| İngilizce | Türkçe | |||
|---|---|---|---|---|
| General | ||||
| Genel | seasick s. | deniz tutmuş | ||
|
By some happy fortune, I was not seasick. Şans eseri, beni deniz tutmadı. More Sentences |
||||
| Marine | ||||
| Denizcilik | seasick s. | deniz tutmuş | ||
|
Tom seems to be seasick. Tom'u deniz tutmuş gibi görünüyor. More Sentences |
||||
| General | ||||
| Genel | seasick s. | deniz tutmasını andıran | ||
| İngilizce | Türkçe | |||
|---|---|---|---|---|
| General | ||||
| Genel | become seasick f. | deniz tutmak | ||
|
She became seasick in rough seas. Dalgalı denizde onu deniz tuttu. More Sentences |
||||
| Genel | get seasick f. | deniz tutmak | ||
|
They are likely to get seasick. Muhtemelen onları deniz tutacak. More Sentences |
||||
| Genel | feel seasick f. | deniz tutmak | ||
|
I felt seasick. Deniz tutmuş gibi hissettim. More Sentences |
||||
