|
- That is, without doubt, too short, too sweet and too little.
- Bu şüphesiz çok kısa, çok tatlı ve çok azdır.
- His contribution was short and sweet but at this stage most of the talking has been done.
- Katkısı kısa ve tatlıydı ancak bu aşamada konuşmanın çoğu yapıldı.
- Erasmus said that war is sweet to those who do not know it.
- Erasmus, savaşın onu bilmeyenler için tatlı olduğunu söylemişti.
- Sweet citruses require a warmer climate.
- Tatlı turunçgiller daha sıcak bir iklim gerektirir.
- She is a very sweet kid and I hope she stays that way.
- O çok tatlı bir çocuk ve umarım öyle kalır.
- She is a very sweet kid and I hope she stays that way.
- Çok tatlı bir kız, umarım hep böyle kalır.
- Your ideals seem to be coated with an old song and a sweet melody.
- İdealleriniz eski bir şarkı ve tatlı bir melodi ile sarılmış gibi duruyor.
- Find a quiet place to relax, and eat or drink something sweet.
- Rahatlamak için sakin bir yer bulun ve tatlı bir şeyler yiyin ya da için.
- Sweet citruses require a warmer climate.
- Tatlı turunçgiller daha sıcak bir iklime ihtiyaç duyar.
- Find a quiet place to relax, and eat or drink something sweet.
- Rahatlayacak sessiz bir yer bulun ve tatlı bir şeyler yiyip için.
- Your ideals seem to be coated with an old song and a sweet melody.
- İdealleriniz eski bir şarkı ve tatlı bir melodiyle kaplanmış gibi görünüyor.
- She is a very sweet kid and I hope she stays that way.
- Çok tatlı bir çocuk ve umarım böyle kalır.
- Sweet citruses require a warmer climate.
- Tatlı turunçgiller daha sıcak bir ortama ihtiyaç duyar.
- Tom is sweet, smart, and handsome.
- Tom tatlı, akıllı ve yakışıklıdır.
- Honey is sweet, but the bee stings.
- Bal tatlıdır ama arı sokar.
- Don't try to sweet talk me.
- Beni tatlı dille kandırmaya çalışma.
- This is really sweet.
- Bu gerçekten çok tatlı.
- I feel like eating something sweet.
- Canım tatlı bir şeyler yemek istiyor.
- That's really sweet of you.
- Çok tatlısın.
- She's a sweet girl.
- O, tatlı bir kız.
- He likes all that is sweet.
- O tatlı olan her şeyi sever.
- He's sweet, fun and talented.
- O tatlı, eğlenceli ve yetenekli.
- Not too sweet.
- Çok tatlı değil.
- I don't like sweet drinks.
- Tatlı içecekleri sevmiyorum.
- That's sort of sweet.
- O biraz tatlı.
- Sugar is sweet.
- Şeker tatlıdır.
- It's so sweet.
- Çok tatlı.
- He's sweet and caring.
- Tatlı ve sevecen biri.
- Isn't it sweet?
- Tatlı değil mi?
- The rose gives off a sweet smell.
- Gül tatlı bir koku yayar.
- Peaches are sweet.
- Şeftaliler tatlıdır.
- Today the postman brought your very sweet gift.
- Bugün postacı senden çok tatlı bir hediye getirdi.
- That's sweet of you.
- Çok tatlısın.
- You're so strong, manly and sweet, how could I resist you?
- Çok güçlü, erkeksi ve tatlısın, sana nasıl karşı koyabilirim?
- The watermelons this year are unusually sweet.
- Bu yıl karpuzlar alışılmadık derecede tatlı.
- Roses emanate a sweet fragrance.
- Güller tatlı bir koku yayar.
- Tom is sweet.
- Tom çok tatlı.
- That's what I call sweet triumph.
- İşte ben buna tatlı zafer derim.
- Sweet scents are borne on soft breezes.
- Tatlı kokular yumuşak esintilerle taşınır.
- This cheesecake was too sweet.
- Bu cheesecake çok tatlıydı.
- The orange didn't taste either sweet or sour.
- Portakalın tadı ne tatlı ne de ekşiydi.
- Good, good, you're a sweet child so you're going to bed now.
- Güzel, güzel, sen tatlı bir çocuksun, şimdi yatağa gidiyorsun.
- This apple is sweet.
- Bu elma çok tatlı.
- I've got to stop eating such sweet ice cream.
- Bu kadar tatlı dondurma yemeyi bırakmalıyım.
- He told her something sweet.
- Ona tatlı bir şey söyledi.
- Bell peppers generally have a sweet taste.
- Dolmalık biberlerin genelde tatlı bir tadı vardır.
- I want something sweet.
- Tatlı bir şey istiyorum.
- She wasn't beautiful, but she had big, kind brown eyes and a sweet smile.
- Güzel değildi, ama büyük, nazik kahverengi gözleri ve tatlı bir gülümsemesi vardı.
- You are so sweet!
- Çok tatlısın!
- Tom is a very sweet guy.
- Tom çok tatlı bir adam.
- These are really sweet.
- Bunlar gerçekten tatlı.
- It was too sweet!
- Çok tatlıydı!
- It was so sweet.
- Çok tatlıydı.
- I want something sweet to eat.
- Tatlı bir şeyler yemek istiyorum.
- I want to eat something sweet.
- Tatlı bir şey yemek istiyorum.
- Oh, sweet name of freedom!
- Oo, özgürlüğün tatlı adı!
- My sweet darling, I miss you so much.
- Benim tatlı sevgilim, seni o kadar çok özledim ki.
- That's so sweet.
- Bu çok tatlı.
- Layla was kind, sweet, and caring.
- Leyla nazik, tatlı ve sevecendi.
- This chocolate is very sweet and tasty.
- Bu çikolata çok tatlı ve lezzetli.
- She's very sweet.
- O çok tatlı.
- What a sweet little girl you are!
- Ne tatlı bir küçük kızsın!
- That's sort of sweet.
- Bu da tatlı sayılır.
- Revenge can be sweet.
- İntikam tatlı olabilir.
- I want to eat something sweet.
- Tatlı bir şeyler yemek istiyorum.
- Mennad is so sweet.
- Mennad çok tatlı.
- That flower smells sweet.
- Bu çiçek tatlı kokuyor.
- No sweet without some sweat.
- Biraz ter olmadan tatlı olmaz.
- The warrior has died for you, my sweet princess.
- Savaşçı senin için öldü, benim tatlı prensesim.
- Tom ate a sweet lemon for the first time.
- Tom ilk kez tatlı bir limon yedi.
- Those grapes look sweet, but in fact they're sour.
- Şu üzümler tatlı görünüyor ama aslında onlar ekşiler.
- Layla and Sami had a sweet little evening.
- Leyla ve Sami tatlı küçük bir akşam geçirdiler.
- I think that's very sweet, Tom.
- Bunun çok tatlı olduğunu düşünüyorum, Tom.
- Bell peppers generally have a sweet taste.
- Dolmalık biberin genellikle tatlı bir tadı vardır.
- Layla was a sweet young girl.
- Layla tatlı bir genç kızdı.
- The lemonade is too sweet.
- Limonata çok tatlı.
- This soda is less sweet than that.
- Bu soda ondan daha az tatlı.
- Layla was kind, sweet, and caring.
- Layla nazik, tatlı ve şefkatliydi.
- He likes sweet tea.
- O tatlı çayı sever.
- I feel like eating something that isn't sweet.
- Canım tatlı olmayan bir şeyler yemek istiyor.
- This soda is less sweet than that.
- Bu soda ondan daha az tatlıdır.
- Baklava are sweet pastries made from layers of filo dough filled with chopped nuts.
- Baklava kıyılmış fındık ile dolu filo hamur katmanları yapılan tatlı hamurdur.
- These are really sweet.
- Bunlar gerçekten çok tatlı.
- It's very sweet.
- Bu çok tatlı.
- Is it sweet or sour?
- Tatlı mı, ekşi mi?
- You're sweet.
- Sen tatlısın.
- Sweet scents are borne on soft breezes.
- Tatlı kokular yumuşak meltemlerle taşınır.
- This sweet little old lady turned out to be the head of a crime syndicate.
- Bu tatlı küçük yaşlı kadının bir suç örgütünün başı olduğu ortaya çıktı.
- It's very sweet.
- Çok tatlı.
- He was very shy and sweet.
- O çok utangaç ve tatlıydı.
- Those grapes look sweet, but in fact they're sour.
- O üzümler tatlı görünüyor ama aslında ekşi.
- You're so sweet.
- Çok tatlısın.
- My tea is too sweet.
- Çayım çok tatlı.
- He has a sweet voice.
- Onun tatlı bir sesi vardır.
- I saw a little girl who was sweet and happy.
- Tatlı ve mutlu küçük bir kız gördüm.
- You really are very sweet sometimes.
- Bazen gerçekten çok tatlı oluyorsun.
- I find funnel cake a bit too sweet.
- Huni keki biraz fazla tatlı buluyorum.
- I feel like eating something sweet.
- Canım tatlı bir şey yemek istiyor.
- It's so sweet.
- O çok tatlı.
- All sugar is sweet.
- Bütün şekerler tatlıdır.
- The roots of education are bitter, but the fruit is sweet.
- Eğitimin kökleri acıdır, ancak meyveleri tatlıdır.
- These mangoes are sweet.
- Bu mangolar tatlı.
- The banana is sweet.
- Muz tatlıdır.
- The banana is sweet.
- Muz çok tatlı.
- Because you're a sweet and lovely girl.
- Çünkü sen, tatlı ve güzel bir kızsın.
- Peaches are sweet.
- Şeftaliler tatlı.
- Today the postman brought your very sweet gift.
- Bugün postacı senin çok tatlı hediyeni getirdi.
- He likes sweet tea.
- Tatlı çay seviyor.
- He's sweet, fun and talented.
- Tatlı, eğlenceli ve yetenekli.
- I love candied chestnuts, but they are very sweet.
- Kestane şekerini çok severim ama çok tatlı.
- The apples on the other side of the wall are the sweetest.
- Duvarın öbür tarafındaki elmalar çok tatlı.
- That was sweet.
- O tatlıydı.
- Is that sweet?
- Bu tatlı mı?
- He was very shy and sweet.
- Çok utangaç ve tatlıydı.
- Maria is rather sweet.
- Maria oldukça tatlıdır.
- Oh, sweet name of freedom!
- Ah, özgürlüğün tatlı ismi!
- The fruit of this tree is sweet.
- Bu ağacın meyvesi tatlıdır.
- That was sweet.
- Çok tatlıydı.
- I love candied chestnuts, but they are very sweet.
- Ben kestane severim ama onlar çok tatlı.
- He likes anything sweet.
- Tatlı olan her şeyi sever.
- This sweet little old lady turned out to be the head of a crime syndicate.
- Bu tatlı küçük yaşlı kadının bir sendikanın başı olduğu ortaya çıktı.
- Sweet revenge.
- Tatlı intikam.
- Tom is sweet and romantic.
- Tom tatlı ve romantiktir.
- That's very sweet.
- Bu çok tatlı.
- All sugars are sweet.
- Bütün şekerler tatlıdır.
- You're very sweet sometimes.
- Bazen çok tatlı oluyorsun.
- That was really sweet.
- O gerçekten tatlıydı.
- You're very sweet sometimes.
- Bazen çok tatlısın.
- The girl has a sweet heart.
- Kızın tatlı bir kalbi var.
- The lemonade is overly sweet.
- Limonata çok tatlı.
- This sweet little old lady turned out to be the head of a crime syndicate.
- Bu küçük tatlı yaşlı kadın bir suç örgütünün elebaşı çıktı.
- Is that sweet?
- Şu tatlı mı?
- What a sweet deal!
- Ne tatlı bir anlaşma!
- You guys are really sweet.
- Gerçekten çok tatlısınız.
- Layla and Sami had a sweet little evening.
- Layla ve Sami küçük tatlı bir akşam geçirdiler.
- Life is sweet.
- Hayat tatlıdır.
- I hate sweet drinks.
- Tatlı içeceklerden nefret ediyorum.
- She had a sweet smile.
- Onun tatlı bir gülümsemesi vardı.
- These candies are too sweet.
- Bu şekerler çok tatlı.
- All sugars are sweet.
- Tüm şekerler tatlıdır.
- Tom is sweet, smart, and handsome.
- Tom tatlı, akıllı ve yakışıklı.
- Don't you think Tom is kind of sweet?
- Sence de Tom biraz tatlı değil mi?
- That cocktail is sweet and easy to drink.
- O kokteyl tatlı ve içmesi kolay.
- I'd like to eat something sweet.
- Tatlı bir şey yemek isterim.
- She had a sweet smile.
- Tatlı bir gülümsemesi vardı.
- Tom ate a sweet lemon for the first time.
- Tom, ilk defa tatlı bir limon yedi.
- You really are very sweet sometimes.
- Bazen gerçekten çok tatlısın.
- You were so sweet.
- Sen çok tatlıydın.
- Truth is bitter; lies are sweet.
- Gerçek acıdır; yalanlar tatlıdır.
- Layla was a very nice sweet woman.
- Layla çok hoş ve tatlı bir kadındı.
- Tom is a sweet guy, isn't he?
- Tom tatlı bir çocuk, değil mi?
- The pears of Korla are really sweet.
- Korla'nın armutları gerçekten çok tatlı.
- That was really sweet.
- Gerçekten çok tatlıydı.
- It was sinfully sweet and delicious.
- Baştan çıkaracak kadar tatlı ve lezzetliydi.
- It tasted sweet.
- Tadı tatlıydı.
- You're very sweet.
- Çok tatlısın.
- These peaches aren't very sweet.
- Bu şeftaliler pek tatlı değil.
- It was really sweet.
- Bu gerçekten tatlıydı.
- Yesterday, I went to the market to buy some sweet oranges.
- Dün, tatlı portakal almak için markete gittim.
- Sweet oranges are not very sour.
- Tatlı portakallar pek ekşi değildir.
- How sweet!
- Ne kadar tatlı!
- The fruit tastes sweet.
- Meyvenin tadı çok tatlı.
- It was really sweet.
- Gerçekten çok tatlıydı.
- The dish is too sweet for Tom.
- Yemek, Tom için çok tatlı.
- Is it sweet or sour?
- O, tatlı mı yoksa ekşi midir?
- This tea is too sweet.
- Bu çay çok tatlı.
- Layla was a sweet young girl.
- Leyla tatlı bir genç kızdı.
- That's awful sweet of you.
- Fena halde tatlısın.
- The dish is too sweet for Tom.
- Yemek Tom için çok tatlı.
- Tom was sweet.
- Tom tatlıydı.
- This cake tastes too sweet for me.
- Bu pastanın tadı benim için çok tatlı.
- This chocolate is very sweet and delicious.
- Bu çikolata çok tatlı ve lezzetli.
- This flower smells sweet.
- Bu çiçek tatlı kokuyor.
- You were so sweet.
- Çok tatlıydın.
- Tom is sweet and romantic.
- Tom tatlı ve romantik.
- That cocktail is sweet and easy to drink.
- Bu kokteyl tatlıdır ve içmesi kolaydır.
- It is sweet and honorable to die for the fatherland.
- Vatan için ölmek tatlı ve onurludur.
- My sweet darling, I miss you so much.
- Benim tatlı sevgilim, seni çok özledim.
- This apple is sweet.
- Bu elma tatlıdır.
- What a sweet little girl you are!
- Ne tatlı bir kızsın sen!
- This mango is sweet.
- Bu mango çok tatlı.
- This food is very sweet.
- Bu yemek çok tatlı.
- That's really sweet.
- Bu gerçekten çok tatlı.
- It was a very sweet kiss.
- Çok tatlı bir öpücüktü.
- That's so sweet of you.
- Çok tatlısın.
- This flower gives off a sweet fragrance.
- Bu çiçek tatlı bir koku yayıyor.
- Today, he is not allowed to eat anything sweet.
- Bugün tatlı bir şey yemesine izin yok.
- Do you like sweet tea?
- Tatlı çay sever misin?
- He whispered sweet nothings into her ear.
- Kulağına tatlı sözler fısıldadı.
- I've got to stop eating such sweet ice cream.
- Böyle tatlı dondurma yemekten vazgeçmeliyim.
- Maria is rather sweet.
- Maria oldukça tatlı biri.
- Life is sweet for you.
- Hayat senin için tatlı.
- Tom is sweet and innocent.
- Tom tatlı ve masum.
- He's a sweet guy.
- O tatlı bir adam.
- I didn't think Tom would be so sweet.
- Tom'un bu kadar tatlı olacağını düşünmemiştim.
- Truth is bitter; lies are sweet.
- Gerçekler acı, yalanlar tatlıdır.
- Sami was really sweet.
- Sami gerçekten çok tatlıydı.
- I don't know how to make sweet and sour pork.
- Tatlı ve ekşi domuz eti yapmayı bilmiyorum.
- You're so strong, manly and sweet, how could I resist you?
- Çok güçlü, erkeksi ve tatlısın, sana nasıl direnebilirim?
- This cake is sweet.
- Bu pasta tatlı.
- The sound of the violin is very sweet.
- Kemanın sesi çok tatlı.
- I don't know how to make sweet and sour pork.
- Tatlı ve ekşi domuz eti nasıl yapılır bilmiyorum.
- Peaches taste sweet.
- Şeftaliler tatlıdır.
- Tom is very sweet.
- Tom çok tatlı.
- Tom seems real sweet.
- Tom çok tatlı görünüyor.
- Mary is a sweet girl.
- Mary tatlı bir kız.
- Patience is bitter, but its fruit is sweet.
- Sabır acıdır ama meyvesi tatlıdır.
- The sugar is sweet.
- Şeker çok tatlı.
- Don't you think Tom is kind of sweet?
- Tom'un biraz tatlı olduğunu düşünmüyor musun?
- These mangoes are sweet.
- Bu mangolar çok tatlı.
- I've got a sweet tooth.
- Tatlıya karşı zaafım var.
- The roots of education are bitter, but the fruit is sweet.
- Eğitimin kökleri acıdır ama meyvesi tatlıdır.
- Sweet oranges are not very sour.
- Tatlı portakallar çok ekşi değildir.
- Isn't that sweet?
- O tatlı değil mi?
- He likes all that is sweet.
- Tatlı olan her şeyi sever.
- Better the bitter truth than a sweet lie.
- Acı gerçek, tatlı bir yalandan daha iyidir.
- The lemonade is too sweet.
- Limonata fazla tatlı.
- All of these apples are very sweet.
- Bu elmaların hepsi çok tatlı.
- This is really sweet.
- Bu gerçekten tatlı.
- Baklava are sweet pastries made from layers of filo dough filled with chopped nuts.
- Baklava, kıyılmış fındıkla doldurulmuş yufka katmanlarından yapılan tatlı hamur işleridir.
- I want something sweet.
- Tatlı bir şeyler istiyorum.
- Sweet words bring the snake out of its hole.
- Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır.
- I want to eat something that isn't sweet.
- Tatlı olmayan bir şey yemek istiyorum.
- That's awful sweet of you.
- Çok tatlısın.
- I'd like to eat something sweet.
- Tatlı bir şeyler yemek istiyorum.
- Betty has a sweet voice.
- Betty'nin tatlı bir sesi var.
- You are so sweet!
- Sen çok tatlısın!
- This mango is sweet.
- Bu mango tatlı.
- The roses in the garden smell sweet.
- Bahçedeki güllerin tatlı bir kokusu var.
- Do you like sweet tea?
- Tatlı çayı sever misin?
- I want something sweet to eat.
- Yemek için tatlı bir şey istiyorum.
- Layla was a very nice sweet woman.
- Leyla çok hoş tatlı bir kadındı.
- She wasn't beautiful, but she had big, kind brown eyes and a sweet smile.
- O güzel değildi ama onun büyük, nazik kahverengi gözleri ve tatlı bir gülümsemesi vardı.
- The watermelons this year are unusually sweet.
- Karpuzlar bu yıl alışılmadık biçimde tatlı.
- Fadil saw Layla as a sweet woman.
- Fadıl, Leyla'yı tatlı bir kadın olarak gördü.
- Chocolate tastes sweet.
- Çikolata tatlıdır.
- He has a sweet voice.
- Tatlı bir sesi var.
- Isn't that sweet?
- Ne kadar tatlı değil mi?
- Sami was really sweet.
- Sami gerçekten tatlıydı.
- This cake is very sweet.
- Bu kek çok tatlı.
- Sami was so sweet.
- Sami çok tatlıydı.
- Tom seems sweet.
- Tom tatlı görünüyor.
- He's a very sweet guy.
- O çok tatlı bir adam.
- I wish all language lovers a Happy and Sweet Year 5773!
- Tüm dil severlere Mutlu ve Tatlı bir 5773 yılı diliyorum!
- The sugar is sweet.
- Şeker tatlıdır.
- I feel like eating something sweet.
- Tatlı bir şey yemek istiyorum.
- He's very sweet.
- O çok tatlı.
- I want to eat something that isn't sweet.
- Tatlı olmayan bir şeyler yemek istiyorum.
- All these apples are very sweet.
- Bu elmaların hepsi çok tatlı.
- You guys are sweet.
- Çok tatlısınız.
- I hate sweet drinks.
- Tatlı içeceklerden nefret ederim.
- Isn't Tom sweet?
- Tom tatlı değil mi?
- Because you're a sweet and lovely girl.
- Çünkü sen, tatlı ve sevimli bir kızsın.
- What a sweet puppy!
- Ne tatlı bir köpek yavrusu!
- Tom is a sweet guy.
- Tom tatlı bir adam.
- The melon smells sweet and tastes very nice.
- Kavun, tatlı kokuyor ve tadı çok güzel.
- Tom is a really sweet guy.
- Tom gerçekten tatlı bir adam.
- I think that's very sweet, Tom.
- Bence bu çok tatlı, Tom.
- Kim's smile was very sweet.
- Kim'in gülümsemesi çok tatlıydı.
- Tom offered me a very sweet deal.
- Tom bana çok tatlı bir anlaşma önerdi.
- This rose smells so sweet.
- Bu gül çok tatlı kokuyor.
- Tom likes anything sweet.
- Tom tatlı olan her şeyi sever.
- Fadil saw Layla as a sweet woman.
- Fadıl Leyla'yı tatlı bir kadın olarak görüyordu.
- Mary is a sweet girl.
- Mary çok tatlı bir kız.
- She was so sweet and innocent.
- Çok tatlı ve masumdu.
- Good, good, you're a sweet child so you're going to bed now.
- İyi, iyi, sen tatlı bir çocuksun, bu nedenle şimdi yatacaksın.
- She's a sweet girl.
- O tatlı bir kız.
- All these apples are very sweet.
- Bütün bu elmalar çok tatlı.
- He's sweet and caring.
- O tatlı ve sempatik.
- These peaches aren't very sweet.
- Bu şeftaliler çok tatlı değil.
- She was so sweet and innocent.
- O çok tatlı ve masumdu.
- That's really sweet.
- Bu gerçekten tatlı.
- The apple tastes sweet.
- Elmanın tadı tatlı.
- That's very sweet of you.
- Çok tatlısın.
Show More (276)
|