parasal - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

parasal



"parasal" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 13 sonuç

Türkçe İngilizce
Common Usage
parasal monetary s.
General
parasal pecuniary s.
parasal financial s.
parasal economic s.
parasal pecunial [obsolete] s.
parasal pocket s.
Idioms
parasal dollars-and-cents s.
Trade/Economic
parasal fiscal s.
parasal monetary s.
parasal pecuniary s.
parasal monetarily zf.
Law
parasal pecuniary s.
Politics
parasal monetary s.

"parasal" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 234 sonuç

Türkçe İngilizce
General
parasal kaynak monetary resource i.
ekonomik ve parasal birlik economic and monetary union i.
parasal kaynaklar resources i.
parasal birlikler monetary unions i.
parasal destek grant in aid i.
parasal durum finance i.
parasal ihtiyaç financial need i.
bir lorda tebaasını, kölesini veya kiracısını öldürmenin karşılığında parasal tazminat olarak ödenen meblağ manbote i.
parasal değere sahip birim monetary unit i.
parasal veya maddi kaynaklar sinew i.
parasal başarı financial success i.
parasal destek sağlamak sponsor f.
parasal işlerini yapmak bank f.
parasal kaynak sağlamak bankroll f.
karşılamak (parasal olarak) afford f.
parasal olmayan nonmonetary s.
parasal olmayan nonfinancial s.
parasal olmayan non-pecuniary s.
parasal olmayan herhangi bir birimden milyarlarca içeren multibillion s.
parasal bakımdan rahat olan snug s.
parasal yönden monetarily zf.
parasal yönden financially zf.
parasal olarak moneywise zf.
parasal olarak pecuniarily zf.
avrupa parasal işbirliği fonu emcf (european monetary cooperation fund) kısalt.
Phrasals
ekonomik/parasal sıkıntıya düşürmek wipe out f.
zamansal, parasal yatırım yapmak sink in f.
birine/bir şeye zamansal, parasal yatırım yapmak sink something in (to) someone or something f.
birine/bir şeye zamansal, parasal yatırım yapmak sink something in f.
(bir şeyin) üstüne (parasal bir meblağ) katıp şişirmek inflate (something) with (something) f.
(birini) bir miktar içeri sokmak (parasal olarak) set (someone) back f.
Phrases
parasal olarak darda in embarrassed circumstances expr.
parasal açıdan kötü durumda in bad circumstances expr.
Colloquial
parasal konularda kolayca kandırılan acemi kimse lamb i.
parasal detaylar dollars-and-cents details i.
(parasal) kaynak oluşturmak spring f.
Idioms
kişinin işi bırakmasına engel olan parasal sebepler golden handcuffs i.
kişinin hayır diyemeyeceği parasal teşvikler golden handcuffs i.
doğru/iyi/yararlı işler yaparak sosyal ve parasal başarı kazanmak do well by doing good f.
parasal sıkıntıya düşmek/girmek feel pinched f.
(parasal) sıkıntıya düşmek be in a bind f.
(parasal) sıkıntıya düşmek get into a bind f.
(parasal olarak) sıkıntıya düşmek have a thin time of it f.
(parasal) sıkıntıya düşmek find oneself in a bind f.
(parasal) sıkıntıya düşmek find oneself in a jam f.
(parasal olarak) sıkıntıya düşmek have a thin time f.
(parasal) sıkıntıya düşmek get into a jam f.
(parasal) sıkıntıya düşmek be in a jam f.
(sikke) belli bir parasal değeri olmak pass current [obsolete] f.
(madeni para) belli bir parasal karşılığı olmak pass current [obsolete] f.
bir amaçta/başarıda parasal desteği olmak have skin in the game f.
maddi/parasal yönden hiçbir sıkıntısı olmamak be not short of a penny (or two) f.
parasal yönden şanssız bir dönemde olmak be down on your luck f.
-den parasal bir istekte bulunmak put the hard word on f.
parasal olarak rahatı yerinde in easy circumstances expr.
Trade/Economic
parasal teoriyi savunmayan kimse nonmonetarist i.
abd merkez bankası fed'in uyguladığı parasal gevşeme modeli quantitative easing i.
ağırlıklı parasal toplam weighted money aggregates i.
avrupa para sistemi'nin temel parasal kurumu european monetary cooperation fund i.
avrupa parasal birliği european monetary union i.
avrupa parasal işbirliği fonu european monetary cooperation fund i.
beklenen parasal genişleme anticipated monetary expansion i.
beklenen parasal değer expected monetary value i.
bugünkü parasal değeri actual cash value i.
doğrudan yapılmış olan parasal giderler accounting costs i.
ekonomik ve parasal birlik economic and monetary union i.
ek parasal sıkılaştırma additional monetary tightening i.
güçlü parasal sıkılaştırma strong monetary tightening i.
işletmenin gayrisafi kar oranları üzerinde önemli ölçüde etkide bulunan muhasebe tahminlerinde değişikliklere ilişkin bilgi ve bunların parasal etkileri information about changes in accounting estimates and their monetary effects, those which have materially effect to gross profit ratios i.
iki kişiden birinin ötekinin işi veya mal varlığında parasal bir menfaati bulunması durumunda hukuk açısından birbirlerinin ortağı sayılması associate i.
kısa süreli parasal fon money capital i.
mali-parasal politika bileşimi fiscal-monetary mix i.
merkez bankasının kendi ülkesindeki parasal kuruluşlara ödünç verirken uyguladığı faiz oranı bank rate i.
net parasal pozisyon kar-zararı net monetary gain/loss i.
net parasal pozisyon karı net monetary position profit i.
net parasal pozisyon net monetary position i.
net parasal durum net monetary position i.
net parasal pozisyon zararı net monetary position loss i.
ödemeler bilançosu dengesini sağlamada parasal yaklaşım monetary approach to the balance of payments i.
ödemeler dengesine parasal yaklaşım monetary approach to balance of payments i.
parasal aktif monetary asset i.
parasal varlıklar monetary assets i.
parasal işlem monetary transactions i.
parasal altın stoku monetary gold stock i.
parasal olarak term of cash i.
parasal tutar monetary amount i.
parasal yatırım investment of money i.
parasal varlıklar money assets i.
parasal enjeksiyon monetary injection i.
parasal karşılık money's worth i.
parasal ceza pecuniary penalty i.
parasal olmayan tasarruf soft saving i.
parasal eşdeğer money equivalent i.
parasal sistem monetary system i.
parasal karşılık money equivalent i.
parasal kalemler monetary items i.
parasal olmayan devlet yardımları/teşvikleri/bağışları non-monetary government grants i.
parasal milliyetçilik monetary nationalism i.
parasal yetki kurumları monetary authorities i.
parasal olmayan varlıklar non-monetary assets i.
parasal sektör monetary sector i.
parasal yükümlülükler monetary equities i.
parasal düzenleme monetary regulation i.
parasal geçiş mekanizması monetary transmission mechanism i.
parasal limit monetary threshold i.
parasal sermaye moneyed capital i.
parasal değer kaybı monetary depreciation i.
parasal sermaye money capital i.
parasal alacak hakkı monetary claim i.
parasal çıkar pecuniary benefit i.
parasal denge monetary stability i.
parasal taban monetary base i.
parasal olmayan kalemler non-monetary items i.
parasal genişleme monetary easing i.
parasal fon money funds i.
parasal tazminatlar money damages i.
parasal istikrar monetary stability i.
parasal istikrarsızlık monetary instability i.
parasal daralma monetary tightening i.
parasal bakış açısı monetary point of view i.
parasal menfaat pecuniary benefit i.
parasal standart monetary standard i.
parasal ekonomi monetary economy i.
parasal teşvik wage incentive i.
parasal borçlar monetary liabilities i.
parasal değer monetary value i.
parasal servet monetary wealth i.
parasal olmayan devlet yardımları nonmonetary government grants i.
parasal harcama current expenditure i.
parasal ücret money wages i.
parasal aktarım monetary transmission i.
parasal etki monetary effect i.
parasal olmayan maliyetler noncash costs i.
parasal toplamlar monetary aggragates i.
parasal dışsallıklar pecuniary externality i.
parasal disiplin monetary discipline i.
parasal olmayan varlık/aktif non-monetary asset i.
parasal yükümlülük pecuniary obligation i.
parasal birlik monetary union i.
parasal tasarruf hard saving i.
parasal uyumlaştırma monetary accommodation i.
parasal kaynak monetary resource i.
parasal kurumlar financial institutions i.
parasal ücret money wage i.
parasal yardım financial aid i.
parasal rahatlama monetary easing i.
parasal faiz oranı money interest rate i.
parasal değer nominal value i.
parasal değerin yükseltilmesi inflating i.
parasal gelir money income i.
parasal olmayan devlet yardımları non-monetary government grants i.
parasal aktarım mekanizması monetary transmission mechanism i.
parasal milli hasıla money national product i.
parasal model monetary model i.
parasal fark giderici miktar monetary compensation amount i.
parasal karakterli olmayan kalemler non-cash items i.
parasal aktifler monetary assets i.
parasal rahatsızlık monetary disturbance i.
parasal altın monetary gold i.
parasal büyüklükler monetary aggregates i.
parasal taban money base i.
parasal destek sağlayan financial backer i.
parasal değerler yerine fiziki miktarları gösteren bütçe physical budget i.
parasal varlık monetary asset i.
parasal destek financial assistance i.
parasal tazminat pecuniary compensation i.
parasal dengesizlik monetary disequilibrium i.
parasal genişleme quantitative easing i.
parasal sıkılaştırma monetary tightening i.
parasal yön monetary aspect i.
parasal uyarlama monetary accommodation i.
parasal olmayan aktif nonmonetary asset i.
parasal kontrol araçları instruments of monetary control i.
parasal ödeme monetary payment i.
parasal denge monetary equilibrium i.
parasal özerklik monetary autonomy i.
parasal olmayan varlık non-monetary asset i.
parasal genişleme quantitative easing (qe) i.
parasal borç money debt i.
parasal yöntem monetary method i.
parasal yaklaşım monetary approach i.
parasal rahatlama monetary relief i.
parasal yılan monetary snake i.
parasal fayda pecuniary benefit i.
parasal karşılık monetary equivalent i.
parasal teklif bid i.
parasal işler monetary affairs i.
parasal olay monetary phenomenon i.
parasal kural monetary rule i.
parasal eşik monetary threshold i.
parasal kalemler dış ödemeler dengesi cash items i.
parasal sermaye monetary capital i.
parasal rezervler monetary reserves i.
parasal sorumluluk pecuniary liability i.
parasal genişleme monetary expansion i.
resmi parasal rezerler official monetary reserves i.
resmi parasal rezervler official monetary reserves i.
uluslararası parasal iktisat international monetary economy i.
yatırıma hazır durumdaki parasal fonlar financial capital i.
avrupa parasal birliği emu (european monetary union) i.
beklenen parasal değer emv (expected monetary value) i.
ortalamaları parasal standart olarak kullanılan değerler bütünü basket i.
bir abd dolarının 1000'de 1'ine eşit bir parasal değer birimi mill i.
bir sentin dolarının 10'da 1'ine eşit bir parasal değer birimi mill i.
parasal büyüklük monetary aggregate i.
parasal teşvik monetary incentive i.
bir altın veya gümüş guldene eşdeğer parasal değer birimi gulden i.
parasal yardım economic aid i.
parasal olmayan nonmonetary s.
bir kurum tarafından parasal destek alan grant-aided s.
parasal olarak financially zf.
parasal açıdan from a monetary point of view expr.
Law
parasal gösterge monetary indicator i.
parasal olmayan tedbir equitable relief i.
parasal yollar(la) monetary means expr.
Politics
batı afrika ülkeleri ekonomik ve parasal birliği west african economic and monetary union i.
batı afrika ekonomik ve parasal birliği west african economic and monetary union i.
orta afrika ülkeleri ekonomik ve parasal topluluğu central african economic and monetary community i.
orta afrika ekonomik ve parasal topluluğu central african economic and monetary community i.
parasal birlik monetary union i.
parasal güç monetary power i.
parasal istikrar monetary stability i.
parasal işlem vergisi currency transaction tax (ctt) i.
parasal işbirliği monetary cooperation i.
parasal kısıtlamalar currency restrictions i.
parasal uyarlama monetary accommodation i.
parasal politika araçları monetary policy instruments i.
parasal bir yükümlülük yüklenmek impose a pecuniary obligation f.
Institutes
finansal olarak kendi kendine yetemeyen ve parasal desteği kendi mezhebinden veya daha büyük dini kurumlardan alan yerel kilise mission i.
Telecom
beklenen parasal genişleme anticipated monetary expansion i.
Education
parasal bilgiler financial information i.
Archaic
parasal yeterlilik independence i.
Slang
parasal sömürü ripoff i.
birini ekonomik/parasal sıkıntıya sokmak wipe someone out f.