Geçmiş

pek (bir şey)

"pek (bir şey)" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 2 sonuç

	Kategori	Türkçe	İngilizce
Colloquial
1	Konuşma Dili	pek (bir şey)	all too (something) expr.
2	Konuşma Dili	pek (bir şey)	all too (something) expr.

"pek (bir şey)" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 81 sonuç

	Kategori	Türkçe	İngilizce
General
1	Genel	hakkında pek bir şey bilinmeyen kimse	unknown quantity i.
2	Genel	pek ilişkili olmayan bir grup şey	mob i.
Phrases
3	İfadeler	pek bir şey fark ettirmez ama	not that it matters but expr.
4	İfadeler	bu pek bir şey ifade etmiyor	it's hardly saying much expr.
5	İfadeler	bu pek bir şey ifade etmiyor	that's hardly saying much expr.
6	İfadeler	(bir şey) pek mümkün değil	(the) odds are against (something) expr.
7	İfadeler	(bir şey) pek olası değil	(the) odds are against (something) expr.
8	İfadeler	(bir şey) için pek şans yok	(the) odds are against (something) expr.
Colloquial
9	Konuşma Dili	pek bir şey yapmamak	take it easy f.
10	Konuşma Dili	pek de iyi (bir şey) olmamak	be not much of a (something) f.
11	Konuşma Dili	pek matah (bir şey) olmamak	be not much of a (something) f.
12	Konuşma Dili	pek etkileyici (bir şey) olmamak	be not much of a (something) f.
13	Konuşma Dili	pek de iyi bir şey olmamak	not be much of a something f.
14	Konuşma Dili	pek matah bir şey olmamak	not be much of a something f.
15	Konuşma Dili	pek de bir şey olmamak	not be much of a something f.
16	Konuşma Dili	pek de etkileyici bir şey olmamak	not be much of a something f.
17	Konuşma Dili	pek çok (bir şey)	plenty of (something) s.
18	Konuşma Dili	sözünü edecek pek bir şey yok	not much to speak of expr.
19	Konuşma Dili	bahse değecek pek bir şey yok	not much to speak of expr.
20	Konuşma Dili	sözü edilecek pek bir şey yok	not much to speak of expr.
21	Konuşma Dili	hakkında konuşmaya değecek pek bir şey yok	not much to speak of expr.
22	Konuşma Dili	üzerinde durmaya değecek pek bir şey yok	not much to speak of expr.
23	Konuşma Dili	önemsenecek pek bir şey yok	not much to speak of expr.
24	Konuşma Dili	pek bir şey (değil/yok)	nothing much expr.
25	Konuşma Dili	işe yarar pek bir şey	not anything to choose from expr.
26	Konuşma Dili	(bir şey) pek muhtemel/olası/mümkün değil	I wouldn't bet on (something) expr.
27	Konuşma Dili	hollandalı değilsen pek bir şey değilsin	if you ain't dutch, you ain't much [cliché] [humorous] expr.
28	Konuşma Dili	hollandalı değilsen pek bir şey değilsin	if you're not dutch, you're not much [cliché] expr.
29	Konuşma Dili	pek bir şey yok	not a (whole) lot expr.
30	Konuşma Dili	pek ilginç/eğlenceli/değişik bir şey yok	not a (whole) lot expr.
31	Konuşma Dili	pek bir şey yok	not much of anything expr.
32	Konuşma Dili	pek bir şey değil	not much of anything expr.
Idioms
33	Deyim	aslında pek bilmediği bir şey hakkında bilgi sahibi gibi davranan kişi	guardhouse lawyer i.
34	Deyim	bir şey namına pek bir şey	a lot in the way of something i.
35	Deyim	bir şeye ilişkin pek bir şey	a lot in the way of something i.
36	Deyim	bir şeye dair pek bir şey	a lot in the way of something i.
37	Deyim	henüz pek kullanılmamış bir şey	a new kid on the block i.
38	Deyim	(biri/bir şey) hakkında pek bir şey bilmeme	a nodding acquaintance with (someone or something) i.
39	Deyim	(biri/bir şey) hakkında pek bir şey bilmeme	a passing acquaintance with (someone or something) i.
40	Deyim	hakkında pek/yeterince bir şey bilinmeyen kimse/şey	an unknown quantity i.
41	Deyim	pek bir şey bilmeyip hiç umurunda olmamak	know little and care less (about someone or something) f.
42	Deyim	pek bir şey bilmeyip hiç umurunda olmamak	know little (or nothing) and care less f.
43	Deyim	pek bir şey etmemek	not amount to much f.
44	Deyim	(birinden) pek bir şey ummamak	let (one) off easy f.
45	Deyim	pek bir şey beklememek	let (one) off easy f.
46	Deyim	pek bir şey istememek	let (one) off easy f.
47	Deyim	(biri/bir şey) için pek endişelenmemek	not lose (any) sleep (over someone or something) f.
48	Deyim	bir şey için pek endişelenmemek	not lose any sleep over something f.
49	Deyim	biri/bir şey için pek endişelenmemek	not lose any sleep over somebody/something f.
50	Deyim	biri/bir şey için pek endişelenmemek	lose no sleep over somebody/something f.
51	Deyim	pek abartılacak bir şey olmamak	not set the world on fire f.
52	Deyim	pek abartılacak bir şey olmamak	not set the world alight f.
53	Deyim	pek abartılacak bir şey olmamak	not set the world on fire f.
54	Deyim	pek abartılacak bir şey olmamak	not set the world alight f.
55	Deyim	başarılı olma şansı pek olmayan bir şey için uğraşmak	be fighting a losing battle f.
56	Deyim	başarılı olması pek mümkün görünmeyen bir şey için çabalamak	be fighting a losing battle f.
57	Deyim	pek (bir şey yapan) biri olmamak	be not in the business of (doing something) f.
58	Deyim	pek bir şey bilmeyip hiç umurunda olmamak	know little (or nothing) and care less f.
59	Deyim	(bir şey) üzerinde pek düşünmemek	not give (something) a second thought f.
60	Deyim	(bir şey) üzerinde pek düşünmemek	not give (something) another thought f.
61	Deyim	pek abartılacak bir şey olmamak	not set the thames on fire f.
62	Deyim	pek abartılacak bir şey olmamak	not set the world on fire f.
63	Deyim	pek abartılacak bir şey olmamak	never set the world on fire f.
64	Deyim	pek etkileyici/kayda değer bir şey değil	not much to boast about s.
65	Deyim	(birinin) pek hoşlandığı bir şey değil	not (really) (one's) thing expr.
66	Deyim	(birinin) pek keyif aldığı bir şey değil	not (really) (one's) thing expr.
67	Deyim	(birinin) pek yapabildiği bir şey değil	not (really) (one's) thing expr.
68	Deyim	(birinin) pek becerebildiği bir şey değil	not (one's) long suit expr.
69	Deyim	pek becerebildiğin bir şey değil	not your long suit expr.
70	Deyim	pek çok (bir şey)	a whole lot of (something) expr.
71	Deyim	pek çok (bir şey)	a world of (something) expr.
72	Deyim	(birinin pek) hoşlandığı bir şey değil	not (really) (one's) scene expr.
73	Deyim	(birinin pek) anladığı bir şey değil	not (really) (one's) scene expr.
74	Deyim	(birinin pek) keyif aldığı bir şey değil	not (really) (one's) scene expr.
75	Deyim	(birinin pek) yapabildiği bir şey değil	not (really) (one's) scene expr.
Speaking
76	Konuşma	burada bana göre pek bir şey yok	I guess there's not much for me here expr.
77	Konuşma	bu, ona göre pek de önemli bir şey sayılmaz	this won't weight very heavily with her expr.
78	Konuşma	gözünde pek önemli bir şey değil bu	this won't weight very heavily with her expr.
79	Konuşma	pek bir şey fark ettirmiyor aslında	it doesn't really matter much expr.
80	Konuşma	yapabileceğiniz pek bir şey yok	there's not much you can do expr.
Slang
81	Argo	pek bir şey yapmamak	couldn't (do something) to save (one's) life f.