o şey - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

o şey



"o şey" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 4 sonuç

Türkçe İngilizce
General
o şey that zm.
o şey whoosis zm.
Colloquial
o şey that there expr.
Speaking
o şey that thing expr.

"o şey" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 50 sonuç

Türkçe İngilizce
General
o zamandan bu zamana çok şey değişti a lot of water has flowed beneath the bridge i.
kişinin kullandığı veya giydiği, yeni veya farklı olarak kabul edilen ve başkalarının o kişiyi fark etmesi için tasarlanmış her türlü şey fashion statement i.
o harfi şeklinde olan şey o i.
Phrases
o başka bir şey, o başka bir şey something else entirely f.
adını unuttuğum o kadın/adam/şey what do you call it expr.
bir şey ne kadar ertelenirse o kadar arzulanır desires are nourished by delays expr.
Proverb
iki kişi bir şey için kavga ederken/çekişirken üçüncü kişi o şeyi alır gider while two dogs are fighting for bone, a third one runs away with it
Colloquial
her şey yerli yerinde olması ve o şekilde bırakılması a place for everything and everything in its place i.
internet ortamında biri/bir şey hakkında ismini kullanmadan veya o kişiye/şeye takma bir isim vererek konuşma voldemorting i.
o anda yapmakta olduğu ya da yapacağı şey(ler)i bırakmak drop everything f.
o kadar da iyi (bir şey) olmamak be not much of a (something) f.
o kadar da bir şey olmamak not be much of a something f.
(o) farklı şey (bu) farklı şey (something) is one thing, (something else) is (quite) another expr.
o zaman sana bir şey dokunmuştur then something didn't agree with you expr.
o da bir şey mi; ne olacak yani big deal expr.
o kadar da önemli bir şey yapmadı didn't invent gunpowder expr.
(o) farklı şey (bu) farklı şey (something) is one thing, (something else) is (quite) another expr.
(o) farklı şey (bu) farklı şey it’s one thing to do a, it’s (quite) another (thing) to do b expr.
(o) farklı şey (bu) farklı şey a is one thing, b is (quite) another expr.
(o) farklı şey (bu) farklı şey it's one thing to (do something), it's another to (do something else) expr.
işte o, adını unuttuğum şu kadın/adam/şey what do you call it expr.
ya da onun gibi/o tarz bir şey or anything expr.
ya da onun gibi/o tarz bir şey or whatever expr.
o kadar da (bir şey) değil not as (something) as all that expr.
(o) farklı şey (bu) farklı şey it's one thing to (do something), it's another thing to (do something else) expr.
(o) farklı şey (bu) farklı şey it's one thing to (do something), it's quite another to (do something else) expr.
Idioms
o anda bulunmayan şeyin yerini en iyi tutabilecek şey the next best thing i.
kötü bir şey olacağına dair bir/o his a sinking feeling i.
kötü bir şey olacağına dair bir/o his that sinking feeling i.
o kadar da (bir şey) olmamak be not as (something) as all that f.
nihayetinde bir şey yapmaya başlamak (o noktaya varmak) come to do something f.
sadece tek bir rakibi olmak o da (biri veya bir şey) be second only to (someone or something) f.
o da biri/bir şey olmak be second only to somebody/something f.
(bir şey) o kadar da umutsuz değilmiş gibi göstermek put a bold face on (something) f.
(bir şey) o kadar da umutsuz değilmiş gibi göstermek put a good face on (something) f.
(planlanan o olmadığı halde sonuçta bir şey) yapmış olmak end up doing f.
o zamandan bu zamana çok şey değişti a lot of water has gone under the bridge expr.
o seviyedeki/konumdaki bir insanın yapacağı şey değil no (person) worth their salt would (do something) expr.
o seviyedeki/konumdaki bir insan böyle bir şey yapmaz no (person) worth their salt would (do something) expr.
o tarz bir şey of the sort expr.
o türden bir şey of the sort expr.
Speaking
o kadar abartılacak bir şey değil it's not that big of a deal expr.
o kadar kötü bir şey değil nothing that bad expr.
o kadar çok süper şey var ki there's just so many cool things expr.
o konuda yapabileceğim bir şey yok there's nothing i can do about that expr.
o bir şey söyledi mi? did she say anything? expr.
ne kadar çok çalışırsanız o kadar çok şey öğrenirsiniz the more you study the more you learn expr.
o ayrı bir şey that's quite another story expr.
ne kadar çok çalışırsan o kadar çok şey öğrenirsin the more you study the more you learn expr.
o konuda hiç bir şey bilmiyorum I don't know anything about that expr.