İngilizce | Türkçe | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
Genel | fantasize f. | hayal etmek | ||
Sami fantasized about killing his wife. Sami karısını öldürmeyi hayal ediyordu. More Sentences |
||||
Genel | fantasize f. | fantezi kurmak | ||
People fantasize about doing something dramatic in times like these. İnsanlar böyle zamanlarda dramatik bir şeyler yapmanın fantezisini kurarlar. More Sentences |
||||
Genel | fantasize f. | hayal kurmak | ||
During her office job, she would often fantasize about travelling the world. Ofiste çalışırken sık sık dünyayı gezme hayalleri kurardı. More Sentences |
||||
Genel | fantasize f. | dalıp gitmek | ||
Genel | fantasize f. | hayalinde yaratmak | ||
Genel | fantasize f. | fantastik fikirler yaratmak | ||
Genel | fantasize f. | kurgu yapmak | ||
Genel | fantasize f. | kurgulamak | ||
Genel | fantasize f. | yaratıcı fikirler geliştirmek | ||
Genel | fantasize f. | hayal ürünü oluşturmak |
İngilizce | Türkçe | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
Genel | fantasize about f. | hayalini kurmak | ||
People fantasize about doing something dramatic in times like these. İnsanlar böyle zamanlarda dramatik bir şeyler yapmanın hayalini kurarlar. More Sentences |
||||
Genel | fantasize [us] f. | hayal aleminde yüzmek | ||
Genel | fantasize [us] f. | tahayyül etmek | ||
Genel | fantasize [us] f. | imge yaratmak |