fiilen - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

fiilen



"fiilen" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 15 sonuç

Türkçe İngilizce
Common Usage
fiilen de facto zf.
fiilen actually zf.
General
fiilen virtual s.
fiilen ipsofacto zf.
fiilen really zf.
fiilen efficaciously zf.
fiilen bodily zf.
fiilen virtually zf.
fiilen done [dialect] zf.
fiilen soothfast zf.
Law
fiilen in specie expr.
Latin
fiilen defacto s.
fiilen de facto zf.
fiilen ipso facto expr.
Archaic
fiilen soothfastly zf.

"fiilen" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 40 sonuç

Türkçe İngilizce
General
fiilen serbest dolaşım de facto free movement i.
fiilen var olandan fazla konaklama yeri satma uygulaması overbooking i.
resmen kabul edilmemiş fakat fiilen olmuş bir şey virtual i.
birdenbire saldırmak (fiilen) round on f.
yerinde olmamak (fiilen) be out of place f.
fiilen teşkil etmek activate f.
fiilen kullanılabilir hale getirmek develop f.
fiilen rehin vermek compromit [obsolete] f.
fiilen ve aktif olarak yapılan practical s.
fiilen çalışır durumdayken (ödenek alma) wae (while actually employed) [us] kısalt.
Colloquial
fiilen bir şey yapmış been and gone and done it expr.
Trade/Economic
fiilen elinde bulundurma possession in deed i.
fiilen ödenen ücret actual wage i.
siparişin fiilen yerine getirilmesi execution i.
fiilen vazife gören acting s.
Law
hindistan'da toprak gelirinin doğrudan ryotlara (araziyi fiilen işleten işletmecilere) ödendiği bir vergi sistemi raiyatwari i.
hindistan'da toprak gelirinin doğrudan ryotlara (araziyi fiilen işleten işletmecilere) ödendiği bir vergi sistemi ryotwari i.
bir geminin fiilen mürettebatının yönetiminden çıkması durumu quasi derelict i.
fiilen kötülük express malice i.
fiilen temlik olunan assignee in fact i.
fiilen devralan assignee in fact i.
fiilen zilyetlik seizin in deed i.
fiilen sahiplik seizin in deed i.
fiilen devrolunan assignee in fact i.
fiilen temellük eden assignee in fact i.
memuriyetin fiilen terki abandonment of office i.
suçun fiilen varlığını ispatlayan unsur actus reus i.
fiilen ödemek pay in specie f.
fiilen çalışan acting s.
Politics
devletlerin fiilen birbirine saldırmadığ ancak uzaktan yürüttüğü savaş türü proxy war i.
fiilen mülteciler de facto refugees i.
fiilen mülteci de facto refugee i.
hukuken veya fiilen in law or in fact expr.
Tourism
fiilen işletilen yatak actually operated bed i.
Technical
fiilen durgunluk virtual standstill i.
Automotive
enjektörün fiilen açık kaldığı süre injector actually open i.
Military
fiilen kullanılmayan yatak yerleri latent reserve beds i.
askerlerce fiilen yerine getirilmeyen hizmetler için ödeme alma suçu mortpay i.
Theatre
fiilen kullanılabilir durumdaki (tiyatro salonu, binası) practicable s.
Latin
zilyetliğin fiilen kesilmesi usurpartio i.