Türkçe | İngilizce | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
Genel | vatandaşlar | citizens i. | ||
Incidentally, Hans, Dutch citizens benefit a lot from this. Bu arada Hans, Hollanda vatandaşları bundan çok faydalanıyor. More Sentences |
||||
Genel | vatandaşlar | citizenry i. | ||
The politician promised to address the concerns of the citizenry. Politikacı, tüm vatandaşların endişelerini gidereceğine söz verdi. More Sentences |
||||
Genel | vatandaşlar | commonalty i. | ||
Genel | vatandaşlar | citizenhood [obsolete] i. | ||
Genel | vatandaşlar | people i. |