ile beraber - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

ile beraber



"ile beraber" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 18 sonuç

Türkçe İngilizce
General
ile beraber allied to s.
ile beraber accompanied by s.
ile beraber allied with s.
ile beraber along with zf.
ile beraber much as/though zf.
ile beraber with ed.
ile beraber apart from ed.
ile beraber together with ed.
ile beraber side by side with ed.
ile beraber in company with ed.
ile beraber in conjunction with ed.
ile beraber as soon as bağ.
ile beraber no sooner ... than bağ.
ile beraber although bağ.
Phrases
ile beraber alongside of expr.
ile beraber alongside of expr.
Colloquial
ile beraber on ed.
Idioms
ile beraber on top of expr.

"ile beraber" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 44 sonuç

Türkçe İngilizce
General
birbiri ile ilişkisi olmayıp beraber yaşayan yetişkinler mingles i.
ile beraber gitmek go along with f.
ile beraber içilmek accompany f.
ile beraber yapmak accompany f.
ile beraber olmak accompany f.
ile beraber yenilmek accompany f.
ile beraber gelen incidental to s.
tiksinti ile beraber disgustful s.
mahkeme masrafları ile beraber with costs zf.
su seviyesi ile beraber awash zf.
biri ile beraber double zf.
ile beraber gelen incident to ed.
ile beraber/birlikte in conjunction with ed.
çene ile beraber anlamı veren ön ek mento- ök.
bakır ile beraber anlamı veren ön ek cupri- ök.
Phrasals
ile beraber yaşamak cohabit with f.
ile beraber yaşamaya başlamak move in with f.
Idioms
ile beraber olmak (seks yapmak) have carnal knowledge of f.
ile birlikte/beraber bir şey yapmak throw in with f.
Technical
su seviyesi ile beraber awash i.
Computer
bulut sistemi ile beraber yerel ağ üzerinde veri işleme ve saklama fog i.
Mechanic
aktarılmış hareketin hızını veya yönünü değiştirmek için başka bir dişli mekanizma ile beraber çalışan dişli çark geared wheel i.
Marine
halat takımının hareketi ile beraber yer değiştiren blok fly block i.
Medical
kapak kenarındaki meibom bezleri ile beraber iltihabı tarsadenitis i.
kadınlarda menopozun semptomlarını hafifletmek ve kemik erimesi riskini azaltmak için genellikle progestojen ile beraber östrojen verilmesi menopausal hormone therapy i.
(omurgasızlarda) nefridyum ile beraber anlamını veren bir ön ek reni- ök.
böbrekler ile beraber anlamını veren bir ön ek reno- ök.
Anatomy
omuz ile beraber anlamını veren bir ön ek omo- ök.
Pathology
atopik dermatit ile beraber gelişen vaksiniya komplikasyonu kaposi's varicelliform eruption i.
Pharmaceutics
parkinson hastalığının tedavisinde levodopa ile beraber verilerek beynin levodopa kullanımını artıran ilaç carbidopa i.
Optics
optik ile beraber anlamını veren bir son ek opto- ök.
Gastronomy
mantarların ince kıyılıp arpacık soğanlarıyla beraber tereyağında pişirilmesi ile yapılan bir püre duxelles i.
Chemistry
silisyum ile beraber anlamını veren bir ön ek silic- ök.
silisyum ile beraber anlamını veren bir ön ek silico- ök.
Botanic
meskit ağaçları ile beraber büyüyen, batı teksas'a özgü bir ot mesquite grass i.
meskit ağaçları ile beraber büyüyen, batı teksas'a özgü bir ot muskit grass i.
meskit ağaçları ile beraber büyüyen, batı teksas'a özgü bir ot grama grass i.
Linguistics
kendinden sonra gelen işlev sözcüğü ile beraber cümlede yüklem oluşturan fiil catenative auxiliary i.
kendinden sonra gelen işlev sözcüğü ile beraber cümlede yüklem oluşturan fiil catenative verb i.
Religious
(incil'de) kocası ananias ile beraber yalan söyledikleri için aniden ölen kadın sapphira i.
(hinduizm) brahma ve vişnu ile beraber üçlü tanrı inancını oluşturan tanrı shiva i.
(hinduizm) brahma ve vişnu ile beraber üçlü tanrı inancını oluşturan tanrı siva i.
Geology
(mineral) su ile beraber anlamı veren ön ek hydro- ök.
Slang
ile evli olmadan beraber yaşamaya başlamak shack up with f.