Türkçe | İngilizce | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
Genel | aydınlatılmak | be lighted f. | ||
Just like the Earth, half of the Moon is lit by the Sun while the other half is in darkness. Tıpkı Dünya'da olduğu gibi, Ay'ın yarısı Güneş tarafından aydınlatılırken diğer yarısı karanlıkta kalır. More Sentences |
||||
Genel | aydınlatılmak | be illuminated f. | ||
The room was illuminated with red lights. Oda kırmızı ışıklarla aydınlatılmıştı. More Sentences |
||||
Genel | aydınlatılmak | be enlightened f. | ||
Genel | aydınlatılmak | lumine f. |
Türkçe | İngilizce | |
---|---|---|
General | ||
Genel | aşırı aydınlatılmak | overlight f. |