İngilizce | Türkçe | |
---|---|---|
General | ||
Genel | confront with f. | karşılaştırmak |
Genel | confront with f. | -e gidip anlatmak |
Genel | confront with f. | -e gidip söylemek |
Phrasals | ||
Öbek Fiiller | confront with f. | karşılaşmak |
İngilizce | Türkçe | |
---|---|---|
General | ||
Genel | confront with a fait accompli f. | oldu bittiye getirmek |
Genel | confront somebody with f. | karşı karşıya bırakmak |
Genel | confront somebody with f. | karşılaştırmak |
Genel | confront with a problem f. | bir sorunla karşılaşmak |
Phrasals | ||
Öbek Fiiller | confront someone with something f. | birini bir şeyle yüzleştirmek |
Öbek Fiiller | confront someone with something f. | birini bir şeyle karşı karşıya getirmek |
Öbek Fiiller | confront someone with something f. | birini bir yanlışıyla, eleştiriyle, kanıtlarla yüzleştirmek/karşı karşıya getirmek |
Öbek Fiiller | confront (one) with (something) f. | (birini bir şeyle) yüzleştirmek |
Öbek Fiiller | confront (one) with (something) f. | (birini bir şeyle) karşı karşıya getirmek |
Öbek Fiiller | confront (one) with (something) f. | (birini bir yanlışıyla, eleştiriyle, kanıtlarla) yüzleştirmek/karşı karşıya getirmek |
Military | ||
Askeri | confront with the enemy f. | düşmanla temas etmek |