|
- The St Gotthard tragedy will lead to even more re-routed traffic for the valley to absorb.
- St Gotthard trajedisi, vadinin absorbe etmesi için daha da fazla yeniden yönlendirilmiş trafiğe yol açacaktır.
- I am thinking in particular of two significant areas in Portugal, Covilhã and the Ave Valley.
- Özellikle Portekiz'deki iki önemli bölgeyi düşünüyorum: Covilhã ve Ave Vadisi.
- We paid for the fumigation of Andean valleys in South America.
- Güney Amerika'daki And vadilerinin dezenfekte edilmesi için para ödedik.
- I share honourable Members' concerns about the situation in the Presevo valley.
- Sayın Üyelerin Preşova vadisindeki durumla ilgili endişelerini paylaşıyorum.
- For example, France, the Rhine valley and central Europe recently suffered flooding.
- Örneğin Fransa, Ren vadisi ve orta Avrupa yakın zamanda sel felaketine maruz kalmıştır.
- These are known as the spins and valley degree of freedom.
- Bunlar spinler ve vadi serbestlik derecesi olarak bilinir.
- These are known as the spins and valley degree of freedom.
- Bunlar dönüşler ve vadi serbestlik derecesi olarak bilinir.
- These are known as the spins and valley degree of freedom.
- Bunlar serbestlik dönüşleri ve vadi derecesi olarak bilinir.
- A river flows in the valley.
- Vadide bir nehir akar.
- The Tennessee River Valley area was very poor.
- Tennessee Nehri Vadisi bölgesi çok fakirdi.
- Without music, the world is a valley of tears.
- Müzik olmadan, dünya bir gözyaşı vadisidir.
- He sent some of his men into the valley.
- Adamlarından bazılarını vadiye gönderdi.
- The valley echoes the sound of the waterfall.
- Vadi şelalenin sesini yansıtıyor.
- This region is located in a valley.
- Bu bölge bir vadide yer almaktadır.
- Darkness still covered the valley.
- Karanlık hala vadiyi kaplamış.
- The valley of the Colosseum is enclosed by a number of hills.
- Kolezyum vadisi birkaç tepe ile çevrilidir.
- That scientist is looking for dinosaur bones in the valley.
- Şu bilim adamı vadide dinozor kemikleri arıyor.
- We hiked through a beautiful green valley.
- Biz güzel yeşil bir vadi boyunca gezdik.
- The settlers learned that the land in the valley was fertile.
- Yerleşimciler vadideki arazinin verimli olduğunu öğrendi.
- A river runs down through the valley.
- Vadi boyunca bir nehir akmaktadır.
- The lilies of the valley will flower soon.
- Vadideki zambaklar yakında çiçek açacak.
- There is a rumor that gold has been found in the valley.
- Vadide altın bulunduğuna dair bir söylenti var.
- He looked down at the valley below.
- Aşağıdaki vadiye baktı.
- This valley is very fertile.
- Bu vadi çok bereketli.
- The scientist searched for the bones of the dinosaurs in the valley.
- Bilim insanı vadide dinozorların kemiklerini aradı.
- We hiked through a beautiful green valley.
- Güzel ve yeşil bir vadide yürüyüş yaptık.
- We went down to the valley where the village is.
- Köyün olduğu vadiye gittik.
- A beautiful valley lies behind the hill.
- Tepenin ardında güzel bir vadi uzanır.
- The heavy rain brought floods in the valley.
- Şiddetli yağmur vadiye sel getirdi.
- A river flows in the valley.
- Vadide bir nehir akıyor.
- This valley is very fertile.
- Bu vadi çok verimlidir.
- That scientist is looking for dinosaur bones in the valley.
- O bilim adamı vadide dinozor kemikleri arıyor.
- He led his men and horses over snowy mountains and down into hot valleys.
- O adamlarını ve atlarını karlı dağların üzerinden götürdü ve sıcak vadilere indirdi.
- We went down to the valley where the village is.
- Köyün olduğu vadiye indik.
- We heard the echo of our voices from the other side of the valley.
- Sesimizin vadinin diğer tarafından gelen yankısını duyduk.
- He led his men and horses over snowy mountains and down into hot valleys.
- Adamlarını ve atlarını karlı dağlardan geçirdi ve sıcak vadilere indirdi.
- A river runs down through the valley.
- Vadinin içinden bir nehir akıyor.
- Tom lives on the other side of the valley.
- Tom vadinin diğer tarafında yaşıyor.
- The river runs through the valley.
- Nehir vadinin içinden geçiyor.
- If it snows on the mountain, it is cold in the valley.
- Eğer dağa kar yağarsa, vadi soğuk olur.
- He sent some of his men into the valley.
- Bazı adamlarını vadiye gönderdi.
- The valley echoes the sound of the waterfall.
- Vadi şelalenin sesini yankılıyor.
- If it snows on the mountain, it is cold in the valley.
- Eğer dağda kar yağarsa, vadide hava soğuktur.
- This region is located in a valley.
- Bu bölge bir vadide yer alıyor.
- The valley was twenty miles wide.
- Vadi yirmi mil genişliğinde.
- Their hut is situated in the valley.
- Kulübeleri vadinin içinde.
- Darkness still covered the valley.
- Karanlık hala vadiyi kaplıyordu.
- We took a walk in a beautiful green valley.
- Güzel, yeşil bir vadide yürüyüşe çıktık.
- The valley was twenty miles wide.
- Vadi yirmi mil genişliğindeydi.
- Their hut is situated in the valley.
- Onların kulübesi vadide yer almaktadır.
- In the valley, the violets came out early.
- Vadide menekşeler erken açtı.
- I liked the room overlooking the valley.
- Vadiye bakan odayı sevdim.
- We heard the echo of our voices from the other side of the valley.
- Sesimizin yankısını vadinin diğer tarafından duyduk.
- The settlers learned that the land in the valley was fertile.
- Göçmenler vadideki toprağın verimli olduğunu öğrendiler.
- The valley of the Colosseum is enclosed by a number of hills.
- Kolezyum vadisi birkaç tepeyle çevrilidir.
Show More (52)
|
