|
Kategori |
İngilizce |
Türkçe |
|
General |
|
1 |
Genel |
have something to do with f.
|
ilgisi olmak |
|
2 |
Genel |
do something with feeling f.
|
bir şeyi duyarak yapmak |
|
3 |
Genel |
have something to do with f.
|
alakası olmak |
|
4 |
Genel |
have something to do with f.
|
ilişkisi olmak |
|
5 |
Genel |
make do with something f.
|
ile idare etmek |
|
6 |
Genel |
do something with meticulous care f.
|
titizlik göstermek |
|
7 |
Genel |
not to have anything to do with something f.
|
uzaktan yakından ilgisi olmamak |
|
8 |
Genel |
have nothing to do with something f.
|
birşeyle ilgisi olmamak |
|
Phrasals |
|
9 |
Öbek Fiiller |
do away with something f.
|
bir şeyden kurtulmak |
|
10 |
Öbek Fiiller |
do away with something f.
|
başından savmak |
|
11 |
Öbek Fiiller |
do away with something f.
|
defetmek |
|
12 |
Öbek Fiiller |
do away with (someone, something, or oneself) f.
|
(kendini, birini, bir şeyi) öldürmek |
|
13 |
Öbek Fiiller |
do away with (someone, something, or oneself) f.
|
icabına bakmak |
|
14 |
Öbek Fiiller |
do away with (someone, something, or oneself) f.
|
işini bitirmek |
|
15 |
Öbek Fiiller |
do away with (someone, something, or oneself) f.
|
intihar etmek |
|
16 |
Öbek Fiiller |
do away with (something) f.
|
(bir şeyi) durdurmak |
|
17 |
Öbek Fiiller |
do away with (something) f.
|
(bir şeyi) kaldırmak |
|
18 |
Öbek Fiiller |
do away with (something) f.
|
(bir şeye) son vermek |
|
|
19 |
Öbek Fiiller |
do away with (something) f.
|
(bir şeyden) kurtulmak |
|
Colloquial |
|
20 |
Konuşma Dili |
have nothing to do with somebody/something f.
|
doğrudan bir ilişkisi olmamak |
|
21 |
Konuşma Dili |
tell (one) what (one) can do with (something) f.
|
(bir şeyi) alıp ne yapabileceğini söylemek |
|
22 |
Konuşma Dili |
be to do with (something) f.
|
(bir şeyle) ilgisi olmak |
|
23 |
Konuşma Dili |
be to do with (something) f.
|
(bir şeyle) alakası olmak |
|
24 |
Konuşma Dili |
be/have to do with somebody/something f.
|
biriyle/bir şeyle ilgisi olmak |
|
25 |
Konuşma Dili |
be/have to do with somebody/something f.
|
biriyle/bir şeyle ilgili olmak |
|
26 |
Konuşma Dili |
be/have to do with somebody/something f.
|
biriyle/bir şeyle alakası olmak |
|
27 |
Konuşma Dili |
be/have to do with somebody/something f.
|
biriyle/bir şeyle alakalı olmak |
|
28 |
Konuşma Dili |
be/have to do with somebody/something f.
|
biriyle/bir şeyle bağlantılı olmak |
|
29 |
Konuşma Dili |
be/have to do with somebody/something f.
|
biriyle/bir şeyle ilişkili olmak |
|
30 |
Konuşma Dili |
tell somebody what they can do with something f.
|
(birine) alıp bir tarafına sokmasını söylemek |
|
31 |
Konuşma Dili |
tell somebody what they can do with something f.
|
(birine) al bir tarafına sok demek |
|
32 |
Konuşma Dili |
tell somebody what they can do with something f.
|
(birine) münasip bir yerine sok demek |
|
33 |
Konuşma Dili |
tell somebody what they can do with something f.
|
(birine) münasip/uygun bir yerine sokmasını söylemek |
|
34 |
Konuşma Dili |
be nothing to do with (someone or something) f.
|
(biriyle/bir şeyle) ilgisi olmamak |
|
35 |
Konuşma Dili |
be nothing to do with (someone or something) f.
|
(biriyle/bir şeyle) bir bağlantısı olmamak |
|
36 |
Konuşma Dili |
be nothing to do with (someone or something) f.
|
(birinden/bir şeyden) alakasız olmak |
|
37 |
Konuşma Dili |
be nothing to do with (someone or something) f.
|
(biriyle/bir şeyle) bir bağı olmamak |
|
38 |
Konuşma Dili |
be nothing to do with (someone or something) f.
|
(biriyle/bir şeyle) alakası olmamak |
|
|
39 |
Konuşma Dili |
be nothing to do with (someone or something) f.
|
(birinden/bir şeyden) uzak durmak |
|
40 |
Konuşma Dili |
have nothing to do with someone or something f.
|
(biriyle/bir şeyle) bir bağı olmamak |
|
41 |
Konuşma Dili |
have nothing to do with someone or something f.
|
(biriyle/bir şeyle) alakası olmamak |
|
42 |
Konuşma Dili |
have nothing to do with someone or something f.
|
(birinden/bir şeyden) uzak durmak |
|
43 |
Konuşma Dili |
have nothing to do with someone or something f.
|
(biriyle/bir şeyle) ilgisi olmamak |
|
44 |
Konuşma Dili |
have nothing to do with someone or something f.
|
(biriyle/bir şeyle) bir bağlantısı olmamak |
|
45 |
Konuşma Dili |
have nothing to do with someone or something f.
|
(biriyle/bir şeyle) görüşmemek |
|
46 |
Konuşma Dili |
have nothing to do with someone or something f.
|
(biriyle/bir şeyle) ilişkisi olmamak/kalmamak |
|
47 |
Konuşma Dili |
be nothing to do with somebody/something f.
|
biriyle/bir şeyle bir ilgisi olmamak |
|
48 |
Konuşma Dili |
be nothing to do with somebody/something f.
|
biriyle/bir şeyle bir bağlantısı olmamak |
|
49 |
Konuşma Dili |
be nothing to do with somebody/something f.
|
biriyle/bir şeyle bir ilişkisi olmamak |
|
50 |
Konuşma Dili |
be nothing to do with somebody/something f.
|
biriyle/bir şeyle bağlantı kurmayı reddetmek/istememek |
|
51 |
Konuşma Dili |
be nothing to do with somebody/something f.
|
biriyle/bir şeyle ilişki kurmayı reddetmek/istememek |
|
52 |
Konuşma Dili |
be nothing to do with somebody/something f.
|
biriyle/bir şeyle işi olmamak |
|
53 |
Konuşma Dili |
be nothing to do with somebody/something f.
|
biriyle/bir şeyle bir ilgisi/bağlantısı olsun istememek |
|
54 |
Konuşma Dili |
have nothing to do with somebody/something f.
|
biriyle/bir şeyle bir ilgisi olmamak |
|
55 |
Konuşma Dili |
have nothing to do with somebody/something f.
|
biriyle/bir şeyle bir bağlantısı olmamak |
|
56 |
Konuşma Dili |
have nothing to do with somebody/something f.
|
biriyle/bir şeyle bir ilişkisi olmamak |
|
57 |
Konuşma Dili |
have nothing to do with somebody/something f.
|
biriyle/bir şeyle bağlantı kurmayı reddetmek/istememek |
|
58 |
Konuşma Dili |
have nothing to do with somebody/something f.
|
biriyle/bir şeyle ilişki kurmayı reddetmek/istememek |
|
59 |
Konuşma Dili |
have nothing to do with somebody/something f.
|
biriyle/bir şeyle işi olmamak |
|
60 |
Konuşma Dili |
have nothing to do with somebody/something f.
|
biriyle/bir şeyle bir ilgisi/bağlantısı olsun istememek |
|
61 |
Konuşma Dili |
have nothing to do with someone or something f.
|
biriyle/bir şeyle işi olmamak |
|
62 |
Konuşma Dili |
have nothing to do with someone or something f.
|
biriyle/bir şeyle bir bağlantısı olmamak |
|
63 |
Konuşma Dili |
have nothing to do with someone or something f.
|
biriyle/bir şeyle bir ilgisi/bağlantısı olsun istememek |
|
64 |
Konuşma Dili |
not have anything to do with someone or something f.
|
biriyle/bir şeyle işi olmamak |
|
65 |
Konuşma Dili |
not have anything to do with someone or something f.
|
biriyle/bir şeyle bir bağlantısı olmamak |
|
66 |
Konuşma Dili |
not have anything to do with someone or something f.
|
biriyle/bir şeyle bir ilgisi/bağlantısı olsun istememek |
|
67 |
Konuşma Dili |
have something to do with something f.
|
bir şeyle bir ilgisi olmak |
|
68 |
Konuşma Dili |
have something to do with something f.
|
bir şeyle bir bağlantısı olmak |
|
69 |
Konuşma Dili |
have something to do with something f.
|
bir şeyle ilgili olmak |
|
70 |
Konuşma Dili |
have something to do with something f.
|
bir şeye bağlı olmak |
|
71 |
Konuşma Dili |
have something to do with something f.
|
bir şeyle alakalı olmak |
|
72 |
Konuşma Dili |
not have anything to do with something f.
|
bir şeyle bir ilgisi olmak |
|
73 |
Konuşma Dili |
not have anything to do with something f.
|
bir şeyle bir bağlantısı olmak |
|
74 |
Konuşma Dili |
not have anything to do with something f.
|
bir şeyle ilgili olmak |
|
75 |
Konuşma Dili |
not have anything to do with something f.
|
bir şeye bağlı olmak |
|
76 |
Konuşma Dili |
not have anything to do with something f.
|
bir şeyle alakalı olmak |
|
77 |
Konuşma Dili |
do with someone or something f.
|
biriyle/bir şeyle idare etmek |
|
78 |
Konuşma Dili |
do with someone or something f.
|
biriyle/bir şeyle yetinmek |
|
|
79 |
Konuşma Dili |
have to do with something f.
|
bir şeyle bir ilgisi olmak |
|
80 |
Konuşma Dili |
have to do with something f.
|
bir şeyle bir bağlantısı olmak |
|
81 |
Konuşma Dili |
have to do with something f.
|
bir şeyle ilgili olmak |
|
82 |
Konuşma Dili |
have to do with something f.
|
bir şeye bağlı olmak |
|
83 |
Konuşma Dili |
have to do with something f.
|
bir şeyle alakalı olmak |
|
84 |
Konuşma Dili |
what did (someone) do with (something)? expr.
|
(birisi bir şeyi) ne yaptı? |
|
85 |
Konuşma Dili |
what did (someone) do with (something)? expr.
|
(birisi bir şeyi) nereye koydu? |
|
86 |
Konuşma Dili |
what did (someone) do with (something)? expr.
|
(birisi/bir kurum) bir şeyi ne yaptı? |
|
87 |
Konuşma Dili |
what did (someone) do with (something)? expr.
|
(birisi/bir kurum) neden değiştirdi? |
|
88 |
Konuşma Dili |
what did (someone) do with (something)? expr.
|
(birisi/bir kurum) bir şeye ne yaptı? |
|
89 |
Konuşma Dili |
what did you do with something? expr.
|
bir şeyi nereye koydun/koydu? |
|
90 |
Konuşma Dili |
what did you do with something? expr.
|
bir şeyi ne yaptın/yaptı? |
|
91 |
Konuşma Dili |
what did you do with something? expr.
|
bir şeyi nereye sakladın/sakladı? |
|
92 |
Konuşma Dili |
could do with someone or something expr.
|
biri/bir şey olsa iyi olurdu |
|
93 |
Konuşma Dili |
could do with someone or something expr.
|
birine/bir şeye hayır demezdim |
|
94 |
Konuşma Dili |
could do with (something) expr.
|
(bir şey) olsa iyi olurdu |
|
95 |
Konuşma Dili |
could do with (something) expr.
|
(bir şeye) hayır demezdim |
|
96 |
Konuşma Dili |
could do with something expr.
|
bir şeye ihtiyacı var |
|
97 |
Konuşma Dili |
could do with something expr.
|
bir şey istiyor |
|
98 |
Konuşma Dili |
nothing to do with (someone or something) expr.
|
(biriyle/bir şeyle) ilgili değil |
|
99 |
Konuşma Dili |
nothing to do with (someone or something) expr.
|
(biriyle/bir şeyle) alakalı değil |
|
100 |
Konuşma Dili |
nothing to do with (someone or something) expr.
|
(biriyle/bir şeyle) bir ilgisi/alakası yok |
|
101 |
Konuşma Dili |
nothing to do with (someone or something) expr.
|
(biriyle/bir şeyle) bir bağlantısı yok |
|
102 |
Konuşma Dili |
nothing to do with (someone or something) expr.
|
(biriyle/bir şeyle) bir bağı yok |
|
103 |
Konuşma Dili |
nothing to do with (someone or something) expr.
|
(biriyle/bir şeyle) bir ilişkisi yok |
|
Idioms |
|
104 |
Deyim |
do something with a vengeance f.
|
canını dişine takarak/şevkle bir şey yapmak |
|
105 |
Deyim |
be able to do something with one's eyes closed f.
|
gözleri kapalı yapabilmek |
|
106 |
Deyim |
somebody could do something with their eyes shut f.
|
gözü kapalı yapabilmek |
|
107 |
Deyim |
somebody could do something with their eyes closed f.
|
gözü kapalı yapabilmek |
|
108 |
Deyim |
be able to do something with one's eyes closed f.
|
gözü kapalı yapabilmek |
|
109 |
Deyim |
do something with one's eyes shut f.
|
gözü kapalı yapabilmek |
|
110 |
Deyim |
do something with one arm tied behind one's back f.
|
hiç zorlanmadan yapmak |
|
111 |
Deyim |
do something with one's eyes closed f.
|
gözü kapalı yapabilmek |
|
112 |
Deyim |
could do something with one hand tied behind their back f.
|
(başkasının yaptığını) tek eliyle yapabilmek |
|
113 |
Deyim |
have nothing to do with somebody/something f.
|
(biriyle/birşeyle) işi olmamak |
|
114 |
Deyim |
could do something with one arm tied behind their back f.
|
(başkasının yaptığını) tek eliyle yapabilmek |
|
115 |
Deyim |
able to (do something) with (one's) eyes closed f.
|
(bir şeyi) gözü kapalı (yapabilmek) |
|
116 |
Deyim |
able to (do something) with (one's) eyes closed f.
|
(bir şeyin) uzmanı olmak |
|
117 |
Deyim |
able to (do something) with (one's) eyes closed f.
|
(bir şeyi yapmak) çocuk oyuncağı olmak |
|
118 |
Deyim |
can't do anything with (someone or something) f.
|
(biriyle/bir şeyle) baş edememek |
|
119 |
Deyim |
can't do anything with (someone or something) f.
|
(biriyle/bir şeyle) başa çıkamamak |
|
120 |
Deyim |
can't do anything with (someone or something) f.
|
(birini/bir şeyi) idare edememek |
|
121 |
Deyim |
can't do anything with (someone or something) f.
|
(birini/bir şeyi) zapt edememek |
|
122 |
Deyim |
could (do something) with (one's) eyes closed f.
|
(bir şeyi) gözü kapalı yapabilmek |
|
123 |
Deyim |
could (do something) with (one's) eyes closed f.
|
(bir şeyi) kolayca/rahatça yapabilmek |
|
124 |
Deyim |
could (do something) with (one's) eyes closed f.
|
(bir şeyi) hiç zorlanmadan yapabilmek |
|
125 |
Deyim |
could (do something) with (one's) eyes shut f.
|
(bir şeyi) gözü kapalı yapabilmek |
|
126 |
Deyim |
could (do something) with (one's) eyes shut f.
|
(bir şeyi) kolayca/rahatça yapabilmek |
|
127 |
Deyim |
could (do something) with (one's) eyes shut f.
|
(bir şeyi) hiç zorlanmadan yapabilmek |
|
128 |
Deyim |
could (do something) with one arm tied behind (one's) back f.
|
(bir şeyi) kolayca/rahatça yapabilmek |
|
129 |
Deyim |
could (do something) with one arm tied behind (one's) back f.
|
(bir şeyi) hiç zorlanmadan yapabilmek |
|
130 |
Deyim |
could (do something) with one arm tied behind (one's) back f.
|
(bir şeyi) tek eliyle bile yapabilmek |
|
131 |
Deyim |
could (do something) with one hand tied behind (one's) back f.
|
(bir şeyi) kolayca/rahatça yapabilmek |
|
132 |
Deyim |
could (do something) with one hand tied behind (one's) back f.
|
(bir şeyi) hiç zorlanmadan yapabilmek |
|
133 |
Deyim |
could (do something) with one hand tied behind (one's) back f.
|
(bir şeyi) tek eliyle bile yapabilmek |
|
134 |
Deyim |
could do something with your eyes closed f.
|
bir şeyi gözün kapalı yapabilmek |
|
135 |
Deyim |
could do something with your eyes closed f.
|
bir şeyi kolayca/rahatça yapabilmek |
|
136 |
Deyim |
could do something with your eyes closed f.
|
bir şeyi hiç zorlanmadan yapabilmek |
|
137 |
Deyim |
could do something with your eyes shut f.
|
bir şeyi gözün kapalı yapabilmek |
|
138 |
Deyim |
could do something with your eyes shut f.
|
bir şeyi kolayca/rahatça yapabilmek |
|
139 |
Deyim |
could do something with your eyes shut f.
|
bir şeyi hiç zorlanmadan yapabilmek |
|
140 |
Deyim |
do something with one hand behind your back f.
|
çocuk oyuncağı olmak |
|
141 |
Deyim |
do something with one hand behind your back f.
|
hiç zorlanmadan yapmak |
|
142 |
Deyim |
do something with one hand behind your back f.
|
tek eliyle bile yapabilmek |
|
143 |
Deyim |
do something with one hand (tied) behind your back f.
|
çocuk oyuncağı olmak |
|
144 |
Deyim |
do something with one hand (tied) behind your back f.
|
hiç zorlanmadan yapmak |
|
145 |
Deyim |
do something with one hand (tied) behind your back f.
|
tek eliyle bile yapabilmek |
|
146 |
Deyim |
do wonders (for/on/with somebody/something) f.
|
(biri/bir şey için/üzerinde) harikalar yaratmak |
|
147 |
Deyim |
do wonders (for/on/with somebody/something) f.
|
(biri/bir şey için/üzerinde/ile) harika iş çıkartmak |
|
148 |
Deyim |
do wonders (for/on/with somebody/something) f.
|
(biri/bir şey ile ilgili/üzerinde) mucizeler yaratmak |
|
149 |
Deyim |
do miracles (for/on/with somebody/something) f.
|
(biri/bir şey için/üzerinde) harikalar yaratmak |
|
150 |
Deyim |
do miracles (for/on/with somebody/something) f.
|
(biri/bir şey için/üzerinde/ile) harika iş çıkartmak |
|
151 |
Deyim |
do miracles (for/on/with somebody/something) f.
|
(biri/bir şey ile ilgili/üzerinde) mucizeler yaratmak |
|
152 |
Deyim |
could do something with one hand tied behind their back expr.
|
(bunu ben) tek elimle yaparım |
|
153 |
Deyim |
could do something with one arm tied behind their back expr.
|
(bunu ben) tek elimle yaparım |
|
Speaking |
|
154 |
Konuşma |
you can do something good with this money expr.
|
bu parayla iyi bir şey yapabilirsin |
|
Slang |
|
155 |
Argo |
tell (one) what (one) can do with (something) f.
|
(bir şeyi) alıp bir yerine sokabileceğini söylemek |
|
156 |
Argo |
tell (one) what (one) can do with (something) f.
|
(bir şeyi) alıp neresine sokabileceğini söylemek |
|
157 |
Argo |
tell someone what to do with something f.
|
(bir şeyi) alıp bir yerine sokmasını söylemek |
|
158 |
Argo |
tell someone what to do with something f.
|
(bir şeyi) alıp neresine sokması gerektiğini söylemek |
|
159 |
Argo |
tell someone where to put (or what to do with) something f.
|
(birine) alıp bir tarafına sokmasını söylemek |
|
160 |
Argo |
tell someone where to put (or what to do with) something f.
|
(birine) al bir tarafına sok demek |
|
161 |
Argo |
tell someone where to put (or what to do with) something f.
|
(birine) münasip bir yerine sok demek |
|
162 |
Argo |
tell someone where to put (or what to do with) something f.
|
(birine) münasip/uygun bir yerine sokmasını söylemek |
|