| 1 |
vintage |
eski |
adj. |
|
- I bought it at the vintage clothing store.
- Onu eski giysi dükkanından aldım.
- She sells a vintage hat.
- Eski bir şapka satıyor.
- Did you find these at a vintage clothing shop?
- Bunları eski kıyafet dükkanında mı buldun?
- I bought it at the vintage clothing store.
- Eski giyim mağazasından aldım.
Show More (1)
|
| 2 |
vintage |
klasik |
adj. |
|
- Mary was wearing a vintage skirt and a wool hat.
- Mary klasik bir etek ve yün bir şapka giyiyordu.
- Tom was wearing a vintage T-shirt.
- Tom klasik bir tişört giyiyordu.
Show More (-1)
|
| 3 |
vintage |
bağbozumu |
n. |
|
- Alas, the 2000 vintage still goes along with this curious tradition.
- Ne yazık ki, 2000 yılı bağbozumu hala bu ilginç geleneği sürdürmektedir.
Show More (-2)
|
