Türkçe - İngilizce Cümleler
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce Cümleler
Eşanlam
Cümleler
Araçlar
Kaynaklar
Hakkımızda
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Işıkları Söndür
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Araçlar
Kaynaklar
Hakkımızda
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Cümleler
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce Cümleler
Geçmişi Gizle
Geçmiş Detayları
Geçmişi Sil
Geçmiş :
Geçmiş
İngilizce
Türkçe
1
status quo
mevcut durum
n.
On this point, I am very fearful of the
status quo.
Bu noktada
mevcut durumdan
çok korkuyorum.
On this point, I am very fearful of the
status quo.
Bu noktada,
mevcut durumdan
çok korkuyorum.
Some, then, are for liberalisation while others are for maintaining the
status quo.
O halde bazıları liberalleşmeden yanayken diğerleri
mevcut durumun
korunmasından yanadır.
Show More (0)
2
status quo
statüko
n.
A number of large Member States are working hard for the political
status quo
in Iraq.
Bazı büyük Üye Devletler Irak'ta siyasi
statükonun
sürmesi için yoğun çaba sarf ediyor.
The first option was for a
status quo
and no ban.
İlk seçenek
statükonun
devam etmesi ve yasağın olmamasıydı.
Show More (-1)