(biri) için olmak - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

(biri) için olmak



"(biri) için olmak" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 1 sonuç

Türkçe İngilizce
Idioms
(biri) için olmak have (one's) name on it f.

"(biri) için olmak" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 209 sonuç

Türkçe İngilizce
General
biri için olumsuz bir puan olmak speak ill for f.
biri için olumlu bir puan olmak speak well for f.
biri için mutlu olmak be pleased for someone f.
(biri/bir şey için) mezar olmak entomb f.
Phrasals
(biri/bir şey) için üzülüp durmak/içine dert olmak brood about (someone or something) f.
(biri/bir şey) için üzülüp durmak/içine dert olmak brood about someone or something f.
(biri/bir şey) için üzülüp durmak/içine dert olmak brood on someone or something f.
(biri/bir şey) için üzülüp durmak/içine dert olmak brood over someone or something f.
biri için değerli olmak go for f.
(biri/bir şey) için seferber olmak campaign for (someone or something) f.
(biri/bir şey) için bir şeyin göstergesi olmak represent to (someone or something) f.
(biri/bir şey) için bir şeyin sembolü olmak represent to (someone or something) f.
(biri/bir şey) için bir şeyin temsili olmak represent to (someone or something) f.
(birine/bir şeye biri/bir şey) için göz kulak olmak keep (someone or something) for (someone or something) f.
biri için birine/bir şeye göz kulak olmak keep someone or something for someone f.
biri/bir şey için değerli olmak credit to someone or something f.
biri/bir şey için onur kaynağı olmak credit to someone or something f.
biri için geçerli olmak appertain to something f.
biri/bir şey için olmak apply to someone or something f.
biri/bir şey için uygun olmak apply to someone or something f.
(biri) için çocuğuna/çocuklarına göz kulak olmak babysit for (someone) f.
(biri) için anlamlı olmak click with (one) f.
(biri) için anlamlı olmak count with (one) f.
(biri) için önemli olmak count with (one) f.
(biri/bir şey) için dezavantajlı/istenmeyen bir durum olmak go against (someone or something) f.
(biri) için de geçerli olmak go for (someone) f.
(biri/bir şey) için (bir şeyi) olmak have (something) for (someone or something) f.
(biri/bir şey) için (bir çözümü) olmak have (something) for (someone or something) f.
biri için bir şeyi olmak have something for someone f.
(biri) için göz kulak olmak hold for (someone) f.
(biri için) çok dikkat çekici olmak jump out at (one) f.
(biri için bir şeye) kadar kullanılabilir durumda olmak/kalmak last (one) (up) until (something) f.
biri için zor olmak put one out f.
biri için sıkıntı olmak put one out f.
biri için uygunsuz olmak put one out f.
(biri/bir şey) için (bir şeyin) işareti olmak spell (something) for (someone or something) f.
(biri/bir şey) için (bir şeyin) göstergesi olmak spell (something) for (someone or something) f.
(biri) için aniden/hissettirmeden olmak/gelişmek steal up on (someone) f.
(biri) için dikkat çekici olmak stick out to (someone) f.
(biri) için uygunsuz olmak stick out to (someone) f.
(biri) için yeterli olmak suffice for (someone) f.
(biri/bir şey) için uygun olmak work for (someone or something) f.
Colloquial
(biri veya kendi) için kötü olmak do (oneself) no favors f.
(bir şeyi yapmak biri) için daha iyi olmak do better to (do something) f.
(biri) için iyi/kötü olmak do somehow for (someone) f.
(biri) için uygun olmak/olmamak do somehow for (someone) f.
(biri) için yeterli olmak do for (someone) f.
(biri) için iyi olmak do for (someone) f.
(biri) için uygun olmak do for (someone) f.
bir şey özellikle biri için olmak with your name on it f.
(biri) için üzücü olmak hell on (someone) f.
(biri) için acı verici olmak hell on (someone) f.
(biri) için üzüntü verici olmak hell on (someone) f.
(biri) için tatsız olmak hell on (someone) f.
biri için hepsi bir olmak be all one to f.
biri için önemsiz olmak be nothing to somebody f.
biri için önemsiz olmak mean nothing to somebody f.
(biri için) uygun olmak be all right (by/with somebody) f.
(biri) için hepsi bir/aynı olmak be all the same to (one) f.
biri için hepsi bir/aynı olmak be all the same to somebody f.
(biri/bir şey) için deli olmak be crazy about (someone or something) f.
(biri/bir şey) için divane olmak be crazy about (someone or something) f.
(biri) için yeterli olmak be good enough for (one) f.
(biri) için yeterince iyi olmak be good enough for (one) f.
(biri/bir şey) için iyi olmak be good for (someone or something) f.
(biri için/birine) hava hoş olmak be just the same (to someone) f.
(biri için/birine) hepsi aynı olmak be just the same (to someone) f.
(biri/bir şey) için yaratılmış olmak be made for (someone or something) f.
(biri/bir şey) için biçilmiş kaftan olmak be made for (someone or something) f.
(biri) için dikilmiş olmak be made for (someone) f.
(biri) için özel olarak yapılmış/dikilmiş olmak be made for (someone) f.
(biri için) anlamsız olmak be no use (to somebody) f.
(biri için) lüzumsuz olmak be no use (to somebody) f.
(biri için) gereksiz olmak be no use (to somebody) f.
(biri için) fuzuli olmak be no use (to somebody) f.
(biri) için çok fazla olmak be too many for (someone) f.
(biri için) fazla olmak be too much (for somebody) f.
(biri için) sinir bozucu olmak be too much (for somebody) f.
(biri için) zor olmak be too much (for somebody) f.
(biri için) dayanılmaz/katlanılmaz olmak be too much (for somebody) f.
(biri için) kabul/tahammül edilemez olmak be too much (for somebody) f.
(biri/bir şey) için yeterli olmak do for (someone or something) f.
(biri/bir şey) için makul olmak do for (someone or something) f.
(biri/bir şey) için uygun olmak do for (someone or something) f.
(biri) için önemli/değerli olmak mean to (one) f.
(biri) için bir anlamı olmak mean to (one) f.
Idioms
(biri için) değerli olmak mean something f.
biri için çok kıymetli olmak be the world to (one) f.
biri için çok kıymetli olmak be all the world to somebody f.
biri için çok kıymetli olmak mean all the world to somebody f.
biri için çok kıymetli/önemli/değerli olmak be the world to (one) f.
biri için çok kıymetli/önemli/değerli olmak be/mean (all) the world to somebody f.
biri için çok kıymetli/önemli/değerli olmak be the world to (one) f.
biri için çok kıymetli/önemli/değerli olmak mean the world to (someone) f.
biri için çok kıymetli/önemli/değerli/anlamlı olmak mean the world to (someone) f.
(görev/adaylık için) aklında biri olmak have someone in mind f.
(görev/adaylık için) aklında biri olmak have somebody in mind f.
(biri için) önemi olmak/fark etmek make a difference to someone f.
(biri için) yaşanacak yer olmak be (one's) spiritual home f.
(biri) için iyi olmak do fine for (someone) f.
(biri) için uygun olmak do fine for (someone) f.
(biri) için çok önemli bir unsur olmak weigh heavily with (one) f.
(biri) için etkili bir unsur olmak weigh heavily with (one) f.
(biri) için yeni olmak come as a revelation (to somebody) f.
(biri) için yeni olmak be a revelation (to somebody) f.
biri/bir şey için iyiye işaret olmak augur well for someone or something f.
krikette ilk atışı yapmak için ilk iki vurucudan biri olmak open the batting f.
(biri) için (tam) biçilmiş kaftan olmak be (just) up (one's) street f.
(biri) için (tam) biçilmiş kaftan olmak be (right) up (one's) street f.
biri için doğru adres olmak be somebody's man/woman f.
biri için yaşanacak yer olmak be somebody's spiritual home f.
(biri/bir şey) için kolaylıkla ikna edilebilir olmak be a soft touch for (someone or something) f.
(biri/bir şey) için kolay lokma olmak be a soft touch for (someone or something) f.
(biri/bir şey) için kolayca kandırılabilir olmak be a soft touch for (someone or something) f.
(biri/bir şey) için kötü olmak be bad news (for somebody/something) f.
(biri/bir şey) için sorun olmak be bad news (for somebody/something) f.
(biri) için önemli/değerli olmak be close to (one's) heart f.
biri için önemli/değerli olmak be close to somebody's heart f.
biri için önemli/değerli olmak be near to somebody's heart f.
biri için önemli/değerli olmak be dear to somebody's heart f.
biri/bir şey için uygun olmak be cut out for somebody/something f.
biri/bir şey için biçilmiş kaftan olmak be cut out for somebody/something f.
(biri/bir şey) için iyi olmak be good news (for somebody/something) f.
(biri/bir şey) için iyi haber olmak be good news (for somebody/something) f.
(biri/bir şey) için faydalı/yararlı olmak be good news (for somebody/something) f.
(biri) için zor olmak be hard on (one) f.
biri için zor olmak be hard on somebody f.
(biri) için kötü olmak be hell on (one) f.
(biri) için yıkıcı olmak be hell on (one) f.
(biri) için üzücü olmak be hell on (one) f.
(biri) için acı verici olmak be hell on (one) f.
(biri) için tatsız olmak be hell on (one) f.
(biri için) eli kulağında olmak be in store (for somebody) f.
(biri için) hazırlanmış olmak be in store (for somebody) f.
(biri için) eli kulağında olmak be in store (for one) f.
(biri için) hazırlanmış olmak be in store (for one) f.
(biri/bir şey) için çok heyecanlı olmak be keen about (someone or something) f.
(biri/bir şey) için çok heyecanlı olmak be keen on (someone or something) f.
(biri) için çok kolay ve hoşa giden bir şey olmak be meat and drink to (someone) f.
(biri) için çok çekici/cazip bir şey olmak be meat and drink to (someone) f.
(biri) için çok eğlenceli/zevkli olmak be meat and drink to (someone) f.
(biri) için heyecan verici bir haber olmak be music to (one's) ears f.
(biri) için çok değerli/önemli olmak be near to (one's) heart f.
biri için çok değerli/önemli olmak be close to somebody's heart f.
biri için çok değerli/önemli olmak be dear to somebody's heart f.
biri için çok değerli/önemli olmak be near to somebody's heart f.
birine/biri için yeni bir haber/bilgi olmak be news to someone f.
(biri) için deli divane olmak be nuts about (someone) f.
(biri/bir şey) için deli divane olmak, (biri/bir şey) için çok heyecanlı/hevesli olmak be wild about (someone or something) f.
biri için önemsiz olmak mean nothing to somebody f.
biri için önemsiz olmak be nothing to somebody f.
biri için dünyalara bedel/değer olmak be the world to somebody f.
biri için çok kıymetli/önemli/değerli olmak be the world to somebody f.
biri için dünyalara bedel/değer olmak mean the world to somebody f.
biri için çok kıymetli/önemli/değerli olmak mean the world to somebody f.
(biri/bir şey için) iyiye işaret olmak bode well (for somebody/something) f.
(biri/bir şey için) iyiye alamet olmak bode well (for somebody/something) f.
(biri/bir şey için) iyiye delalet olmak bode well (for somebody/something) f.
(biri/bir şey için) kötüye işaret olmak bode ill (for somebody/something) f.
(biri/bir şey için) kötüye alamet olmak bode ill (for somebody/something) f.
(biri/bir şey için) kötüye delalet olmak bode ill (for somebody/something) f.
(biri/bir şey) için kötüye işaret olmak bode ill for (someone or something) f.
(biri/bir şey) için kötüye alamet olmak bode ill for (someone or something) f.
(biri/bir şey) için kötüye delalet olmak bode ill for (someone or something) f.
(biri/bir şey) için iyiye işaret olmak bode well for (someone or something) f.
(biri/bir şey) için iyiye alamet olmak bode well for (someone or something) f.
(biri/bir şey) için iyiye delalet olmak bode well for (someone or something) f.
(biri/bir şey) için bir ağırlığı olmak carry weight with (someone or something) f.
(biri/bir şey) için etkili olmak carry weight with (someone or something) f.
(biri) için yeni olmak come as/be a revelation (to somebody) f.
biri için çok kolay/basit olmak come easily, naturally to somebody f.
biri için doğal bir şey olmak come easily, naturally to somebody f.
biri için tereyağından kıl çeker gibi olmak come easily, naturally to somebody f.
(biri/bir şey) için çok kolay olmak come naturally (to somebody/something) f.
(biri için) bedeli ağır olmak cost (one) dear f.
(biri için) çok şeye mal olmak cost (one) dear f.
(biri için) bedeli ağır olmak cost (someone) dearly f.
(biri için) çok şeye mal olmak cost (someone) dearly f.
(biri) için gurur kaynağı olmak do (one) proud f.
(biri için) biçilmiş kaftan olmak fit (someone) like a glove f.
(biri) için itici bir güç olmak give (one) the push f.
(biri) için itici bir güç olmak give (one) the shove [uk/australia] f.
(biri) için sorun olmak/yaratmak give (one) trouble f.
(biri) için sorun olmak give (somebody) (some) trouble f.
(biri) için zor olmak go hard with (someone) f.
(biri) için kötü olmak go hard with (someone) f.
(biri) için tehlikeli olmak go hard with (someone) f.
(biri) için acılı olmak go hard with (someone) f.
(biri) için sıkıntı/problem olmak go hard with (someone) f.
biri için olumlu olmak go somebody's way f.
(biri/bir şey) için uyanık/tetikte olmak have (one's) eye out for (someone or something) f.
(biri/bir şey) için uyanık/tetikte olmak have an eye out for (someone or something) f.
(bir şey, iş, pozisyon, konum için) aklında biri/bir şey olmak have something in mind (for something) f.
biri için olmak have somebody's name on it f.
(biri/bir şey) için geçerli olmak hold good for (someone or something) f.
(biri/bir şey) için tetikte olmak keep an eye out for (someone or something) f.
(biri/bir şey) için tetikte olmak keep an eye peeled (for something or someone) f.
(biri) için önemi olmak/fark etmek make a difference to (one) f.
(biri) için önemsiz olmak mean nothing to (one) f.
(biri) için zorlu/çetin bir sınav olmak put (one) through the hoop f.
(biri) için zorlu/çetin bir sınav olmak put (one) through the hoops f.
(biri) için zorlu/çetin bir sınav olmak put (one) through the wringer f.
(biri için) kefil olmak put in a good word (for one) f.
biri/bir şey için kefil olmak put in a good word for someone/something f.
(biri için) kabul edilemez olmak to stick in the craw f.
(biri/bir şey) oyundan atılmak/diskalifiye olmak için (üç hakkından birini, ikisini, üçünü de) kullanmış (one, two, three) strikes against (someone or something) expr.
Trade/Economic
(işletme için) finansman sağlayan birkaç kuruluştan biri olmak cofinance f.
Slang
ünlü olmak için popüler biri ile takılan kişi famefucker i.
(biri/bir şey) için kötü olmak do a job on (someone or something) f.