| 1 |
swing |
salıncak |
n. |
|
- That’s my son over there on the swings.
- Salıncaktaki benim oğlum.
- They like to play on the swings in the park.
- Parktaki salıncaklarda oynamayı seviyorlar.
- They like to play on the swings in the park.
- Onlar parktaki salıncaklarda oynamayı seviyorlar.
- It's swings and roundabouts.
- Bu salıncaklar ve yuvarlaklar.
- The swing is moving up and down.
- Salıncak bir aşağı bir yukarı hareket ediyor.
- I didn't see any children playing on the swings.
- Salıncakta oynayan hiç çocuk görmedim.
- The swing is moving up and down.
- Salıncak yukarı ve aşağı hareket ediyor.
- Who broke the swing?
- Salıncağı kim kırdı?
- Tom fell off the swing and started crying.
- Tom salıncaktan düşüp ağlamaya başladı.
- She was in the park, playing on the swing, when a stranger came by and offered him caramels.
- Parkta salıncakta oynarken bir yabancı geldi ve ona karamel ikram etti.
- My children like to play on the swings in the park near my house.
- Çocuklarım evimin yakınındaki parkta salıncakta oynamayı severler.
- Tom sat on the porch swing and smoked his pipe.
- Tom verandadaki salıncağa oturdu ve piposunu tüttürdü.
- My children like to play on the swings in the park near my house.
- Çocuklarım evimin yanındaki parkta salıncaklarda oynamayı seviyor.
- Tom fell off the swing and started crying.
- Tom salıncaktan düştü ve ağlamaya başladı.
- I didn't see any children playing on the swings.
- Salıncaklarda oynayan çocuk görmedim.
Show More (12)
|
| 2 |
swing |
sallanmak |
v. |
|
- She learned how to swing on her own.
- Kendi kendine nasıl sallanacağını öğrendi.
- He watched the clock’s pendulum swing left to right.
- Saatin sarkacının sağa sola sallanışını izledi.
- My daughter loves to swing.
- Kızım sallanmayı sever.
- The player swung the bat at a ball.
- Oyuncu sopayı topa doğru salladı.
- Tom swung the bat, but missed the ball.
- Tom sopayı salladı ama topu ıskaladı.
- My daughter loves to swing.
- Kızım sallanmaya bayılır.
- Chris swung his sword!
- Chris kılıcını salladı!
- Tom swung the bat and hit a home run.
- Tom sopayı salladı ve sayı yaptı.
- Tom swung the bat, but missed the ball.
- Tom sopayı salladı ama topu kaçırdı.
Show More (6)
|
| 3 |
swing |
dönmek (kapı/köprü vb bir eksen üzerinde) |
v. |
|
- Her mood would suddenly swing from happy to sad.
- Ruh hali aniden mutludan üzgüne dönerdi.
- The door suddenly swung open.
- Kapı aniden dönerek açıldı.
- The compass needle swung to the north.
- Pusulanın ibresi kuzeye doğru döndü.
Show More (0)
|
| 4 |
swing |
sallamak |
v. |
|
- The lamp was swinging back and forth.
- Lamba ileri geri sallanıyordu.
- I couldn't swing the golf club.
- Golf sopasını sallayamadım.
- Julio is swinging in the hammock that I hung under the old oak tree.
- Julio yaşlı meşe ağacının altına astığım hamakta sallanıyor.
Show More (0)
|
| 5 |
swing |
savurmak |
v. |
|
- Don’t swing your fists at me! I won’t fight you.
- Yumruklarını bana savurma! Seninle dövüşmeyeceğim.
- Chris swung his sword!
- Chris kılıcını savurdu!
Show More (-1)
|
| 6 |
swing |
savrulma |
n. |
|
- His mood swings are confusing all of us.
- Ruh halindeki savrulmalar hepimizin kafasını karıştırıyor.
Show More (-2)
|
| 7 |
swing |
ayarlamak |
v. |
|
- Let’s go away for the weekend if you can swing it.
- Eğer ayarlayabilirsen hafta sonu bir yerlere gidelim.
Show More (-2)
|
| 8 |
swing |
yumruk |
n. |
|
- A drunk took a swing at me but missed.
- Sarhoşun biri bana yumruk attı ama ıskaladı.
Show More (-2)
|
| 9 |
swing |
vuruş |
n. |
|
- He’s at the baseball cages practicing his swing.
- Beyzbol kafeslerinde vuruş alıştırması yapıyor.
Show More (-2)
|
| 10 |
swing |
swing |
n. |
|
- I’ve heard she is into swing music.
- Swing müzikten hoşlandığını duydum.
Show More (-2)
|
