|
Kategori |
Türkçe |
İngilizce |
|
General |
|
1 |
Genel |
bir diğeri |
another one zm.
|
|
Similarly, the production under licence by EU countries in third countries is another one of such issues.
Benzer şekilde AB ülkeleri tarafından üçüncü ülkelerde lisans altında üretim yapılması da bu konulardan bir diğeridir.
More Sentences
|
2 |
Genel |
bir diğeri |
the other i.
|
|
3 |
Genel |
biri yıkama diğeri kurutma işlevi gören iki tane döner tamburu olan çamaşır makinesi |
twin-tub i.
|
|
4 |
Genel |
biri önde diğeri arkada iki atın taşıdığı direklere asılı sedye |
brancard i.
|
|
5 |
Genel |
(bir diğeri ile) birlikte doğan şey |
connascence i.
|
|
6 |
Genel |
(bir diğeri ile) birlikte doğan şey |
connascency i.
|
|
7 |
Genel |
(bir diğeri ile) çağdaş olan kimse |
contemporanean i.
|
|
8 |
Genel |
(bir diğeri ile) akran olan kimse |
contemporanean i.
|
|
9 |
Genel |
(bir diğeri ile) çağdaş olan kimse |
contemporary i.
|
|
10 |
Genel |
(bir diğeri ile) akran olan kimse |
contemporary i.
|
|
|
11 |
Genel |
bir parçanın diğeri içine girmesi |
introsusception i.
|
|
12 |
Genel |
bir diğeri ile aynı yasal statüde olan kimse |
peer i.
|
|
13 |
Genel |
birini veya bir şeyi diğeri ile karıştırmak |
mistake f.
|
|
14 |
Genel |
dümen çevirerek bir diğeri ile değiştirmek |
suppose f.
|
|
15 |
Genel |
bir bacağı bir taraftayken diğeri ayrı tarafta |
astraddle ed.
|
|
16 |
Genel |
biri ya da diğeri |
whichsoever zm.
|
|
17 |
Genel |
biri ya da diğeri |
ither [dialect] [uk] bağ.
|
|
Phrasals |
|
18 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyle diğeri/iki şey) arasında havada/asılı kalmak |
hover between (something) and (something else) f.
|
|
19 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyle diğeri/iki şey) arasında kararsız olmak |
hover between (something) and (something else) f.
|
|
20 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyle diğeri/iki şey) kararsız kalmak |
hover between (something) and (something else) f.
|
|
21 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyle diğeri/iki şey) bocalamak |
hover between (something) and (something else) f.
|
|
22 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyle diğeri/iki şey) tereddüt etmek |
hover between (something) and (something else) f.
|
|
23 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyle diğeri/iki şey) tereddütte kalmak |
hover between (something) and (something else) f.
|
|
24 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyle diğeri/iki şey) duraksamak |
hover between (something) and (something else) f.
|
|
25 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyle diğeri/iki şey) ikircikte kalmak |
hover between (something) and (something else) f.
|
|
26 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyle diğeri/iki şey) ikircikli olmak |
hover between (something) and (something else) f.
|
|
27 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyle diğeri/iki şey) ikilemde kalmak |
hover between (something) and (something else) f.
|
|
28 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyle diğeri/iki şey) gidip gelmek |
hover between (something) and (something else) f.
|
|
29 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyle diğeri/iki şey) karar verememek |
hover between (something) and (something else) f.
|
|
30 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyle diğeri/iki şey) arasındaki kararı havada/askıda bırakmak |
hover between (something) and (something else) f.
|
|
|
31 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyle diğeri/iki şey) arasındaki karar havada/askıda kalmak |
hover between (something) and (something else) f.
|
|
32 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyle diğeri/iki şey) arasında havada/asılı kalmak |
hover between something (and something else) f.
|
|
33 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyle diğeri/iki şey) arasında kararsız olmak |
hover between something (and something else) f.
|
|
34 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyle diğeri/iki şey) kararsız kalmak |
hover between something (and something else) f.
|
|
35 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyle diğeri/iki şey) bocalamak |
hover between something (and something else) f.
|
|
36 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyle diğeri/iki şey) tereddüt etmek |
hover between something (and something else) f.
|
|
37 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyle diğeri/iki şey) tereddütte kalmak |
hover between something (and something else) f.
|
|
38 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyle diğeri/iki şey) duraksamak |
hover between something (and something else) f.
|
|
39 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyle diğeri/iki şey) ikircikte kalmak |
hover between something (and something else) f.
|
|
40 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyle diğeri/iki şey) ikircikli olmak |
hover between something (and something else) f.
|
|
41 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyle diğeri/iki şey) ikilemde kalmak |
hover between something (and something else) f.
|
|
42 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyle diğeri/iki şey) gidip gelmek |
hover between something (and something else) f.
|
|
43 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyle diğeri/iki şey) karar verememek |
hover between something (and something else) f.
|
|
44 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyle diğeri/iki şey) arasındaki kararı havada/askıda bırakmak |
hover between something (and something else) f.
|
|
45 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyle diğeri/iki şey) arasındaki karar havada/askıda kalmak |
hover between something (and something else) f.
|
|
46 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyle diğeri/iki şey) arasında duraksamak |
hover between (something) and (something else) f.
|
|
47 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyle diğeri/iki şey) arasında ikircikte kalmak |
hover between (something) and (something else) f.
|
|
48 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyle diğeri/iki şey) arasında ikilemde kalmak |
hover between (something) and (something else) f.
|
|
49 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyle diğeri/iki şey) arasında kararsız kalmak |
hover between (something) and (something else) f.
|
|
50 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyle diğeri/iki şey) arasında tereddütte kalmak |
hover between (something) and (something else) f.
|
|
51 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyle diğeri/iki şey) arasında tereddüt etmek |
hover between (something) and (something else) f.
|
|
52 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyle diğeri/iki şey) arasında bocalamak |
hover between (something) and (something else) f.
|
|
53 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyle diğeri/iki şey) arasında gidip gelmek |
hover between (something) and (something else) f.
|
|
54 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyle diğeri/iki şey) arasında karar verememek |
hover between (something) and (something else) f.
|
|
55 |
Öbek Fiiller |
(bir diğeri ölürken) sağ kurtulmak |
see out [scotland] f.
|
|
Phrases |
|
56 |
İfadeler |
bir kapı kapanırsa diğeri açılır |
as one door closes, another (one) opens expr.
|
|
57 |
İfadeler |
bir kapı kapanırsa diğeri açılır |
as one door closes, another one opens expr.
|
|
58 |
İfadeler |
bir kapı kapanırsa diğeri açılır |
one door closes and another one opens expr.
|
|
59 |
İfadeler |
bir kapı kapanırsa diğeri açılır |
as one door closes, another opens expr.
|
|
60 |
İfadeler |
bir kapı kapanır diğeri açılır |
when one door closes, a window opens expr.
|
|
Proverb |
|
61 |
Atasözü |
bir kapı kapanır bir diğeri açılır |
when one door shuts another opens
|
|
62 |
Atasözü |
bir kapı kapanır diğeri açılır |
as one door closes, another (one) opens
|
|
63 |
Atasözü |
bir kapı kapanır diğeri açılır |
one door closes and another one opens
|
|
64 |
Atasözü |
bir kapı kapanır, diğeri açılır |
one door closes, another opens
|
|
65 |
Atasözü |
bir kapı kapanırsa diğeri açılır |
one door closes, another opens
|
|
66 |
Atasözü |
bir kapı kapanırsa diğeri açılır |
when one door closes, another (one/door) opens
|
|
67 |
Atasözü |
bir kapı kapanır diğeri açılır |
when one door closes, another (one/door) opens
|
|
68 |
Atasözü |
bir kapı kapanırsa diğeri açılır |
when one door shuts, another (one/door) opens
|
|
69 |
Atasözü |
bir kapı kapanır diğeri açılır |
when one door shuts, another (one/door) opens
|
|
Colloquial |
|
70 |
Konuşma Dili |
ya o ya diğeri |
it's a toss-up expr.
|
|
|
71 |
Konuşma Dili |
bir şey de olur diğeri de |
he/she would just as soon do a expr.
|
|
72 |
Konuşma Dili |
bir şey de olur diğeri de |
he/she would just as soon do a (as b) expr.
|
|
73 |
Konuşma Dili |
veya diğeri |
or other expr.
|
|
Speaking |
|
74 |
Konuşma |
biri gider biri (diğeri) gelir |
one goes another comes expr.
|
|
75 |
Konuşma |
peki ya diğeri nasıl? |
what about the other one? expr.
|
|
76 |
Konuşma |
peki ya diğeri? |
what about the other one? expr.
|
|
77 |
Konuşma |
ya diğeri? |
what about the other one? expr.
|
|
Trade/Economic |
|
78 |
Ticaret/Ekonomi |
bir bankanın diğeri üzerine çektiği poliçe |
banker's draft or bill i.
|
|
79 |
Ticaret/Ekonomi |
diğeri gerçekleştirilmeden uygulanamayacak proje |
contingent project i.
|
|
80 |
Ticaret/Ekonomi |
her birimin diğeri yerine ikame edilebilirliği |
fungibility i.
|
|
81 |
Ticaret/Ekonomi |
ödeme türünün diğeri ile değiştirilmesi |
commutation i.
|
|
82 |
Ticaret/Ekonomi |
varlıkların bir emeklilik planından diğeri vergisiz bir şekilde aktarılması |
rollover i.
|
|
Law |
|
83 |
Hukuk |
(iskoç hukukunda) aynı meseleyi inceleyen, biri ceza davası ve diğeri hukuk davası olmak üzere iki davanın ortaya çıkması |
concourse i.
|
|
84 |
Hukuk |
(savunmada) bir taraf kabul edip diğeri reddettiği için karara sunulan madde |
issue i.
|
|
Tourism |
|
85 |
Turizm |
biri yatak odası diğeri de genellikle mutfak olmak üzere en azından iki odalı konaklama |
suite i.
|
|
Technical |
|
86 |
Teknik |
bir ucu keser diğeri balta olan alet |
twibill i.
|
|
87 |
Teknik |
bir ucu keser diğeri balta olan alet |
twibil i.
|
|
88 |
Teknik |
biz düzlemi diğeri ile hizalamak için yapılan döndürme hareketi |
rabatment i.
|
|
89 |
Teknik |
biz düzlemi diğeri ile hizalamak için yapılan döndürme hareketi |
rabattement i.
|
|
90 |
Teknik |
elektrik devresini diğeri ile paralel bağlama |
bridging i.
|
|
91 |
Teknik |
(geminin dış kaplamasında) sac levhanın diğeri üzerine binen kısmı |
lap i.
|
|
92 |
Teknik |
bir nesnenin diğeri üzerine binen parçası |
lap i.
|
|
93 |
Teknik |
biri müslin kaplı diğeri ise siyah camdan iki ampulü bulunan bükülü bir cam tüpten oluşan bir tür higrometre |
daniell's hygrometer i.
|
|
94 |
Teknik |
baş kısmının bir tarafı keskin diğeri tarafı kör olan uzun saplı balta |
common ax i.
|
|
95 |
Teknik |
baş kısmının bir tarafı keskin diğeri tarafı kör olan uzun saplı balta |
common axe i.
|
|
96 |
Teknik |
baş kısmının bir tarafı keskin diğeri tarafı kör olan uzun saplı balta |
dayton ax i.
|
|
97 |
Teknik |
baş kısmının bir tarafı keskin diğeri tarafı kör olan uzun saplı balta |
dayton axe i.
|
|
Radio |
|
98 |
Radyo |
radyo sinyalinin bir diğeri tarafından yayını engelleyecek şekilde parazitlenmesi |
wipe-out i.
|
|
Architecture |
|
99 |
Mimarlık |
ayaklarının biri aşağıda diğeri yukarıda olan kemer |
rampant arch i.
|
|
100 |
Mimarlık |
ayaklarının birisi aşağıda diğeri yukarıda olan kemer |
rampant vault i.
|
|
Furniture |
|
101 |
Mobilya |
içinde biri kötü hava koşulları diğeri ise iyi hava koşullarını bildiren iki insan olan bir maket ev |
weather house i.
|
|
102 |
Mobilya |
içine biri kötü diğeri iyi hava tahmini yapan iki figür yerleştirilmiş maket ev |
weather box i.
|
|
Medical |
|
103 |
Medikal |
yüzeylerinden biri konkav diğeri konveks olan eklem |
saddle joint i.
|
|
104 |
Medikal |
yüzeylerinden biri konkav diğeri konveks olan eklem |
sellar joint i.
|
|
105 |
Medikal |
biri hiv pozitif diğeri hiv negatif çiftin ilişkisi ile ilgili |
serodiscordant s.
|
|
Pathology |
|
106 |
Patoloji |
biri canlı diğeri ölü ikiz doğum |
twins one liveborn and one stillborn i.
|
|
Math |
|
107 |
Matematik |
bir objenin bir diğeri üzerine yerleştirilmesi |
superposition i.
|
|
Logic |
|
108 |
Mantık |
başka bir önermeye ikisinden biri doğru olduğunda diğeri kesinlikle yanlış olacak şekilde bağlı olan önerme |
contradictory i.
|
|
Biology |
|
109 |
Biyoloji |
iki parazit arasındaki birinin diğeri içinde geliştiği ilişki |
hyperparasitism i.
|
|
110 |
Biyoloji |
aynı organizma içerisinde bir diğeri ile ilişkisi bulunan gen |
paralog i.
|
|
111 |
Biyoloji |
aynı organizma içerisinde bir diğeri ile ilişkisi bulunan gen |
paralogue i.
|
|
Astronomy |
|
112 |
Gökbilim |
bir gök cismi ile diğeri arasındaki ışık yılı, parsek, veya astronomik birim cinsinden mesafe |
astronomical distance i.
|
|
113 |
Gökbilim |
(gezegen veya uydu gibi) bir gök cisminin bir diğeri etrafındaki yörünge hareketi |
revolution i.
|
|
Botanic |
|
114 |
Botanik |
aynı başakçıktaki iki çiçeğinden biri kısır diğeri ise tek eşeyli olan (çimen) |
hemigamous s.
|
|
Breeding |
|
115 |
Hayvancılık |
ikisi yan yana, bir diğeri de önde olacak şekilde koşum takılmış üç çeki hayvanı |
spike team i.
|
|
Archaeology |
|
116 |
Arkeoloji |
biri ingiltere'ye, diğeri abd'ye götürülen iki antik mısır dikilitaştan her biri |
cleopatra's needle i.
|
|
Religious |
|
117 |
Dini |
(hristiyan yortuları) biri bitmeden diğeri başlayacak şekilde peş peşe günlere denk gelmek |
concur f.
|
|
Hunting |
|
118 |
Silah/Atıcılık |
ilki hedefin ötesine diğeri gerisine hedef alınan iki mermi arasındaki mesafe |
bracket i.
|
|
119 |
Silah/Atıcılık |
ilki hedefin ötesine diğeri gerisine hedef alınarak ateşlenen iki mermi |
bracket i.
|
|
Music |
|
120 |
Müzik |
(bir diğeri ile) aynı plak şirketine bağlı şarkıcı ya da müzisyen |
label mate i.
|
|
121 |
Müzik |
(bir diğeri ile) aynı plak şirketine bağlı şarkıcı ya da müzisyen |
labelmate i.
|
|
Engineering |
|
122 |
Engineering |
(motor veya jeneratör) indüktör sargısı üzerine makinenin kendi kendine çalışması için biri paralel diğeri seri bağlanmış dubleks sargı yerleştirmek |
compound f.
|
|
Slang |
|
123 |
Argo |
kızların/kadınların biri gider biri/diğeri gelir |
girls are like buses expr.
|
|
124 |
Argo |
ebeveynlerinden biri zenci diğeri meksikalı olan |
blaxican
|
|