Türkçe | İngilizce | |
---|---|---|
General | ||
Genel | haklı çıkarmak | legitimate f. |
Genel | haklı çıkarmak | prove somebody right f. |
Genel | haklı çıkarmak | warrant f. |
Genel | haklı çıkarmak | legitimatize f. |
Genel | haklı çıkarmak | excuse f. |
Genel | haklı çıkarmak | vindicate f. |
Genel | haklı çıkarmak | right f. |
Genel | haklı çıkarmak | legitimize f. |
Genel | haklı çıkarmak | justify f. |
Genel | haklı çıkarmak | legitimatise f. |
Genel | haklı çıkarmak | honest [obsolete] f. |
Phrasals | ||
Öbek Fiiller | haklı çıkarmak | stand up for f. |
Öbek Fiiller | haklı çıkarmak | account for f. |
Law | ||
Hukuk | haklı çıkarmak | legitimatize f. |
Hukuk | haklı çıkarmak | legitimise f. |
Hukuk | haklı çıkarmak | legitimatise f. |
Technical | ||
Teknik | haklı çıkarmak | justify f. |
Türkçe | İngilizce | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
Genel | delille haklı çıkarmak | vindicate f. | ||
Phrasals | ||||
Öbek Fiiller | bir şeyi (düşünceyi bir şey yaparak) haklı çıkarmak | justify (something) by (doing something) f. | ||
Öbek Fiiller | ile/yaparak haklı çıkarmak | justify by f. | ||
Proverb | ||||
Atasözü | sert bir eylemi haklı çıkarmak için bahane bulmak kolaydır | it is easy to find a stick to beat a dog | ||
Colloquial | ||||
Konuşma Dili | yaptığını haklı çıkarmak | justify what one is doing f. |