title - İngilizce Türkçe Cümleler
İngilizce Türkçe
title başlık (bir yazı/kitap bölümü vb için) n.
  • The title of the report is 'Innovation in a knowledge-driven economy' .
  • Raporun başlığı 'Bilgi odaklı bir ekonomide inovasyon'dur.
  • The title, 'Women and Sport', might itself have been confusing, but the content is entirely beyond comprehension!
  • Kadınlar ve Spor başlığının kendisi kafa karıştırıcı olduğu gibi içeriği de baştan sona anlaşılır gibi değil!
  • But let me make it clear right away that we also thought that a change in title was needed to make this clear.
  • Ancak hemen belirteyim ki bunu açıklığa kavuşturmak için başlıkta bir değişiklik yapılması gerektiğini de düşündük.
Show More (41)
title ad n.
  • The title of the book I'm reading is 'Trust Me; I'm Lying'.
  • Okuduğum kitabın adı 'Güven Bana; Yalan Söylüyorum'.
  • Incidentally, the film's German title translates as 'They know not what they do'.
  • Tesadüfen, filmin Almanca adı 'Ne yaptıklarını bilmiyorlar' olarak çevrilmiştir.
  • I really liked it and thought it would make a great song and/or album title.
  • Bunu gerçekten sevdim ve harika bir şarkı ve/veya albüm adı olacağını düşündüm.
Show More (23)
title unvan n.
  • He was awarded the title Professor in 1967.
  • Kendisine 1967 yılında Profesör unvanı verilmiştir.
  • That is why our committee strongly supported the change of title.
  • Bu nedenle komitemiz unvan değişikliğini güçlü bir şekilde desteklemiştir.
  • Mr Bushill-Matthews, would you accept the title of 'charming provocateur'?
  • Bay Bushill-Matthews, "büyüleyici provokatör" unvanını kabul eder misiniz?
Show More (14)
title isim (kitap/piyes/film vb'ne ait) n.
  • I really liked it and thought it would make a great song and/or album title.
  • Bunu gerçekten beğendim ve bunun güzel bir parça ve/veya albüm ismi olacağını düşündüm.
  • I wasn't able to remember the title of that song.
  • O şarkının ismini hatırlayamıyordum.
  • What's the title of your new book?
  • Yeni kitabının ismi ne?
Show More (4)
title şampiyonluk n.
  • Beterbiyev has been holding the IBF title since 2019.
  • Beterbiyev 2019 yılından bu yana IBF şampiyonluğunu elinde tutuyor.
  • It was her third consecutive French final and her second title.
  • Bu onun üst üste üçüncü Fransa finali ve ikinci şampiyonluğu oldu.
  • It was her third consecutive French final and her second title.
  • Bu onun üst üste üçüncü Fransa finali ve ikinci şampiyonluğuydu.
Show More (1)
title tapu n.
  • He has title to part of this property.
  • Bu mülkün bir kısmının tapusu onun elinde.
  • The title to the house passed from father to son.
  • Evin tapusu babadan oğula geçti.
Show More (-1)
title kitap n.
  • This was her most popular title yet.
  • Bu onun şimdiye kadarki en popüler kitabıydı.
Show More (-2)
title mesleki unvan n.
  • His title was editor-in-chief.
  • Baş editör unvanını taşıyordu.
Show More (-2)