Geçmiş

önce gelen

"önce gelen" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 8 sonuç

	Kategori	Türkçe	İngilizce
General
1	Genel	önce gelen	predecessor i.
2	Genel	önce gelen	antecedent s.
3	Genel	önce gelen	preceding s.
4	Genel	önce gelen	antecedaneous [obsolete] s.
5	Genel	önce gelen	preterient s.
6	Genel	önce gelen	prevenient s.
7	Genel	önce gelen	preventional [obsolete] s.
Computer
8	Bilgisayar	önce gelen	leading s.

"önce gelen" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 84 sonuç

	Kategori	Türkçe	İngilizce
General
1	Genel	paskalya'dan önce gelen büyük perhiz süresinin ilk çarşambası	ash wednesday i.
2	Genel	önce gelen karakter	leading character i.
3	Genel	paskalyadan önce gelen büyük perhiz	lent i.
4	Genel	önce gelen kimse	progenitor i.
5	Genel	önce gelen karakterler	leading characters i.
6	Genel	bir diğerinden önce gelen sayı	antenumber i.
7	Genel	zaman olarak kendisinden önce gelen bir uygulama veya fikrin ürünü	descendant i.
8	Genel	zaman olarak kendisinden önce gelen bir uygulama veya fikrin ürünü	descendent i.
9	Genel	(protestan kiliselerinde) günah çıkarmadan hemen önce gelen kısa vaaz	invitement [obsolete] i.
10	Genel	(yer veya tür adı) isimden önce gelen öge	prenomen i.
11	Genel	temel nota veya tondan önce gelen ufak süsleme notası	beat [obsolete] i.
12	Genel	-den önce gelen	preceded s.
13	Genel	zaman olarak önce gelen	antecedent s.
14	Genel	öğleden önce meydana gelen	antemeridian s.
15	Genel	daha önce akla gelen	foreremembered s.
16	Genel	beklenenden önce gelen	precocious s.
17	Genel	eleştiri safhasından önce gelen	precritical s.
18	Genel	eleştiri evresinden önce gelen	precritical s.
19	Genel	çekişmeden önce meydana gelen	predebate s.
20	Genel	var olmadan önce gelen	preexistent s.
21	Genel	yangın çıkmadan önce meydana gelen	prefire s.
22	Genel	bin yıldan önce gelen	premillennial s.
23	Genel	yörüngeye girmeden önce meydana gelen	preorbital s.
24	Genel	kararlaştırılan zamandan önce gelen	prepunctual s.
25	Genel	revizyonizmden önce gelen	prerevisionist s.
26	Genel	tiyatronun ortaya çıkmasından önce gelen	pretheatre s.
27	Genel	konum olarak önce gelen	previous s.
28	Genel	önce anlamına gelen ön ek	eph- ök.
29	Genel	önce anlamına gelen bir ön ek	supra- ök.
Phrases
30	İfadeler	bir şeyden önce gelen ve onun habercisi olan bir olay/etkinlik	prelude to something i.
31	İfadeler	son gelen önce çıkar	last in first out expr.
Idioms
32	Deyim	önce gelen alır	first come, first served expr.
33	Deyim	önce/erken gelen öncelik hakkına sahiptir	first come, first served expr.
34	Deyim	önce gelen alır	first in, best dressed expr.
35	Deyim	önce/erken gelen öncelik hakkına sahiptir	first in, best dressed expr.
Trade/Economic
36	Ticaret/Ekonomi	devlet bütçesi beyanından önce meydana gelen	prebudget s.
37	Ticaret/Ekonomi	önce gelen alır	first come first served expr.
38	Ticaret/Ekonomi	son gelen önce sunulur	last come first served expr.
Media
39	Medya	bir programdan önce gelen program	lead-in i.
40	Medya	bir programdan önce gelen program	lead-out i.
Technical
41	Teknik	borulu orgda körüklerden gelen havanın borulara iletmeden önce basınçlı bir şekilde depolandığı bir kutu	wind chest i.
Computer
42	Bilgisayar	önce gelen sıfır	leading zero i.
43	Bilgisayar	önce gelen karakterler	leading characters i.
44	Bilgisayar	başlangıç önce gelen	leading s.
Informatics
45	Bilişim	önce gelen karakterler	leading characters i.
Aeronautic
46	Havacılık	bir havaalanının meşru ziyaretçilere açık kısmı gümrük ve diğer kontrollerden önce gelen bölümü	landside i.
Medical
47	Medikal	hemen önce ya da hemen sonra meydana gelen	periprocedural s.
48	Medikal	fetüsün rahim dışında yaşayabileceği kadar gelişmesinden önce meydana gelen	previable s.
Math
49	Matematik	önce gelen kümeyi içeren veya önce gelen küme tarafından içerilen kümelerden oluşan (sıralı kümeler sistemi)	monotonic s.
Logic
50	Mantık	nedenleri kendisinden önce gelen bir tasımın sonucu olan tasım	episyllogism i.
Biology
51	Biyoloji	yaşamın kaynağından önce meydana gelen	prebiotic s.
Astronomy
52	Gökbilim	güneş doğmadan önce meydana gelen	oriental s.
Zoology
53	Zooloji	deri değiştirmeden önce meydana gelen	premoult s.
54	Zooloji	deri değiştirmeden önce meydana gelen	premolt s.
Education
55	Eğitim	kazanandan önce gelen kişi	proxime accessit i.
Literature
56	Edebiyat	kıta sonunda veya kıta sonundaki kafiyeli dörtlükten önce gelen çok kısa mısra	bob i.
57	Edebiyat	kıta sonunda veya kıta sonundaki kafiyeli dörtlükten önce gelen çok kısa mısralardan oluşan nakarat	bob wheel i.
58	Edebiyat	kıta sonunda veya kıta sonundaki kafiyeli dörtlükten önce gelen çok kısa mısralardan oluşan nakarat	bob and wheel i.
59	Edebiyat	her bir kelimesinin hece sayısı kendisinden önce gelen kelimeninkinden bir fazla olan şiir biçimi örneği	rhopalism i.
60	Edebiyat	her bir kelimesinin hece sayısı kendisinden önce gelen kelimeninkinden bir fazla olan şiir biçimleri yazma	rhopalism i.
61	Edebiyat	her bir kelimesinin hece sayısı kendisinden önce gelen kelimeninkinden bir fazla olan (şiir)	rhopalic s.
Linguistics
62	Dilbilim	şiirdeki hece sayısına uymak için m harfi ile ondan önce gelen sesli harfin atılması	ecthlipsis i.
63	Dilbilim	(ingiliz lehçeleri veya aksanlarında) bir ünlüden sonra gelip ünsüzden önce yer alan veya sentaktik duraklamadan önce gelen r sesi	rhotic i.
64	Dilbilim	r sesinden önce gelen bir sesin r'den etkilenerek telaffuz edilmesi	rhoticism i.
65	Dilbilim	fiil kökü veya gövdesinden önce gelen ön ek veya ilgeç	preverb i.
66	Dilbilim	bir ünlüden sonra gelip ünsüzden önce yer alan veya sentaktik duraklamadan önce gelen r sesinin telaffuz edildiği ingilizce lehçelerine veya aksanlarına ait	rhotic s.
67	Dilbilim	bir ünlüden sonra ve ünsüzden önce yer alan veya sentaktik duraklamadan önce gelen r sesinin telaffuz edildiği ingilizce lehçeleri veya aksanları ile ilişkili	rhotic s.
68	Dilbilim	ünsüzden önce yer alan veya sentaktik duraklamadan önce gelen bir r sesi içeren (ingiliz lehçesi veya aksanı)	rhotic s.
69	Dilbilim	(yunanca ve latince sözcükler) kendine ait bir aksanı olmayıp kendisinden önce gelen sözcüğün okunuşuna bağlı olan	inclining s.
70	Dilbilim	(yunanca ve latince dışındaki dillerdeki sözcükler) kendisinden önce gelen sözcüğün parçası gibi okunan	inclining s.
71	Dilbilim	(sesbirim veya harf) ünsüzden önce gelen	preconsonantal s.
72	Dilbilim	isimden önce gelen	prenominal s.
73	Dilbilim	hece ortasındaki sesli harften önce gelen	prenuclear s.
74	Dilbilim	vurgulu bir ünlüden önce gelen bir dizi ünsüzden birinin hemen öncesinde yer alan (ses)	pretonic s.
75	Dilbilim	vurgulu bir ünlüden önce gelen bir dizi ünsüzden birini oluşturan (ses)	pretonic s.
76	Dilbilim	vurgulu heceden hemen önce gelen (hece)	pretonic s.
77	Dilbilim	fiil kökü veya gövdesinden önce gelen (ön ek, ilgeç)	preverb s.
78	Dilbilim	fiilden önce gelen	preverbal s.
History
79	Tarih	insanlık var olmadan önce meydana gelen	preman s.
Archaeology
80	Arkeoloji	taş devri'nin yaklaşık 15.000 yıl önce başlayan, paleolitik ve neolitik dönemler arasına denk gelen bölümü	mesolithic age i.
Religious
81	Dini	paskalyadan önce gelen büyük perhiz	lenten s.
82	Dini	incil'den önce meydana gelen	prebiblical s.
Music
83	Müzik	önce gelen bemol ve diyezi bekar koyarak değiştirmek	cancel f.
Archaic
84	Eski Kullanım	önce anlamına gelen bir ön ek	prae- ök.