Geçmiş

birinden olmak

"birinden olmak" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 1 sonuç

	Kategori	Türkçe	İngilizce
Colloquial
1	Konuşma Dili	birinden olmak	be on f.

"birinden olmak" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 273 sonuç

	Kategori	Türkçe	İngilizce
General
1	Genel	birinden aşağı bir rütbede olmak	rank below f.
2	Genel	birinden yana olmak	be on someone's side f.
3	Genel	kurtulmuş olmak (birinden)	be free of f.
4	Genel	birinden yana olmak	take the part of f.
5	Genel	(birinden) daha büyük yalancı olmak	outlie f.
6	Genel	(birinden veya bir şeyden) daha iyi olmak	ding [dialect] f.
7	Genel	(birinden) fiziksel güç veya çabayla üstün olmak	outmuscle f.
Phrasals
8	Öbek Fiiller	birinden şikayetçi olmak	kick about someone f.
9	Öbek Fiiller	birinden davacı olmak	prefer something (charges) against someone f.
10	Öbek Fiiller	birinden şikayetçi olmak	prefer something (charges) against someone f.
11	Öbek Fiiller	birinden/bir şeyden bir miktar daha baskın olmak	exceed someone or something by something f.
12	Öbek Fiiller	birinden/bir şeyden bir miktar daha üstün olmak	exceed someone or something by something f.
13	Öbek Fiiller	birinden/bir şeyden belli bir oranda daha iyi olmak	exceed someone or something by something f.
14	Öbek Fiiller	birinden/bir şeyden bir konuda üstün olmak	exceed someone or something in something f.
15	Öbek Fiiller	birinden/bir şeyden bir konuda baskın olmak	exceed someone or something in something f.
16	Öbek Fiiller	birinden/ bir şeyden bir konuda daha iyi olmak	exceed someone or something in something f.
17	Öbek Fiiller	bir konuda durumu birinden/bir şeyden daha parlak olmak	exceed someone or something in something f.
18	Öbek Fiiller	birinden/bir şeyden bir şey beklentisi içinde olmak	expect something from someone or something f.
19	Öbek Fiiller	birinden/bir şeyden bir şey beklentisi içinde olmak	expect something (out) of someone or something f.
20	Öbek Fiiller	(birinden/bir şeyden bir şeye) ihtiyacı olmak	require (something) from (someone or something) f.
21	Öbek Fiiller	(birinden/bir şeyden) önde olmak	go before (someone or something) f.
22	Öbek Fiiller	(birinden/bir şeyden) üstün olmak	go before (someone or something) f.
23	Öbek Fiiller	(birinden/bir şeyden) önce olmak	go before (someone or something) f.
24	Öbek Fiiller	(duyguları) birinden yana olmak	go out to (someone) f.
25	Öbek Fiiller	(birinden) aşağı rütbede/mevkide olmak	rank below (someone) f.
26	Öbek Fiiller	(birinden) düşük bir pozisyonda/kademede olmak	rank below (someone) f.
27	Öbek Fiiller	(birinden) düşük bir sıralamada olmak	rank below (someone) f.
28	Öbek Fiiller	bir şeyde birinden bir şeyden daha iyi olmak	surpass someone or something in something f.
29	Öbek Fiiller	tercihi birinden/bir şeyden yana olmak	incline toward someone or something f.
30	Öbek Fiiller	(birinden/bir şeyden) bazı talepleri olmak	require (something) of (someone or something) f.
31	Öbek Fiiller	(birinden/bir şeyden) bazı beklentileri olmak	require (something) of (someone or something) f.
32	Öbek Fiiller	(birinden/bir şeyden) yerine getirmesi istenen (bazı şeyler) olmak	require (something) of (someone or something) f.
33	Öbek Fiiller	(birinden) emin olmak	bet on (someone) f.
34	Öbek Fiiller	(birinden/bir şeyden) daha önemli olmak	come before (someone or something) f.
35	Öbek Fiiller	(birinden/bir şeyden) yana olmak	come down on (someone or something) f.
36	Öbek Fiiller	(birinden/bir şeyden) taraf olmak	come down on (someone or something) f.
37	Öbek Fiiller	(birinden/bir şeyden) yana olmak	come out for (someone or something) f.
38	Öbek Fiiller	(birinden/bir şeyden) yana olmak	come out in favor of (someone or something) f.
39	Öbek Fiiller	(birinden/bir şeyden) şikayetçi olmak	complain about (someone or something) f.
40	Öbek Fiiller	birinden/bir şeyden farklı olmak	contrast with someone or something f.
41	Öbek Fiiller	(birinden/bir şeyden) farklı olmak	differ from (someone or something) f.
42	Öbek Fiiller	(birinden/bir şeyden) başka olmak	differ from (someone or something) f.
43	Öbek Fiiller	birinden/bir şeyden haberi olmak/haberdar olmak	hear about someone or something f.
44	Öbek Fiiller	(birinden/bir şeyden) önde olmak	keep ahead (of someone or something) f.
45	Öbek Fiiller	(birinden/bir şeyden) haberdar olmak	keep up with (someone or something) f.
46	Öbek Fiiller	(birinden/bir şeyden) haberi olmak	know about (someone or something) f.
47	Öbek Fiiller	(birinden/bir şeyden) haberdar olmak	know about (someone or something) f.
48	Öbek Fiiller	(birinden/bir şeyden) haberi olmak	know of (someone or something) f.
49	Öbek Fiiller	(birinden/bir şeyden) yana olmak	lean toward (someone or something) f.
50	Öbek Fiiller	(birinden/bir şeyden) haberdar olmak	learn of (someone or something) f.
51	Öbek Fiiller	(birinden/bir şeyden) üstün olmak	pull ahead (of someone or something) f.
52	Öbek Fiiller	(birinden/bir şeyden) başarılı konumda olmak	pull ahead (of someone or something) f.
53	Öbek Fiiller	(birinden/bir şeyden) avantajlı durumda/konumda olmak	remain ahead of (someone or something) f.
54	Öbek Fiiller	(birinden/bir şeyden) daha iyi bir durumda/konumda olmak	remain ahead of (someone or something) f.
55	Öbek Fiiller	(birinden/bir şeyden) yana olmak	side with (someone or something) f.
56	Öbek Fiiller	(birinden/bir şeyden) ayırt edilebilir olmak	stand apart (from someone or something) f.
57	Öbek Fiiller	(birinden/bir şeyden) farklı olmak	stand apart (from someone or something) f.
58	Öbek Fiiller	(birinden/bir şeyden) taraf olmak	stand up for (someone or something) f.
59	Öbek Fiiller	(birinden/bir şeyden) yana olmak	take up for (someone or something) f.
60	Öbek Fiiller	(birinden/bir şeyden) çok daha uzun olmak	tower above (someone or something) f.
61	Öbek Fiiller	(birinden/bir şeyden) çok daha uzun olmak	tower over (someone or something) f.
62	Öbek Fiiller	(birinin birinden/bir şeyden) vazgeçmesine/çark etmesine neden olmak	turn (one) away from (someone or something) f.
63	Öbek Fiiller	(birinden/bir şeyden) farklı olmak	vary from (someone or something) f.
64	Öbek Fiiller	(birinden/bir şeyden) farklı olmak	vary with (something) f.
Phrases
65	İfadeler	(birinden/bir şeyden) yana olmak	slant in favor of (someone or something) f.
66	İfadeler	(birinden/bir şeyden) yana olmak	slant toward (someone or something) f.
Colloquial
67	Konuşma Dili	(birinden) irite olmak	be crook on (one) [australia/new zealand] f.
68	Konuşma Dili	(birinden) rahatsız olmak	be crook on (one) [australia/new zealand] f.
69	Konuşma Dili	birinden üstün olmak	be one up on somebody f.
70	Konuşma Dili	birinden bir adım önde olmak	be one up on somebody f.
71	Konuşma Dili	birinden avantajlı durumda olmak	be one up on somebody f.
72	Konuşma Dili	birinden önde olmak	be one up on somebody f.
73	Konuşma Dili	birinden üstün olmak	get one up on somebody f.
74	Konuşma Dili	birinden bir adım önde olmak	get one up on somebody f.
75	Konuşma Dili	birinden avantajlı durumda olmak	get one up on somebody f.
76	Konuşma Dili	birinden önde olmak	get one up on somebody f.
77	Konuşma Dili	birinden üstün olmak	have one up on somebody f.
78	Konuşma Dili	birinden bir adım önde olmak	have one up on somebody f.
79	Konuşma Dili	birinden avantajlı durumda olmak	have one up on somebody f.
80	Konuşma Dili	birinden önde olmak	have one up on somebody f.
81	Konuşma Dili	(birinden/bir şeyden) bir adım önde olmak	have one up on (someone or something) f.
82	Konuşma Dili	bir konuda (birinden/bir şeyden) daha parlak durumda olmak	have (got) it over (someone or something) f.
83	Konuşma Dili	bir konuda (birinden/bir şeyden) üstün/daha iyi olmak	have (got) it over (someone or something) f.
84	Konuşma Dili	(bir şeyde) birinden/bir şeyden çok daha iyi olmak	have it (all) over someone or something (in something) f.
85	Konuşma Dili	(bir şeyde) birinden/bir şeyden açık ara üstün olmak	have it (all) over someone or something (in something) f.
86	Konuşma Dili	(birinden bir miktar) alacağı olmak	be into (someone) for (something) f.
87	Konuşma Dili	birinden bir miktar alacağı olmak	be into somebody for something [us] f.
88	Konuşma Dili	birinden/bir şeyden daha iyi olmak	top someone or something f.
89	Konuşma Dili	birinden/bir şeyden üstün olmak	top someone or something f.
90	Konuşma Dili	(birinden) torpilli olmak	have an in with (someone) f.
91	Konuşma Dili	(birinden) torpili olmak	have an in with (someone) f.
92	Konuşma Dili	birinden/bir şeyden yana olmak	be for someone or something f.
93	Konuşma Dili	birinden/bir şeyden yana olmak	be for doing something f.
94	Konuşma Dili	birinden/bir şeyden yana olmak	be for someone or something f.
95	Konuşma Dili	birinden/bir şeyden yana olmak	be for doing something f.
96	Konuşma Dili	(birinden/bir şeyden) alakasız olmak	be nothing to do with (someone or something) f.
97	Konuşma Dili	(birinden) haberdar olmak	be on to (someone) f.
98	Konuşma Dili	birinden üstün olmak	be one up on someone f.
99	Konuşma Dili	birinden bir adım önde olmak	be one up on someone f.
100	Konuşma Dili	birinden avantajlı durumda olmak	be one up on someone f.
101	Konuşma Dili	birinden önde olmak	be one up on someone f.
102	Konuşma Dili	birinden geçmiş olmak	be past f.
103	Konuşma Dili	birinden kaynaklı bir sorun/problem olmak	be someone's lookout f.
104	Konuşma Dili	(birinden) daha iyi/güçlü olmak	be too much (for somebody) f.
105	Konuşma Dili	(birinden/bir şeyden) haberdar olmak	get wise (to someone or something) f.
Idioms
106	Deyim	(birinden) tarafa olmak	be on (one's) side f.
107	Deyim	(birinden) tarafa olmak	be on somebody’s ˈside f.
108	Deyim	(birinden) bin kat daha/bin kez daha (iyi, güçlü, başarılı) olmak	be twice the man/woman that (someone) is f.
109	Deyim	(birinden) bin kat daha (iyi, güçlü, başarılı) olmak	be twice the man or woman that someone is f.
110	Deyim	(birinden) daha alt seviyede/düzeyde/sınıfta olmak	not be in the same league f.
111	Deyim	(birinden) daha aşağı kulvarda olmak	not be in the same league f.
112	Deyim	(birinden) daha alt seviyede/düzeyde/sınıfta olmak	not be in the same class f.
113	Deyim	(birinden) daha aşağı kulvarda olmak	not be in the same class f.
114	Deyim	(birinden) daha alt seviyede/düzeyde/sınıfta olmak	not be in the same street f.
115	Deyim	(birinden) daha aşağı kulvarda olmak	not be in the same street f.
116	Deyim	(birinden/bir şeyden) üstün/avantajlı olmak	have the better of (someone or something) f.
117	Deyim	(bir şeyde birinden) daha başarılı olmak	make a better fist of (something) f.
118	Deyim	(bir şeyde birinden) daha iyi olmak	make a better fist of (something) f.
119	Deyim	(birinden/bir şeyden) rahatsız olmak/hiç hoşlanmamak	put off by someone or something f.
120	Deyim	(birinden ya da bir şeyden) taraf olmak	come out on the side of (someone or something) f.
121	Deyim	(birinden ya da bir şeyden) yana olmak	come out on the side of (someone or something) f.
122	Deyim	birinden ya da bir şeyden taraf olmak	come down on the side of somebody/something f.
123	Deyim	birinden ya da bir şeyden yana olmak	come down on the side of somebody/something f.
124	Deyim	birinden ya da bir şeyden taraf olmak	come out on the side of somebody/something f.
125	Deyim	birinden ya da bir şeyden yana olmak	come out on the side of somebody/something f.
126	Deyim	düzen veya avantaj (başkasına göre birinden) yana olmak	stack the cards in the favor of (someone or something) f.
127	Deyim	birinden daha şanslı olmak	have the edge over f.
128	Deyim	birinden çok daha üstün olmak	be streets ahead of someone f.
129	Deyim	birinden kat be kat daha üstün olmak	be streets ahead of someone f.
130	Deyim	birinden kat be kat üstün olmak	be streets ahead of someone f.
131	Deyim	birinden çok daha üstün olmak	stand head and shoulders above someone f.
132	Deyim	birinden kat be kat daha üstün olmak	stand head and shoulders above someone f.
133	Deyim	birinden kat be kat üstün olmak	stand head and shoulders above someone f.
134	Deyim	birinden çok daha iyi olmak	be streets ahead of someone f.
135	Deyim	birinden kat be kat daha iyi olmak	be streets ahead of someone f.
136	Deyim	birinden kat be kat iyi olmak	be streets ahead of someone f.
137	Deyim	birinden çok daha iyi olmak	stand head and shoulders above someone f.
138	Deyim	birinden kat be kat daha iyi olmak	stand head and shoulders above someone f.
139	Deyim	birinden kat be kat iyi olmak	stand head and shoulders above someone f.
140	Deyim	birinden kat kat üstün olmak	head and shoulders above someone f.
141	Deyim	birinden/bir şeyden çok daha üstün olmak	tower head and shoulders above f.
142	Deyim	bir şeyden ya da birinden rahatsız olmak (değiştirilmesi gerektiğini düşünmek)	have a beef with something f.
143	Deyim	birinden daha üstün olmak	have the edge on someone f.
144	Deyim	birinden daha üstün olmak	have the edge over someone f.
145	Deyim	(birinden) daha iyi bir muameleyi/davranışı hak etmiş olmak	deserve better from someone f.
146	Deyim	düşünüp taşındıktan sonra (birinden veya bir şeyden) yana olmak	come down/out on the side of somebody/something f.
147	Deyim	(birinden/bir şeyden) bir adım önde olmak/öne geçmek	get the drop on (someone or something) f.
148	Deyim	(birinden/bir şeyden) bir adım önde olmak/öne geçmek	have the drop on (someone or something) f.
149	Deyim	(birinden/bir şeyden) önde olmak	pull in front (of someone or something) f.
150	Deyim	(birinden/bir şeyden) bir adım önde olmak	get one up on (someone or something) f.
151	Deyim	(birinden/bir şeyden) avantajlı durumda olmak	have the wood on (someone or something) [australia/new zealand] f.
152	Deyim	(birinden) yüksek konumda olmak	rank higher than (one) f.
153	Deyim	(birinden) yüksek pozisyonda olmak	rank higher than (one) f.
154	Deyim	(birinden/bir şeyden) çok memnun olmak	be thrilled with (someone or something) f.
155	Deyim	(birinden/bir şeyden) tatmin olmak	be thrilled with (someone or something) f.
156	Deyim	(birinden/bir şeyden) hoşnut olmak	be thrilled with (someone or something) f.
157	Deyim	(bir şeyde) birinden ya da bir şeyden çok iyi olmak	have it (all) over someone or something (in something) f.
158	Deyim	birinden çok daha iyi olmak	have (got) it all over f.
159	Deyim	birinden çok daha iyi olmak	have it all over (someone) f.
160	Deyim	(birinden) etkilenmiş olmak	be under the spell of (someone) f.
161	Deyim	(birinden/bir şeyden) daha az önemli olmak	take a backseat (to someone or something) f.
162	Deyim	birinden sorumlu/mesul olmak	be one's brother's keeper f.
163	Deyim	birinden sorumlu olmak	be brother's keeper f.
164	Deyim	birinden sorumlu olmak	be one's brother's keeper f.
165	Deyim	(birinden/bir şeyden) hep avantajlı durumda olmak	be one jump ahead (of somebody/something) f.
166	Deyim	(birinden/bir şeyden) hep avantajlı durumda olmak	stay one jump ahead (of somebody/something) f.
167	Deyim	(birinden) kopuk olmak	be out of touch with (someone) f.
168	Deyim	birinden geçmiş olmak	be past the sell-by date f.
169	Deyim	birinden geçmiş olmak	be past one's sell-by date f.
170	Deyim	birinden/bir şeyden sonra ikinci sırada olmak/gelmek	be second only to somebody/something f.
171	Deyim	(birinden/bir şeyden) çok ileride olmak	be streets ahead (of somebody/something) [uk] f.
172	Deyim	(birinden/bir şeyden) çok gelişmiş olmak	be streets ahead (of somebody/something) [uk] f.
173	Deyim	(birinden/bir şeyden) çok daha iyi olmak	be streets ahead (of somebody/something) [uk] f.
174	Deyim	(birinden) çok daha üstün olmak	be twice the man/woman that (someone) is f.
175	Deyim	(birinden) bin kat daha iyi olmak	be twice the man/woman that (someone) is f.
176	Deyim	(birinden) kat be kat daha iyi/üstün olmak	be twice the man/woman that (someone) is f.
177	Deyim	(birinden/bir şeyden) haberdar olmak	be wise to (someone or something) f.
178	Deyim	(birinden) habersiz olmak	be out of touch (with somebody) f.
179	Deyim	(birinden/bir şeyden) haberdar olmak	be/get wise to somebody/something f.
180	Deyim	birinden üstün olmak	be up on somebody f.
181	Deyim	birinden bir adım önde olmak	be up on somebody f.
182	Deyim	birinden avantajlı durumda olmak	be up on somebody f.
183	Deyim	birinden önde olmak	be up on somebody f.
184	Deyim	birinden üstün olmak	have one up on somebody f.
185	Deyim	birinden bir adım önde olmak	have one up on somebody f.
186	Deyim	birinden avantajlı durumda olmak	have one up on somebody f.
187	Deyim	birinden önde olmak	have one up on somebody f.
188	Deyim	birinden üstün olmak	get one up on somebody f.
189	Deyim	birinden bir adım önde olmak	get one up on somebody f.
190	Deyim	birinden avantajlı durumda olmak	get one up on somebody f.
191	Deyim	birinden önde olmak	get one up on somebody f.
192	Deyim	(birinden/bir şeyden) hep bir adım önde olmak	be one jump ahead (of somebody/something) f.
193	Deyim	(birinden/bir şeyden) hep bir adım ileride olmak	be one jump ahead (of somebody/something) f.
194	Deyim	(birinden/bir şeyden) hep bir basamak üstte olmak	be one jump ahead (of somebody/something) f.
195	Deyim	(birinden/bir şeyden) hep bir adım önde olmak	stay one jump ahead (of somebody/something) f.
196	Deyim	(birinden/bir şeyden) hep bir adım ileride olmak	stay one jump ahead (of somebody/something) f.
197	Deyim	(birinden/bir şeyden) hep bir basamak üstte olmak	stay one jump ahead (of somebody/something) f.
198	Deyim	birinden/bir şeyden çok daha iyi olmak	beat somebody/something hollow f.
199	Deyim	birinden/bir şeyden açık ara daha iyi olmak	beat somebody/something hollow f.
200	Deyim	birinden/bir şeyden açık ara önde olmak	beat somebody/something hollow f.
201	Deyim	(birinden/bir şeyden) haberdar olmak	become hip to (someone or something) f.
202	Deyim	(birinden/bir şeyden) haberi olmak	become hip to (someone or something) f.
203	Deyim	birinden/bir şeyden şikayetçi olmak	bring a charge against someone or something f.
204	Deyim	(birinden) şikayetçi olmak	bring a charge against (someone) f.
205	Deyim	(birinden/bir şeyden) şüphe/kuşku duyulmasına neden olmak	call (someone or something) into question f.
206	Deyim	(birinden/bir şeyden) taraf olmak	come down on the side of (someone or something) f.
207	Deyim	(birinden/bir şeyden) yana olmak	come down on the side of (someone or something) f.
208	Deyim	(birinden/bir şeyden) çok hoşnut/memnun olmak	take delight in (someone or something) f.
209	Deyim	(birinden) bir adım ileride olmak	do (one) one better f.
210	Deyim	(birinden) üstün olmak	do (one) one better f.
211	Deyim	sarhoş olma eşiği birinden yüksek olmak	drink somebody under the table f.
212	Deyim	(birinden) rahatsız olmak	get a hard time (from someone) f.
213	Deyim	(birinden/bir şeyden) haberi olmak	get hip to (someone or somebody) f.
214	Deyim	(birinden/bir şeyden) üstün olmak	get the best of (someone or something) f.
215	Deyim	birinden/bir şeyden üstün olmak	get the better of somebody/something f.
216	Deyim	(birinden/bir şeyden) avantajlı durumda olmak	get the draw on (someone or something) f.
217	Deyim	(birinden) yana olmak/karar verilmek	go in (one's) favor f.
218	Deyim	(bir konuda birinden/bir şeyden) daha parlak durumda olmak	have (got) it over (someone or something) in (something) f.
219	Deyim	(bir konuda birinden/bir şeyden) üstün/daha iyi olmak	have (got) it over (someone or something) in (something) f.
220	Deyim	bir şeyden ya da birinden rahatsız olmak (değiştirilmesi gerektiğini düşünmek)	have a beef with (someone or something) f.
221	Deyim	(birinden/bir şeyden) bir gömlek üstün olmak	have an edge on (someone or something) f.
222	Deyim	(birinden/bir şeyden) daha şanslı olmak	have an edge over (someone or something) f.
223	Deyim	(birinden/bir şeyden) daha iyi durumda olmak	have an edge over (someone or something) f.
224	Deyim	(birinden/bir şeyden) daha şanslı olmak	have the edge over (someone or something) f.
225	Deyim	(birinden/bir şeyden) daha iyi durumda olmak	have the edge over (someone or something) f.
226	Deyim	(birinden/bir şeyden) daha önemli/mühim olmak	have precedence over (someone or something) f.
227	Deyim	birinden önde olmak	have someone on the run f.
228	Deyim	birinden güçlü bir konumda olmak	have someone on the run f.
229	Deyim	(birinden/bir şeyden) avantajlı olmak	have the edge on (someone or something) f.
230	Deyim	(birinden/bir şeyden) üstün olmak	have the edge on (someone or something) f.
231	Deyim	birinden/bir şeyden üstün olmak	have an edge on/over somebody/something f.
232	Deyim	birinden/bir şeyden önde olmak	have an edge on/over somebody/something f.
233	Deyim	birinden/bir şeyden üstün olmak	have the edge on/over somebody/something f.
234	Deyim	birinden/bir şeyden önde olmak	have the edge on/over somebody/something f.
235	Deyim	(birinden/bir şeyden sürekli) bir adım ileride/önde olmak	keep one step ahead (of someone or something) f.
236	Deyim	(birinden/bir şeyden) üstün olmak	knock (the) spots off (someone or something) [uk/australia] f.
237	Deyim	(birinden/bir şeyden) çok daha iyi olmak	knock (the) spots off (someone or something) [uk/australia] f.
238	Deyim	(birinden/bir şeyden) üstün olmak	knock the socks off (someone or something) f.
239	Deyim	(birinden/bir şeyden) çok daha iyi olmak	knock the socks off (someone or something) f.
240	Deyim	(birinden/bir şeyden) daha iyi olmak	leave (something or someone) standing f.
241	Deyim	(birinden) üstün olmak	one-up (someone) f.
242	Deyim	(birinden) davacı olmak	prefer charges against (one) f.
243	Deyim	(birinden) şikayetçi olmak	prefer charges against (one) f.
244	Deyim	(birinden/bir şeyden) üstün olmak	put (someone or something) to shame f.
245	Deyim	(birinden/bir şeyden) çok daha hızlı olmak/koşmak	run circles around (someone or something) f.
246	Deyim	(birinden/bir şeyden) hızlı olmak/koşmak	run circles round (someone or something) f.
247	Deyim	(birinden/bir şeyden) hızlı olmak/koşmak	run rings around (someone or something) f.
248	Deyim	(birinden/bir şeyden) hızlı olmak/koşmak	run rings round (someone or something) f.
249	Deyim	birinden/bir şeyden açık ara önde olmak	show someone or something a clean pair of heels f.
250	Deyim	(birinden/bir şeyden) daha iyi olmak	stand head and shoulders above (someone or something) f.
251	Deyim	(birinden/bir şeyden) fersah fersah önde olmak	stand head and shoulders above (someone or something) f.
252	Deyim	(birinden/bir şeyden) kat kat önde olmak	stand head and shoulders above (someone or something) f.
253	Deyim	(birinden/bir şeyden) çok üstün olmak	stand head and shoulders above (someone or something) f.
254	Deyim	(birinden/bir şeyden) çok daha iyi olmak	stand head and shoulders above (someone or something) f.
255	Deyim	(birinden/bir şeyden) çok daha iyi olmak	stay head and shoulders above (someone or something) f.
256	Deyim	(birinden/bir şeyden) kat be kat daha iyi olmak	stay head and shoulders above (someone or something) f.
257	Deyim	(birinden/bir şeyden) çok daha üstün olmak	stay head and shoulders above (someone or something) f.
258	Deyim	(birinden/bir şeyden) bir adım önde olmak	stay one step ahead (of someone or something) f.
259	Deyim	(birinden/bir şeyden) bir adım ileride olmak	stay one step ahead (of someone or something) f.
260	Deyim	(birinden/bir şeyden) çok daha uzun olmak	tower head and shoulders above (someone or something) f.
261	Deyim	(birinden/bir şeyden) çok daha üstün olmak	tower head and shoulders above (someone or something) f.
262	Deyim	(birinden/bir şeyden) çok daha iyi olmak	tower head and shoulders above (someone or something) f.
263	Deyim	(birinden/bir şeyden) çok daha etkileyici olmak	tower head and shoulders above (someone or something) f.
264	Deyim	(birinden/bir şeyden) çok daha önemli olmak	tower head and shoulders above (someone or something) f.
265	Deyim	(birinden/bir şeyden) çok daha uzun olmak	tower head and shoulders over (someone or something) f.
266	Deyim	(birinden/bir şeyden) çok daha üstün olmak	tower head and shoulders over (someone or something) f.
267	Deyim	(birinden/bir şeyden) çok daha iyi olmak	tower head and shoulders over (someone or something) f.
268	Deyim	(birinden/bir şeyden) çok daha etkileyici olmak	tower head and shoulders over (someone or something) f.
269	Deyim	(birinden/bir şeyden) çok daha önemli olmak	tower head and shoulders over (someone or something) f.
Law
270	Hukuk	birinden davacı olmak	press charges against someone f.
Slang
271	Argo	birinden bir adım önde olmak	get the drop on someone f.
272	Argo	birinden önde olmak	get the drop on someone f.
273	Argo	(birinden/bir şeyden) şikayetçi olmak	bitch about (someone or something) f.