Türkçe - İngilizce
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce Cümleler
Eşanlam
Cümleler
Araçlar
Kaynaklar
Hakkımızda
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Işıkları Söndür
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Eşanlam
Araçlar
Kaynaklar
Hakkımızda
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
EN-TR
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce Cümleler
Türkçe - İngilizce
Geçmiş
bir şey konusunda
"bir şey konusunda"
teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 1 sonuç
Kategori
Türkçe
İngilizce
Phrases
1
İfadeler
bir şey konusunda
as to something
expr.
"bir şey konusunda"
teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 108 sonuç
Kategori
Türkçe
İngilizce
General
1
Genel
birini bir şey yapması konusunda cesaretlendirmek
encourage someone to do something
f.
2
Genel
(bir şey) konusunda çok az şüpheye yer bırakmak
leave little doubt of (something)
f.
Phrasals
3
Öbek Fiiller
(bir şey konusunda) zahmete sokmak
bother with (someone or something)
f.
4
Öbek Fiiller
(bir şey konusunda) zahmet etmek/zahmete girmek
bother with someone or something
f.
5
Öbek Fiiller
birini bir şey yapması konusunda ikna etmek/oyuna getirmek
fool someone into something
f.
6
Öbek Fiiller
bir şey konusunda artış göstermek
gain in
f.
7
Öbek Fiiller
bir şey konusunda/bakımından iyiye gitmek
gain in
f.
8
Öbek Fiiller
(bir şey yapmaması konusunda) uyarmak
exhort (one) to (do something)
f.
9
Öbek Fiiller
(bir şey yapmaması konusunda) ikaz etmek
exhort (one) to (do something)
f.
10
Öbek Fiiller
(bir şey yapması konusunda) tavsiye vermek
exhort (one) to (do something)
f.
11
Öbek Fiiller
(bir şey yapması konusunda) cesaret vermek
exhort (one) to (do something)
f.
12
Öbek Fiiller
(bir şey yapması konusunda) cesaretlendirmek
exhort (one) to (do something)
f.
13
Öbek Fiiller
(bir şey yapması konusunda) teşvik etmek
exhort (one) to (do something)
f.
14
Öbek Fiiller
(bir şey) yapmak konusunda yan çizmek
get out of doing (something)
f.
15
Öbek Fiiller
(biriyle) biri/bir şey üzerinde/konusunda uzlaşmak
compromise on someone or something (with someone)
f.
16
Öbek Fiiller
(biriyle) biri/bir şey konusunda anlaşmaya varmak
compromise on someone or something (with someone)
f.
17
Öbek Fiiller
(biriyle) biri/bir şey üzerinde/konusunda uzlaşmak
compromise (on someone or something) with someone
f.
18
Öbek Fiiller
(biriyle) biri/bir şey konusunda anlaşmaya varmak
compromise (on someone or something) with someone
f.
19
Öbek Fiiller
(biriyle bir şey) üzerinde/konusunda uzlaşmak
compromise (on something) with (someone)
f.
20
Öbek Fiiller
(biriyle bir şey) konusunda anlaşmaya varmak
compromise (on something) with (someone)
f.
21
Öbek Fiiller
(bir şey) üzerinde/konusunda uzlaşmak
compromise on (something)
f.
22
Öbek Fiiller
(bir şey) konusunda anlaşmaya varmak
compromise on (something)
f.
23
Öbek Fiiller
(biri/bir şey konusunda) birine akıl danışmak
consult (with) someone (about someone or something)
f.
24
Öbek Fiiller
(bir şey) konusunda birine akıl danışmak
consult (someone) about (something)
f.
25
Öbek Fiiller
birine (bir şey yapma konusunda) meydan okumak
dare someone (to do something)
f.
26
Öbek Fiiller
biriyle (bir şey yapma konusunda) bahse girmek
dare someone (to do something)
f.
27
Öbek Fiiller
birini biri/bir şey konusunda utandırmak
embarrass someone about someone or something
f.
28
Öbek Fiiller
birini biri/bir şey konusunda mahcup etmek
embarrass someone about someone or something
f.
29
Öbek Fiiller
(birini/kendini bir şey) konusunda ikna etmek/kandırmak
fool (one or oneself) into (something)
f.
30
Öbek Fiiller
(bir şey) konusunda yardım etmek
help out with
f.
31
Öbek Fiiller
(bir şey) konusunda uyanık olmak
look out for (something)
f.
32
Öbek Fiiller
(bir şey) konusunda laf sokmak
needle about
f.
33
Öbek Fiiller
(bir şey) konusunda kışkırtmak
needle about
f.
34
Öbek Fiiller
(bir şey) konusunda iğnelemek
needle about
f.
35
Öbek Fiiller
(bir şey) konusunda iğneleyici söz söylemek
needle about
f.
36
Öbek Fiiller
(bir şey) konusunda dokundurmak
needle about
f.
37
Öbek Fiiller
(birine bir şey yapması konusunda) baskı yapmak
pressure (one) into (doing something)
f.
38
Öbek Fiiller
(bir şey) konusunda baskı yapmak
pressure into
f.
39
Öbek Fiiller
(birini/kendini bir şey yapmak konusunda) tatlı dille kandırmak
talk (someone or oneself) into (doing) (something)
f.
40
Öbek Fiiller
(biri/bir şey) konusunda bir mektup, e-posta göndermek
write about (someone or something)
f.
Phrases
41
İfadeler
(biri/bir şey) konusunda
so far as (someone or something) is concerned
expr.
42
İfadeler
biri/bir şey konusunda
as regards somebody/something
expr.
Colloquial
43
Konuşma Dili
bir şey olarak/yapmak konusunda çok deneyimi/tecrübesi olmak
know what it is to be/do something
f.
44
Konuşma Dili
bir şey yapma konusunda yeterli bilgi sahibi olmak
know what (one) is doing
f.
45
Konuşma Dili
(biri/bir şey) konusunda
talking of (someone or something)
expr.
46
Konuşma Dili
biri/bir şey konusunda
talking of somebody/something [uk]
expr.
47
Konuşma Dili
biri/bir şey konusunda usta
at home with someone or something
expr.
48
Konuşma Dili
biri/bir şey konusunda uzman
at home with someone or something
expr.
49
Konuşma Dili
biri/bir şey konusunda yeterli
at home with someone or something
expr.
50
Konuşma Dili
biri/bir şey konusunda yetenekli
at home with someone or something
expr.
51
Konuşma Dili
(bir şey) konusunda
speaking of (something)
expr.
Idioms
52
Deyim
(bir şey konusunda) heyecanlı olmak
be keen about
f.
53
Deyim
bir şey konusunda tekel olmamak
not have a monopoly on something
f.
54
Deyim
birine bir şey yapması konusunda aşırı baskı yapmak
high-pressure someone into something
f.
55
Deyim
bir şey/bir şey yapmak konusunda kararlı olmak
be (dead) set on something/on doing something
f.
56
Deyim
(biri/bir şey konusunda) aynı kafada olmak
be of one/the same mind (about/on somebody/something)
f.
57
Deyim
bir şey/bir şey yapmak konusunda kararlı olmak
be set on something/on doing something
f.
58
Deyim
birini (biri/bir şey hakkında/konusunda) güncellemek
bring someone up-to-date (on someone or something)
f.
59
Deyim
birine (biri/bir şey hakkında/konusunda) son gelişmeleri anlatmak/bildirmek/aktarmak
bring someone up-to-date (on someone or something)
f.
60
Deyim
(birine biri/bir şey) konusunda hesap vermek
give (one) an account of (someone or something)
f.
61
Deyim
(birine biri/bir şey) konusunda açıklama yapmak
give (one) an account of (someone or something)
f.
62
Deyim
(birine biri/bir şey) konusunda bilgi vermek
give (one) an account of (someone or something)
f.
63
Deyim
(birine biri/bir şey) konusunda/hakkında hesap vermek
give an account (of someone or something) (to someone)
f.
64
Deyim
(birine biri/bir şey) konusunda/hakkında açıklama yapmak
give an account (of someone or something) (to someone)
f.
65
Deyim
(birine biri/bir şey) konusunda/hakkında bilgi vermek
give an account (of someone or something) (to someone)
f.
66
Deyim
(birine biri/bir şey) konusunda/hakkında hesap vermek
give someone an account of someone or something
f.
67
Deyim
(birine biri/bir şey) konusunda/hakkında açıklama yapmak
give someone an account of someone or something
f.
68
Deyim
(birine biri/bir şey) konusunda/hakkında bilgi vermek
give someone an account of someone or something
f.
69
Deyim
(biri/bir şey) konusunda/hakkında hesap vermek
give an account of (someone or something)
f.
70
Deyim
(biri/bir şey) konusunda/hakkında açıklama yapmak
give an account of (someone or something)
f.
71
Deyim
(biri/bir şey) konusunda/hakkında bilgi vermek
give an account of (someone or something)
f.
72
Deyim
(biri/bir şey konusunda) abartılı davranmak
go overboard (for somebody/something)
f.
73
Deyim
(biri/bir şey konusunda) ölçüyü kaçırmak
go overboard (for somebody/something)
f.
74
Deyim
(biri/bir şey konusunda) abartılı davranmak
go overboard (about somebody/something)
f.
75
Deyim
(biri/bir şey konusunda) ölçüyü kaçırmak
go overboard (about somebody/something)
f.
76
Deyim
bir şey konusunda büyük umutları olmak
have (high) hopes of something
f.
77
Deyim
bir şey konusunda büyük umutlar beslemek
have (high) hopes of something
f.
78
Deyim
bir şey (yapma) konusunda doğal becerisi olmak
have a gift for (doing) something
f.
79
Deyim
bir şey (yapma) konusunda doğuştan yetenekli olmak
have a gift for (doing) something
f.
80
Deyim
(bir şey) konusunda tekel olmak
have a monopoly on (something)
f.
81
Deyim
(bir şey konusunda) burnu iyi koku almak
have a nose for something
f.
82
Deyim
(bir şey konusunda) tahminde bulunmak
have an inkling (of something)
f.
83
Deyim
(bir şey konusunda) varsayımda bulunmak
have an inkling (of something)
f.
84
Deyim
(bir şey konusunda) açık görüşlü olmak
have an open mind (on/about something)
f.
85
Deyim
(bir şey konusunda) ön yargılı olmamak
have an open mind (on/about something)
f.
86
Deyim
(bir şey konusunda) açık görüşlü olmak
keep an open mind (on/about something)
f.
87
Deyim
(bir şey konusunda) ön yargılı olmamak
keep an open mind (on/about something)
f.
88
Deyim
(bir şey yapmak konusunda) işi zor olmak
have your work cut out (to do something/doing something)
f.
89
Deyim
(birine bir şey yapması konusunda) aşırı baskı yapmak
high-pressure (one) into (doing something)
f.
90
Deyim
(birine bir şey yapması konusunda) aşırı baskı yapmak
high-pressure into
f.
91
Deyim
bir konuda/bir şey yapma konusunda dobra olmak
make no bones about something/about doing something
f.
92
Deyim
bir konuda/bir şey yapma konusunda şeffaf olmak
make no bones about something/about doing something
f.
93
Deyim
bir şey yapmak konusunda bir daha düşünmek
think better of it/of doing something
f.
94
Deyim
(biri/bir şey) konusunda bölünmüş
divided on (someone or something)
s.
95
Deyim
(biri/bir şey) konusunda ayrılığa düşmüş
divided on (someone or something)
s.
96
Deyim
(bir şey yapmak) konusunda azimli
bound and determined to (do something)
s.
97
Deyim
(biri/bir şey) konusunda çok katı
death on (someone or something)
s.
98
Deyim
(bir şey) konusunda çok becerikli
death on (something)
s.
99
Deyim
(bir şey) konusunda yetenekli
death on (something)
s.
100
Deyim
(bir şey) konusunda/yönünden zengin
long on one thing and short on another
s.
101
Deyim
(bir şey) konusunda/yönünden eksik kalmış
long on one thing and short on another
s.
102
Deyim
(bir şey) konusunda/hakkında katı
religious about (something)
s.
103
Deyim
(bir şey) konusunda/hakkında kuralcı
religious about (something)
s.
104
Deyim
(bir şey yapmak) konusunda kararsız
reluctant to (do something)
s.
105
Deyim
(bir şey yapmak) konusunda tereddütlü
reluctant to (do something)
s.
106
Deyim
(bir şey) konusunda avantajlı
to windward of (something) [obsolete]
expr.
Law
107
Hukuk
bir şey yapmak konusunda açılan dava
action of mandamus
i.
Slang
108
Argo
(bir şey konusunda) cahil/bilgisiz olmak
not know shit (about something)
f.
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of bir şey konusunda
×
Terim Seçenekleri
Çeviri Öner / Düzelt
Fransızca İngilizce Sözlük
İspanyolca İngilizce Sözlük
Almanca İngilizce Sözlük
İngilizce Eşanlam Sözlük
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy