Geçmiş

kısıtlayan

"kısıtlayan" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 12 sonuç

	Kategori	Türkçe	İngilizce
General
1	Genel	kısıtlayan	withholder i.
2	Genel	kısıtlayan	limiting s.
3	Genel	kısıtlayan	constraining s.
4	Genel	kısıtlayan	restrictive s.
5	Genel	kısıtlayan	constrictive s.
6	Genel	kısıtlayan	confining s.
7	Genel	kısıtlayan	restricting s.
8	Genel	kısıtlayan	claudent s.
9	Genel	kısıtlayan	imperative s.
10	Genel	kısıtlayan	stricken s.
Archaic
11	Eski Kullanım	kısıtlayan	imperatory s.
12	Eski Kullanım	kısıtlayan	constraintive s.

"kısıtlayan" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 36 sonuç

	Kategori	Türkçe	İngilizce
General
1	Genel	kısıtlayan şey	trammeler i.
2	Genel	kısıtlayan şey	limitation i.
3	Genel	kısıtlayan bağ	hold i.
4	Genel	kısıtlayan ve yöneten kimse	bridler i.
5	Genel	tutan veya kısıtlayan cihaz	holdback i.
6	Genel	kısıtlayan şey	holdback i.
7	Genel	kısıtlayan kimse	constrainer i.
8	Genel	iletişimi kısıtlayan etken	curtain i.
9	Genel	kendini kısıtlayan	self-limiting s.
10	Genel	kendi kendini kısıtlayan	self-limiting s.
11	Genel	büyümeyi kısıtlayan	antigrowth s.
12	Genel	hareketi kısıtlayan	impeding s.
Colloquial
13	Konuşma Dili	seçimlerini/kararlarını kısıtlayan bir şey değil	no object expr.
Trade/Economic
14	Ticaret/Ekonomi	kısıtlayan şart	restrictive condition i.
15	Ticaret/Ekonomi	uluslararası ticareti kısıtlayan önlemler	non-tariff measures i.
Law
16	Hukuk	alt mahkemenin bir davayla ilgili işlem yapmasını kısıtlayan veya durduran üst mahkeme kararı	writ of prohibition i.
17	Hukuk	hürriyeti kısıtlayan cezalar	penalties restricting liberty i.
18	Hukuk	geçmişin şimdiki zamanı kontrol eden veya kısıtlayan etkisi	mortmain i.
19	Hukuk	basın özgürlüğünü kısıtlayan mevzuat	gag law i.
20	Hukuk	silah satışını kısıtlayan düzenleme	gun control i.
21	Hukuk	yayın yasağı hususunda yasağın kendisinden bahsedilmesini dahi kısıtlayan talimat	super-injunction i.
Politics
22	Siyasal	basın özgürlüğünü kısıtlayan kanunlar	gag laws i.
23	Siyasal	dolaşım özgürlüğünü kısıtlayan engellerin kaldırılması	abolition of obstacles to freedom of movement i.
24	Siyasal	konuşma özgürlüğünü kısıtlayan kanunlar	gag laws i.
Insurance
25	Sigortacılık	sigortalanmış geminin belirli bir yük tipine, hizmete ve bazen de tasarlandığı mevsime göre kullanımını kısıtlayan sigorta poliçesi	trade warranty i.
26	Sigortacılık	sigortalanmış geminin belirli bir yük tipine, hizmete ve bazen de tasarlandığı mevsime göre kullanımını kısıtlayan sigorta poliçesi	trading warranty i.
Automotive
27	Otomotiv	aracın genel işleyişini kısıtlayan durum	defeat device i.
Physiology
28	Fizyoloji	bağlı merkezleri yönetip gerektiğinde kısıtlayan sinir merkezleri	inhibitory-motor s.
Optics
29	Optik	merceğin veya optik sistemin açıklığını kısıtlayan cihaz	diaphragm i.
Veterinary
30	Veterinerlik	hayvan hareketlerini kısıtlayan alet veya makine	restrainer i.
Chemistry
31	Kimya	bağırsak hareketini kısıtlayan ve ishal tedavisinde kullanılan bir ilaç	loperamide i.
Biochemistry
32	Biyokimya	anjiyotensin II'nin etkisini geciktiren veya kısıtlayan bir madde	angiotensin II inhibitor i.
Social Sciences
33	Sosyal Bilimler	bireyin herhangi bir konuda seçim yapmasını kısıtlayan	antichoice s.
Literature
34	Edebiyat	otoriter rejimlerde insanların düşüncelerini kısıtlayan bir grup insan	thought police i.
Military
35	Askeri	silahlı kuvvetlerde bulunan kişiler arasında iletişimi kısıtlayan askeri sansür	armed forces censorship i.
Archaic
36	Eski Kullanım	kısıtlayan şey	continent i.