Türkçe - İngilizce Cümleler
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce Cümleler
Eşanlam
Cümleler
Araçlar
Kaynaklar
Hakkımızda
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Işıkları Söndür
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Araçlar
Kaynaklar
Hakkımızda
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Cümleler
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce Cümleler
Geçmişi Gizle
Geçmiş Detayları
Geçmişi Sil
Geçmiş :
iletişim kurmaya müsait olmamak
coşku ve neşeyle dostluk gösteren
bull’s eye lens
i know there's someone else
Geçmiş
İngilizce
Türkçe
1
unmitigated
tam anlamıyla
adj.
The Union's management of its own fisheries resources has been an
unmitigated
disaster.
Birliğin kendi balıkçılık kaynaklarını yönetmesi
tam anlamıyla
bir felaket olmuştur.
The CFP has been an
unmitigated
environmental disaster.
OBP,
tam anlamıyla
bir çevre felaketi olmuştur.
His speech was an
unmitigated
disaster.
Onun konuşması
tam anlamıyla
bir felaketti.
Show More (0)
2
unmitigated
kesin
adj.
This
unmitigated
rejection poses a problem, however.
Ancak bu
kesin
ret bir sorun teşkil etmektedir.
Show More (-2)