Türkçe | İngilizce | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
Genel | proaktif | proactive s. | ||
We must pursue a proactive policy and we must create better conditions for active workforce mobility. Proaktif bir politika izlemeli ve aktif iş gücü hareketliliği için daha iyi koşullar yaratmalıyız. More Sentences |
Türkçe | İngilizce | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
Genel | proaktif yaklaşım | proactive approach i. | ||
All these agencies deserve special praise for their very proactive approach. Tüm bu kurumlar son derece proaktif yaklaşımları nedeniyle özel bir övgüyü hak ediyor. More Sentences |
||||
Genel | proaktif olarak | proactively zf. | ||
Trade/Economic | ||||
Ticaret/Ekonomi | proaktif yönetim | proactive management i. | ||
Ticaret/Ekonomi | proaktif strateji | proactive strategy i. | ||
Politics | ||||
Siyasal | proaktif diplomasi | proactive diplomacy i. | ||
Siyasal | iş gücü piyasasında esneklik ile sosyal güvenliği ve proaktif iş gücü piyasasını birleştiren danimarka menşeli bir devlet modeli | flexicurity i. | ||
Automotive | ||||
Otomotiv | proaktif şanzıman | proactive transmission i. | ||
Otomotiv | proaktif yolcu koruma | proactive occupant protection i. | ||
Psychology | ||||
Psikoloji | proaktif kişilik | proactive personality i. | ||
Sport | ||||
Spor | (güreşte) rakibin hareketine tepki olarak yapılan proaktif defans hareketi | counter i. |