grandfather - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

grandfather

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


"grandfather" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 10 sonuç

İngilizce Türkçe
Common Usage
grandfather i. dede
grandfather i. büyükbaba
General
grandfather i. cet
grandfather i. ağababa
grandfather i. (öncülük, yaşlılık bakımından) dede özelliğine sahip kimse
grandfather i. uzun gelişim süreci nedeniyle büyük veya etkileyici olan şey
grandfather expr. (yaşlı birine hitap kelimesi olarak) dede
Law
grandfather f. önceden kazanılmış hakların korunması ilkesine göre devam ettirmek
grandfather f. önceden kazanılmış hakları korumak
Geography
grandfather i. north carolina eyaletinde yerleşim yeri

"grandfather" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 32 sonuç

İngilizce Türkçe
General
grandfather chair i. berjer
grandfather clock i. ayaklı duvar saati
grandfather clock i. sandıklı saat
grandfather clock i. büyük sarkaçlı saat
grandfather clock i. dolaplı saat
great-grandfather i. büyük dede
great-grandfather i. babasının dedesi
great-grandfather i. büyük büyükbaba
great grandfather i. büyük büyükbaba
grandfather chair i. berjer koltuk
grandfather chair i. arkası kabarık ve yüksek oturacak yeri ise geniş koltuk
paternal grandfather i. (baba tarafından) büyükbaba
maternal grandfather i. anne tarafından büyük baba
paternal grandfather i. baba tarafından büyük baba
grandfather [dialect] i. tırtıl
grandfather [dialect] i. termit
great-great-grandfather i. dedenin dedesi
grandfather someone in f. müktesep hakların korunması ilkesine dayanarak birini korumak
Phrasals
grandfather someone or something in f. müktesep/kazanılmış hakların korunması ilkesi kapsamında birini/bir şeyi korumak
grandfather someone or something in f. önceden kazanılmış haklar kapsamında birini/bir şeyi koruma altına almak
grandfather (someone or something) f. (birini/bir şeyi) müktesep/kazanılmış hakların korunması ilkesi kapsamında bırakmak/tutmak
grandfather (someone or something) f. (birini/bir şeyi) önceden kazanılmış haklar kapsamında tutmak/bırakmak
grandfather (someone or something) f. (birini/bir şeyi) yeni kısıtlamalardan, uygulamalardan muaf tutmak
grandfather in f. müktesep/kazanılmış hakların korunması ilkesi kapsamında korumak
grandfather in f. önceden kazanılmış haklar kapsamında koruma altına almak
Colloquial
from grandfather to grandson expr. dededen toruna
Speaking
I love my grandfather very much expr. dedemi çok seviyorum
are you named after your grandfather? expr. ismini dedenden mi aldın?
Law
grandfather clause i. müktesep/kazanılmış hakların korunması ilkesi
grandfather clause i. önceden kazanılmış haklar
(a) grandfather clause i. müktesep/kazanılmış hakların korunması ilkesi/koşulu/bendi
Physics
grandfather paradox i. dede paradoksu