in with (someone or something) - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

in with (someone or something)



"in with (someone or something)" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 5 sonuç

İngilizce Türkçe
Phrases
in with (someone or something) expr. (biriyle/bir şeyle) arası iyi
in with (someone or something) expr. (biriyle/bir şeyle) arkadaş
in with (someone or something) expr. (biriyle/bir şeyle) yakın
in with (someone or something) expr. (biriyle/bir şeyle) ortaklık/dostluk içinde
in with (someone or something) expr. (biriyle/bir şeyle) iş birliği içinde

"in with (someone or something)" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 230 sonuç

İngilizce Türkçe
Phrasals
enclose someone or something (with)in something f. birini/bir şeyi bir yere kapatmak
enclose someone or something (with)in something f. birinin/bir şeyin etrafını çevirmek
enclose someone or something (with)in something f. birinin/bir şeyin çevresini sarmak
enclose someone or something (with)in something f. birinin/bir şeyin çevresini kapatmak
enclose someone or something (with)in something f. birini/bir şeyi çevrelemek
enclose someone or something (with)in something f. birini/bir şeyi bir yere hapsetmek
enclose someone or something (with)in something f. birini/bir şeyi bir şeyin içine koymak
enclose someone or something (with)in something f. birini/bir şeyi bir yerin içine koymak
fall in with (someone or something) f. (biriyle/bir şeyle) vakit geçirmeye başlamak
fall in with (someone or something) f. (biriyle/bir şeyle) takılmaya başlamak
fall in with (someone or something) f. (biriyle/bir şeyle) tesadüfen tanışmak
fall in with (someone or something) f. (biriyle/bir şeyle) tesadüfen karşılaşmak
fall in with (someone or something) f. (biriyle/bir şeyle) aynı fikirde/hemfikir olmak
fall in with (someone or something) f. (biriyle/bir şeyle) sorunsuz bir arada olabilmek
fall in with (someone or something) f. (biriyle/bir şeyle) uyuşmak
fall in with someone or something f. birine/bir şeye bulaşmak
fall in with someone or something f. biriyle/bir şeyle bir ilişki içine girmek
lump (someone or something) (in) with (someone or something) f. (birini /bir şeyi biriyle veya bir şeyle) aynı kefeye koymak
lump (someone or something) (in) with (someone or something) f. (birini/bir şeyi biriyle veya bir şeyle) aynı tutmak
lump (someone or something) (in) with (someone or something) f. (birini/bir şeyi biriyle veya bir şeyle) aynı gruba koymak
lump (someone or something) (in) with (someone or something) f. (birini/bir şeyi biriyle veya bir şeyle) bir tutmak/değerlendirmek
lump (someone or something) (in) with (someone or something) f. (birini/bir şeyi biriyle veya bir şeyle) aynı grupta/türde sınıflandırmak
lump (someone or something) (in) with (someone or something) f. (birini/bir şeyi biriyle veya bir şeyle) aynı sınıfta değerlendirmek
keep someone or something in with someone or something f. birini/bir şeyi biriyle/bir şeyle tutmak
keep someone or something in with someone or something f. birini/bir şeyi biriyle/bir şeyle beraber tutmak
keep someone or something in with someone or something f. birini/bir şeyi birinin/bir şeyin yanında tutmak
keep someone or something in with someone or something f. birini/bir şeyi biriyle/bir şeyle yan yana koymak
keep someone or something in with someone or something f. birini/bir şeyi biriyle/bir şeyle aynı yere koymak
keep someone or something in with someone or something f. birini/bir şeyi birinin/bir şeyin yanına yerleştirmek
put (something) in with (someone or something) f. (bir şeyi birine/bir şeye) sunmak
put (something) in with (someone or something) f. (bir şeyi birine/bir şeye) ibraz etmek
put (something) in with (someone or something) f. (bir şeyi birine/bir şeye) vermek
put (something) in with (someone or something) f. (bir şeyi birine/bir şeye) bildirmek
put (something) in with (someone or something) f. (bir şeyi birine/bir şeye) teslim etmek
encompass someone or something (with)in something f. birinin/bir şeyin etrafını bir şeyle çevirmek
encompass someone or something (with)in something f. birini/bir şeyi bir şeyle kuşatmak
encompass someone or something (with)in something f. birini/bir şeyi bir şeyin içine almak/dahil etmek
encompass someone or something (with)in something f. birini/bir şeyi bir şeyin kapsamına almak
fit in with (someone or something) f. (biriyle/bir şeyle) uyuşmak
fit in with (someone or something) f. (birine/bir şeye) ayak uydurmak
fit in with (someone or something) f. (biriyle/bir şeyle) benzeşmek
move in with (someone or something) f. (biriyle/bir grupla/bir şirketle) aynı yere taşınmak
move in with (someone or something) f. (biriyle/bir grupla/bir şirketle) aynı yerde yaşamaya/çalışmaya başlamak
move in with (someone or something) f. (birinin/bir grubun/bir şirketin) yanına taşınmak
Phrases
with (something or someone) in mind expr. (biri/bir şey) düşünüldüğünde
with (something or someone) in mind expr. (birini/bir şeyi) göz önünde bulundurarak
with (something or someone) in mind expr. (birini/bir şeyi) düşünerek
with (something or someone) in mind expr. (birini/bir şeyi) hesaba katarak
in accord with (someone or something) about (someone or something) expr. (biri/bir şey) hakkında (biriyle/bir şeyle) mutabık
in accord with (someone or something) about (someone or something) expr. (biri/bir şey) hakkında (biriyle/bir şeyle) uyuşan
in agreement (with someone or something) expr. (biriyle/bir şeyle) mutabık
in agreement (with someone or something) expr. (biriyle/bir şeyle) hemfikir
in agreement (with someone or something) expr. (biriyle/bir şeyle) anlaşmış
in agreement (with someone or something) expr. (biriyle/bir şeyle) aynı görüşte
in agreement (with someone or something) expr. (biriyle/bir şeyle) uyumlu
in agreement (with someone or something) expr. (biriyle/bir şeyle) uyuşan/bağdaşan
in common (with someone or something) expr. (biriyle/bir şeyle) ortak (özellik, yön)
in common (with someone or something) expr. (biriyle/bir şeyle) müşterek (yön, özellik)
in common (with someone or something) expr. (biriyle/bir şeyle) benzer (yön, özellik)
in company with (someone or something) expr. (biriyle/bir şeyle) birlikte
in company with (someone or something) expr. (biriyle/bir şeyle) beraber
in company with (someone or something) expr. (biri/bir şey) eşliğinde
in company with (someone or something) expr. beraberinde (biriyle/bir şeyle)
in company with (someone or something) expr. (biriyle/bir şeyle) aynı anda
in company with (someone or something) expr. (biriyle/bir şeyle) aynı seviyede
in company with (someone or something) expr. (biriyle/bir şeyle) aynı platformda
in conjunction with (someone or something) expr. (biriyle/bir şeyle) bir arada
in conjunction with (someone or something) expr. (biriyle/bir şeyle) bağlantılı olarak
in conjunction with (someone or something) expr. (biriyle/bir şeyle) beraber/birlikte
in conjunction with (someone or something) expr. (biriyle/bir şeyle) koordinasyon içinde
in conjunction with (someone or something) expr. (biriyle/bir şeyle) ortaklaşa
in conjunction with (someone or something) expr. (biriyle/bir şeyle) dirsek temasında
in harmony (with someone or something) expr. (biriyle/bir şeyle) ahenk içerisinde
in harmony (with someone or something) expr. (biriyle/bir şeyle) uyum içerisinde
in line with (someone or something) expr. (birine/bir şeye) göre
in line with (someone or something) expr. (biri/bir şey) gereğince
in line with (someone or something) expr. (biri/bir şey) mucibince
in line with (someone or something) expr. (birine/bir şeye) uygun olarak
in line with (someone or something) expr. (biri/bir şey) uyarınca
in phase (with someone or something) expr. (biriyle/bir şeyle) senkronize şekilde
in phase (with someone or something) expr. (biriyle/bir şeyle) eş zamanlı
in phase (with someone or something) expr. (biriyle/bir şeyle) koordineli biçimde
in phase (with someone or something) expr. (biriyle/bir şeyle) aynı ritimde
in phase (with someone or something) [uk] expr. (biriyle/bir şeyle) aynı/benzer amaçları, idealleri paylaşan
in phase (with someone or something) [uk] expr. (biriyle/bir şeyle) aynı/benzer zevkleri paylaşan
in phase (with someone or something) [uk] expr. (biriyle/bir şeyle) uyuşan
in step with (someone or something) expr. (biriyle/bir şeyle) uyumlu
in step with (someone or something) expr. (birine/bir şeye) uygun
in step with (someone or something) expr. (biriyle/bir şeyle) aynı ritimde
in sync (with someone or something) expr. (biriyle/bir şeyle) senkronize şekilde
in sync (with someone or something) expr. (biriyle/bir şeyle) aynı ritimde
in sync (with someone or something) expr. (biriyle/bir şeyle) eş zamanlı/koordineli biçimde
in sync (with someone or something) expr. (biriyle/bir şeyle) aynı/benzer amaçları, idealleri paylaşan
in sync (with someone or something) expr. (biriyle/bir şeyle) aynı/benzer zevkleri paylaşan
in sync (with someone or something) expr. (biriyle/bir şeyle) uyuşan
in time (with someone or something) expr. (biriyle/bir şeyle) aynı ritimde
in time (with someone or something) expr. (birinin/bir şeyin) ritmine uyan
in time (with someone or something) expr. (biriyle/bir şeyle) zamanlaması tutan
in time (with someone or something) expr. (biriyle/bir şeyle) senkronize
in time (with someone or something) expr. (biriyle/bir şeyle) aynı zamanlamada
in time (with someone or something) expr. (birinin/bir şeyin) ritmini yakalamış
in tune with (someone or something) expr. (biriyle/bir şeyle) akortlu
in tune with (someone or something) expr. (biriyle/bir şeyle) ahenkli
in tune with (someone or something) expr. (biriyle/bir şeyle) aynı tonda
in tune with (someone or something) expr. (biriyle/bir şeyle) aynı düşünceleri paylaşan
in tune with (someone or something) expr. (biriyle/bir şeyle) hemfikir
in tune with (someone or something) expr. (biriyle/bir şeyle) mutabık
in tune with (someone or something) expr. (biriyle/bir şeyle) uyuşan
in tune with (someone or something) expr. (biriyle/bir şeyle) anlaşan
in tune with (someone or something) expr. (biriyle/bir şeyle) aynı telden çalan
Colloquial
in contact (with someone or something) s. (biriyle/bir şeyle) temas halinde
in contact (with someone or something) s. (biriyle/bir şeyle) irtibat halinde
in love (with someone or something) expr. (birine/bir şeye) aşık
in love (with someone or something) expr. (birine/bir şeye) sevdalı
in love (with someone or something) expr. (birine/bir şeye) abayı yakmış
in love (with someone or something) expr. (birine/bir şeye) hayran/düşkün
in love (with someone or something) expr. (birine/bir şeye) tutkun
Idioms
get involved (in or with someone or something) f. (biriyle/bir kuruluşla) ortaklık ilişkisi kurmak
get involved (in or with someone or something) f. (biriyle/bir kuruluşla) birleşmek
get involved (in or with someone or something) f. (biriyle/bir şeyle) bir bağlantı/ilişki kurmak
get involved (in or with someone or something) f. (birinin) planlarına, eylemlerine, gelişimine dahil olmak
keep in time (with someone or something) f. (birinin/bir şeyin) ritmini yakalamak
keep in time (with someone or something) f. (birinin/bir şeyin) zamanına uymak
keep in time (with someone or something) f. (birinin/bir şeyin) ritmini yakalamak
keep in time (with someone or something) f. (birinin/bir şeyin) ritmini tutturmak
keep in time (with someone or something) f. (birinin/bir şeyin) zamanlamasını tutturmak
march in time (with someone or something) f. (birinin/bir şeyin) ritminde yürümek
march in time (with someone or something) f. (biriyle/bir şeyle) senkronize yürümek
march in time (with someone or something) f. (biriyle/bir şeyle) aynı ritimde yürümek
march in time (with someone or something) f. (biriyle/bir şeyle) aynı zamanlamada yürümek
march in time (with someone or something) f. (birine/bir şeye) ayak uydurmak
march in time (with someone or something) f. (biriyle/bir şeyle) uygun adım yürümek
march in time (with someone or something) f. adımlarını (birine/bir şeye) uydurarak yürümek
be in line with (someone or something) f. (biriyle/bir şeyle) tutarlı olmak
be in line with (someone or something) f. (biriyle/bir şeyle) uyumlu olmak
be in line with (someone or something) f. (biriyle/bir şeyle) aynı çizgide olmak
be in line with (someone or something) f. (birine/bir şeye) uygun olmak
be in step (with someone or something) f. (birine/bir şeye) uyum sağlamak
be in step (with someone or something) f. (birine/bir şeye) ayak uydurmak
be in step (with someone or something) f. (birinin/bir şeyin) ritmine uymak
be in step (with someone or something) f. (birinin/bir şeyin) ritmini yakalamak
be in step (with someone or something) f. (biriyle/bir şeyle) senkronize olmak
be in sync (with someone or something) f. (biriyle/bir şeyle) senkronize olmak
be in sync (with someone or something) f. (biriyle/bir şeyle) aynı ritimde olmak
be in time (with someone or something) f. (birinin/bir şeyin) ritmine uymak
be in time (with someone or something) f. (birinin/bir şeyin) ritmini yakalamak
be in time (with someone or something) f. (biriyle/bir şeyle) zamanlaması tutmak
be in time (with someone or something) f. (biriyle/bir şeyle) senkronize olmak
be in time (with someone or something) f. (biriyle/bir şeyle) aynı ritimde olmak
be in tune with (someone or something) f. ahenkli olmak
be in tune with (someone or something) f. akortlu olmak
be in tune with (someone or something) f. (biriyle/bir şeyle) aynı düşünceleri paylaşmak
be in tune with (someone or something) f. (biriyle/bir şeyle) anlaşmak
be in tune with (someone or something) f. (biriyle/bir şeyle) aynı telden çalmak
be in tune with (someone or something) f. (biriyle/bir şeyle) uyuşmak
be in tune with (someone or something) f. (biriyle/bir şeyle) hemfikir olmak
be in tune with (someone or something) f. (biriyle/bir şeyle) mutabık olmak
cast (one's) lot in with (someone or something) f. (birine/bir şeye) katılmak
cast (one's) lot in with (someone or something) f. bir grubun parçası olmak
cast (one's) lot in with (someone or something) f. bir gruba girmek/dahil olmak/katılmak
get in sync (with someone or something) f. (biriyle/bir şeyle) senkronize olmak
get in sync (with someone or something) f. (birine/bir şeye) ayak uydurmak
get in sync (with someone or something) f. (biriyle/bir şeyle) aynı anda hareket etmek
get in sync (with someone or something) f. (biriyle/bir şeyle) uyuşmak
get in sync (with someone or something) f. (biriyle/bir şeyle) aynı amaçlara, beğenilere, görüşlere sahip olmak
get in sync (with someone or something) f. (biriyle/bir şeyle) aynı/benzer bakış açısına/fikirlere sahip olmak
get in tune with (someone or something) f. (biriyle/bir şeyle) uyuşmak
get in tune with (someone or something) f. (biriyle/bir şeyle) uyumlu olmak
get in tune with (someone or something) f. (biriyle/bir şeyle) mutabık olmak
get in tune with (someone or something) f. (biriyle/bir şeyle) aynı telden çalmak
get in step (with someone or something) f. (birine/bir şeye) uymak
get in step (with someone or something) f. (birine/bir şeye) uyum sağlamak
get in step (with someone or something) f. (birine/bir şeye) ayak uydurmak
get in step (with someone or something) f. (birine/bir şeye) riayet etmek
get in step (with someone or something) f. (birinin/bir şeyin) ritmine uymak
get in step (with someone or something) f. (birinin/bir şeyin) ritmini yakalamak
get in time (with someone or something) f. (birinin/bir şeyin) ritmine uymak
get in time (with someone or something) f. (birinin/bir şeyin) ritmini yakalamak
have something in common (with someone or something) f. (biriyle/bir şeyle) ortak bir özelliği/yönü olmak
have something in common (with someone or something) f. (biriyle/bir şeyle) bir yönden/bazı yönlerden birbirine benzemek
keep in step (with someone or something) f. (birine/bir şeye) adımlarını uydurmak
keep in step (with someone or something) f. (biriyle/bir şeyle) aynı ritimde hareket etmek
keep in step (with someone or something) f. (biriyle/bir şeyle) senkronize hareket etmek
keep in step (with someone or something) f. (birini/bir şeyi) takip etmek
keep in step (with someone or something) f. (birinin/bir şeyin) ardından gitmek
keep in step (with someone or something) f. (birine/bir şeye) ayak uydurmak
keep in step (with someone or something) f. (birine/bir şeye) uygun hareket etmek
keep in step (with someone or something) f. (birine/bir şeye) uymak
keep in step (with someone or something) f. (birine/bir şeye) uygun hareket etmesini sağlamak
keep in step (with someone or something) f. (birine/bir şeye) uydurmak
keep in step (with someone or something) f. (birine/bir şeye) ayak uydurmasını sağlamak
march in step (with someone or something) f. (birine/bir şeye) adım uydurmak
march in step (with someone or something) f. (biriyle/bir şeyle) uygun adım yürümek
march in step (with someone or something) f. (biriyle/bir şeyle) aynı ritimde yürümek
march in step (with someone or something) f. (biriyle/bir şeyle) senkronize yürümek
march in step (with someone or something) f. (birine/bir şeye) ayak uydurmak
march in step (with someone or something) f. (birine/bir şeye) uyum sağlamak
march in step (with someone or something) f. (birine/bir şeye) uygun hareket etmek
put (one) in touch with (someone or something) f. (birini biriyle/bir şeyle) iletişime/irtibata geçirmek
put (one) in touch with (someone or something) f. (birini biriyle/bir şeyle) temasa geçirmek
put (one) in touch with (someone or something) f. (birinin biriyle/bir şeyle) temas kurmasını sağlamak
put (one) in touch with (someone or something) f. (birini birine/bir şeye) yönlendirmek
throw (in) (one's) lot with (someone or something) f. (birine/bir gruba) katılmak
throw (in) (one's) lot with (someone or something) f. (birinin/bir grubun) iyi ve kötü günlerini paylaşmak
throw (in) (one's) lot with (someone or something) f. (birinden/bir gruptan) desteğini çekmemek/esirgememek
work hand in glove with (someone or something) f. (biriyle/bir şeyle) yakın temas içerisinde çalışmak
work hand in glove with (someone or something) f. (biriyle/bir şeyle) yakın iş birliği içerisinde çalışmak
work hand in glove with (someone or something) f. (biriyle/bir şeyle) dirsek temasında olmak/çalışmak
work hand in glove with (someone or something) f. (biriyle/bir şeyle) sırt sırta çalışmak
work hand in glove with (someone or something) f. (biriyle/bir şeyle) yan yana/omuz omuza çalışmak
work hand in glove with (someone or something) f. (biriyle/bir şeyle) ortaklaşa çalışmak
work hand in glove with (someone or something) f. (biriyle/bir şeyle) bir arada çalışmak
in lockstep (with someone or something) expr. (biriyle/bir şeyle) uyum içinde
in lockstep (with someone or something) expr. (biriyle/bir şeyle) aynı anda hareket eden
in lockstep (with someone or something) expr. (biriyle/bir şeyle) eş zamanlı hareket eden
in lockstep (with someone or something) expr. (biriyle/bir şeyle) senkron içinde
in lockstep (with someone or something) expr. (biriyle/bir şeyle) birlikte
in lockstep (with someone or something) expr. (biriyle/bir şeyle) aynı şekilde hareket eden
in lockstep (with someone or something) expr. (biriyle/bir şeyle) omuz omuza
hand in glove with (someone or something) expr. (biriyle/bir şeyle) iş birliği içinde
hand in glove with (someone or something) expr. (biriyle/bir şeyle) dirsek temasında
hand in glove with (someone or something) expr. (biriyle/bir şeyle) sırt sırta
in accord with (someone or something) expr. (biriyle/bir şeyle) uyumlu
in accord with (someone or something) expr. (biriyle/bir şeyle) bağdaşan/uyuşan
in accord with (someone or something) expr. (biriyle/bir şeyle) eşleşen
not in the same league with (someone or something) expr. (biri/bir şey) kadar iyi değil
not in the same league with (someone or something) expr. (biriyle/bir şeyle) aynı seviyede/düzeyde/kulvarda değil
not in the same league with (someone or something) expr. (biriyle/bir şeyle) aynı kalitede/sınıfta değil
not in the same league with (someone or something) expr. (biriyle/bir şeyle) bir değil
not in the same league with (someone or something) expr. (birinin/bir şeyin) dengi değil