timetable - İngilizce Türkçe Cümleler
İngilizce Türkçe
timetable zaman çizelgesi n.
  • We have now agreed on a timetable to get the new authority up and running.
  • Yeni otoritenin faaliyete geçmesi için bir zaman çizelgesi üzerinde anlaşmaya vardık.
  • We need a timetable, by all means, but a more gradual timetable.
  • Elbette bir zaman çizelgesine ihtiyacımız var, ancak daha kademeli bir zaman çizelgesine.
  • At the summit in Seville we approved an ambitious timetable.
  • Sevilla'daki zirvede iddialı bir zaman çizelgesini onayladık.
Show More (63)
timetable tarife (tren/uçağa/vapur/otobüs ait) n.
  • Could I have a bus timetable?
  • Bir otobüs tarifesi alabilir miyim?
  • May I see the timetable?
  • Tarifeyi görebilir miyim?
  • Could I see the timetable?
  • Tarifeyi görebilir miyim?
Show More (2)
timetable program n.
  • Quite independently of that, we will take account of the criticism of the Thursday timetable.
  • Bundan bağımsız olarak Perşembe günkü programa yönelik eleştirileri de dikkate alacağız.
Show More (-2)