giderken - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

giderken



"giderken" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 4 sonuç

Türkçe İngilizce
General
giderken en route zf.
giderken on the way zf.
giderken agate zf.
giderken on one's way zf.

"giderken" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 99 sonuç

Türkçe İngilizce
General
mezunlar gecesine giderken yap(tır)ılan şık saç biçimi homecoming hairstyle i.
hastaneye giderken yolda hayatını kaybeden kişi dead on arrival i.
atın ileriye doğru giderken boynunu veya vücudunu çevirmeden dönmesi two-track i.
atın yana doğru giderken bir merkezin etrafında döndüğü bir yürüyüş şekli volt i.
yana doğru giderken bir merkezin etrafında dönen atın çizdiği daire volt i.
yana doğru giderken bir merkezin etrafında dönen atın çizdiği dairenin bulunduğu zemin volt i.
giderken ayaklarını yerden yükseğe kaldırmak üzere eğitilmiş at high-stepper i.
rüzgarın önünde giderken kullanılan üçgen şeklinde büyük yelken chute i.
işe giderken alınan mesafe commute i.
bir yana yatmak (hızla giderken) careen f.
iyi giderken bırakmak quit while one is ahead f.
(bir başka ülkeye giderken) bavulda taşınmak go in suitcase f.
(at) ileriye doğru giderken boynunu veya vücudunu çevirmeden dönmek two-track f.
(at) özellikle hızlı giderken toynağın üst kısmındaki kalınlaşmış damarlı bölgeyi kesmek scalp f.
hastaneye giderken yolda hayatını kaybeden dead in the field s.
arabada giderken midesi bulanan car-sick s.
yolu üzerinde giderken enroute zf.
giderken ilerlemekte on the way zf.
giderken ilerlemekte agate zf.
ile giderken in the way with expr.
Phrasals
amerikan futbolunda diğer hücum oyuncuları ileri giderken bir hücum oyuncusunun geri gitmesi fade back f.
arka arka giderken (birine veya bir şeye) çarpmak back into (someone or something) f.
geriye doğru giderken (birine veya bir şeye) vurmak back into (someone or something) f.
arka arka giderken (birini veya bir şeyi) ezmek back over (someone or something) f.
geriye doğru giderken (birinin veya bir şeyin) üstüne çıkmak back over (someone or something) f.
geri geri giderken (birinin veya bir şeyin) üstünden geçmek back over (someone or something) f.
insanlar giderken geride kalıp beklemek stay after (someone or something) f.
birini/bir şeyi giderken yanına almak take someone or something with one f.
hızla giderken (birine/bir şeye) çarpmak tumble into (someone or something) f.
geri geri giderken bir şeyi ezmek back onto someone or something f.
geri geri giderken bir şeyin üstüne çıkmak back onto (something) f.
hızla giderken (bir şeye) çarpmak tumble into f.
Phrases
dimyat'a pirince giderken evdeki bulgurdan olma let (the) perfect be the enemy of (the) good f.
sen giderken biz geri dönüyorduk have been around the block a few times expr.
dimyat'a pirince giderken evdeki bulgurdan olma don't let perfect be the enemy of good expr.
sen giderken ben geliyordum/dönüyordum been there, done that (btdt) expr.
sen giderken ben geliyordum/dönüyordum been there, done that (got the t-shirt) (btdtgts) expr.
eve giderken on the way home expr.
işe giderken on the way to job expr.
okula giderken on the way to school expr.
Proverb
dimyata pirince giderken eldeki buğdaydan olmak out of the frying pan and into the fire
sen giderken ben dönüyordum a nod is as good as a wink to a blind man
Colloquial
araba giderken ani bir fren yaparak arabayı/içindekileri ileri doğru sarsma bunny hop i.
araba giderken ani bir fren yaparak arabayı/içindekileri ileri doğru sarsmak bunny hop f.
sen giderken ben geliyordum/dönüyordum (I've) been there(, done that) expr.
Idioms
yokuş aşağı giderken vitesi boşa alma mexican overdrive i.
dimyat'a giderken yanında pirinç götürmek bring sand to the beach f.
dimyat'a giderken yanında pirinç götürmek bring owls to athens f.
dimyat'a giderken yanında pirinç götürmek take owls to athens f.
dimyat'a giderken yanında pirinç götürmek carry owls to athens f.
dimyat'a giderken yanında pirinç götürmek bring sand to the beach f.
dimyata pirince giderken eldeki bulgurdan olmak go farther and fare worse f.
dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan olmak bite (one's) nose off to spite (one's) face f.
siz/sen/o giderken ben geliyordum (have done) more (something) than (one) has had hot dinners f.
siz/sen/o giderken biz geliyorduk (have done) more (something) than (one) has had hot dinners f.
bir şeyi yolda giderken yapmak do something on the way f.
bir şey yolunda giderken bir şey yapmak do something on the way f.
bir şeyi yolda giderken yapmak do something along the way f.
bir şey yolunda giderken bir şey yapmak do something along the way f.
giderken (birini) öpmek kiss (someone) goodbye f.
giderken (birini) öpmek kiss goodbye to (someone) f.
dimyat'a giderken yanında pirinç götürmek send owls to athens f.
giderken yanına almak take with one f.
giderken (birine) el sallamak wave goodbye to (someone) f.
biri giderken dönüyor olan more than someone has had hot dinners [uk] s.
sen giderken ben dönüyordum (you've) got to get up pretty early in the morning to (do something) expr.
sen giderken ben dönüyordum gotta get up pretty early in the morning to (do something) expr.
siz/sen/o giderken ben/biz geliyordum/geliyorduk have [done/seen/had] more something than somebody has had hot dinners expr.
siz/sen giderken ben dönüyordum it's not (one's) first rodeo expr.
sen giderken ben dönüyordum/geliyordum btdtbtts (been there, done that, got the t-shirt) expr.
sen giderken ben dönüyordum/geliyordum btdtgts (been there, done that, got the t-shirt) expr.
sen giderken ben dönüyordum/geliyordum btdtgtts (been there, done that, got the t-shirt) expr.
sen giderken ben dönüyordum gotta get up pretty early in the morning to expr.
biri giderken dönüyor olan more something than someone has had hot dinners [uk] expr.
ava giderken avlanmış the biter bit [dated] expr.
Speaking
giderken onu yanımda götüreceğim I'm taking it with me when I leave expr.
eve giderken on the way home expr.
her şey çok iyi giderken bile even in the best of times expr.
sen giderken ben dönüyordum I wasn't born yesterday expr.
Trade/Economic
taşıt aracının bir ülkeden diğerine giderken üçüncü bir ülkenin sınırları arasından geçmesi international transit i.
Technical
yolda giderken en route zf.
Automotive
yarış aracına yüksek hızda giderken yerde kalması amacıyla takılan düz bir parça wing i.
Marine
ani silkinti (gemi denizde giderken) lurch i.
rotada orsa giderken dümeni az hareket ettirmek eat to windward f.
alabildiğine orsa giderken düz bir çizgi üzerinde hareket etmek make a good board f.
orsa giderken baş vurmak ease a ship f.
bumba ile seren veya yelkeni rüzgar yönünde giderken kavanço etmek jibe f.
bumba ile seren veya yelkeni rüzgar yönünde giderken kavanço etmek gybe f.
rüzgar yönünde giderken bumba ile seren veya yelkeni kavanço etmek gybe f.
rüzgar yönünde giderken bumba ile seren veya yelkeni kavanço etmek jibe f.
History
kızılderililerin savaşa giderken vücutlarına sürdüğü boya warpaint i.
Military
(amfibi harekatlarda) hedef bölgeye giderken ve hedef bölgede harekat gerçekleşirken görev gücüne koruma sağlayan tarama grubu screening group i.
Sport
hindistan'da at ile giderken mızrak yardımıyla zeminden çadır kazığının sökülmeye çalışıldığı bir spor tent pegging i.
Basketball
savunma ribaundunun alınması sonrası fast break'e giderken, yarı sahada veya daha da ilerideki bir oyuncuya pas verilmesi outlet pass i.
Baseball
solak vurucunun birinci kaleye doğru giderken topa yavaşça vurması drag bunt i.
kaleye giderken topa hafifçe vurma drag bunt i.
Slang
işten çıkıp eve giderken arabada içilen bir kaç bira road dogs i.
arabayla giderken birisiyle oral ilişki yaşamak get/receive road dome from someone f.
arabayla giderken birisiyle oral ilişki yaşamak give someone road dome f.