının çok sigara içmesinden hoşlanmıyor. It's forbidden to smoke at school. Okulda sigara içmek yasaktır. I smoked. Sigara içtim. Mr Kojima had a smoke after breakfast. Bay Kojima kahvaltıdan sonra bir sigara içti. I smoke. Ben sigara içiyorum. I don't gamble, drink or smoke. Kumar oynamam, içki ya da sigara içmem. You must go outside if you want to smoke. Sigara içmek istiyorsan dışarı çıkmalısın. It is not good for the health to smoke too much. Çok fazla sigara içmek, sağlık için iyi değildir. From tomorrow, I will no longer smoke. Yarından itibaren sigara içmeyeceğim. What brand of cigarettes do you smoke? Hangi marka sigara içiyorsun? I was smoking. Sigara içiyordum. I should've told Tom not to smoke. Tom'a sigara içmemesini söylemem gerekirdi. It used to be taboo for women to smoke. Kadınların sigara içmesi yasaktı. People don't smoke here. Burada insanlar sigara içmez. Nobody here smokes. Buradaki hiç kimse sigara içmez. Sir, you smoked in your hotel room and we've added a $200 dollar fee to your bill. Efendim, otel odanızda sigara içtiniz ve faturanıza 200 dolarlık bir ücret ekledik. Tom broke his promise not to smoke. Tom sigara içmeme sözünü bozdu. I neither drink nor smoke. Ne içki içerim ne de sigara içerim. This is the first time I've smoked. İlk kez sigara içtim. She does not smoke. Sigara içmez. You must not smoke. Sigara içmemelisiniz. Do any of the Japanese women you know smoke? Tanıdığınız Japon kadınlarından sigara içen var mı? Tom doesn't drink or smoke. Tom içki ya da sigara içmez. He smokes like a chimney and drinks like a fish. Baca gibi sigara içer, balık gibi içki içer. I don't smoke at all. Ben hiç sigara içmem. He doesn't come any more, the one smoking said. Artık gelmiyor, dedi sigara içen. Sami drank and smoked. Sami içki içti ve sigara içti. Tom is smoking on the balcony. Tom balkonda sigara içiyor. Tom despises people who smoke. Tom sigara içen insanlardan nefret eder. Why am I smoking with this sore throat? Neden bu ağrılı boğazla sigara içiyorum? I smoked when I was young. Gençken sigara içerdim. Tom hasn't smoked since he was old enough to legally smoke. Tom yasal olarak sigara içebilecek yaşa geldiğinden beri sigara içmiyor. Bill hates that his father smokes heavily. Bill, babasının çok fazla sigara içmesinden nefret ediyor. It used to be taboo for women to smoke. Eskiden kadınların sigara içmesi tabuydu. Kissing a person who smokes is like licking an ashtray. Sigara içen bir kişiyi öpmek kül tablası yalamak gibidir. If it makes you feel bad, why do you smoke? Madem kötü hissettiriyor, neden sigara içiyorsun? I don't want my kids to smoke. Çocuklarımın sigara içmesini istemiyorum. I didn't used to smoke. Sigara içmezdim. Tom isn't supposed to smoke at work, but he does. Tom'un iş yerinde sigara içmemesi gerekiyor ama içiyor. You had been smoking, hadn't you? Sigara içiyordun, değil mi? Bill hates that his father smokes heavily. Bill babasının çok sigara içmesinden nefret ediyor. I never smoke. Hiç sigara içmem. Please do not smoke here. Burada sigara içmeyin, lütfen. I smoked in my youth. Gençken sigara içtim. Does it bother you if I smoke? Sigara içmem seni rahatsız eder mi? Would you mind if I smoke? Sigara içmemin bir sakıncası var mı? The doctor advised him not to smoke. Doktor, sigara içmemesini tavsiye etti. You must not smoke while working. Çalışırken sigara içmemelisiniz. I'd rather you didn't smoke so much. O kadar çok sigara içmemeni tercih ederim. Tom's friends went outside to smoke. Tom'un arkadaşları sigara içmek için dışarı çıktılar. Tom promised Mary he wouldn't smoke anymore. Tom, Mary'ye artık sigara içmeyeceğine söz verdi. He smoked. Sigara içiyordu. You didn't tell me Tom smoked. Tom'un sigara içtiğini söylemedin. You can't smoke in here. Burada sigara içemezsin. You should smoke less. Daha az sigara içmelisin. Don't you smoke? Sigara içmiyor musunuz? I won't smoke from today on. Bugünden itibaren sigara içmeyeceğim. This is the first time I've smoked. İlk defa sigara içiyorum. Don't smoke while you are on duty. Görev başındayken sigara içmeyiniz. Do not smoke in public places. Halka açık yerlerde sigara içmeyin. He never used to smoke, but he does now. Daha önce hiç sigara içmezdi ama artık içiyor. I told him that I don't smoke. Ona sigara içmediğimi söyledim. Tom's wife doesn't like it when he smokes in the living room. Tom'un karısı oturma odasında sigara içmesinden hoşlanmıyor. My father doesn't just smoke, he drinks too. Babam sadece sigara içmez, o aynı zamanda içki içer. The doctor advised me not to smoke too much. Doktor, bana çok fazla sigara içmememi tavsiye etti. I'm smoking. Ben sigara içiyorum. Does Tom smoke? Tom sigara içiyor mu? He smokes 3 packs a day. O bir günde üç paket sigara içer. My father smokes a pack of cigarettes a day. Babam günde bir paket sigara içer. I don't smoke. Ben sigara içmiyorum. I used to smoke. Sigara içerdim. Tom avoided places where people smoked. Tom insanların sigara içtiği yerlerden kaçındı. He smokes twenty cigarettes a day. Günde yirmi tane sigara içiyor. Would you mind if I smoked? Sigara içmemin sakıncası var mı? I was wondering if you'd mind if I smoked. Sigara içmemin sakıncası olup olmadığını merak ediyordum. He told me not to smoke. Sigara içmememi söyledi. You must go outside if you want to smoke. Sigara içmek istiyorsan, dışarı çıkmalısın. Tom is smoking. Tom sigara içiyor. Tom told Mary not to smoke. Tom, Mary'ye sigara içmemesini söyledi. Tom said he didn't smoke anymore. Tom artık sigara içmediğini söyledi. One mustn't smoke because it causes illness. İnsan sigara içmemeli çünkü hastalığa sebep oluyor. I didn't use to smoke. Eskiden sigara içmezdim. Tom is always smoking. Tom her zaman sigara içiyor. You are not supposed to smoke at school. Okulda sigara içmemeniz gerekiyor. If it makes you feel bad, why do you smoke? Bu sana kötü hissettiriyorsa, neden sigara içiyorsun? She smokes a lot. O çok sigara içer. The school does not allow students to smoke on campus. Okul, öğrencilerin kampüste sigara içmesine izin vermiyor. Tom went outside to smoke. Tom sigara içmek için dışarı çıktı. She smokes excessively. Aşırı sigara içiyor. My parents caught me smoking. Ailem beni sigara içerken yakaladı. The school rules that students cannot smoke. Okul kuralları gereği öğrenciler sigara içemez. Does it disturb you for me to smoke here? Burada sigara içmem seni rahatsız ediyor mu? She does not smoke. O sigara içmiyor. Is it OK to smoke around here? Buralarda sigara içmek serbest mi? You must not smoke till you grow up. Büyüyünceye kadar sigara içmemelisin. She is always smoking. O her zaman sigara içiyor. I don't smoke cigarettes. Ben sigara içmiyorum. Tom was smoking. Tom sigara içiyordu. Tom and his friends went outside to smoke. Tom ve arkadaşları sigara içmeye dışarı çıktılar. The number of people who smoke increased in the last ten years. Son on yılda sigara içenlerin sayısı arttı. Would it bother you if I smoke? Sigara içsem rahatsız olur musunuz? Everyone is drinking, and nearly everyone is smoking. Herkes içiyor ve neredeyse herkes sigara içiyor. I don't drink and I don't smoke. İçki ve sigara içmem. You are not supposed to smoke here. Burada sigara içmemelisin. You should smoke less. Daha az sigara içmelisiniz. Why am I smoking with this sore throat? Neden bu boğaz ağrısıyla sigara içiyorum? She sat and smoked. Oturdu ve sigara içti. Tom doesn't like to hang out with people who smoke. Tom sigara içen insanlarla takılmayı sevmez. I smoked in my youth. Gençliğimde sigara içerdim. I forbid you to smoke. Senin sigara içmeni yasaklıyorum. How many cigarettes do you smoke per day? Günde kaç tane sigara içersin? I haven't smoked for years. Yıllardır sigara içmedim. He's smoking. Sigara içiyor. You can not smoke in the class. Sınıfta sigara içemezsin. You can smoke in this room. Bu odada sigara içebilirsin. Tom doesn't smoke. Tom sigara içmiyor. The school rules that students cannot smoke. Okul kurallarınca öğrenciler sigara içemez. You used to smoke, didn't you? Sigara içerdin, değil mi? He advised me not to smoke. Sigara içmememi tavsiye etti. I thought you didn't smoke. Sigara içmediğini sanıyordum. Tom smokes two or three cigarettes a day. Tom bir günde iki ya da üç sigara içer. We ask that you don't smoke in the station. İstasyonda sigara içmemenizi rica ederiz. Tom is still smoking. Tom hala sigara içiyor. Aren't you too young to smoke? Sigara içmek için çok genç değil misin? She is always smoking. Sürekli sigara içiyor. Does your father smoke? Baban sigara içiyor mu? You can't smoke in public places anymore. Artık halka açık yerlerde sigara içemezsiniz. To tell the truth, I used to smoke two packs a day. Doğruyu söylemek gerekirse, günde iki paket sigara içerdim. I saw them smoking cigarettes. Onları sigara içerken gördüm. I motioned to her not to smoke. Ona sigara içmemesini işaret ettim. They smoke. Sigara içiyorlar. Tom promised he wouldn't smoke anymore. Tom artık sigara içmeyeceğine söz verdi. You're not allowed to smoke here. Burada sigara içmene izin yok. She advised him not to smoke. Sigara içmemesini tavsiye etti. One of them smokes in the toilet. Onlardan biri tuvalette sigara içiyor. My brother smokes a great deal. Erkek kardeşim çok sigara içer. I used to smoke a lot, but I have given up smoking now. Eskiden çok sigara içerdim ama şimdi bıraktım. You may smoke in that room, but you mustn't smoke in this room. O odada sigara içebilirsiniz ama bu odada içmemelisiniz. Do you smoke? Sigara içiyor musun? Does your father smoke? Baban sigara içer mi? Tom doesn't like to hang out with people who smoke. Tom sigara içen insanlarla takılmaktan hoşlanmaz. Tom was sitting in the dark, smoking. Tom sigara içerek karanlıkta oturuyordu. You are not supposed to smoke in here. Burada sigara içmemeniz gerekiyor. I never smoke. Asla sigara içmem. Would it bother you if I smoke? Sigara içsem rahatsız olur musun? She doesn't smoke and she doesn't drink vodka. Sigara içmez ve votka içmez. I motioned to her not to smoke. Ona sigara içmemesini elle işaret ettim. He promised not to smoke. Sigara içmeyeceğine söz verdi. I thought you didn't smoke. Sigara içmediğini düşündüm. You had better not smoke so much. O kadar çok sigara içmesen iyi olur. I smoke almost every day. Neredeyse her gün sigara içiyorum. Tom promised Mary he wouldn't smoke anymore. Tom, Mary'ye bir daha sigara içmeyeceğine söz verdi. He smokes a pack of cigarettes a day. Günde bir paket sigara içiyor. Please do not smoke here. Lütfen burada sigara içmeyin. You are not supposed to smoke at school. Okulda sigara içmemelisin. He doesn't smoke. O sigara içmez. Tom promised not to smoke anymore. Tom artık sigara içmeyeceğine söz verdi. From now on, I will no longer smoke. Şu andan itibaren, artık sigara içmeyeceğim. I'm smoking. Sigara içiyorum. By smoking cigarettes, he's making his children sick. O, sigara içerek çocuklarını hasta ediyor. Tom is always smoking. Tom her zaman sigara içer. She advised him not to smoke. Ona sigara içmemesini tavsiye etti. Sami drank and smoked. Sami içki ve sigara içiyordu. The number of people who smoke increased in the last ten years. Sigara içen insan sayısı, son on yılda arttı. Do you mind if I smoke? Sigara içebilir miyim? Tom doesn't smoke cigarettes. Tom sigara içmez. You aren't allowed to smoke here. Burada sigara içmene izin yok. I haven't smoked for years. Ben yıllardır sigara içmedim. Sometimes I smoke just to give my hands something to do. Bazen, sadece ellerimi meşgul etmek için sigara içiyorum. He's always smoking. O her zaman sigara içiyor. My father neither drinks nor smokes. Babam ne içki içer ne de sigara içer. You can't smoke in public places anymore. Artık halka açık yerlerde sigara içemezsin. Some of my friends smoke. Arkadaşlarımdan bazıları sigara içiyor. Bill doesn't like the fact that his father smokes a lot. Bill babasının çok sigara içmesini sevmiyor. You may not smoke in this room. Bu odada sigara içemezsin. My father seldom smokes. Babam nadiren sigara içer. One mustn't smoke because it causes illness. Sigara içilmemelidir çünkü hastalığa neden olur. Tom didn't want Mary to see him smoking. Tom, Mary'nin onu sigara içerken görmesini istemedi. It is forbidden to smoke. Sigara içmek yasaktır. Mr Kojima had a smoke after breakfast. Bay Kojima kahvaltıdan sonra sigara içti. Tom carved a pipe for Mary, but she doesn't smoke. Tom Mary için bir pipo oydu ama o sigara içmiyor. You should better not smoke in his presence. Onun yanında sigara içmesen iyi olur. Tom smokes three packs a day. Tom günde üç paket sigara içiyor. Some of my less intelligent friends smoke. Bazı az zeki arkadaşlarım sigara içiyor. You can't smoke in this room. Bu odada sigara içemezsiniz. Don't you smoke? Sigara içmiyor musun? Tom avoided places where people smoked. Tom insanların sigara içtiği yerlerden kaçınırdı. We ask that you don't smoke in the station. Sizden tren istasyonunda sigara içmemenizi rica ediyoruz. Do any of your friends smoke? Arkadaşlarınızdan sigara içen var mı? Do you smoke cigarettes? Sigara içiyor musunuz? You may not smoke here. Burada sigara içemezsiniz. Susan never smokes. Susan asla sigara içmez. I hate people who smoke in non-smoking areas. Ben sigara içilmeyen alanlarda sigara içen insanlardan nefret ederim. I shouldn't smoke. Sigara içmemeliyim. He's making himself sick by smoking cigarettes. Sigara içerek kendini hasta ediyor. He smokes twenty cigarettes a day. O bir günde yirmi sigara içer. Everybody is drinking, and nearly everybody is smoking. Herkes içiyor ve neredeyse herkes sigara içiyor. The room smelled like someone had been smoking. Oda sanki birisi sigara içiyormuş gibi kokuyordu. May we smoke during the break? Molada sigara içebilir miyiz? My father doesn't just smoke, he drinks too. Babam sadece sigara içmez, içki de içer. Would you please not smoke in this room? Lütfen bu odada sigara içmez misiniz? From now on, I will no longer smoke. Şu andan itibaren bir daha sigara içmeyeceğim. I was wondering if you'd mind if I smoked. Acaba sigara içmemin bir sakıncası var mı diye merak ediyordum. Tom isn't supposed to smoke at work, but he does. Tom'un işte sigara içmemesi gerekiyor ama içiyor. It seems that someone has smoked in here. Biri burada sigara içmiş gibi görünüyor. Tom said I smoked too much. Tom çok fazla sigara içtiğimi söyledi. He promised not to smoke. O sigara içmemeye söz verdi. I thought you said you weren't going to smoke anymore. Artık sigara içmeyeceğini söylediğini sanıyordum. You sure do smoke a lot. Çok sigara içiyorsun. They must not smoke. Sigara içmemeliler. I don't smoke at all. Asla sigara içmem. Susan never smokes. Susan hiç sigara içmez. I'd be lying if I said I had never smoked before. Daha önce hiç sigara içmediğimi söylersem yalan olur. He does not smoke. O sigara içmiyor. You're not supposed to smoke here. Burada sigara içmemelisin. Would you mind me smoking here? Burada sigara içebilir miyim? He never used to smoke, but he does now. Eskiden hiç sigara içmezdi ama şimdi içiyor. The proportion of people who smoke increased in the last ten years. Sigara içen insanların oranı son on yılda arttı. He still remembers the day his mother found out he was smoking. Annesinin onu sigara içerken yakaladığı günü hâlâ unutamaz. I'd be lying if I said I had never smoked before. Daha önce hiç sigara içmedim desem yalan söylemiş olurum. We asked if we might smoke during the break. Mola sırasında sigara içebilir miyiz diye sorduk. I don't smoke cigarettes. Ben sigara içmem. You are not supposed to smoke here. Burada sigara içmemeniz gerekiyor. I smoke. Sigara içerim. You aren't allowed to smoke here. Burada sigara içmen yasak. Tom broke his promise not to smoke. Tom sigara içmeyeceğine dair verdiği sözü tutmadı. You must not smoke. Sigara içmemelisin. From now on, I will no longer smoke. Şu andan itibaren sigara içmeyeceğim. Do you guys smoke? Siz sigara içiyor musunuz? It seems that someone has smoked in here. Görünüşe göre biri burada sigara içmiş. I wish you wouldn't smoke so much. Keşke bu kadar çok sigara içmesen. Nobody here smokes. Burada kimse sigara içmez. Would you mind if I smoked? Sigara içmemin bir mahsuru var mı? It smells as though someone has been smoking in here. Biri burada sigara içiyor gibi kokuyor. Tom doesn't smoke anymore. Tom artık sigara içmiyor. I don't allow you to smoke. Sigara içmene izin vermiyorum. You had been smoking, hadn't you? Sen sigara içiyordun, değil mi? You must not smoke while working. Çalışırken sigara içmemelisin. Would it bother you if I smoke? Sigara içmem seni rahatsız eder mi? The room smelled like someone had been smoking. Oda sanki biri sigara içiyormuş gibi kokuyordu. You must not smoke in this building. Bu binada sigara içmemelisiniz. Do any of the Japanese women you know smoke? Tanıdığın hiçbir Japon kadın sigara içiyor mu? My father smokes. Babam sigara içer. He doesn't smoke and he doesn't drink vodka. Sigara içmiyor ve votka içmiyor. The number of people who smoke is increasing, so cancer will soon be the most common cause of death. Sigara içen insanların sayısı artıyor, bu nedenle kanser yakında en yaygın ölüm nedeni olacak. I didn't use to smoke. Sigara içmezdim. Kissing a person who smokes is like licking an ashtray. Sigara içen birini öpmek, kül tablasını yalamak gibidir. Tom despises people who smoke. Tom sigara içen insanları küçümsüyor. It is not good for the health to smoke too much. Çok fazla sigara içmek, sağlık için iyi değil. Do not smoke in public places. Kamusal alanda sigara içme. Tom doesn't drink coffee, but he smokes cigarettes. Tom kahve içmiyor ama sigara içiyor. She smokes 20 cigarettes a day. O, günde 20 sigara içiyor. Her husband smokes like a chimney. Eşi, bir baca gibi sigara içiyor. He smokes like a chimney and drinks like a fish. Baca gibi sigara içiyor ve balık gibi içiyor. The boy smoked even though it was not allowed. Çocuk, izin verilmemesine rağmen sigara içti. He smokes 3 packs a day. Günde 3 paket sigara içiyor. Tom said he didn't smoke. Tom sigara içmediğini söyledi. Would you mind if I smoke? Sigara içmemin sakıncası var mı? Do you mind if I smoke here? Burada sigara içebilir miyim? I didn't used to smoke. Eskiden sigara içmezdim. One of them smokes in the toilet. Bir tanesi tuvalette sigara içiyor. Do you smoke? Sigara içiyor musunuz? I don't smoke at all. Hiç sigara içmem. He smokes twenty cigarettes per day. O, günde yirmi sigara içer. He smokes a pack of cigarettes a day. Günde bir paket sigara içer. Would you mind if I smoked? Sigara içebilir miyim? Do you mind my smoking here? Burada sigara içebilir miyim? They smoke. Onlar sigara içer. I don't allow you to smoke. Senin sigara içmene izin vermiyorum. May we smoke during the break? Mola sırasında sigara içebilir miyiz? Tom smoked. Tom sigara içti. You can't smoke in school. Okulda sigara içemezsin. You can smoke here. Burada sigara içebilirsin. Tom said that he doesn't smoke anymore. Tom artık sigara içmediğini söyledi. The school does not allow students to smoke on campus. Okul, kampüste öğrencilerin sigara içmelerine izin vermez. She smokes excessively. O çok fazla sigara içiyor. He does not smoke. Sigara içmez. I neither drink nor smoke. Ne içki ne de sigara içerim. I used to smoke a lot, but now I've quit. Çok sigara içerdim ama şimdi bıraktım. You may not smoke in this room. Bu odada sigara içemezsiniz. I don't mind if you smoke. Sigara içmenizin bir sakıncası yok. She smokes a lot. Çok sigara içiyor. He smokes twenty cigarettes per day. Günde 20 sigara içiyor. The doctor advised me not to smoke too much. Doktor, çok fazla sigara içmememi tavsiye etti. They were caught smoking. Onlar sigara içerken yakalandı. The doctor advised him not to smoke. Doktor, ona sigara içmemesini tavsiye etti. I already told you not to smoke in your room. Odanda sigara içmemeni zaten sana söyledim. My father neither drinks nor smokes. Babam ne içki ne de sigara içer. Would you mind if I smoke? Sigara içebilir miyim? I am used to not to smoke. Sigara içmemeye alışkınım. I smoke almost every day. Ben neredeyse her gün sigara içerim. You can't smoke during work hours. Çalışma saatleri içinde sigara içemezsin. You may not smoke in an elevator. Asansörde sigara içemezsiniz. People don't smoke here. İnsanlar burada sigara içmiyor. Can I smoke in here? Burada sigara içebilir miyim? They were caught smoking. Sigara içerken yakalandılar. Tom smokes like a chimney. Tom baca gibi sigara içiyor. He's making his children sick with his cigarette smoking. Sigara içerek çocuklarını hasta ediyor. He smokes like a chimney and drinks like a fish. Bir baca gibi sigara içiyor ve bir balık gibi içiyor. She smokes 20 cigarettes a day. Günde 20 sigara içiyor. The proportion of people who smoke increased in the last ten years. Sigara içen insanların oranı son on yıl içinde arttı. I don’t smoke any more. Ben artık sigara içmiyorum. Tom's smoking. Tom sigara içiyor. Some of my friends smoke. Bazı arkadaşlarım sigara içiyor. Tom smokes a lot. Tom çok sigara içiyor. From tomorrow, I will no longer smoke. Yarından itibaren artık sigara içmeyeceğim. You may smoke in that room, but you mustn't smoke in this room. O odada sigara içebilirsin ama bu odada içmemelisin. How many cigarettes do you smoke per day? Günde kaç sigara içiyorsunuz? I only smoke when I drink. Sadece içtiğim zaman sigara içerim. I don't drink or smoke. Ben içki ya da sigara içmem. Tom is still smoking. Tom hâlâ sigara içiyor. You are prohibited from smoking here. Burada sigara içemezsin. I didn't know that Tom smoked. Tom'un sigara içtiğini bilmiyordum. You can't smoke in this room. Bu odada sigara içemezsin. Do you mind if I smoke? Sigara içmemin sakıncası var mı? You may not smoke in the elevator. Asansörde sigara içemezsiniz. I am used to not to smoke. Ben sigara içmemeye alışkınım. She's smoking. O, sigara içiyor. Tom promised not to smoke. Tom sigara içmemeye söz verdi. Would you mind if I smoked? Sigara içmemin sizce bir sakıncası var mı? You must not smoke in this building. Bu binada sigara içmemelisin. I tried in vain to persuade him not to smoke any more. Artık sigara içmemesi için onu boşuna ikna etmeye çalıştım. It's forbidden to smoke at school. Okulda sigara içmek yasak. She does not smoke. O, sigara içmez. You sure do smoke a lot. Sen kesinlikle çok sigara içiyorsun. You will live longer if you don't smoke. Sigara içmezsen daha uzun yaşarsın. What brand of cigarettes do you smoke? Hangi marka sigara içiyorsunuz? I don’t smoke any more. Artık sigara içmiyorum. You don't smoke, do you? Sigara içmiyorsun, değil mi? You may not smoke in an elevator. Asansörde sigara içemezsin. I warned him not to smoke. Sigara içmemesi için onu uyardım. I used to smoke a lot, but now I've quit. Eskiden çok sigara içerdim ama artık bıraktım. I thought that you didn't smoke. Sigara içmediğini sanıyordum. Bill doesn't like the fact that his father smokes a lot. Bill babasının çok sigara içmesinden hoşlanmaz. You can't smoke during work hours. Çalışma saatleri sırasında sigara içemezsin. I already told you not to smoke in your room. Odanızda sigara içmemenizi söylemiştim. May I smoke here? Burada sigara içebilir miyim? He told me not to smoke. O bana sigara içmememi söyledi. Does it bother you if I smoke? Sigara içmem sizi rahatsız eder mi? You are requested not to smoke. Sigara içmemeniz rica olunur. Tom smokes two or three cigarettes a day. Tom günde iki ya da üç sigara içiyor. My father smokes. Babam sigara içiyor. You may not smoke here. Burada sigara içemezsin. She stopped to smoke. O, sigara içmek için durdu. Tom doesn't smoke, does he? Tom sigara içmez, değil mi? You're not allowed to smoke in this restaurant. Bu restoranda sigara içemezsin. By smoking cigarettes, he's making his children sick. Sigara içerek çocuklarını hasta ediyor. Do you mind if I smoke here? Burada sigara içmemin bir sakıncası var mı? Do you smoke cigarettes? Sigara içiyor musun? You had better not smoke while on duty. Görev başında sigara içmesen iyi olur. Tom sat on the bench smoking. Tom bankta oturmuş sigara içiyordu. You may not smoke in the elevator. Asansörde sigara içemezsin. I shouldn't smoke. Ben sigara içmemeliyim. You can't smoke here. Burada sigara içemezsin. He smoked. O sigara içti. You used to smoke, didn't you? Eskiden sigara içiyordun, değil mi? Tom carved a pipe for Mary, but she doesn't smoke. Tom, Mary için bir pipo oydu ama o sigara içmiyor. The boy smoked even though it was not allowed. Çocuk yasak olmasına rağmen sigara içti. He stopped to smoke. Sigara içmeyi bıraktı. How many packs of cigarettes do you smoke daily? Günde kaç paket sigara içiyorsunuz? Tom smokes a lot. Tom çok sigara içer. He's always smoking. Her zaman sigara içer. Tom never used to smoke, but he does now. Tom eskiden hiç sigara içmezdi, ama şimdi içiyor. He sat smoking on the bench. Bankta oturmuş sigara içiyordu. The number of people who smoke is increasing, so cancer will soon be the most common cause of death. Sigara içen insanların sayısı artıyor, bu yüzden kanser yakında ölümün en yaygın nedeni olacak. He's making himself sick by smoking cigarettes. O, sigara içerek kendini hasta ediyor. Tom promised not to smoke. Tom sigara içmeyeceğine söz verdi. You're not supposed to smoke here. Burada sigara içmemen gerekiyor. You can smoke in this room. Bu odada sigara içebilirsiniz. Tom and his friends went outside to smoke. Tom ve arkadaşları sigara içmek için dışarıya çıktılar. May I smoke? Sigara içebilir miyim? My brother smokes a great deal. Kardeşim çok sigara içer. Does Tom smoke? Tom sigara içer mi? Is there a place I can smoke? Sigara içebileceğim bir yer var mı? Tom seems to be smoking more than he used to. Tom eskisinden daha fazla sigara içiyor gibi görünüyor. You're not allowed to smoke here. Burada sigara içemezsin. Tom smokes like a chimney. Tom çok fazla sigara içiyor. Her husband smokes like a chimney. Kocası baca gibi sigara içiyor. I don't smoke anymore. Artık sigara içmiyorum. I thought you said you weren't going to smoke anymore. Senin artık sigara içmeyeceğini söylediğini sanıyordum. My father smokes a pack of cigarettes a day. Babam günde bir paket sigara içiyor. You are not supposed to smoke in here. Burada sigara içmemelisin. I should've told Tom not to smoke. Tom'a sigara içmemesini söylemeliydim. Would you mind my smoking here? Burada sigara içebilir miyim? I forbid you to smoke. Sana sigara içmeyi yasaklıyorum. I don't smoke. Ben sigara içmem. He still remembers the day his mother found out he was smoking. Annesinin onu sigara içerken yakaladığı günü hâlâ hatırlar. Does it disturb you for me to smoke here? Benim burada sigara içmem sizi rahatsız ediyor mu? Show More (413)
2	smoke	duman	n.
	He told us that once you smoked a whole place in the mountains and saw what was hiding behind the scenery. Bize, bir keresinde dağlarda koskoca bir alana duman bastıktan sonra, manzaranın arkasındakileri gördüğünü söyledi. Heavy smoke and poisonous gasses collect first along the ceiling. Ağır duman ve zehirli gazlar ilk olarak tavan boyunca birikir. Heavy smoke and poisonous gasses collect first along the ceiling. Ağır duman ve zehirli gazlar önce tavan boyunca toplanır. The amount of smoke that comes out of an electronic cigarette isn't bad at all. Elektronik sigaradan çıkan duman miktarı hiç fena değil. Smoke was coming out the window. Pencereden duman çıkıyordu. I smell smoke in the elevator. Asansörde duman kokusu alıyorum. I see a smoke stack over the horizon. Ufukta bir duman yığını görüyorum. Are you aware of the link between tobacco smoke and lung cancer? Tütün dumanı ile akciğer kanseri arasındaki bağlantının farkında mısınız? The amount of smoke that comes out of an electronic cigarette isn't bad at all. Elektronik sigaradan çıkan duman miktarı hiç de fena değil. The smoke was unbelievably thick. Duman inanılmaz derecede yoğundu. They can't get close because of the smoke. Duman yüzünden yaklaşamıyorlar. Look at that smoke. Şu dumana bakın. Tom was coughing from smoke. Tom duman nedeniyle öksürüyordu. The smoke from the forest fire was seen from very far away. Orman yangınından çıkan duman çok uzaklardan görüldü. The smoke blew away. Duman uçup gitti. Sadly, she died of smoke inhalation. Ne yazık ki, dumandan zehirlenerek öldü. The smoke ascended into the air. Duman havaya yükseldi. Tobacco smoke causes cancer. Tütün dumanı kansere neden olur. We saw smoke in the distance. Uzakta bir duman gördük. The room became filled with smoke. Oda dumanla doldu. After the fire, the smell of smoke remained in the air for days. Yangından sonra duman kokusu günlerce havada kaldı. The room is shrouded in smoke. Oda dumanla kaplanmış. Where there's smoke there's fire. Dumanın olduğu yerde ateş de vardır. There's no smoke without fire. Ateş olmadan duman olmaz. The magician's use of smoke and mirrors was an elaborate facade. Sihirbazın duman ve aynaları kullanması özenle hazırlanmış bir gösteriydi. Smoke was choking her. Duman onu boğuyordu. After the fire, the smell of smoke in the air lasted for days. Yangından sonra havadaki duman kokusu günlerce sürdü. Smoke detectors should be fixed to the ceiling. Duman dedektörleri tavana monte edilmelidir. There is a smoke cloud over the province. İlin üzerindeki bir duman bulutu var. The southern Italian island of Sicily has been covered with a vast plume of smoke and ash. Güney İtalyan adası Sicilya büyük bir duman ve kül bulutuyla kaplandı. There was a lot of smoke. Bir sürü duman vardı. The volcano is belching out flames and smoke. Yanardağ alev ve duman püskürtüyor. After the fire, the smell of smoke in the air lasted for days. Yangından sonra, havadaki duman kokusu günlerce sürdü. No one can deny the fact that there is no smoke without fire. Ateş olmadan duman çıkmayacağı gerçeğini kimse inkar edemez. There was a lot of smoke. Çok duman vardı. The smoke made our eyes water. Duman gözlerimizi sulandırdı. I can see smoke. Dumanı görebiliyorum. Smoke poured out of the chimney. Bacadan dumanlar çıkıyordu. His talk is nothing but smoke and mirrors. Onun konuşması duman ve aynalardan başka bir şey değildir. Smoke can be produced without fire. Duman ateş olmadan üretilebilir. The southern Italian island of Sicily has been covered with a vast plume of smoke and ash. İtalya'nın güneyindeki Sicilya adası büyük bir duman ve kül bulutuyla kaplandı. Does anybody smell smoke? Duman kokusu alan var mı? The smoke made our eyes water. Duman gözlerimizi yaşarttı. The smoke vanished with the wind. Duman rüzgarla birlikte kayboldu. Does anybody smell smoke? Herhangi biri duman kokusu alıyor mu? I saw some smoke. Biraz duman gördüm. A chimney carries smoke from a fireplace to the outside. Bir baca dumanı bir şömineden dışarı atar. The room was so full of smoke that I could hardly breathe. Oda o kadar duman doluydu ki zorlukla nefes alabildim. Smoke detectors should be fixed to the ceiling. Duman dedektörleri tavana sabitlenmeli. There is a smoke cloud over the province. İlin üzerinde bir duman bulutu var. Does the smoke bother you? Duman seni rahatsız ediyor mu? I think I smell smoke. Sanırım duman kokusu alıyorum. They can't get close because of the smoke. Dumandan dolayı yaklaşamıyorlar. A chimney carries smoke from a fireplace to the outside. Bir baca, şömineden çıkan dumanı dışarıya taşır. I see smoke. Duman görüyorum. Smoke was coming out of Tom's room. Duman, Tom'un odasından geliyordu. Look at that smoke. Şu dumana bak. The smoke vanished with the wind. Duman rüzgarla birlikte yok oldu. His talk is nothing but smoke and mirrors. Onun konuşması duman ve aynalardan başka bir şey değil. Tom said that the smoke bothered Mary. Tom dumanın Mary'yi rahatsız ettiğini söyledi. Tobacco smoke is productive of cancer. Tütün dumanı kanser yapıcıdır. I smell smoke. Duman kokusu alıyorum. Smoke was coming out of Tom's room. Tom'un odasından dumanlar çıkıyordu. Smoke is coming out of the kitchen. Mutfaktan duman geliyor. I was able to see the smoke from here. Dumanı buradan görebiliyordum. Smoke can be produced without fire. Duman ateş olmadan da üretilebilir. The room was full of smoke. Oda dumanla doluydu. Can anyone smell smoke? Duman kokusunu alan var mı? The man puffed smoke into her face. Adam kadının yüzüne duman üfledi. My dream went up in smoke. Hayallerim duman oldu. There is too much smoke in here. Burada çok fazla duman var. Smoke was coming out the window. Duman pencereden dışarı geliyordu. Tom died from smoke inhalation. Tom dumandan zehirlenerek öldü. I was choked by smoke. Dumandan boğuldum. I can't be around smoke. Dumanın etrafında duramam. Smoke is rising from the chimney. Bacadan duman yükseliyor. The smoke from the forest fire was seen from very far away. Orman yangınının dumanı çok uzaktan görüldü. Tom died of smoke inhalation. Tom dumandan zehirlenerek öldü. Smoke was rising from the chimney. Bacadan duman yükseliyordu. Tom was coughing from smoke. Tom dumandan öksürüyordu. The smoke is rising in the air. Duman havada yükseliyor. Layla died of smoke inhalation. Layla dumandan zehirlenerek öldü. I see smoke. Bir duman görüyorum. Tom smelled smoke. Tom duman kokusu aldı. Smoke appeared. Duman ortaya çıktı. Each wood has its smoke. Her odunun bir dumanı vardır. After the fire, the smell of smoke remained in the air for days. Yangından sonra, duman kokusu günlerce havada kaldı. I can't be around smoke. Dumana yaklaşamam. We saw smoke in the distance. Uzakta duman gördük. Something must be wrong with our car; the engine is giving off smoke. Arabamızda ters giden bir şey olmalı; motordan duman çıkıyor. Do you smell smoke? Duman kokusu alıyor musun? I can smell smoke. Duman kokusu alabiliyorum. The volcano is belching out flames and smoke. Volkan dışarıya alev ve duman fışkırtıyor. The room was full of smoke. Oda duman doluydu. The motor overheated and is now emitting smoke. Motor hararet yaptı ve şimdi duman yayıyor. Smoke comes out of the chimney. Bacadan duman çıkıyor. Are you aware of the link between tobacco smoke and lung cancer? Tütün dumanı ve akciğer kanseri arasındaki bağlantının farkında mısınız? Love, smoke and cough are hard to hide. Aşk, duman ve öksürüğü saklamak zordur. Smoke was coming out of Dan's room. Dan'in odasından dumanlar çıkıyordu. Show More (96)
3	smoke	içmek (sigara/pipo/puro/afyon vb'ni)	v.
	Someone who smokes a joint, on the other hand, is not usually a desperado. Öte yandan esrar içen biri genellikle bir umutsuz değildir. I want to smoke a hookah again. Tekrar nargile içmek istiyorum. Mother objects to smoking cigars. Annem puro içilmesine karşıdır. I bought tobacco and I smoked it. Tütün aldım ve onu içtim. What did you smoke? Ne içtiniz? Don't smoke too much. Çok fazla içmeyin. Mary smoked a cigar. Mary bir puro içti. I found Tom smoking a hookah. Tom'u nargile içerken buldum. Sami smoked some marijuana. Sami biraz marihuana içti. I'm smoking one of your most excellent cigars. En mükemmel purolarınızdan birini içiyorum. Sami started smoking dope regularly. Sami düzenli olarak uyuşturucu içmeye başladı. I am smoking a Cuban cigar. Ben bir Küba purosu içiyorum. I don't smoke weed. Ben ot içmem. Mary smoked a cigar. Mary puro içti. What are you people smoking? Siz ne içiyorsunuz? Tom often smokes a cigar after lunch. Tom genellikle öğle yemeğinden sonra puro içer. I bought tobacco and I smoked it. Tütün aldım ve içtim. He smoked a cigar after lunch. O, öğle yemeğinden sonra bir puro içti. I'm smoking one of your most excellent cigars. Ben senin en mükemmel purolarından birini içiyorum. Tom sat alone on the porch smoking a cigar. Tom bir puro içerken verandada tek başına oturdu. Mother objects to smoking cigars. Annem puro içilmesine karşı çıkıyor. Sami smoked some marijuana. Sami biraz esrar içti. Tom smoked a cigar. Tom bir puro içti. He was smoking a hookah with lemon flavour. O, limon aromalı nargile içiyordu. Tom was smoking a cigar. Tom puro içiyordu. He was smoking a hookah with lemon flavour. Limon aromalı bir nargile içiyordu. Tom was smoking his pipe. Tom piposunu içiyordu. Mother objects to smoking cigars. Annem puro içmeyi reddediyor. You had better not smoke so much. Bu kadar çok içmesen iyi olur. I smoke weed. Ot içiyorum. I am smoking a Cuban cigar. Küba purosu içiyorum. I'd rather you didn't smoke so much. Bu kadar çok içmemeni tercih ederim. Do you smoke? Sen içiyor musun? Tom didn't smoke marijuana that night. Tom o gece marihuana içmedi. Are you smoking crack or something? Kokain falan mı içiyorsun? Don't smoke so heavily. Bu kadar çok içme. Dan smoked marijuana with Linda. Dan, Linda ile esrar içti. All attempts to photograph a donkey smoking a cigar failed. Puro içen bir eşeği fotoğraflamak için yapılan tüm girişimler başarısız oldu. She smoked a cigar. Bir puro içti. I want to smoke a hookah again. Yine nargile içmek istiyorum. Tom was smoking a cigar. Tom bir puro içiyordu. I don't smoke weed. Ben esrar içmem. Dan smoked marijuana with Linda. Dan, Linda ile beraber marihuana içti. He smoked a cigar after lunch. Öğle yemeğinden sonra bir puro içti. Tom is smoking his pipe. Tom piposunu içiyor. I've never smoked a cigarette in my life. Hayatımda bir sigara bile içmedim. You can smoke here. Burada içebilirsin. Tom smokes three packs a day. Tom günde üç paket içer. Tom smoked a cigar. Tom puro içti. What do we smoke? Ne içiyoruz? I smoked one. Birini içtim. Do you smoke cigars? Puro içer misin? Someone told me that every cigarette you smoke takes seven minutes away from your life. Birisi bana içtiğin her sigaranın hayatından yedi dakika götürdüğünü söylemişti. Tom sat alone on the porch smoking a cigar. Tom verandada tek başına oturmuş puro içiyordu. Toronto's mayor was caught on tape smoking crack. Toronto'nun belediye başkanı kokain içerken kameralara yakalandı. Show More (52)
4	smoke	tüttürmek	v.
	At long last, the two chiefs of the Indian tribes have decided to bury the hatchet and smoke the peace pipe. Sonunda, Kızılderili kabilelerinin iki şefi baltalarını gömüp barış çubuğu tüttürmeye karar verdiler. I smoked one. Bir tanesini tüttürdüm. What did you smoke? Ne tüttürdün? Show More (0)
5	smoke	sigara kullanmak	v.
	I don't smoke. Sigara kullanmıyorum. Do you smoke? Sigara kullanıyor musun? Show More (-1)
6	smoke	duman tütmek	v.
	Sami's house was still smoking. Sami'nin evinde hala dumanlar tütüyordu. Show More (-2)
7	smoke	duman çıkarmak	v.
	His chimney isn't smoking. Bacası duman çıkarmıyor. Show More (-2)
8	smoke	sigara	n.
	I need a smoke. Bir sigaraya ihtiyacım var. Show More (-2)
9	smoke	tütmek	v.
	Please smoke! Lütfen tüt! Show More (-2)
10	smoke	kullanmak	v.
	Tom didn't smoke marijuana that night. Tom o gece marihuana kullanmadı. Show More (-2)