Türkçe - İngilizce
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Eşanlam
Hakkımızda
Araçlar
Kaynaklar
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Işıkları Söndür
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Eşanlam
Araçlar
Hakkımızda
Kaynaklar
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
EN-TR
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Geçmiş
mean to
Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau
"mean to"
teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 4 sonuç
Kategori
İngilizce
Türkçe
Phrasals
1
Öbek Fiiller
mean to
f.
niyet etmek
2
Öbek Fiiller
mean to
f.
niyetlenmek
3
Öbek Fiiller
mean to
f.
istemek
4
Öbek Fiiller
mean to
f.
niyetinde olmak
"mean to"
teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 163 sonuç
Kategori
İngilizce
Türkçe
General
1
Genel
mean time to repair
i.
ortalama onarım zamanı
2
Genel
mean everything to (me/him/her)
f.
çok şey ifade etmek
3
Genel
come to mean
f.
anlamına gelmek
4
Genel
come to mean
f.
demeğe gelmek
5
Genel
not mean to do so
f.
böyle olsun istememek
6
Genel
not mean to do so
f.
böyle olmasını istememek
7
Genel
not mean to do so
f.
böyle yapmak istememek
8
Genel
not mean to do so
f.
öyle yapmak istememek
9
Genel
not mean to do so
f.
öyle olmasını istememek
10
Genel
not mean to do so
f.
öyle olsun istememek
11
Genel
be supposed to mean
f.
...demek olmak
12
Genel
be supposed to mean
f.
...anlamına gelmek
Colloquial
13
Konuşma Dili
mean nothing to somebody
f.
biri için hiçbir şey ifade etmemek
14
Konuşma Dili
mean nothing to somebody
f.
biri için önemli olmamak
15
Konuşma Dili
mean nothing to somebody
f.
biri için önemsiz olmak
16
Konuşma Dili
mean nothing to somebody
f.
biri için bir önemi olmamak
17
Konuşma Dili
mean nothing to somebody
f.
birinin sevdiği biri olmamak
18
Konuşma Dili
mean nothing to somebody
f.
birinin gözünde bir değeri olmamak
19
Konuşma Dili
mean something (to someone)
f.
(birine) iyi hissettirmek
20
Konuşma Dili
mean something (to someone)
f.
(birine) iyi gelmek
21
Konuşma Dili
mean to (do something)
f.
(bir şey yapmaya) niyet etmek
22
Konuşma Dili
mean to (do something)
f.
(bir şey yapmaya) niyetlenmek
23
Konuşma Dili
mean to (do something)
f.
(bir şey yapmak) istemek
24
Konuşma Dili
mean to (do something)
f.
(bir şey yapma) niyetinde olmak
25
Konuşma Dili
mean to (do something)
f.
(bir şey yapmak) zorunda olmak
26
Konuşma Dili
mean to (one)
f.
(biri) için önemli/değerli olmak
27
Konuşma Dili
mean to (one)
f.
(biri) için bir anlam ifade etmek
28
Konuşma Dili
mean to (one)
f.
(biri) için bir anlamı olmak
29
Konuşma Dili
mean to do
f.
yapmak istemek
30
Konuşma Dili
mean to do
f.
yapmaya niyetlenmek
31
Konuşma Dili
mean to do
f.
yapmaya niyet etmek
32
Konuşma Dili
mean to do
f.
yapma niyetinde olmak
33
Konuşma Dili
mean to do
f.
yapmak zorunda olmak
34
Konuşma Dili
mean to say
f.
kastetmek
35
Konuşma Dili
mean to say
f.
demeye çalışmak
36
Konuşma Dili
mean to say
f.
demek istemek
37
Konuşma Dili
mean enough to steal a penny off a dead man's eyes [uk]
expr.
çok cimri
38
Konuşma Dili
mean enough to steal a penny off a dead man's eyes [uk]
expr.
çok pinti
39
Konuşma Dili
mean enough to steal a penny off a dead man's eyes [uk]
expr.
eli sıkı
40
Konuşma Dili
mean enough to steal a penny off a dead man's eyes [uk]
expr.
eli cebine gitmeyen
41
Konuşma Dili
mean enough to steal a penny off a dead man's eyes [uk]
expr.
günahını vermeyen
42
Konuşma Dili
mean enough to steal a penny off a dead man's eyes [uk]
expr.
cebinde akrep olan
43
Konuşma Dili
mean enough to steal a penny off a dead man's eyes [uk]
expr.
üç kuruşun/üçün beşin hesabını yapan
44
Konuşma Dili
mean enough to steal a penny off a dead man's eyes [uk]
expr.
üç kuruşa tamah eden
45
Konuşma Dili
(do) you mean to tell me (that) (something is the case)?
expr.
bana (…) mi söylemeye çalışıyorsun?
46
Konuşma Dili
(do) you mean to say (that) (something is the case)?
expr.
(bir şey) mi demeye çalışıyorsun?
47
Konuşma Dili
(do) you mean to say (that) (something is the case)?
expr.
yani (bir şey) mi demek istiyorsun?
48
Konuşma Dili
(do) you mean to say (that) (something is the case)?
expr.
(bir şey olduğunu) mu ima ediyorsun?
49
Konuşma Dili
(do) you mean to say (that) (something is the case)?
expr.
yani (bir şey) mi diyorsun?
50
Konuşma Dili
(do) you mean to say (that) (something is the case)?
expr.
yani (bir şey) olduğunu mu söylüyorsun?
51
Konuşma Dili
you mean to tell me something
expr.
bir şey mi demeye çalışıyorsun?
52
Konuşma Dili
you mean to tell me something
expr.
bir şey mi kastediyorsun?
53
Konuşma Dili
you mean to tell me
expr.
bana (…) mi söylemeye çalışıyorsun?
54
Konuşma Dili
you mean to tell me
expr.
(…) mı demeye çalışıyorsun?
Idioms
55
Deyim
mean all the world to somebody
f.
dünyalara değişmemek
56
Deyim
mean all the world to somebody
f.
çok sevilmek
57
Deyim
mean all the world to somebody
f.
her şeyden daha fazla sevilmek
58
Deyim
mean all the world to somebody
f.
dünyalara bedel/değer olmak
59
Deyim
mean all the world to somebody
f.
biri için çok kıymetli olmak
60
Deyim
be/mean (all) the world to somebody
f.
dünyalara değişmemek
61
Deyim
be/mean (all) the world to somebody
f.
çok sevmek
62
Deyim
be/mean (all) the world to somebody
f.
her şeyden daha fazla sevmek
63
Deyim
be/mean (all) the world to somebody
f.
dünyalara bedel/değer olmak
64
Deyim
be/mean (all) the world to somebody
f.
biri için çok kıymetli/önemli/değerli olmak
65
Deyim
be/mean (all) the world to somebody
f.
çok değer vermek
66
Deyim
mean the world to (someone)
f.
dünyalara değişmemek
67
Deyim
mean the world to (someone)
f.
çok sevmek
68
Deyim
mean the world to (someone)
f.
her şeyden daha fazla sevmek
69
Deyim
mean the world to (someone)
f.
dünyalara bedel/değer olmak
70
Deyim
mean the world to (someone)
f.
biri için çok kıymetli/önemli/değerli olmak
71
Deyim
mean the world to (someone)
f.
çok değer vermek
72
Deyim
mean the world to (someone)
f.
dünya bir yana o bir yana
73
Deyim
mean the world to (someone)
f.
minnettar olmak
74
Deyim
mean the world to (someone)
f.
gönülden borçlu olmak
75
Deyim
mean the world to (someone)
f.
çok teşekkür etmek
76
Deyim
mean the world to (someone)
f.
dünyalara bedel/değer olmak
77
Deyim
mean the world to (someone)
f.
biri için çok kıymetli/önemli/değerli/anlamlı olmak
78
Deyim
mean all the world to
f.
dünyaya bedel olmak
79
Deyim
mean nothing to somebody
f.
biri için hiçbir şey ifade etmemek
80
Deyim
mean nothing to somebody
f.
biri için önemli olmamak
81
Deyim
mean nothing to somebody
f.
biri için bir anlam ifade etmemek
82
Deyim
mean nothing to somebody
f.
biri için önemsiz olmak
83
Deyim
mean nothing to somebody
f.
biri için bir önemi olmamak
84
Deyim
mean nothing to somebody
f.
birinin sevdiği biri olmamak
85
Deyim
mean nothing to somebody
f.
birinin gözünde bir değeri olmamak
86
Deyim
mean the world to somebody
f.
dünyalara değişmemek
87
Deyim
mean the world to somebody
f.
çok sevmek
88
Deyim
mean the world to somebody
f.
her şeyden daha fazla sevmek
89
Deyim
mean the world to somebody
f.
biri için dünyalara bedel/değer olmak
90
Deyim
mean the world to somebody
f.
biri için çok kıymetli/önemli/değerli olmak
91
Deyim
mean the world to somebody
f.
dünyalar kadar sevmek
92
Deyim
mean the world to somebody
f.
çok değer vermek
93
Deyim
mean nothing to (one)
f.
(birine) hiçbir anlam ifade etmemek
94
Deyim
mean nothing to (one)
f.
(biri) için hiçbir şey ifade etmemek
95
Deyim
mean nothing to (one)
f.
(biri) için önemsiz olmak
96
Deyim
mean nothing to (one)
f.
(biri) için bir önemi olmamak
97
Deyim
mean nothing to (one)
f.
(biri) için önemli olmamak
98
Deyim
mean nothing to (one)
f.
(birinin) gözünde bir değeri olmamak
99
Deyim
mean the world to (one)
f.
(onun için) bir başka olmak
100
Deyim
mean enough to steal a penny off a dead man's eyes [uk]
expr.
çok cimri
101
Deyim
mean enough to steal a penny off a dead man's eyes [uk]
expr.
pintinin önde gideni
102
Deyim
mean enough to steal a penny off a dead man's eyes [uk]
expr.
canını alırsın parasını alamazsın
103
Deyim
mean enough to steal a penny off a dead man's eyes [uk]
expr.
günahını vermez
Speaking
104
Konuşma
i don't mean to complain
expr.
amacım şikayet etmek değil
105
Konuşma
you do not mean anything at all to me
expr.
benim için (artık) hiçbir anlam ifade etmiyorsun
106
Konuşma
what does success mean to you?
expr.
başarı senin için ne anlama geliyor?
107
Konuşma
what does success mean to you?
expr.
başarı senin ne için ne anlam ifade ediyor?
108
Konuşma
it has to mean something
expr.
bir anlamı olmalı
109
Konuşma
I didn't mean to do it
expr.
bunu yapmak istememiştim
110
Konuşma
you mean a lot to me
expr.
benim için değerlisin
111
Konuşma
I didn't mean to say that
expr.
ben öyle demek istemedim
112
Konuşma
does this mean anything to you?
expr.
bunun sizin için bir anlamı var mı?
113
Konuşma
I don't mean to make a comparison
expr.
benzetmek/ karşılaştırmak gibi olması
114
Konuşma
does this mean anything to you?
expr.
bu size bir şey ifade ediyor mu?
115
Konuşma
I didn't mean to
expr.
bunu yapmak istememiştim
116
Konuşma
why does it mean so much to you?
expr.
bu senin için neden bu kadar önemli?
117
Konuşma
I didn't mean to do it
expr.
bunu yapmak istemedim
118
Konuşma
what's that supposed to mean?
expr.
bu da ne demek oluyor?
119
Konuşma
what is that supposed to mean?
expr.
bu ne demek oluyor?
120
Konuşma
I don't mean to intrude
expr.
burnumu sokmak istemem
121
Konuşma
does that mean anything to you?
expr.
bunun senin için bir anlamı var mı?
122
Konuşma
you mean nothing at all to me
expr.
benim için (artık) hiçbir anlam ifade etmiyorsun
123
Konuşma
what's that supposed to mean?
expr.
bu da ne demek şimdi?
124
Konuşma
what I intended to say; what I mean
expr.
demek istediğim
125
Konuşma
hope this doesn't mean something bad's going to happen
expr.
hayırdır inşallah
126
Konuşma
what is this supposed to mean
expr.
ne demek şimdi bu
127
Konuşma
I didn't mean to scare anybody
expr.
kimseyi korkutmak istememiştim
128
Konuşma
what's that supposed to mean?
expr.
ne demek şimdi bu?
129
Konuşma
I didn't mean to offend anyone
expr.
kimseyi incitmek istememiştim
130
Konuşma
I didn't mean to upset you
expr.
niyetim sizi üzmek değildi
131
Konuşma
I didn't mean to eavesdrop
expr.
kulak misafiri olmak istemezdim
132
Konuşma
I didn't mean to worry you
expr.
seni endişelendirmek istememiştim
133
Konuşma
I didn’t mean to wake you
expr.
seni uyandırmak istemedim
134
Konuşma
what does success mean to you?
expr.
senin için başarının anlamı nedir?
135
Konuşma
I didn't mean to make you wait
expr.
sizi bekletmek istemezdim
136
Konuşma
what does success mean to you?
expr.
senin için başarı ne anlama geliyor?
137
Konuşma
I don't mean to disrespect
expr.
saygısızlık etmek istemedim
138
Konuşma
you mean everything to me
expr.
sen benim her şeyimsin
139
Konuşma
what does success mean to you?
expr.
senin için başarı nedir?
140
Konuşma
what does success mean to you?
expr.
senin için başarı neyi ifade ediyor?
141
Konuşma
I don't mean to interrupt you
expr.
sözünüzü kesmek istemem
142
Konuşma
I didn't mean to get you involved in all this
expr.
seni buna bulaştırmak istememiştim
143
Konuşma
I didn't mean to scare you
expr.
seni korkutmak istememiştim
144
Konuşma
hope this doesn't mean something bad's going to happen
expr.
umarım bu bir şeylerin kötüye gideceğine işaret etmiyordur
145
Konuşma
I am being mean to you
expr.
sana acımasız davranıyorum
Law
146
Hukuk
take to mean
f.
anlam çıkarmak
147
Hukuk
take to mean
f.
çıkarım yapmak
148
Hukuk
take to mean
f.
sonucuna varmak
149
Hukuk
take to mean
f.
varsaymak
Technical
150
Teknik
mean time to repair
i.
onarım için harcanan ortalama zaman
151
Teknik
mean time to repair
i.
ortalama tamır süresi
Computer
152
Bilgisayar
mean time to repair/restore
i.
ortalama onarım süresi
153
Bilgisayar
mean time to repair
i.
onarım için harcanan ortalama zaman
154
Bilgisayar
mean time to repair
i.
ortalama tamir süresi
Informatics
155
Bilişim
mean time to repair
i.
ortalama onarım süresi
Telecom
156
Telekom
mean time to restore
i.
arıza gidermek için gereken ortalama süre
157
Telekom
mean time to repair
i.
ortalama tamir süresi
Aeronautic
158
Havacılık
assessed mean time to failure
i.
tahmini bozulma ortalama zamanı
Statistics
159
İstatistik
regression to the mean
i.
ortalamaya doğru regresyon
160
İstatistik
regression to the mean
i.
ortalamaya bağlanım
Slang
161
Argo
not mean jack shit to
f.
anlam ifade etmemek
162
Argo
mean a hell of a lot to
f.
büyük anlam ifade etmek
163
Argo
what the hell is that supposed to mean?
expr.
bu da ne demek oluyor böyle?
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of mean to
×
Terim Seçenekleri
Çeviri Öner / Düzelt
Fransızca İngilizce Sözlük
İspanyolca İngilizce Sözlük
Almanca İngilizce Sözlük
İngilizce Eşanlam Sözlük
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy