draw line - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

draw line

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


"draw line" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 1 sonuç

İngilizce Türkçe
Computer
draw line expr. çizgi çiz

"draw line" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 77 sonuç

İngilizce Türkçe
General
draw the line at f. reddetmek
draw a line f. çizgi çekmek
draw the line at f. bir sınır koymak
draw the line f. bir sınır koymak
draw the line f. reddetmek
draw the line at f. yapmamak
draw the line at f. bir konuda sınır koymak
draw the line f. sınır çizmek
draw the line f. limit çizmek
draw the line at f. sınır çizmek
draw the line at f. limit çizmek
draw the line f. sınır çizmek
draw the line f. sınır koymak
draw the line f. dur demek
Proverb
one has to draw the line somewhere bir sınır çizmeli
Idioms
one has to draw the line somewhere i. birisinin çıkıp artık yeter/dur demesi lazım
draw a line f. bir dur demek
draw the line f. bir dur demek
have to draw a/the line somewhere f. bir sınır çizmek
draw the line in the sand f. destek verilmeyeceğini söylemek
draw a line between f. iki şeyi ayırmak
draw the line f. izin vermemek
draw a line f. izin vermemek
draw a line between f. iki şey arasına çizgi çizmek
draw a line f. sınır çizmek
draw the line f. set çekmek
draw a line f. set çekmek
draw the line f. sınır çizmek
draw the line in the sand f. son noktayı koymak
draw a line under something f. sünger çekmek
draw the line at f. set çekmek
draw a line under something f. üstüne bir çizgi çekmek
draw a line f. yapmamak
draw a line under something f. üzerine bir çizgi çekmek
draw a line between (two things) f. (iki şey) arasına çizgi çizmek
draw a line between (two things) f. (iki şeyi) ayırmak
draw a line between (two things) f. (iki şeyi) birbirinden ayırmak
draw a line between (two things) f. (iki şey) arasına sınır koymak/çizmek
draw the line between something and something else f. bir şeyle bir şey arasına çizgi çizmek
draw the line between something and something else f. bir şeyle bir şeyi ayırmak
draw the line between something and something else f. bir şeyle bir şeyi birbirinden ayırmak
draw the line between something and something else f. bir şeyle bir şey arasına sınır koymak/çizmek
draw a line between something f. bir şeyle bir şey arasına çizgi çizmek
draw a line between something f. bir şeyle bir şeyi ayırmak
draw a line between something f. bir şeyle bir şeyi birbirinden ayırmak
draw a line between something f. bir şeyle bir şey arasına sınır koymak/çizmek
draw the line at (something) f. (bir şeyi) reddetmek
draw the line at (something) f. (bir şeye) bir sınır koymak
draw the line at (something) f. (bir şeyi) yapmamak
draw the line at (something) f. (bir konuda) sınır koymak
draw the line at (something) f. (bir şeye) sınır çizmek
draw the line at (something) f. (bir şeye) set çekmek
draw a line at (doing) (something) f. (bir şeyi yapmayı) reddetmek
draw a line at (doing) (something) f. (bir şeyi) yapmamak
draw a line at (doing) (something) f. (bir şeyi yapmak konusunda) sınır koymak
draw a line at (doing) (something) f. (bir şeyi yapmak konusunda) sınır çizmek
draw a line at (doing) (something) f. (bir şeyi yapmak konusunda) set çekmek
draw the line between f. bir şeyle bir şey arasına çizgi çizmek
draw the line between f. bir şeyi bir şeyden ayırmak
draw a line between f. bir şeyle bir şey arasına çizgi çizmek
draw a line between f. bir şeyi bir şeyden ayırmak
draw a line in the sand f. destek verilmeyeceğini söylemek
draw a line in the sand f. son noktayı koymak
one has to draw the line somewhere expr. bir yerde durmasını bileceksin
one has to draw the line somewhere expr. çizgiyi bir yerde çekmek gerek
one has to draw the line somewhere expr. her şeyin bir sınırı vardır/olması gerek
one has to draw the line somewhere expr. her şeyin bir haddi/hududu var
(one) has to draw a line somewhere expr. (biri) bir sınır çizmeli
(one) has to draw a line somewhere expr. (biri) bir dur demeli
(one) has to draw a line somewhere expr. (biri) bir yerde bir çizgi çekmeli
(one) has to draw a line somewhere expr. her şeyin bir sınırı var
(one) has to draw the line somewhere expr. (biri) bir sınır çizmeli
(one) has to draw the line somewhere expr. (biri) bir dur demeli
(one) has to draw the line somewhere expr. (biri) bir yerde bir çizgi çekmeli
(one) has to draw the line somewhere expr. her şeyin bir sınırı var
Computer
line draw character i. çizgi çizme karakteri
Bookbindery
draw a line f. çizgi çizmek