|
- Before a wedding, the pre-nuptial agreement can be significant.
- Düğünden önce, evlilik öncesi anlaşma önemli olabilir.
- Yes, the man who performed the wedding ceremony was a real justice of the peace.
- Evet, düğünü yapan adam gerçek bir sulh hakimiydi.
- I needn't have bought that suit for the wedding, because Tom's got a spare one in my size.
- Düğün için o takımı getirmeme gerek yoktu. Çünkü Tom'un benim ölçümde bir yedeği var.
- Tom and Mary didn't invite John to their wedding.
- Tom ve Mary John'u düğünlerine davet etmediler.
- Tom showed up at John and Mary's wedding.
- Tom, John ve Mary'nin düğününe geldi.
- We need to get to the wedding.
- Düğüne gitmemiz gerek.
- I regret singing that song at Tom and Mary's wedding.
- Tom ve Mary'nin düğününde o şarkıyı söylediğim için pişmanım.
- The wedding is in two weeks.
- Düğün iki hafta içinde.
- How long have you been planning this wedding?
- Bu düğünü ne kadar süredir planlıyorsun?
- Will you be at Tom and Mary's wedding?
- Tom ve Mary'nin düğününde olacak mısın?
- Have you ever been to a wedding?
- Hiç düğüne gittin mi?
- Where is the wedding to be?
- Düğün nerede yapılıyor?
- When's the wedding?
- Düğün ne zaman?
- No one from Tom's family attended the wedding.
- Tom'un ailesinden kimse düğüne katılmadı.
- If I remember correctly, that's the song Tom sang at Mary's wedding.
- Hatırladığım kadarıyla Tom Mary'nin düğününde bu şarkıyı söylemişti.
- It looks like a wedding.
- Düğüne benziyor.
- Tom flew to Boston to attend his daughter's wedding.
- Tom kızının düğününe katılmak için Boston'a uçtu.
- Were you at Tom and Mary's wedding?
- Tom ve Mary'nin düğününde miydin?
- They invited me to the wedding.
- Beni düğüne davet ettiler.
- Here's a list of people I want to invite to our wedding.
- Benim bizim düğünümüze davet etmek istediğim insanların bir listesi burada.
- He wants to be a husband at every wedding, and the deceased at every funeral.
- Her düğünde koca, her cenazede merhum olmak istiyor.
- I don't know if there's going to be a wedding.
- Bir düğün olacak mı bilmiyorum.
- It was a small wedding.
- Küçük bir düğündü.
- Have you set a date for your wedding?
- Düğün için bir tarih belirlediniz mi?
- Tom and Mary are busy planning their wedding.
- Tom ve Mary düğünlerini planlamakla meşgul.
- She approved of the wedding.
- Düğünü onayladı.
- The wedding ceremony was shorter than Tom expected it to be.
- Düğün töreni Tom'un beklediğinden daha kısa sürdü.
- Let the wedding begin.
- Düğün başlasın.
- A few days later the wedding took place.
- Birkaç gün sonra düğün gerçekleşti.
- They did not invite me to their wedding.
- Beni düğünlerine davet etmediler.
- What kind of wedding do you want?
- Ne tarz bir düğün istiyorsunuz?
- Are you going to Tom and Mary's wedding?
- Tom ve Mary'nin düğününe gidiyor musun?
- Tom and Mary are expecting a lot of people to attend their wedding.
- Tom ve Mary düğünlerine çok sayıda insanın katılmasını bekliyorlar.
- Tom and Mary had a Celtic wedding.
- Tom ve Mary bir Kelt düğünü yaptılar.
- They had decided to put the wedding off until her brother came home from abroad.
- Kardeşi yurt dışından dönene kadar düğünü ertelemeye karar vermişlerdi.
- She was a bridesmaid at the wedding.
- Düğünde nedimeydi.
- Who do you plan to invite to your wedding?
- Düğününe kimi davet etmeyi düşünüyorsun?
- Tom wants me to plan the wedding.
- Tom düğünü planlamamı istiyor.
- I was invited to their wedding.
- Onların düğününe davet edildim.
- How many people did you invite to your wedding?
- Düğününüze kaç kişi davet ettiniz?
- When will her wedding be held?
- Onun düğünü ne zaman yapılacak?
- I didn't want to go to your wedding.
- Düğününe gitmek istemedim.
- Would you call me for your wedding party?
- Düğünün için beni arar mısın?
- She wants to wait until the wedding.
- Düğüne kadar beklemek istiyor.
- Their wedding is tomorrow.
- Onların düğünü yarın.
- Tom had to tell his brother that he couldn't afford to attend his wedding.
- Tom, kardeşine düğününe katılamayacak durumda olduğunu söylemek zorunda kaldı.
- They were having a discussion about the wedding.
- Düğün hakkında tartışıyorlardı.
- We don't know why but, at the last minute, Mary called off the wedding.
- Nedenini bilmiyoruz ama Mary son dakikada düğünü iptal etti.
- The wedding will take place at the end of October.
- Düğün, Ekim sonunda gerçekleşecek.
- The wedding is still a few days away.
- Düğüne hala birkaç gün var.
- Would you sing at our wedding?
- Düğünümüzde şarkı söyler misin?
- We are busy preparing for our wedding and honeymoon.
- Düğün ve balayımız için hazırlık yapmakla meşgulüz.
- On the day of the wedding, we arrived at our teacher's house.
- Düğün günü öğretmenimizin evine vardık.
- Everyone listened and was very happy, thinking this wedding was both original and meaningful.
- Herkes dinledi ve çok mutluydu, düğünün özgün ve anlamlı olduğunu düşündüler.
- Have you shown Tom your wedding pictures?
- Tom'a düğün fotoğraflarınızı gösterdiniz mi?
- Did Tom sing at your wedding?
- Tom senin düğünde şarkı söyledi mi?
- Although I speak passable French, don't expect me to be able to give a speech at Jérôme's wedding.
- Fena olmayan bir Fransızcam olsa da, Jérôme'un düğününde konuşma yapmamı beklemeyin.
- Dan's father attended the wedding.
- Dan'ın babası düğüne katıldı.
- He played a Turkish folk tune on his baglama at a Kurdish wedding in Germany.
- Almanya'daki bir Kürt düğününde bağlamasıyla bir türkü çaldı.
- What kind of a wedding do you want?
- Nasıl bir düğün istiyorsunuz?
- They announced the date of their wedding in the newspaper.
- Onlar gazetede düğünlerinin tarihini ilan ettiler.
- Jamal is going to help me with the wedding.
- Jamal düğünde bana yardım edecek.
- I managed to get permission from my parents for my wedding.
- Düğünüm için ailemden izin almayı başardım.
- Sami cancelled the wedding.
- Sami düğünü iptal etti.
- Tom and Mary didn't invite me to their wedding.
- Tom ve Mary beni düğünlerine davet etmediler.
- When did the wedding take place?
- Düğün ne zaman gerçekleşti?
- Tom and I invited Mary to our wedding.
- Tom ve ben Mary'yi düğünümüze davet ettik.
- How long have you been planning this wedding?
- Bu düğünü ne zamandır planlıyorsunuz?
- It was a beautiful wedding ceremony.
- O güzel bir düğün töreniydi.
- How was the wedding?
- Düğün nasıldı?
- I have a wedding to plan.
- Planlamam gereken bir düğün var.
- Tom trimmed his beard for the wedding.
- Tom düğün için sakallarını kesti.
- I don't want a big wedding.
- Büyük bir düğün istemiyorum.
- Orange blossoms are the symbol of wedding.
- Portakal çiçekleri düğünün sembolüdür.
- Sami is in Egypt, attending a wedding.
- Sami Mısır'da bir düğüne katılıyor.
- Figaro invited us to his wedding, but when we arrived everyone had already left.
- Figaro bizi düğününe davet etti ama biz gittiğimizde herkes çoktan gitmişti.
- The wedding was held last week.
- Düğün, geçen hafta düzenlendi.
- I don't want Tom at our wedding.
- Düğünümüzde Tom'u istemiyorum.
- How many people have you invited to your wedding?
- Düğününüze kaç kişiyi davet ettiniz?
- What kind of wedding do you want?
- Ne tarz bir düğün istiyorsun?
- We've postponed our wedding until October.
- Düğünümüzü Ekim ayına kadar erteledik.
- She spent so much time and energy preparing that wedding.
- O düğüne hazırlanırken çok fazla zaman ve enerji harcadı.
- Tom attended John and Mary's wedding.
- Tom, John ve Mary'nin düğününe katıldı.
- I think Tom could sing at your wedding.
- Sanırım Tom sizin düğününüzde şarkı söyleyebilir.
- We called off the wedding.
- Düğünü iptal ettik.
- It is strange that you know nothing about her wedding.
- Onun düğünü hakkında bir şey bilmemen tuhaf.
- Tom and Mary invited John and Alice to their wedding.
- Tom ve Mary, John ve Alice'i düğünlerine davet ettiler.
- Tom's parents didn't attend his wedding.
- Tom'un ailesi düğününe katılmadı.
- Tom attended the wedding.
- Tom düğüne katıldı.
- He put off his wedding because of a traffic accident.
- Trafik kazası yüzünden düğününü erteledi.
- We had a traditional church wedding.
- Geleneksel bir kilise düğünümüz vardı.
- Tom and Mary are busy planning their wedding.
- Tom ve Mary düğünlerini planlamakla meşguller.
- It's possible that we won't be able to get to Boston in time for the wedding.
- Düğün için zamanında Boston'a varamayacağımız olasıdır.
- I would love to hear about how your wedding planning is going!
- Düğün planlamalarınızın nasıl gittiğini duymak isterim!
- Tom and Mary had a medieval wedding.
- Tom ve Mary'nin ortaçağ düğünü vardı.
- The wedding will be held in a 17th century church.
- Düğün 17. yüzyıldan kalma bir kilisede yapılacak.
- Mary is a wedding planner.
- Mary bir düğün planlayıcısı.
- Our wedding is tomorrow.
- Düğünümüz yarın.
- No wedding would be complete without a fight.
- Hiçbir düğün kavga olmadan tamamlanmazdı.
- It was a perfect day for a wedding.
- Düğün için mükemmel bir gündü.
- I suppose you want me to invite Tom to the wedding.
- Sanırım Tom'u düğüne davet etmemi istiyorsun.
- We don't want to go to your wedding.
- Düğününe gitmek istemiyoruz.
- Tom told Mary that he wouldn't be at her wedding.
- Tom Mary'ye onun düğününde olmayacağını söyledi.
- What kind of a wedding do you want?
- Ne tür bir düğün istiyorsun?
- The average American wedding costs about $30,000.
- Ortalama bir Amerikan düğünü yaklaşık 30.000 dolara mal oluyor.
- It resembles a wedding.
- Bu bir düğüne benziyor.
- There's not going to be a wedding.
- Bir düğün olmayacak.
- The drinks at Tom's daughter's wedding cost him a bundle.
- Tom'un kızının düğünündeki içkiler ona çok pahalıya mal oldu.
- No one from Tom's family attended the wedding.
- Tom'un ailesinden hiç kimse düğüne katılmadı.
- Their wedding is tomorrow.
- Düğünleri yarın.
- He wants to be a husband at every wedding, and the deceased at every funeral.
- O her düğünde bir koca ve her cenazede merhum olmak istiyor.
- The wedding was moved.
- Düğün taşındı.
- Our wedding plans have changed.
- Düğün planlarımız değişti.
- We were all present at her wedding.
- Hepimiz onun düğünündeydik.
- Tom might be able to sing at your wedding.
- Tom düğününde şarkı söyleyebilir.
- Maybe Tom could sing at your wedding.
- Belki Tom senin düğününde şarkı söyleyebilir.
- What did Tom sing at your wedding?
- Tom senin düğününde hangi şarkıyı söyledi?
- Everything must be in perfect order for the wedding.
- Düğün için her şey kusursuz bir düzen içinde olmalıdır.
- What's the average cost of a wedding?
- Bir düğünün ortalama maliyeti nedir?
- They set the time and place of the wedding.
- Onlar düğünün zamanını ve yerini belirlediler.
- It is strange that you know nothing about her wedding.
- Düğünü hakkında hiçbir şey bilmemen çok garip.
- The woman cries before the wedding and the man afterwards.
- Kadın düğünden önce erkek düğünden sonra ağlar.
- The teacher and her partner took the people attending the wedding to a park.
- Öğretmen ve partneri düğüne katılan insanları bir parka götürdü.
- Do you think Tom would sing at our wedding?
- Tom'un düğünümüzde şarkı söyleyeceğini düşünüyor musun?
- It resembles a wedding.
- Düğüne benziyor.
- Were you at Tom and Mary's wedding?
- Sen Tom ve Mary'nin düğününde miydin?
- Tom didn't invite Mary to his wedding.
- Tom Mary'yi düğününe çağırmadı.
- She was a bridesmaid at the wedding.
- O, düğünde bir nedimeydi.
- The wedding ceremony was shorter than Tom expected it to be.
- Düğün töreni Tom'un onun olmasını umduğundan daha kısaydı.
- Did Tom sing at your wedding?
- Tom senin düğününde şarkı söyledi mi?
- When will her wedding be held?
- Düğünü ne zaman olacak?
- The other animals of the forest came to watch the wedding dance, and they, too, danced all night in the moonlight.
- Ormanın diğer hayvanları düğün dansını izlemeye geldi ve onlar da bütün gece ay ışığı altında dans ettiler.
- Are you going to invite Tom to your wedding?
- Tom'u düğününe davet edecek misin?
- I've got a wedding to plan.
- Planlamam gereken bir düğün var.
- Tom didn't know Mary thought he should invite John and Alice to their wedding.
- Tom, Mary'nin John ve Alice'i düğünlerine davet etmesi gerektiğini düşündüğünü bilmiyordu.
- I bought myself a new suit for the wedding.
- Düğün için kendime yeni bir takım elbise aldım.
- Tom said he would come to the wedding.
- Tom düğüne geleceğini söyledi.
- What will you give me at my wedding?
- Düğünümde bana ne vereceksin?
- I was at your wedding.
- Düğünündeydim.
- Tom sang at our wedding.
- Tom düğünümüzde şarkı söyledi.
- You should've attended the wedding.
- Düğüne katılman gerekir.
- Did you come to my wedding?
- Düğünüme geldiniz mi?
- I wanted my parents to be at my wedding, but they refused to come.
- Ebeveynlerimin düğünümde olmasını istedim ama onlar gelmeyi reddetti.
- It was a small wedding.
- O küçük bir düğündü.
- She couldn't go to the wedding.
- Düğüne gidemedi.
- The amount of money they spent on the wedding is frightening.
- Onların düğün için harcadıkları para korkutucu.
- No wedding would be complete without a fight.
- Hiçbir düğün kavgasız olmaz.
- There's going to be a wedding.
- Bir düğün olacak.
- Did you come to my wedding?
- Düğünüme geldin mi?
- Planning the wedding before proposing is putting the cart before the horse.
- Evlenme teklif etmeden önce düğünü planlamak, yol yordamsız iş görmektir.
- We need to get to the wedding.
- Düğüne gitmemiz gerekiyor.
- Yanni will be attending the wedding.
- Yanni düğüne gelecek.
- Tom has no intention of going to Mary's wedding.
- Tom'un Mary'nin düğününe gitmeye niyeti yok.
- The bride's father showed up late for the wedding ceremony.
- Gelinin babası düğün törenine geç geldi.
- We've postponed our wedding until October.
- Düğünümüzü Ekim'e erteledik.
- The wedding will take place in three months.
- Düğün üç ay içinde gerçekleşecek.
- Yanni will be attending the wedding.
- Yanni düğüne katılacak.
- My wedding has to be perfect.
- Düğünüm mükemmel olmalı.
- Tom didn't go to John and Mary's wedding.
- Tom, John ve Mary'nin düğününe gitmedi.
- The wedding took place at the Ritz Hotel.
- Düğün Ritz Otel'de gerçekleşti.
- She sang one of her own songs in her wedding.
- O, düğününde kendi şarkılarından birini söyledi.
- We've all come to Boston to attend Tom and Mary's wedding.
- Hepimiz Tom ve Mary'nin düğününe katılmak için Boston'a geldik.
- We are busy preparing for our wedding and honeymoon.
- Düğünümüz ve balayımız için hazırlanmakla meşgulüz.
- How many people have you invited to your wedding?
- Düğününe kaç kişiyi davet ettin?
- Tom went to a wedding last weekend.
- Tom geçen hafta sonu bir düğüne gitti.
- I'm going to be singing a cappella at a friend's wedding ceremony.
- Bir arkadaşımın düğün töreninde akapella söyleyeceğim.
- When will her wedding be held?
- Onun düğünü ne zaman düzenlenir?
- Can we talk about the wedding?
- Düğün hakkında konuşabilir miyiz?
- Tom apparently didn't want to go to Mary and John's wedding.
- Görünüşe bakılırsa, Tom, Mary ve John'un düğününe gitmek istemiyordu.
- The wedding was put off.
- Düğün ertelendi.
- Tom showed up at John and Mary's wedding.
- Tom John ve Mary'nin düğününe geldi.
- The average American wedding costs about $30,000.
- Ortalama bir Amerikan düğünü yaklaşık 30 bin dolara mal olur.
- The evening before the wedding, Mary was still calm as a cucumber.
- Düğünden önceki akşam Mary hâlâ bir salatalık kadar sakindi.
- I was at your wedding.
- Ben sizin düğününüzdeydim.
- I think Tom could sing at your wedding.
- Bence Tom düğününde şarkı söyleyebilir.
- It was a perfect day for a wedding.
- Bir düğün için mükemmel bir gündü.
- Where is the wedding to be?
- Düğün nerede olacak?
- Tom put off his wedding because of a traffic accident.
- Tom bir trafik kazası yüzünden düğününü erteledi.
- Why didn't you invite Tom to your wedding?
- Düğününe Tom'u niye çağırmadın?
- She couldn't go to the wedding.
- O düğüne gidemedi.
- Have you shown Tom your wedding pictures?
- Düğün resimlerini Tom'a gösterdin mi?
- Tom told Mary that he wouldn't be at her wedding.
- Tom, Mary'ye düğününe gelmeyeceğini söyledi.
- The wedding is still a few days away.
- Düğüne hâlâ birkaç gün var.
- I'm supposed to go to Australia next week to attend a wedding.
- Gelecek hafta bir düğüne katılmak için Avustralya'ya gitmem gerekiyor.
- Tom and Mary have called the wedding off.
- Tom ve Mary düğünü iptal ettiler.
- Figaro invited us to his wedding, but when we arrived everyone had already left.
- Figaro bizi düğününe davet etti ama geldiğimizde herkes çoktan ayrılmıştı.
- What's the average cost of a wedding?
- Bir düğünün ortalama fiyatı nedir?
- She's a wedding consultant.
- O bir düğün danışmanı.
- Tom and I invited Mary to our wedding.
- Tom ve ben Mary'i düğünümüze davet ettik.
- They were having a discussion about the wedding.
- Onlar düğün hakkında tartışıyorlardı.
- I want to dance at my granddaughter's wedding.
- Torunumun düğününde dans etmek istiyorum.
- You had better set some money apart for your wedding.
- Düğününüz için biraz para ayırsanız iyi olur.
- Tom and Mary's wedding is in three days.
- Tom ve Mary'nin düğünü üç gün sonra.
- Tom and Mary have called the wedding off.
- Tom ve Mary düğünü iptal etti.
- Tom and Mary told nobody about the wedding.
- Tom ve Mary düğünden hiç kimseye bahsetmedi.
- Fadil found another excuse to delay the wedding.
- Fadıl düğünü ertelemek için başka bir bahane buldu.
- It's surprising that you haven't heard anything about her wedding.
- Düğünü hakkında hiçbir şey duymamış olmanız şaşırtıcı.
- The teacher and her partner took the people attending the wedding to a park.
- Öğretmenimiz ve eşi düğüne katılanları bir parka götürdüler.
- Tom and Mary's wedding is in three days.
- Tom ve Mary'nin düğünü birkaç gün içinde.
- The wedding ceremony will be held regardless of the weather.
- Düğün töreni hava nasıl olursa olsun yapılacak.
- I wouldn't miss your wedding for anything.
- Düğününü hiçbir şey için kaçırmazdım.
- What kind of music do you want at your wedding?
- Düğününüzde ne tür bir müzik istiyorsunuz?
- I've got a wedding to plan.
- Planlayacak bir düğünüm var.
- Tom's parents didn't attend his wedding.
- Tom'un anne ve babası onun düğününe katılmadılar.
- I wanted my parents to be at my wedding, but they refused to come.
- Ailemin düğünümde olmasını istedim ama gelmeyi reddettiler.
- I've got a wedding to go to.
- Gitmem gereken bir düğün var.
- It was a beautiful wedding ceremony.
- Çok güzel bir düğün töreniydi.
- I'm not sure I'm going to Tom's wedding.
- Tom'un düğününe gideceğimden emin değilim.
- I thought it was a nice wedding.
- Güzel bir düğün olduğunu düşünmüştüm.
- Everybody made it to the wedding.
- Herkes düğüne gelmeyi başardı.
- I have no intention of going to your wedding.
- Düğününe gitmeye niyetim yok.
- Tom and Mary invited me to their wedding.
- Tom ve Mary beni düğünlerine davet ettiler.
- I forgot the wedding date.
- Düğün tarihini unuttum.
- Marvin and Velma were unable to attend the wedding.
- Marvin ve Velma düğüne katılamadılar.
- It appears to be a wedding.
- Görünüşe göre bir düğün var.
- Tom didn't have a wedding ring.
- Tom'un bir düğün yüzüğü yoktu.
- Do you think Tom would sing at our wedding?
- Sence Tom düğünümüzde şarkı söyler mi?
- Everything must be in perfect order for the wedding.
- Düğün için her şey mükemmel olmalı.
- I agreed to sing at Tom and Mary's wedding.
- Tom ve Mary'nin düğününde şarkı söylemeyi kabul ettim.
- During the wedding rehearsal, he was almost too nervous to speak.
- Düğün provasında, konuşmak için neredeyse çok sinirliydi.
- The Princess and the Irishman recognised each other, and were married, and had a great wedding that lasted for a year and a day.
- Prenses ve İrlandalı birbirlerini tanıdılar, evlendiler ve bir yıl bir gün süren harika bir düğün yaptılar.
- They did not invite me to their wedding.
- Onlar beni düğünlerine davet etmediler.
- Tom didn't know Mary thought he should invite John and Alice to their wedding.
- Tom Mary'nin, John ve Alice'i düğünlerine davet etmesi gerektiğini düşündüğünü bilmiyordu.
- During the wedding rehearsal, he was almost too nervous to speak.
- Düğün provası sırasında neredeyse konuşamayacak kadar gergindi.
- Why didn't you invite Tom to your wedding?
- Tom'u neden düğününe davet etmedin?
- I didn't invite Tom to my wedding.
- Tom'u düğünüme davet etmedim.
- Tom said he wasn't going to John and Mary's wedding.
- Tom, John ve Mary'nin düğününe gitmeyeceğini söyledi.
- It's possible that we won't be able to get to Boston in time for the wedding.
- Düğün için Boston'a zamanında varamayabiliriz.
- There's not going to be a wedding.
- Düğün olmayacak.
- She approved of the wedding.
- O, düğünü onayladı.
- She was dressed all in white for the wedding.
- O, düğün için tamamen beyaz giymiş.
- It was a beautiful wedding.
- Çok güzel bir düğündü.
- You were at my wedding.
- Sen benim düğünümdeydin.
- I have no intention of going to your wedding.
- Düğününüze gitmeye hiç niyetim yok.
- Most women dream of a splendid wedding.
- Çoğu kadın muhteşem bir düğün hayal eder.
- I took it for granted that she would come to our wedding.
- Düğünümüze geleceğini garanti gördüm.
- Tom and I were both at John and Mary's wedding.
- Hem Tom hem de ben John ve Mary'nin düğünündeydik.
- They wanted a wedding picture in front of the Eiffel Tower.
- Eyfel Kulesi'nin önünde bir düğün resmi istediler.
- He played a Turkish folk tune on his baglama at a Kurdish wedding in Germany.
- Almanya'da bir Kürt düğününde bağlamasıyla bir Türk halk ezgisi çaldı.
- How many people were at your wedding?
- Düğününde kaç kişi vardı?
- Why didn't you come to my wedding?
- Neden düğünüme gelmedin?
- Tom didn't invite Mary to his wedding.
- Tom, Mary'i düğününe davet etmedi.
- The other animals of the forest came to watch the wedding dance, and they, too, danced all night in the moonlight.
- Ormandaki diğer hayvanlar da düğün dansını izlemeye geldiler ve onlar da bütün gece ay ışığında dans ettiler.
- What kind of music do you want at your wedding?
- Düğününde ne tür müzik istiyorsun?
- Tom wasn't invited to his sister's wedding.
- Tom kız kardeşinin düğününe davet edilmemişti.
- What did Tom sing at your wedding?
- Tom düğününüzde ne söyledi?
- When did the wedding take place?
- Düğün ne zaman yapıldı?
- The woman cries before the wedding and the man afterwards.
- Kadın düğünden önce, erkek de sonra ağlar.
- I thought you might need some help getting ready for your wedding.
- Düğüne hazırlanmak için yardıma ihtiyacın olabileceğini düşündüm.
- Tom thought that Mary wouldn't want him at her wedding.
- Tom, Mary'nin onu düğününde istemeyeceğini düşündü.
- Tom didn't invite Mary to his wedding.
- Tom Mary'yi düğününe davet etmedi.
- A wedding is a significant moment in life.
- Düğün hayatın önemli bir anıdır.
- Tom apparently didn't want to go to Mary and John's wedding.
- Tom görünüşe göre Mary ve John'un düğününe gitmek istemedi.
- Sami is attending a wedding.
- Sam bir düğüne katılıyor.
- My cousin invited me to her wedding.
- Kuzenim beni düğününe davet etti.
- She's a wedding consultant.
- O bir düğün danışmanıdır.
- It looks like a wedding.
- Bu bir düğün gibi görünüyor.
- The amount of money they spent on the wedding is frightening.
- Düğün için harcadıkları para korkutucu.
- I'm headed for my sister's wedding.
- Kız kardeşimin düğününe gidiyorum.
- I wasn't the one who sang at Tom and Mary's wedding.
- Tom ve Mary'nin düğününde şarkı söyleyen ben değildim.
- It would be wonderful if you could sing at our wedding.
- Düğünümüzde söyleyebilsen şahane oldurdu.
- The wedding was celebrated at ten.
- Düğün saat onda kutlandı.
- Tomorrow's Tom's wedding day.
- Tom'un düğünü yarın.
- Did you come to my wedding?
- Sen benim düğünüme geldin mi?
- I'll be singing a song at Tom and Mary's wedding.
- Tom ve Mary'nin düğününde bir şarkı söyleyeceğim.
- There was a big reception after the wedding.
- Düğünden sonra büyük bir resepsiyon vardı.
- I will be in New Orleans in April for my cousin's wedding.
- Kuzenimin düğünü için nisan ayında New Orleans'ta olacağım.
- What kind of wedding do you want?
- Ne tür bir düğün istiyorsun?
- I want Tom to sing at our wedding.
- Tom'un düğünümüzde şarkı söylemesini istiyorum.
- Jamal is going to help me with the wedding.
- Jamal düğün için bana yardım edecek.
- I'm supposed to go to Australia next week to attend a wedding.
- Gelecek hafta, bir düğüne katılmak için Avustralya'ya gitmem gerekiyor.
- Will you go to Tom's wedding?
- Tom'un düğününe gidecek misin?
- Why didn't you come to my wedding?
- Sen neden düğünüme gelmedin?
- They decided on the date and location of their wedding.
- Düğün tarihini ve yerini kararlaştırdılar.
- They had a fairytale wedding.
- Peri masalı gibi bir düğünleri vardı.
- I held a wedding ceremony last month.
- Geçen ay bir düğün töreni düzenledim.
- The groom was getting cold feet just minutes before the wedding.
- Damat düğünden birkaç dakika önce korkmaya başlamıştı.
- Tom thought that Mary wouldn't want him at her wedding.
- Tom Mary'nin onu düğününde istemeyeceğini düşündü.
- I will be in New Orleans in April for my cousin's wedding.
- Nisan'da kuzenimin düğünü için New Orleans'ta olacağım.
- I've been invited to Tom's wedding, but Mary hasn't.
- Tom'un düğününe ben davet edildim ama Mary edilmedi.
- The wedding took place in the Ritz Hotel.
- Düğün Ritz Otel'de gerçekleşti.
- Why didn't you invite Tom to your wedding?
- Neden Tom'u düğününe davet etmedin?
- Tom showed me the pictures he took at the wedding.
- Tom bana düğünde çektiği fotoğrafları gösterdi.
- It resembles a wedding.
- Bir düğünü andırıyor.
- You had better set some money apart for your wedding.
- Düğünün için kenara biraz para koysan iyi olur.
- I promised I'd attend Tom and Mary's wedding.
- Tom ve Mary'nin düğününe katılacağıma söz verdim.
- She wanted to have a lovely wedding.
- Güzel bir düğün yapmak istiyordu.
- Have you ever been to a wedding?
- Bir düğüne gittin mi hiç?
- You took pictures at the wedding, didn't you?
- Düğünde fotoğraf çektin değil mi?
- They had decided to put the wedding off until her brother came home from abroad.
- Erkek kardeşi yurt dışından dönünceye kadar düğünü ertelemeye karar verdiler.
- What did you think of the wedding?
- Düğün hakkında ne düşünüyorsun?
- Tom and Mary invited me to their wedding.
- Tom ve Mary beni düğünlerine davet etti.
- Who do you plan to invite to your wedding?
- Düğününüze kimi davet etmeyi planlıyorsunuz?
- Planning the wedding before proposing is putting the cart before the horse.
- Evlilik teklif etmeden önce düğün planlamak, işi tersinden yapmaktır.
- Sami caused a scene at Layla's wedding.
- Sami, Leyla'nın düğününde bir rezalete neden oldu.
- Tom and Mary haven't decided on a date for their wedding yet.
- Tom ve Mary düğünleri için henüz bir tarih belirlemediler.
- Tom wasn't invited to his sister's wedding.
- Tom kız kardeşinin düğününe davet edilmedi.
- The drinks at Tom's daughter's wedding cost him a bundle.
- Tom'un kızının düğünündeki içkiler ona pahalıya patladı.
- They set the time and place of the wedding.
- Düğünün zamanını ve yerini belirlediler.
- Where was the wedding held?
- Düğün nerede yapıldı?
- Everyone listened and was very happy, thinking this wedding was both original and meaningful.
- Herkes dinledi ve bu düğünün hem orijinal hem de anlamlı olduğunu düşünerek çok mutlu oldu.
- Dan's father attended the wedding.
- Dan'in babası düğüne katıldı.
- Have you been invited to their wedding?
- Düğünlerine davetli miydiniz?
- The wedding's been called off.
- Düğün iptal edildi.
- Sami is attending a wedding.
- Sami bir düğüne katılıyor.
- Their wedding will be tomorrow.
- Düğünleri yarın olacak.
- Tom's parents didn't attend his wedding.
- Tom'un ebeveynleri düğününe katılmadılar.
- Tom and Mary had to postpone their wedding.
- Tom ve Mary düğünlerini ertelemek zorunda kaldılar.
- Aren't you going to Tom and Mary's wedding?
- Tom ve Mary'nin düğününe gitmiyor musun?
- Tom and Mary didn't invite John to their wedding.
- Tom ve Mary, John'u düğünlerine davet etmediler.
- Tom and Mary had a beautiful wedding.
- Tom ve Mary çok güzel bir düğün yaptılar.
- I was invited to their wedding.
- Düğünlerine davetliydim.
- How many came to your wedding?
- Düğününüze kaç kişi geldi?
- I'm not going Tom and Mary's wedding.
- Tom ve Mary'nin düğününe gitmeyeceğim.
- I have to go to a wedding tomorrow.
- Yarın bir düğüne gitmeliyim.
- I don't want Tom at our wedding.
- Tom'u düğünümüzde istemiyorum.
- Tom and Mary had a Celtic wedding.
- Tom ve Mary'nin bir Kelt düğünü vardı.
- Only immediate family members attended Tom and Mary's wedding.
- Tom ve Mary'nin düğününe sadece yakın aile üyeleri katıldı.
- It would be wonderful if you could sing at our wedding.
- Düğünümüzde şarkı söylersen harika olur.
- She wanted to postpone the wedding.
- Kadın düğünü ertelemek istiyordu.
- It resembles a wedding.
- Bu bir düğünü andırıyor.
- I don't know if there's going to be a wedding.
- Bir düğün olup olmayacağını bilmiyorum.
- The wedding was moved.
- Düğün ertelendi.
- She spent so much time and energy preparing that wedding.
- O düğünü hazırlamak için çok fazla zaman ve enerji harcadı.
- I took it for granted that she would come to our wedding.
- Düğünümüze geleceğine kesin gözüyle bakıyordum.
- Your wedding is going to be fabulous and unforgettable.
- Düğününüz muhteşem ve unutulmaz olacak.
- Are you going to Tom and Mary's wedding?
- Tom ve Mary'nin düğününe gidecek misin?
- Our teacher also said that her wedding wouldn't be the same as other people's; we asked how it would be different, but she didn't say.
- Öğretmenimiz kendi düğününün diğer insanlarınkiyle aynı olmayacağını da söyledi; ne farkı olacağını sorduk ama söylemedi.
- How can I cancel my wedding?
- Düğünümü nasıl iptal edebilirim?
- He bought himself a new suit for the wedding.
- Düğün için kendine yeni bir takım elbise aldı.
- Dan made a speech at the wedding.
- Dan düğünde bir konuşma yaptı.
- Ten years after the wedding, everything is just routine.
- Düğünden on yıl sonra, her şey rutin.
- Tom and Mary had a medieval wedding.
- Tom ve Mary'nin bir orta çağ düğünü vardı.
- Tom couldn't go to John and Mary's wedding.
- Tom, John ve Mary'nin düğününe gidemedi.
- Your wedding is going to be fabulous and unforgettable.
- Düğünün muhteşem ve unutulmaz olacak.
- I'm having a wedding in a month.
- Bir ay içinde düğünüm var.
- Tom didn't come to my wedding.
- Tom düğünüme gelmedi.
- He trimmed his beard for the wedding.
- Düğün için sakalını kesmiş.
- She wanted to postpone the wedding.
- O, düğünü ertelemek istedi.
- I'm not sure that I'm going to Tom's wedding.
- Tom'un düğününe gideceğimden emin değilim.
- Tom showed me the pictures he took at the wedding.
- Tom bana düğünde çektiği resimleri gösterdi.
- Are you planning to be at Tom and Mary's wedding?
- Tom ve Mary'nin düğününde olmayı planlıyor musun?
- I called off my wedding.
- Düğünümü iptal ettim.
- They decided on the date and location of their wedding.
- Onlar düğünlerinin tarihine ve yerine karar verdi.
- Have you been invited to their wedding?
- Onların düğününe davet edildin mi?
- Most women dream of a splendid wedding.
- Çoğu kadın görkemli bir düğün hayal eder.
- Everybody made it to the wedding.
- Herkes düğüne yetişti.
- The wedding is still a few days away.
- Düğün hâlâ birkaç gün uzakta.
- He put off his wedding because of a traffic accident.
- Bir trafik kazası yüzünden düğününü erteledi.
- The wedding took place in the Ritz Hotel.
- Düğün Ritz Oteli'nde gerçekleşti.
- I gave a speech at the wedding yesterday.
- Dün düğünde bir konuşma yaptım.
- They wanted a wedding picture in front of the Eiffel Tower.
- Eyfel Kulesi'nin önünde bir düğün fotoğrafı çektirmek istediler.
- The wedding ceremony will be held regardless of the weather.
- Düğün töreni hava koşullarından bağımsız olarak düzenlenecek.
- The wedding will take place next spring.
- Düğün, önümüzdeki bahar yapılacak.
- It was a beautiful wedding.
- O güzel bir düğündü.
- Tom put off his wedding because of a traffic accident.
- Tom, bir trafik kazasından dolayı düğününü erteledi.
- How are your wedding plans coming?
- Düğün planlarınız nasıl gidiyor?
- Sami caused a scene at Layla's wedding.
- Sami, Layla'nın düğününde olay çıkardı.
- You took pictures at the wedding, didn't you?
- Düğünde fotoğraf çektin, değil mi?
- Tom was the best man at my wedding.
- Tom düğünümün sağdıcıydı.
- I don't want a big wedding.
- Ben büyük bir düğün istemiyorum.
- Tom and I were both at John and Mary's wedding.
- Tom ve ben John ve Mary'nin düğününde beraberdik.
- I'm having a wedding in a month.
- Bir ay içinde bir düğün düzenliyorum.
- Are you going to invite Tom to your wedding?
- Tom'u, düğününe davet edecek misin?
- Perhaps Tom can sing at our wedding.
- Belki Tom bizim düğünümüzde şarkı söyleyebilir.
- It might be a wedding.
- O bir düğün olabilir.
- What song did Tom sing at your wedding?
- Tom senin düğününde hangi şarkıyı söyledi?
- Mary often imagines her wedding.
- Mary sık sık düğününü hayal eder.
- I have to go to a wedding tomorrow.
- Yarın bir düğüne gitmek zorundayım.
- I don't want Tom singing at our wedding.
- Tom'un düğünümüzde şarkı söylemesini istemiyorum.
- You were at my wedding.
- Düğünümdeydin.
- What song did Tom sing at your wedding?
- Tom düğününüzde hangi şarkıyı söyledi?
- If I remember correctly, that's the song Tom sang at Mary's wedding.
- Yanlış hatırlamıyorsam, Tom Mary'nin düğününde bu şarkıyı söylemişti.
- He trimmed his beard for the wedding.
- O, düğün için sakalını kesti.
- The wedding was held last week.
- Düğün, geçen hafta yapıldı.
- What will you give me at my wedding?
- Düğünümde bana ne hediye edersin?
- I've got a wedding to go to.
- Gidecek bir düğünüm var.
- He has invited me to attend his wedding.
- Düğününe katılmam için beni davet etti.
- Tonight, a coffin will be our wedding bed.
- Bu gece, bir tabut bizim düğün yatağımız olacak.
- I don't want a big, fancy wedding.
- Büyük, süslü bir düğün istemiyorum.
- Tom might be able to sing at your wedding.
- Tom sizin düğününüzde şarkı söyleyebilir.
- On the day of the wedding, we arrived at our teacher's house.
- Düğün gününde öğretmenimizin evine vardık.
- It might be a wedding.
- Bu bir düğün olabilir.
- My wedding has to be perfect.
- Benim düğünüm mükemmel olmak zorunda.
- The wedding was canceled at the last minute.
- Düğün son dakikada iptal edildi.
- A wedding is a significant moment in life.
- Bir düğün, hayattaki önemli bir andır.
- You should've attended the wedding.
- Düğüne katılmalıydın.
- The wedding was celebrated at ten.
- Düğün saat 10'da kutlandı.
- She sang one of her own songs in her wedding.
- Düğününde kendi şarkılarından birini söyledi.
- I didn't want Tom at our wedding.
- Tom'u düğünümüzde istemedim.
- Didn't you find out about your daughter's wedding?
- Kızınızın düğününü öğrenmediniz mi?
- Would you call me for your wedding party?
- Düğün partin için beni çağırır mısın?
- Are you planning to be at Tom and Mary's wedding?
- Tom ve Mary'nin düğününde olmayı mı planlıyorsun?
- Tom trimmed his beard for the wedding.
- Tom düğün için sakalını düzeltti.
- I needn't have bought that suit for the wedding, because Tom's got a spare one in my size.
- Düğün için o takımı almama gerek yoktu, çünkü Tom'da benim bedenimde yedek bir tane var.
- Tom and Mary told nobody about the wedding.
- Tom ve Mary düğünlerinden kimseye bahsetmediler.
- I didn't invite Tom to my wedding.
- Tom'u düğünüme ben davet etmedim.
- I've been invited to Tom's wedding, but Mary hasn't.
- Ben Tom'un düğününe davet edildim ama Mary edilmedi.
- Aren't you going to Tom and Mary's wedding?
- Tom ve Mary'nin düğününe gitmeyecek misin?
- They announced the date of their wedding in the newspaper.
- Düğün tarihlerini gazetede ilan ettiler.
- I almost called off the wedding.
- Neredeyse düğünü iptal ediyordum.
- Do you remember what song it was that Tom sang at our wedding?
- Tom'un düğünümüzde hangi şarkıyı söylediğini hatırlıyor musun?
- She was dressed all in white for the wedding.
- Düğün için bembeyaz giyinmişti.
- What did you think of the wedding?
- Düğün hakkında ne düşündün?
- The average American wedding costs about $30,000.
- Ortalama bir Amerikan düğünü yaklaşık 30,000 dolara mal oluyor.
- The wedding will take place next spring.
- Düğün, önümüzdeki bahar gerçekleşecek.
- Here's a list of people I want to invite to our wedding.
- İşte düğünümüze davet etmek istediğim insanların listesi.
- I didn't want to go to Tom and Mary's wedding.
- Tom ve Mary'nin düğününe gitmek istemedim.
- I didn't want to go to your wedding.
- Sizin düğününüze gitmek istemiyordum.
- How many people were at your wedding?
- Düğününüzde kaç kişi vardı?
- The wedding will take place on Saturday.
- Düğün cumartesi günü gerçekleşecek.
Show More (408)
|