|
- The three biggest economies in the euro area, however, have not done enough up till now.
- Ancak Euro bölgesinin en büyük üç ekonomisi bugüne kadar yeterince çaba sarf etmedi.
- I will defend till my last breath their right to worship.
- Onların ibadet etme hakkını son nefesime kadar savunacağım.
- However, up till now, Austria has committed no serious or persistent violations.
- Bununla birlikte, Avusturya bugüne kadar ciddi veya ısrarlı bir ihlalde bulunmamıştır.
- It can wait till May, till the two parties have reached an agreement.
- İki taraf bir anlaşmaya varana kadar Mayıs ayına kadar bekleyebilir.
- Yesterday I was present in Strasbourg, and from the moment I arrived I had meetings through till after 9 p.m.
- Dün Strazburg'daydım ve geldiğim andan itibaren akşam 9'a kadar toplantılarım oldu.
- Phil, keep using the ointment till that thing goes away.
- Phil, o şey geçene kadar merhemi kullanmaya devam et.
- I thought so till I cut my finger the first time.
- İlk kez parmağımı kesene kadar öyle sanıyordum.
- Till that day and since, you two have never discussed it.
- O güne kadar ve o zamandan beri ikiniz bu konuyu hiç konuşmadınız.
- I thought so till I cut my finger the first time.
- İlk seferinde parmağımı kesene kadar ben de öyle sanıyordum.
- Till that day and since, you two have never discussed it.
- O güne kadar ve o günden bu yana siz ikiniz bu konuyu hiç tartışmadınız.
- I usually stay up till after midnight.
- Genellikle gece yarısından sonraya kadar uyanık kalırım.
- The snow-flakes became larger and larger, till they appeared like great white chickens.
- Kar taneleri büyüdükçe büyüdü, ta ki büyük beyaz tavuklar gibi görünene kadar.
- At least, stay till morning.
- En azından sabaha kadar kal.
- They're open till eight.
- Sekize kadar açıklar.
- I usually stay up till after midnight.
- Genellikle gece yarısından sonrasına kadar ayakta kalırım.
- Anything may happen till that time.
- O zamana kadar her şey olabilir.
- I'll stay here till you get back.
- Sen dönünceye kadar burada kalacağım.
- We never know the worth of water till the well is dry.
- Kuyu kuruyana kadar suyun değerini asla bilemeyiz.
- Shop till you drop.
- Yerlere düşene kadar alışveriş yap.
- I've got practice till six anyway.
- Zaten altıya kadar antrenmanım var.
- Mary had been waiting till her child fell asleep.
- Mary çocuğu uyuyana kadar beklemişti.
- Follow this road till you come to the river.
- Nehre gelene kadar bu yolu takip et.
- I can't wait till next week.
- Gelecek haftaya kadar bekleyemem.
- We followed him single file till we reached the cabin.
- Kulübeye varana kadar onu tek sıra halinde takip ettik.
- I waited for her till it got dark.
- Hava kararıncaya kadar onu bekledim.
- My grandfather lived till he was eighty-nine.
- Büyükbabam seksen dokuz yaşına kadar yaşadı.
- I walked till my legs got stiff.
- Bacaklarım sertleşinceye kadar yürüdüm.
- Let's wait till he comes back.
- O gelene kadar bekleyelim.
- Why should we wait till marriage?
- Neden evlenene kadar bekleyelim?
- Tom isn't coming till tomorrow.
- Tom yarına kadar gelmeyecek.
- They watched the geese till it was dark.
- Onlar karanlık çökene kadar kazları izlediler.
- You do not really understand a man till you have met him.
- Bir insanla tanışana kadar onu gerçekten anlamıyorsunuz.
- Goodbye till tomorrow.
- Yarına kadar hoşça kalın.
- Wait till I put on my coat.
- Ceketimi giyene kadar bekle.
- Please wait till he comes back.
- Lütfen o gelene kadar bekleyin.
- Let's wait till Tom gets here.
- Tom gelene kadar bekleyelim.
- Stay with me till the dawn.
- Sabahın ilk ışıklarına kadar benimle birlikte kalın.
- She did not return till six.
- Altıya kadar dönmedi.
- Till the 18th century Yemen was the source of nearly all the world's coffee.
- 18. yüzyıla kadar Yemen neredeyse tüm dünya kahvesinin kaynağıydı.
- Can you stay till Monday?
- Pazartesiye kadar kalabilir misin?
- At least, stay till morning.
- Bari sabaha kadar kalaydın.
- Please wait till five, when he'll be back.
- Lütfen beşe kadar bekleyin, o zaman dönecek.
- I guess I'll wait till Tom gets here.
- Sanırım Tom gelene kadar bekleyeceğim.
- Wait here till I return.
- Ben dönene kadar burada bekle.
- The conference was scheduled for March, but it has been put off till April.
- Konferans mart için planlandı fakat nisana kadar ertelendi.
- Would you know where there is a pharmacy that is open till late?
- Geç saatlere kadar açık olan bir eczane biliyor musunuz?
- I'm counting the days till you get here.
- Sen gelene kadar gün sayıyorum.
- Stay here till I return.
- Ben dönene kadar burada kalın.
- Wait till I count to ten.
- Ben ona kadar sayıncaya dek bekleyin.
- You can stay here till the snow stops.
- Kar yağışı durana kadar, burada kalabilirsiniz.
- I will have to wait till I finish schooling and start earning money.
- Okulu bitirip para kazanmaya başlayana kadar beklemem gerekecek.
- You do not really understand a man till you have met him.
- Bir adamla tanışana kadar onu gerçekten anlamazsınız.
- Wait till I put on my coat.
- Paltomu giyinceye kadar bekle.
- The boy will wait for you till you come back.
- Sen dönene kadar çocuk seni bekleyecek.
- Run the engine till it gets warm.
- Motoru ısınıncaya kadar çalıştır.
- She cried till her eyes dried.
- Gözleri kuruyana kadar ağladı.
- Wait till next year.
- Gelecek yıla kadar bekle.
- She had been very shy till she graduated.
- Mezun olana kadar çok utangaçtı.
- He made us work till late at night.
- Bizi gece geç saatlere kadar çalıştırdı.
- I waited for you till ten o'clock.
- Seni saat ona kadar bekledim.
- She worked from morning till night.
- O, sabahtan akşama kadar çalıştı.
- He eats till he is full.
- Doyana kadar yiyor.
- They carried on working from morning till night.
- Sabahtan akşama kadar çalışmaya devam ettiler.
- I waited for you till ten o'clock.
- Saat 10'a kadar seni bekledim.
- Don't move till I get back.
- Ben dönünceye kadar kımıldama.
- Shop till you drop.
- Bayılana kadar alışveriş yap.
- Please wait till he comes back.
- Lütfen o dönünceye kadar bekle.
- Do you really want to wait till Tom shows up?
- Gerçekten Tom gelene kadar beklemek istiyor musun?
- This milk won't keep till tomorrow.
- Bu süt yarına kadar dayanmaz.
- Tom won't be back home till late.
- Tom geç saate kadar eve dönmeyecek.
- I will wait till you have written the letter.
- Sen mektubu yazıncaya kadar bekleyeceğim.
- I waited for her till it got dark.
- Hava kararana kadar onu bekledim.
- Wait till they open fire.
- Ateş açana kadar bekle.
- He is always working from morning till night.
- Sabahtan akşama kadar hep çalışır.
- We put off the departure till tomorrow.
- Kalkışı yarına kadar erteledik.
- The sound became fainter and fainter, till at last it disappeared.
- Ses gittikçe azaldı, ta ki sonunda kaybolana kadar.
- You gotta play till you win.
- Kazanana kadar oynamalısın.
- You never realize the value of something till you lose it.
- Bir şeyin değerini onu kaybedene kadar anlayamazsın.
- He worked from morning till evening.
- Sabahtan akşama kadar çalıştı.
- We talked till after eleven o'clock.
- On biri geçinceye kadar konuştuk.
- If you think education is expensive, wait till you see what ignorance costs you.
- Eğitimin pahalı olduğunu düşünüyorsan, cahilliğin sana neye mâl olduğunu görene kadar bekle.
- I walked till my legs got stiff.
- Bacaklarım sertleşene kadar yürüdüm.
- The farmer rose at sunrise and worked till sunset.
- Çiftçi gün doğumunda kalktı ve gün batımına kadar çalıştı.
- We should've stayed till the end of the party.
- Partinin sonuna kadar kalmalıydık.
- Don't sit up till late.
- Geç saatlere kadar oturmayın.
- Wait till I count to ten.
- Ben 10'a kadar sayana kadar bekle.
- The discussion went on till late at night.
- Tartışma gece geç saatte kadar devam etti.
- The boy will wait for you till you come back.
- Sen gelene kadar çocuk seni bekleyecek.
- The noise grew fainter, till it was heard no more.
- Gürültü giderek azaldı, ta ki bir daha duyulmayana kadar.
- I'll wait till noon.
- Öğlene kadar bekleyeceğim.
- You said you'd wait till Tom came.
- Tom gelinceye kadar bekleyeceğini söyledin.
- You can stay here till the snow stops.
- Kar durana kadar burada kalabilirsiniz.
- Wait till Tom gets here.
- Tom buraya gelinceye kadar bekle.
- Let's wait till we hear from Tom.
- Tom'dan haber alıncaya kadar bekleyelim.
- Tom waited till the door was closed.
- Tom kapı kapanana kadar bekledi.
- It's not over till the fat lady sings.
- Şişman kadın şarkı söyleyene kadar her şey bitmiş sayılmaz.
- We waited at the scene of the accident till the police came.
- Polis gelene kadar kaza mahallinde bekledik.
- Follow this road till you come to the river.
- Nehre gelene kadar bu yolu takip edin.
- He does nothing but complain from morning till night.
- Sabahtan akşama kadar şikayet etmekten başka bir şey yapmaz.
- She was on edge till she heard from her husband.
- Kocasından haber alıncaya kadar diken üstündeydi.
- Wait till the soup warms.
- Çorba ısınana kadar bekle.
- He was at work till late at night.
- Gece geç saatlere kadar işteydi.
- He is in the habit of sitting up till late at night.
- O gece geç saatlere kadar oturma alışkanlığına sahip.
- She went on working till he called her.
- O çağırana kadar çalışmaya devam etti.
- Don't touch it till I come back.
- Ben gelene kadar dokunma.
- She didn't know the information till she met him.
- Onunla tanışana kadar bu bilgiyi bilmiyordu.
- Can this wait till morning?
- Sabaha kadar bekleyebilir mi?
- Don't eat till the numbness wears off.
- Uyuşukluk geçene kadar yemek yeme.
- Wait here till I return.
- Ben dönünceye kadar burada bekle.
- Mary waited till the child goes off.
- Mary çocuk gidinceye kadar bekledi.
- He sits up till late at night.
- Gece geç saatlere kadar oturur.
- Our food supplies will last till April.
- Yiyecek stoklarımız Nisan ayına kadar yetecek.
- They made him work from morning till night.
- Onu sabahtan akşama kadar çalıştırdılar.
- Don't shoot till I tell you to.
- Ben söyleyene kadar ateş etme.
- He works on the farm from morning till night.
- Sabahtan akşama kadar çiftlikte çalışıyor.
- Tom didn't get home till midnight.
- Tom gece yarısına kadar eve gelmedi.
- I lived in the US from 2008 till 2011.
- 2008'den 2011'e kadar ABD'de yaşadım.
- The concert was held over till the following week because of the singer's illness.
- Şarkıcının hastalığından dolayı konser gelecek haftaya kadar ertelendi.
- Can't this wait till morning?
- Bu sabaha kadar bekleyemez mi?
- She cried till her eyes dried.
- O, gözleri kuruyuncaya kadar ağladı.
- Wait till I call.
- Ben arayana kadar bekle.
- Stay with me till the dawn.
- Şafak sökene kadar benimle kal.
- He made us work till late at night.
- Gece geç saatlere kadar bizi çalıştırdı.
- It's only three days till Christmas.
- Noel'e kadar sadece üç gün var.
- Wait till the light turns green.
- Işık yeşile dönünceye kadar bekle.
- He suggested that the meeting be put off till Monday.
- O, toplantının pazartesiye kadar ertelenmesini önerdi.
- Wait till next year.
- Önümüzdeki yıla kadar bekle.
- Mary waited till the child goes off.
- Mary çocuk gidene kadar bekledi.
- Did you stay till the end of the concert?
- Konserin sonuna kadar kaldın mı?
- The sound became fainter and fainter, till at last it disappeared.
- Ses sonunda kayboluncaya kadar gittikçe zayıfladı.
- I am free till 6 o'clock this evening.
- Bu akşam saat 6'ya kadar boşum.
- I'm counting the days till you get here.
- Sen buraya gelinceye kadar günleri sayıyorum.
- Tom didn't miss his umbrella till he got home.
- Tom eve gidene kadar şemsiyesini özlemedi.
- I didn't start drinking till I was 22.
- 22 yaşıma kadar içki içmeye başlamadım.
- I slept till dawn.
- Gün doğana kadar uyudum.
- He did not repent of his idleness till he failed in the examination.
- Sınavda başarısız oluncaya kadar tembelliğinden pişman olmadı.
- My father polished his car till it shone.
- Babam parlayıncaya kadar arabasını cilaladı.
- He did not return home till midnight.
- Gece yarısına kadar eve dönmedi.
- He carried on working from morning till night.
- Sabahtan akşama kadar çalışmaya devam etti.
- She had been very shy till she graduated.
- O, mezun oluncaya kadar çok utangaçtı.
- Tom will stay here till next Monday.
- Tom gelecek pazartesine kadar burada kalacak.
- She did not return till six.
- O, altıya kadar dönmedi.
- He works a lot from morning till night.
- Sabahtan akşama kadar çok çalışıyor.
- We climbed on, till we got to the top.
- Zirveye ulaşıncaya kadar tırmanarak çıktık.
- Wait here till I get back.
- Ben dönene kadar burada bekle.
- Wait here till I come back.
- Ben geri gelene kadar burada bekle.
- They're open till eight.
- Onlar sekize kadar açık.
- I guess I'll wait till Tom gets here.
- Sanırım Tom buraya gelene kadar bekleyeceğim.
- We carried on the discussion till late at night.
- Gece geç saatlere kadar tartışmayı sürdürdük.
- They watched the geese till it was dark.
- Hava kararana kadar kazları izlediler.
- They made him work from morning till night.
- Sabahtan akşama kadar onu çalıştırdılar.
- Let's wait here till he comes back.
- O, geri dönünceye kadar burada bekleyelim.
- Let's wait till he comes.
- O gelene kadar bekleyelim.
- You gotta play till you win.
- Kazanıncaya kadar oynamak zorundasın.
- Let's endure till help comes.
- Yardım gelene kadar katlanalım.
- Tom isn't coming till tomorrow.
- Tom yarına kadar gelmiyor.
- I can't wait till summer.
- Yaza kadar bekleyemiyorum.
- Tom didn't miss his umbrella till he got home.
- Tom şemsiyesini o eve dönene kadar özlemedi.
- I did not miss my purse till I got home.
- Eve varıncaya kadar cüzdanımın yokluğunu hissetmedim.
- Please wait till I have finished my coffee.
- Kahvemi bitirinceye kadar lütfen bekle.
- Can't this wait till morning?
- Bu, sabaha kadar bekleyemez mi?
- I slept till dawn.
- Şafağa kadar uyudum.
- You never know what you can do till you try.
- Deneyinceye kadar, ne yapabileceğini bilemezsin.
- We never know the love of a parent till we become parents ourselves.
- Kendimiz ebeveyn olana kadar bir ebeveynin sevgisini asla bilemeyiz.
- Don't get off the bus till it stops.
- Otobüs durana kadar inmeyin.
- I didn't start drinking till I was 22.
- İçmeye 22 yaşıma kadar başlamadım.
- Tom isn't coming back till Monday.
- Tom pazartesiye kadar dönmeyecek.
- Just hold your position till I arrive.
- Ben gelene kadar pozisyonunuzu koruyun.
- Tom usually stays up till after midnight.
- Tom genellikle gece yarısı sonrasına kadar yatmaz.
- You can wait till the cows come home.
- İnekler eve gelene kadar bekleyebilirsin.
- When are you staying in Japan till?
- Japonya'da ne zamana kadar kalacaksın?
- The game may have been put off till next week.
- Oyun önümüzdeki haftaya kadar ertelenmiş olabilir.
- Tom didn't go to sleep till late that night.
- Tom o gece geç saatlere kadar uyumadı.
- Let's wait here till he comes back.
- O gelene kadar burada bekleyelim.
- She was on edge till she heard from her husband.
- O, kocasından haber alana kadar gergindi.
- Wait here till I get back.
- Ben dönünceye kadar burada bekleyin.
- You have to put off your departure for England till next week.
- Gelecek haftaya kadar İngiltere'ye gidişini ertelemek zorundasın.
- The boy grew taller and taller, till at last he exceeded his father in height.
- Sonunda babasını boy olarak geçinceye kadar, çocuk gittikçe uzadı.
- Run the engine till it gets warm.
- Isınana kadar motoru çalıştır.
- Tom slept till dawn.
- Tom sabaha kadar uyudu.
- We waited at the scene of the accident till the police came.
- Polis gelinceye kadar kaza yerinde bekledik.
- I don't want to wait till the last minute.
- Son dakikaya kadar beklemek istemiyorum.
- Wait here till I come back.
- Ben dönünceye kadar burada bekle.
- Don't sit up till late.
- Geç saate kadar oturmayın.
- I can't wait till summer.
- Yaza kadar bekleyemem.
- Tom didn't come till noon.
- Tom öğlene kadar gelmedi.
- Some kind of party upstairs kept me up till one last night.
- Dün gece üst kattaki bir tür parti saat bire kadar beni uyutmadı.
- Stay here till I return.
- Ben dönene kadar burada kal.
- Let's wait till high tide.
- Gelgite kadar bekleyelim.
- Wait till six.
- Altıya kadar bekleyin.
- Let's wait till we get to Boston.
- Boston'a varana kadar bekleyelim.
- Bob suggested that the party be put off till Wednesday.
- Bob, partinin Çarşambaya kadar ertelenmesini önerdi.
- Tom couldn't get to sleep till after three last night.
- Tom dün gece saat üçe kadar uyuyamadı.
- Can I hang out here till seven?
- Yediye kadar burada takılabilir miyim?
- They worked hard from morning till night.
- Sabahtan akşama kadar çok çalıştılar.
- The conference continued till 5 o'clock.
- Konferans saat 5'e kadar devam etti.
- Roger works from morning till night.
- Roger sabahtan akşama kadar çalışıyor.
- Wait till you see this.
- Bunu görene kadar bekle.
- Wait till I get my hat.
- Şapkamı alıncaya kadar bekle.
- Let's leave it till tomorrow.
- Onu yarına kadar bekleyelim.
- He stays up till late at night.
- Gece geç saatlere kadar ayakta kalır.
- Tom will stay here till next Monday.
- Tom gelecek pazartesiye kadar burada kalacak.
- He put off his departure till Sunday.
- Gidişini Pazara kadar erteledi.
- If anyone comes in my absence, tell him that I won't come back till evening.
- Yokluğumda biri gelirse, akşama kadar dönmeyeceğimi söyleyin.
- I had never seen a panda till that time.
- O zamana kadar hiç panda görmemiştim.
- Tom had to wait till Mary got there.
- Tom Mary oraya gelinceye kadar beklemek zorunda kaldı.
- He did not repent of his idleness till he failed in the examination.
- Sınavda başarısız olana kadar tembelliğinden pişmanlık duymadı.
- Give me till tomorrow afternoon.
- Bana yarın öğleden sonraya kadar vakit ver.
- I'll be away till Christmas.
- Noel'e kadar uzakta olacağım.
- He did not come till noon.
- O, öğleye kadar gelmedi.
- He told me that he would wait till I returned.
- Ben dönene kadar bekleyeceğini söyledi.
- It was not till yesterday that I knew the fact.
- Düne kadar gerçeği bilmiyordum.
- Let's wait till he comes back.
- O dönene kadar bekleyelim.
- You must not smoke till you grow up.
- Büyüyünceye kadar sigara içmemelisin.
- I'll stay there till six o'clock.
- Saat altıya kadar orada kalacağım.
- The conference continued till 5 o'clock.
- Konferans beşe kadar devam etti.
- She worked from morning till night.
- Sabahtan akşama kadar çalıştı.
- Don't put off the work till tomorrow.
- Yarına kadar işi erteleme.
- We shall go on reading this book till the end of the year.
- Yılın sonuna kadar bu kitabı okumaya devam edeceğiz.
- When is the store open till?
- Mağaza ne zamana kadar açık?
- We won't start till Tom comes.
- Tom gelene kadar başlamayacağız.
- I'll be in Boston till Monday evening.
- Pazartesi akşamına kadar Boston'da olacağım.
- I will wait here till he comes.
- O gelene kadar burada bekleyeceğim.
- Please wait till noon.
- Lütfen öğleye kadar bekleyin.
- We won't start till Bob comes.
- Bob gelene kadar başlamayacağız.
- Don't get off the bus till it stops.
- Durana kadar otobüsten inme.
- They made Oshin work from morning till night.
- Oshin'e sabahtan akşama kadar iş yaptırdılar.
- He remained single till the end of his day.
- O gününün sonuna kadar yalnız kaldı.
- Don't wait till the last minute.
- Son dakikaya kadar bekleme.
- I will love you for better for worse till death us do part.
- Ölüm bizi ayırana kadar iyi ve kötü günde seni seveceğim.
- He was supposed to be there at 8 o'clock but he didn't show up till ten.
- Saat sekizde orada olması gerekiyordu fakat saat ona kadar gelmedi.
- That's not happening till October 20th.
- Bu 20 Ekime kadar olmuyor.
- When are you staying in Japan till?
- Ne zamana kadar Japonya'da kalıyorsun?
- I cannot start till six o'clock.
- Saat altıya kadar başlayamam.
- I can't wait till next Monday.
- Gelecek pazartesiye kadar bekleyemem.
- They herded the geese till evening and then went home.
- Onlar akşama kadar kazları güttü ve sonra eve gitti.
- Let's wait till Tom wakes up.
- Tom uyanana kadar bekleyelim.
- Wait till I get my hat.
- Şapkamı alana kadar bekle.
- She remained my best friend till her dying day.
- Öldüğü güne kadar en iyi arkadaşım olarak kaldı.
- Wait till you see this.
- Bunu görünceye kadar bekle.
- Stay at home till noon.
- Öğlene kadar evde kalın.
- He is always working from morning till night.
- O her zaman sabahtan akşama kadar çalışıyor.
- Tom won't be back till dinner time.
- Tom akşam yemeğine kadar dönmeyecek.
- He was supposed to be there at 8 o'clock but he didn't show up till ten.
- Saat 8'de orada olması gerekiyordu ama 10'a kadar gelmedi.
- Wait till the rain stops.
- Yağmur durana kadar bekle.
- Don't let go of the rope till I tell you.
- Sana söyleyene kadar ipi bırakma.
- Wait till the rain stops.
- Yağmur duruncaya kadar bekle.
- Tom waited till the door was closed.
- Tom kapı kapanıncaya kadar bekledi.
- When is the store open till?
- Dükkân ne zamana kadar açık?
- Roger works from morning till night.
- Roger sabahtan akşama kadar çalışır.
- The discussion went on till late at night.
- Tartışma gece geç saatlere kadar sürdü.
- Tom usually stays up till after midnight.
- Tom genellikle gece yarısından sonraya kadar uyanık kalır.
- That's not happening till October 20th.
- Bu 20 Ekim'e kadar olmayacak.
- I had to wait for Tom till the end.
- Tom'u sonuna kadar beklemek zorunda kaldım.
- Please wait till I have finished my homework.
- Lütfen ödevimi bitirene kadar bekleyin.
- Can you leave it with me till this afternoon?
- Bu öğleden sonraya o kadar onu bana bırakabilir misin?
- I'll wait here till she comes back.
- O geri gelene kadar burada bekleyeceğim.
- Please stay here till I get back.
- Lütfen ben dönene kadar burada kal.
- I can easily wait till tomorrow.
- Yarına kadar rahatlıkla bekleyebilirim.
- Can you leave it with me till this afternoon?
- Öğleden sonraya kadar bana bırakabilir misin?
- I didn't realize till I visited Australia how small Japan really is.
- Avustralya'yı ziyaret edene kadar Japonya'nın gerçekten ne kadar küçük olduğunu fark etmemiştim.
- That store doesn't close till seven.
- Bu mağaza yediye kadar kapanmaz.
- Don't let go of the rope till I tell you.
- Ben söyleyene kadar ipi bırakma.
- He did not come till noon.
- Öğlene kadar gelmedi.
- We shall go on reading this book till the end of the year.
- Yıl sonuna kadar bu kitabı okumaya devam edeceğiz.
- He does nothing but complain from morning till night.
- Sabahtan akşama kadar şikayet etmekten başka bir şey yapmıyor.
- Do not let go of the rope till I tell you.
- Sana söyleyinceye kadar ipi bırakma.
- I didn't see Tom again till I got back to Boston.
- Boston'a dönene kadar Tom'u bir daha görmedim.
- It ain't over till the fat lady sings.
- Şişman kadın şarkı söyleyene kadar bitmez.
- I'll wait till noon.
- Ben öğlene kadar bekleyeceğim.
- I have exams from dawn till dusk.
- Sabahtan akşama kadar sınavlarım var.
- I'll stay right here till you get back.
- Sen geri dönene kadar burada kalacağım.
- Don't knock it till you try it.
- Deneyene kadar eleştirme.
- You never realize the value of something till you lose it.
- Bir şeyin değerini onu kaybedinceye kadar asla fark etmezsin.
- Would you know where there is a pharmacy that is open till late?
- Nerede gece geç saatlere kadar açık olan bir eczane olduğunu biliyor musunuz?
- Tom won't be back till tomorrow.
- Tom yarına kadar dönmeyecek.
- Tom had to wait till Mary got there.
- Tom, Mary gelene kadar beklemek zorunda kaldı.
- Please wait till I have finished my coffee.
- Lütfen kahvemi bitirene kadar bekleyin.
- That store doesn't close till seven.
- O dükkan yediye kadar kapanmıyor.
- Let's wait till he comes.
- O gelinceye kadar bekleyelim.
- Never give up till the very end.
- Sonuna kadar asla pes etme.
- I will love you for better for worse till death us do part.
- Ölüm bizi ayırana kadar seni iyi günde de kötü günde de seveceğim.
- We can wait till he comes home, can't we?
- O eve gelene kadar bekleyebiliriz, değil mi?
- I'll wait here till she comes back.
- O dönene kadar burada bekleyeceğim.
- I intend on fighting till the end.
- Sonuna kadar savaşmaya niyetliyim.
- Wait till Tom gets here.
- Tom gelene kadar bekle.
- He eats till he is full.
- O doyuncaya kadar yer.
- Don't get off the train till it stops.
- Durana kadar trenden inmeyin.
- I'm counting the days till Tom gets here.
- Tom buraya gelene kadar günleri sayıyorum.
- I'll stay right here till you get back.
- Sen dönene kadar burada kalacağım.
- They stayed in Rome till September.
- Eylül'e kadar Roma'da kaldılar.
- Wait till the light turns green.
- Işık yeşile dönene kadar bekle.
- Hang on till I get to you.
- Yanına gelene kadar bekle.
- Thanks for sticking around till the end of the concert.
- Konserin sonuna kadar burada kaldığınız için teşekkürler.
- You can stay till tonight.
- Bu geceye kadar kalabilirsin.
- Do not let go of the rope till I tell you.
- Ben söyleyene kadar ipi bırakma.
- We shall hold on till the end.
- Sonuna kadar dayanacağız.
- I can't wait till next Monday.
- Önümüzdeki pazartesiye kadar bekleyemem.
- Tom won't be back till dinner time.
- Tom akşam yemeği zamanına kadar dönmeyecek.
- Give me till tomorrow afternoon.
- Bana yarın öğlene kadar süre ver.
- They stayed in Rome till September.
- Eylül ayına kadar Roma'da kaldılar.
- You've got three hours till your bedtime.
- Yatma vaktine kadar üç saatin var.
- I am free till 6 o'clock this evening.
- Bu akşam saat altıya kadar boşum.
- You never know what you can do till you try.
- Deneyene kadar, ne yapabileceğini asla bilemezsin.
- Wait till I finish exams.
- Ben sınavları bitirene kadar bekle.
- Stay at home till noon.
- Öğleye kadar evde kal.
- Will the fine weather keep up till tomorrow?
- Güzel hava yarına kadar sürecek mi?
- Can you stall Tom till I get there?
- Ben oraya gelinceye kadar Tom'u oyalayabilir misin?
- I ask myself if this sentence will survive till the end of the world.
- Bu cümle dünyanın sonuna kadar yaşayacak mı diye soruyorum kendime.
- They herded the geese till evening and then went home.
- Akşama kadar kazları güttüler ve sonra eve gittiler.
- Will the fine weather keep up till tomorrow?
- Güzel hava yarına kadar devam edecek mi?
- He stays up till late at night.
- Gece geç saatlere kadar yatmaz.
- She won't be back till five.
- Beşe kadar dönmez.
- Don't move till I get back.
- Ben dönene kadar kımıldama.
- He worked from morning till night.
- Sabahtan akşama kadar çalıştı.
- He works a lot from morning till night.
- Sabahtan geceye kadar çok çalışır.
- Health is not valued till sickness comes.
- Sağlık, hastalık gelene kadar kıymetli değildir.
- I'll wait here till he comes back.
- O gelene kadar burada bekleyeceğim.
- My father polished his car till it shone.
- Babam arabasını parlayana kadar cilaladı.
- Thanks for sticking around till the end of the concert.
- Konserin sonuna kadar kaldığın için teşekkürler.
- We never know the worth of water till the well is dry.
- Kuyu kuruyuncaya kadar asla suyun değerini bilmeyiz.
- I wonder when this program will continue till.
- Bu programın ne zamana kadar devam edeceğini merak ediyorum.
- She remained my best friend till her dying day.
- O, ölene kadar en iyi arkadaşım olarak kaldı.
- I'm counting the days till Tom gets here.
- Tom gelene kadar gün sayıyorum.
- Tom was out till midnight last night.
- Tom dün gece yarısına kadar dışarıdaydı.
- Health is not valued till sickness comes.
- Hastalık gelene kadar sağlığa değer verilmez.
- He remained single till the end of his day.
- Ömrünün sonuna kadar bekar kaldı.
- Tom won't be back home till late.
- Tom geç saatlere kadar eve dönmeyecek.
- Yes, the milk will last till Friday.
- Evet, süt cumaya kadar dayanır.
- He told me that he would wait till I returned.
- Bana ben dönünceye kadar bekleyeceğini söyledi.
- Did you stay till the end of the concert?
- Konserin sonuna kadar kaldınız mı?
- He is in the habit of sitting up till late at night.
- Gece geç saatlere kadar oturmak gibi bir alışkanlığı var.
- Let's wait till Tom gets here.
- Tom buraya gelene kadar bekleyelim.
- You've got till noon.
- Öğlene kadar vaktin var.
- Please wait till five, when he'll be back.
- Lütfen beşe kadar bekle, o zaman geri dönecek.
- The game was put off till next week.
- Oyun gelecek haftaya kadar ertelendi.
- Wait till I finish exams.
- Sınavları bitirinceye kadar bekle.
- Why have you kept such an excellent wine back till now?
- Neden bugüne kadar böyle mükemmel bir şarabı sakladın?
- If anyone comes in my absence, tell him that I won't come back till evening.
- Ben yokken biri gelirse ona akşama kadar geri gelmeyeceğimi söyle.
- Goodbye till tomorrow.
- Yarına kadar hoşça kal.
- Wait till the soup warms.
- Çorba ısınıncaya kadar bekleyin.
- Tom held his breath till he got to the surface.
- Tom yüzeye çıkana kadar nefesini tuttu.
- We carried on the discussion till late at night.
- Gece geç saatlere kadar tartışmaya devam ettik.
- Please wait till noon.
- Lütfen öğlene kadar bekleyin.
- I can easily wait till tomorrow.
- Yarına kadar rahatça bekleyebilirim.
- They made Oshin work from morning till night.
- Oshin'i sabahtan akşama kadar çalıştırdılar.
- The girl was used to sitting up till late.
- Kız geç saatlere kadar oturmaya alışkındı.
- He sits up till late at night.
- O, gece geç saatlere kadar yatmaz.
- Let's wait till Tom wakes up.
- Tom uyanıncaya kadar bekleyelim.
- Can you stall Tom till I get there?
- Ben gelene kadar Tom'u oyalayabilir misin?
- I'll stay here till you get back.
- Sen geri dönünceye kadar burada bekleyeceğim.
- Till the 18th century Yemen was the source of nearly all the world's coffee.
- 18. yüzyıla kadar Yemen neredeyse tüm dünyanın kahve kaynağıydı.
- Let's wait till we hear from Tom.
- Tom'dan haber alana kadar bekleyelim.
- Wait till I finish eating.
- Yemeğimi bitirene kadar bekle.
- If he will come, I will wait for him till he comes.
- O gelecekse, o gelinceye kadar onu bekleyeceğim.
- They carried on working from morning till night.
- Onlar sabahtan akşama kadar çalışmaya devam etti.
- If he will come, I will wait for him till he comes.
- Eğer gelecekse, gelene kadar onu bekleyeceğim.
- We climbed on, till we got to the top.
- Tepeye çıkana kadar tırmandık.
- She won't be back till five.
- O, beşe kadar geri dönmeyecek.
- Tom isn't coming back till Monday.
- Tom pazartesiye kadar geri gelmeyecek.
- You said you'd wait till Tom came.
- Tom gelene kadar bekleyeceğini söylemiştin.
- Please wait till I have finished my homework.
- Lütfen ev ödevimi bitirinceye kadar bekle.
- Tom didn't go to sleep till late that night.
- Tom o gece geç saatlere kadar uyumaya gitmedi.
- Why don't you wait till morning?
- Neden sabaha kadar beklemiyorsun?
- I will wait here till he comes.
- O gelinceye kadar burada bekleyeceğim.
- Let's dance till the break of dawn!
- Şafak sökene kadar dans edelim!
- You can't say anything till you know the circumstances.
- Şartları öğrenene kadar bir şey söyleyemezsin.
- Let's wait till we get to Boston.
- Boston'a gidene kadar bekleyelim.
- Don't eat till the numbness wears off.
- Uyuşma geçene kadar yemek yeme.
- Can this wait till morning?
- Bu sabaha kadar bekleyebilir mi?
- Never fry a fish till it's caught.
- Bir balığı yakalayana kadar asla kızartmayın.
- I'll wait here till he comes back.
- O dönünceye kadar burada bekleyeceğim.
- At least, stay till morning.
- En azından sabaha kadar kalın.
- Wait here till he comes back.
- O gelene kadar burada bekle.
- They carried on the summit conference till late.
- Onlar geç saatlere kadar zirve konferansına devam etti.
- He worked from morning till night.
- O, sabahtan akşama kadar çalıştı.
- Why should we wait till marriage?
- Neden evlenene kadar bekleyelim ki?
Show More (374)
|