ayrıcalıklı - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

ayrıcalıklı



"ayrıcalıklı" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 26 sonuç

Türkçe İngilizce
Common Usage
ayrıcalıklı privileged s.
General
ayrıcalıklı concessionary s.
ayrıcalıklı immune s.
ayrıcalıklı special s.
ayrıcalıklı favoured s.
ayrıcalıklı prerogative s.
ayrıcalıklı exclusive s.
ayrıcalıklı inner s.
ayrıcalıklı favored s.
ayrıcalıklı at liberty s.
ayrıcalıklı preferential s.
ayrıcalıklı premium s.
ayrıcalıklı hot s.
ayrıcalıklı royal s.
ayrıcalıklı distinguée s.
ayrıcalıklı faurd [scotland] s.
ayrıcalıklı preferable [obsolete] s.
ayrıcalıklı preferent s.
ayrıcalıklı prerogatived s.
ayrıcalıklı silk-stocking s.
Trade/Economic
ayrıcalıklı preferred s.
ayrıcalıklı preference s.
ayrıcalıklı preferential s.
ayrıcalıklı concessional s.
Law
ayrıcalıklı privileged s.
Politics
ayrıcalıklı preferential s.

"ayrıcalıklı" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 95 sonuç

Türkçe İngilizce
General
ayrıcalıklı olma exclusiveness i.
ayrıcalıklı çocuk exceptional child i.
ayrıcalıklı kimse concessionaire i.
ayrıcalıklı olma exclusivity i.
ayrıcalıklı çocuklar exceptional children i.
ayrıcalıklı konum privileged position i.
ayrıcalıklı kullanıcı privileged user i.
ayrıcalıklı mülkiyet severalty i.
ayrıcalıklı profesör distinguished professor i.
özel/ayrıcalıklı grup charmed circle i.
ayrıcalıklı çocukluk privileged childhood i.
ayrıcalıklı çocuk privileged child i.
romanya'da eski ayrıcalıklı sınıfa mensup kimse boiar i.
romanya'da eski ayrıcalıklı sınıfa mensup kimse boyar i.
romanya'da eski ayrıcalıklı sınıfa mensup kimse boyard i.
ayrıcalıklı kimse honorable i.
ayrıcalıklı kimse honourable i.
yönetici veya ayrıcalıklı sınıfa mensup kimse overdog i.
ayrıcalıklı sivil privileged civilian i.
ayrıcalıklı bir azınlığın kontrol ettiği grup oligarchy i.
ayrıcalıklı azınlığın kontrol ettiği kuruluş oligarchy i.
ayrıcalıklı olma favoredness i.
ayrıcalıklı olma favouredness i.
(özellikle komünist ülkelerde) ayrıcalıklı sınıf dışında kalan sıradan halk people i.
ayrıcalıklı olma preference i.
ayrıcalıklı olma preferment i.
ayrıcalıklı olma prenomination i.
hanedan mensuplarına ayrıcalıklı erzak tedariki pourveyance i.
ayrıcalıklı kılmak grant privilege f.
ayrıcalıklı kılmak privilege f.
ayrıcalıklı kılmak grant special rights f.
ayrıcalıklı olmak have a precedence f.
ayrıcalıklı olmak have the precedence f.
diploma ile ayrıcalıklı kılmak diplomate [obsolete] f.
ayrıcalıklı davranmak preference [us] f.
ayrıcalıklı bilgi ile ilgili eyes-only s.
ayrıcalıklı bilgiye ait eyes-only s.
fazla ayrıcalıklı overprivileged s.
uygunsuz şekilde ayrıcalıklı incestuous s.
ayrıcalıklı sosyal sınıfa mensup good s.
Phrasals
(birine) ayrıcalıklı davranmak cotton up to (one) f.
Proverb
eşit gibi görünseler de bazı insanlara daha ayrıcalıklı davranılır some are more equal than others
Colloquial
(spekülatif yatırımda) ayrıcalıklı durum ground floor i.
Idioms
ayrıcalıklı kimse a tall poppy i.
ayrıcalıklı hizmet almak get the royal treatment f.
ayrıcalıklı muamele görmek get the royal treatment f.
ayrıcalıklı hizmet vermek give (someone) the royal treatment f.
ayrıcalıklı muamele göstermek give (someone) the royal treatment f.
varlıklı ve ayrıcalıklı koşullarda doğmuş to the manor born s.
ayrıcalıklı gibi as if the sun shines out (one's) backside expr.
Trade/Economic
ayrıcalıklı tarife işlemleri favourable tariff treatment i.
ayrıcalıklı hisse senedi prior stock i.
ayrıcalıklı pay senedi sahiplerine kar payı açısından öncelik tanınması cumulative prefered stock i.
ayrıcalıklı alacaklı preferred creditor i.
ayrıcalıklı borç privileged debt i.
ayrıcalıklı haberleşme privileged communication i.
ayrıcalıklı sınıflar privileged classes i.
ayrıcalıklı şirket chartered company i.
ayrıcalıklı tahvil preference bond i.
ayrıcalıklı üstünlük distinctive competency i.
korunmuş ayrıcalıklı hisse senedi protected preferred stock i.
ayrıcalıklı ve varlıklı üst sınıfa ait white-shoe s.
ayrıcalıklı ve varlıklı üst sınıfla ilgili white-shoe s.
ayrıcalıklı ve varlıklı üst sınıfın özelliği olan white-shoe s.
Politics
ayrıcalıklı durum privileged status i.
ayrıcalıklı faiz oranları concessional interest rate i.
ayrıcalıklı kredi programı concessional loan program i.
ayrıcalıklı muamele preferential treatment i.
ayrıcalıklı kredi verme kapasitesi concessional lending capacity i.
ayrıcalıklı kredi concessional loan i.
ayrıcalıklı davranış preferential treatment i.
ayrıcalıklı durum privileged position i.
ayrıcalıklı ekonomik bölge exclusive economic zone i.
ayrıcalıklı erişim privileged access i.
ayrıcalıklı finansman concessional financing i.
özel ve ayrıcalıklı muamele special and differential treatment i.
romanya'da eski bir ayrıcalıklı sınıf mensubu kimse boyar i.
romanya'da eski bir ayrıcalıklı sınıf mensubu kimse boyard i.
romanya'da eski bir ayrıcalıklı sınıf mensubu kimse boiar i.
ayrıcalıklı sınıf royalty i.
(eski ingiliz hükümetinde) ayrıcalıklı tedarik hakkı kapsamında erzak ve konaklama temin eden memur purveyor i.
Tourism
önemli bir ziyaretçi veya yolcuya gösterilen ayrıcalıklı muamele red carpet i.
Technical
ayrıcalıklı komut privileged instruction i.
Computer
ayrıcalıklı komut privileged instruction i.
ayrıcalıklı/asil kullanıcı premium user i.
Informatics
ayrıcalıklı komut privileged instruction i.
ayrıcalıklı kullanıcı privileged user i.
ayrıcalıklı kullanıcı superuser i.
Social Sciences
belirli kişilere zeka, sosyal durum veya ekonomik statü nedeniyle ayrıcalıklı davranmayı savunan düşünce elitism i.
History
sovyetler birliği bürokrasisinde kıdemli pozisyonlara atanan ayrıcalıklı insanlar sınıfı nomenklatura i.
eskiden oxford ve cambridge üniversitelerine normal halktan daha fazla ücret ödemesi gereken ayrıcalıklı bir sınıf gentleman commoner i.
(ortaçağ ingiltere'sinde) kraliyet emirlerinin ayrıcalıklı idarecilerce uygulanması ve tarafların görülmesine ayrılmış belirli günler days in bank i.
hanedan mensuplarına ayrıcalıklı erzak tedariki purveyance i.
Religious
(katolik kilisesi'nde) ayrıcalıklı sınıflara mensup kimseleri açıktan yapılan haksızlık veya zorbalığa karşı adli sürece başvurmadan savunması için papa tarafından atanan yargıç conservator i.
harun'un soyundan gelen ayrıcalıklı aile veya klanın üyesi cohen i.