bilerek - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

bilerek



"bilerek" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 15 sonuç

Türkçe İngilizce
Common Usage
bilerek on purpose zf.
General
bilerek wittingly zf.
bilerek deliberately zf.
bilerek knowingly zf.
bilerek purposely zf.
bilerek scienter zf.
bilerek purposedly zf.
bilerek apurpose zf.
bilerek purposively zf.
bilerek designedly zf.
bilerek intentionally zf.
bilerek willfully zf.
Colloquial
bilerek on purpose expr.
Idioms
bilerek by choice expr.
Law
bilerek prepensely zf.

"bilerek" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 125 sonuç

Türkçe İngilizce
General
alarmın çalmasından sonra sürekli kalkmak zorunda olduğunu bilerek uyuma durumu unprotected sleep i.
bilerek zarar verme intentional harm i.
bilerek yapılan yazım yanlışı deliberate typo i.
(sözcük oyununda olduğu gibi) bir kelimenin anlamının bilerek çarpıtılması verbicide i.
bilerek görmezden gelmek overlook f.
(bilerek) yardımcı olmamak stonewall f.
bilerek hamile kalmak get pregnant on purpose f.
insanların ondan (kendisinden) nefret ettiğini bilerek yaşayabilmek go through life knowing that people hate him f.
bir şeyi bilerek yapmak do something on purpose f.
birini bilerek sinirlendirmek make someone angry on purpose f.
bilerek veya kazayla takım arkadaşını vurmak/öldürmek team-kill f.
bilerek hatalı bilgilendirmek disinform f.
bilerek yapılan wilful s.
bilerek yapılan willful s.
bilerek yardım etmeyen aukward s.
bilerek duygularını göstermeyen ice-cold s.
değerini bilerek assessingly zf.
bilerek ya da bilmeyerek knowingly or unknowingly zf.
sorumluluğunu bilerek responsibly zf.
hesabını bilerek huswifely zf.
bilerek olduğu halde kazara yapmış gibi göstererek on purpose zf.
değer bilerek savorly zf.
değer bilerek savourly zf.
önceden bilerek foreknowingly zf.
Phrases
kendi/birinin/bir şeyin riskini bilerek at risk to yourself/somebody/something f.
kendini/birini/bir şeyi riske attığını bilerek at risk to yourself/somebody/something f.
bilerek değil more by accident than (by) judgment expr.
bilerek ve isteyerek knowingly and willfully expr.
riskin size ait olduğunu bilerek girin enter at your own risk expr.
(birinin/bir şeyin/kendi) riskini bilerek at risk to (someone, something, or oneself) expr.
(birini/bir şeyi/kendini) riske attığını bilerek at risk to (someone, something, or oneself) expr.
Colloquial
bireyin tüm elektronik cihazlardan bilerek bir süreliğine ayrı kalması digital detox i.
(boksta) rakibin yumruğun geleceğini bilerek kendini savunmaya zamanı olacağı türden bir yumruk atmaya hazırlanmak telegraph f.
bilerek olduğu halde kazara yapmış gibi göstermek accidentally on purpose f.
Idioms
bilerek değil şans eseri more by accident than design i.
bilerek kazık atma daylight robbery i.
bilerek değil şans eseri more by accident than by design i.
bilerek göz ardı etme willful ignorance i.
bilerek zaman geçirme merry dance i.
bilerek zaman öldürme merry dance i.
bilerek/kasten vaktini boşa harcama merry dance i.
sanatsal bir etki yaratmak için geleneksel formlardan/standartlardan/söz diziminden bilerek sapma artistic license i.
bilerek kavga çıkarmak pick a quarrel f.
kötü niyetle bilerek kaybetmek play booty f.
bilerek/kesin konuşmak speak by the card f.
birisini bilerek sinirlendirmek rattle somebody's cage f.
(maçı/müsabakayı) bilerek kaybetmek throw a game f.
(birine) bilerek hakaret etmek spit in (one's) eye f.
birine bilerek hakaret etmek spit in someone's eye f.
birini bilerek aşağılamak spit in someone's eye f.
birini bilerek aşağılamak spit in the eye of someone f.
bilerek/haince birinin canını sıkacak bir şey yapmak spit in the eye of someone f.
bilerek/haince birini üzecek bir şey yapmak spit in the eye of someone f.
bilerek/haince birini kızdıracak bir şey yapmak spit in the eye of someone f.
bilerek/haince birini sinirlendirecek bir şey yapmak spit in the eye of someone f.
futbolda kendini bilerek yere atıp yaralanma numarası yapmak take a dive f.
(kazara veya bilerek birinin) başına çarpmak knock (someone) on the head f.
(kazara veya bilerek birinin) başına vurmak knock (someone) on the head f.
(krikette) topu bilerek sahanın bir tarafına doğru vurmak/göndermek pick (one's) spot f.
bilerek geç kalmış fashionably late s.
her şeyi bilerek with one's eyes open expr.
kazara veya bilerek whether by accident or design expr.
tüm sonuçları bilerek with one's eyes open expr.
her şeyi bilerek with eyes open expr.
tüm sonuçları bilerek with eyes open expr.
her şeyi bilerek with your eyes open expr.
tüm sonuçları bilerek with your eyes open expr.
Speaking
bunu bilerek mi düşürdün? did you drop this on purpose? expr.
bunu bilerek yaptın you did this on purpose expr.
bu kadar çok sesi bilerek çıkarıyor he is making all that noise on purpose expr.
bunu neden bilerek yapayım ki? why would I do it on purpose? expr.
bunu bilerek yaptın you did that on purpose expr.
kazara mı bilerek mi kaçırdın? did you miss it by mistake or intentionally? expr.
uçağı bilerek mi kaçırdın? did you intentionally miss the flight? expr.
uçağı bilerek mi kaçırdın? did you miss the flight intentionally ? expr.
bilerek olmadı it wasn't intentional expr.
Trade/Economic
çalışanların bilerek yapacakları zararlara karşı yapılan sigorta fidelity insurance i.
kişinin bilerek kariyerini mahvetmesi career suicide i.
Law
bilerek isteyerek görevi kötüye kullanma reckless misconduct i.
bilerek isteyerek görevi kötüye kullanma willful misconduct i.
bilerek suç işleme scienter i.
bilerek yanlış yönlendirme prevarication i.
bilerek adam öldürme voluntary man slaughter i.
bilerek müsaade edilen yetki apparent authority i.
bilerek isteyerek görevi kötüye kullanma wanton misconduct i.
bilerek gizleme fraudulent concealment i.
bilerek yanlış bilgilendirme false light i.
çalınan bir şeyi bilerek almak reset f.
Computer
bilerek boş bırakılmış intentionally left blank s.
Architecture
farklı mimari üsluplardaki binaların birbirine yakın olmasından kaynaklanan karışım etkisinin yeni yapılarda bilerek yaratılması bricolage i.
Medical
bilerek zarar vermeme nonmaleficence i.
Psychology
bilerek kendini sakatlama self-mutilation i.
bilerek kendini sakatlama self-injury i.
bilerek kendini sakatlama self-harm i.
terapide (danışanın uymayacağını bilerek) istenenin aksi yönde talimatlar verme paradox i.
Education
bilerek işlenen devamsızlık suçu pipping i.
Religious
bilerek cahil kalma vincible ignorance i.
Military
amire saldırı ve bilerek itaat etmeme assaulting or willfully disobeying superior commissioned officer i.
bilerek saklanan silah concealed weapon i.
Sport
rakibe bilerek yenilmek throw f.
(oyunda veya sporda) diğer oyuncuları gaza getirmek için bilerek kötü oynamak hustle f.
(oyunu, maçı) bilerek kaybetmek dump f.
Baseball
bilerek vurucunun başına doğru atılan top beaner i.
bilerek vurucunun başına doğru atılan top beanball i.
koşucunun ilerlemesi için bilerek bunting vurma sac bunt i.
koşucunun ilerlemesi için bilerek bunting vurma sacrifice bunt i.
koşucunun ilerlemesi için bilerek bunting vurma sacrifice hit i.
vurucuyu yürütmek için topa vurmak yerine topu bilerek atmak pitch around f.
Boxing
maçı bilerek kaybetmek throw a fight f.
Wagering
oyuncu veya oyuncu grubunun bilerek sayı üretmediği yasa dışı bir bahis planı point-shaving i.
Art
bilerek başka bir sanatçının tarzında yaratımda bulunma pastiche i.
Cinema
bilerek ana pozitif composite master positive i.
bilerek çoğaltım negatifi composite dupe negative i.
Latin
sahibinin rızasıyla bir ücretsiz olarak başkasının arazisinden geçen şahsın mal sahibinin ihmalinden kaynaklanacak kazaları bilerek göze alması ve sorumluluk kabul etmemesi caveat viator i.
listede olmayanlar bilerek/özellikle dahil edilmemiştir expressio unius est exclusio alterius (the expression of one is the exclusion of another) expr.
Slang
bilerek yanlış kelimeler kullanma eylemi palinpropism i.
bilerek yenilmek tank f.
bilerek boka sarmak fuck shit up on purpose f.
testte bilerek başarısız olmak chuff f.
British Slang
bilerek ortalığı karıştıran tip shit stirrer i.
birine bilerek ve ısrarcı şekilde takılma kidology i.
bilerek ortalığı karıştırma shit stirring i.
bilerek olduğu halde kazara gibi gösterilen accidentally-on-purpose expr.
Modern Slang
bilerek cahil kalma amathia i.
zeki olduğu halde bilerek aptal gibi davranma amathia i.