start - İngilizce Türkçe Cümleler
İngilizce Türkçe
start başlamak v.
  • We must start to show an interest in this kind of debate and initiative.
  • Bu tür tartışma ve girişimlere ilgi göstermeye başlamalıyız.
  • Our citizens are demanding that we put an end to this situation, starting with setting up a committee of inquiry.
  • Vatandaşlarımız, bir soruşturma komitesi kurmakla başlayarak bu duruma bir son vermemizi talep ediyor.
  • A local investigation had to be conducted by the Italian police in Naples for this scandal to start to be unravelled.
  • Bu skandalın çözülmeye başlaması için Napoli'de İtalyan polisi tarafından yerel bir soruşturma yürütülmesi gerekmiştir.
Show More (1759)
start başlangıç n.
  • But unless we at least make a start, then nothing will happen.
  • Ancak en azından bir başlangıç yapmadığımız sürece hiçbir şey olmayacaktır.
  • The Commission proposal and this compromise we are discussing represent a cautious start to this work.
  • Komisyon önerisi ve görüşmekte olduğumuz bu uzlaşma, bu çalışmaya temkinli bir başlangıç teşkil etmektedir.
  • To start with, the head of government in Romania reacted as perhaps every head of government in the world would react.
  • Başlangıç olarak Romanya'daki hükûmet başkanı belki de dünyadaki her hükümet başkanının göstereceği tepkiyi gösterdi.
Show More (94)
start başlatmak v.
  • An agreement on the start of a new round will thus give the world economy a powerful and positive signal.
  • Yeni bir turun başlatılması konusunda varılacak bir anlaşma dünya ekonomisine güçlü ve olumlu bir sinyal verecektir.
  • We feel that its content is entirely justified, and that Parliament is trying to start an unreasonable quarrel.
  • Direktifin içeriğinin tamamen haklı olduğunu ve Parlamentonun mantıksız bir tartışma başlatmaya çalıştığını düşünüyoruz.
  • I do not want to start a major legal debate here in Parliament.
  • Burada, Parlamento'da büyük bir hukuki tartışma başlatmak istemiyorum.
Show More (75)
start kurmak v.
  • We need more people to start enterprises and we need more SMEs that want to grow.
  • İşletme kurmak için daha fazla insana ve büyümek isteyen daha fazla KOBİ'ye ihtiyacımız var.
  • We need to make it easier to start and run a business and to keep and invest profits.
  • Bir iş kurmayı ve yürütmeyi, karları elde tutmayı ve yatırım yapmayı kolaylaştırmalıyız.
  • The cost of starting up a business varies across the European Union and there is some progress.
  • Bir iş kurmanın maliyeti Avrupa Birliği genelinde farklılık göstermektedir ve bu konuda bazı ilerlemeler kaydedilmiştir.
Show More (18)
start çalıştırmak v.
  • Tom wasn't able to get his car started.
  • Tom arabasını çalıştıramadı.
  • I wasn't able to get my car started.
  • Arabamı çalıştıramadım.
  • Tom doesn't know how to start a lawn mower.
  • Tom çim biçme makinesini nasıl çalıştıracağını bilmiyor.
Show More (9)
start çalışmak v.
  • A government that cannot meet will not of course be able to start operating properly.
  • Toplantı yapamayan bir hükümet elbette düzgün bir şekilde çalışmaya başlayamayacaktır.
  • We welcome the fact that Europol has finally been able to start work.
  • Europol'ün nihayet çalışmaya başlayabilmiş olmasını memnuniyetle karşılıyoruz.
  • And, as I said at the start, this great project can only succeed if the three institutions work closely together.
  • Başta da söylediğim gibi, bu büyük proje ancak üç kurumun yakın işbirliği içinde çalışmasıyla başarıya ulaşabilir.
Show More (8)
start fırlamak v.
  • Start at once, or you will miss the bus.
  • Hemen fırla, yoksa otobüsü kaçırırsın.
  • Start at once, and you will be in time.
  • Hemen fırlarsan zamanında yetişirsin.
  • Start at once, and you will be in time.
  • Derhal fırla, zamanında orada olursun.
Show More (1)
start kalkmak v.
  • He started early in the morning.
  • Sabah erken kalktı.
  • The bus was about to start.
  • Otobüs, kalkmak üzereydi.
  • The train is ready to start.
  • Tren kalkmaya hazır.
Show More (0)
start öncelik n.
  • To start with, it is very good that, after a long time, European labour legislation is now being laid down again.
  • Öncelikle, uzun bir aradan sonra Avrupa çalışma mevzuatının yeniden düzenleniyor olması çok iyi.
  • For a start, most of the territory of Turkey is not in Europe.
  • Öncelikle Türkiye topraklarının büyük bir kısmı Avrupa'da değildir.
Show More (-1)
start yola çıkmak v.
  • How do you combat evil if you start from the premise that it is inevitable or even necessary?
  • Kötülüğün kaçınılmaz ve hatta gerekli olduğu önermesinden yola çıkarsanız kötülükle nasıl mücadele edersiniz?
  • We basically start from the premise that we are competitors.
  • Temelde rakip olduğumuz önermesinden yola çıkıyoruz.
Show More (-1)
start kalkış n.
  • I'm all set to start.
  • Kalkışa hazırım.
  • She was disqualified from the race for two false starts.
  • İki kez yanlış kalkış yaptığı için yarıştan diskalifiye edildi.
Show More (-1)
start çıkarmak v.
  • Tom came here today looking to start a fight.
  • Tom bugün buraya kavga çıkarmak için geldi.
  • Who started this rumor?
  • Bu dedikoduyu kim çıkardı?
Show More (-1)
start start n.
  • Rather, it is the starting pistol.
  • Aksine, bu bir start düdüğü niteliğindedir.
Show More (-2)
start hareket etmek v.
  • The train is ready to start.
  • Tren hareket etmeye hazırdır.
Show More (-2)
start koyulmak v.
  • Tom took his coat off and started working.
  • Tom paltosunu çıkarıp işe koyuldu.
Show More (-2)
start girmek v.
  • Dan started a physical altercation with Matt.
  • Dan, Matt ile fiziksel bir tartışmaya girdi.
Show More (-2)
İngilizce Türkçe
start start n.
  • Rather, it is the starting pistol.
  • Aksine, bu bir start düdüğü niteliğindedir.
  • A start should be made at once.
  • Derhal start verilmelidir.
  • The contestant made two false starts.
  • Yarışmacı, iki yanlış start yaptı.
Show More (0)