allow for - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

allow for

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


"allow for" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 24 sonuç

İngilizce Türkçe
General
allow for f. hesaba almak
allow for f. yer vermek
allow for f. imkan tanımak
allow for f. fırsat vermek
allow for f. müsamaha göstermek
allow for f. izin vermek
allow for f. olanak sağlamak
Phrasals
allow for f. biraz daha beklemek
allow for f. biraz daha sabretmek
allow for f. süre tanımak
allow for f. tolerans göstermek
allow for f. zaman tanımak
allow for f. önceden göz önünde bulundurmak
allow for f. önceden planlamak
allow for f. önden düşünmek
allow for f. yeterince ayırmak
allow for f. yeterli miktarda bölmek
allow for f. yeterli miktarda paylaştırmak
allow for f. önceden göz önünde bulundurmak
allow for f. önceden planlamak
allow for f. önden düşünmek
allow for f. yeterince ayırmak
allow for f. yeterli miktarda bölmek
allow for f. yeterli miktarda paylaştırmak

"allow for" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 29 sonuç

İngilizce Türkçe
General
allow for tare f. darasını düşmek
not to allow enough time for f. yeterince zaman ayıramamak
allow for maximum mobility f. maksimum hareketlilik sağlamak
Phrasals
allow for someone f. birini hesaba katmak
allow for someone f. birini hesaba katarak davranmak/hareket etmek
allow for someone f. birine de yetecek şekilde planlamak
allow for something f. bir şeyi hesaba katmak
allow for something f. bir şeyi hesaba katarak hareket etmek/davranmak
allow for something f. bir şey olasılığını düşünerek plan yapmak
allow something for something f. bir şey için bir şey ayırmak
allow something for something f. bir şey için uygun miktarda bir şey ayırmak
allow something for something f. bir şey için uygun zamanı, parayı, yeri ayırmak
allow something for something f. bir şey için bir şeyi hesaba katmak
allow something for something f. bir şey için bir şeyi düşünerek hareket etmek
allow something for something f. bir şeye yer/pay bırakmak
allow something for something f. bir şeyi göz önünde bulundurmak
allow for someone f. birini hesaba katmak
allow for someone f. birini hesaba katarak davranmak/hareket etmek
allow for someone f. birine de yetecek şekilde planlamak
allow for something f. bir şeyi hesaba katmak
allow for something f. bir şeyi hesaba katarak hareket etmek/davranmak
allow for something f. bir şey olasılığını düşünerek plan yapmak
allow something for something f. bir şey için bir şey ayırmak
allow something for something f. bir şey için uygun miktarda bir şey ayırmak
allow something for something f. bir şey için uygun zamanı, parayı, yeri ayırmak
allow something for something f. bir şey için bir şeyi hesaba katmak
allow something for something f. bir şey için bir şeyi düşünerek hareket etmek
allow something for something f. bir şeye yer/pay bırakmak
allow something for something f. bir şeyi göz önünde bulundurmak