| 1 |
plug |
fiş (elektrik) |
n. |
|
- He offered to replace the plug on my hairdryer.
- Saç kurutma makinemin fişini yenisiyle değiştirmeyi teklif etti.
- A polarized plug has two blades with one wider than the other.
- Polarize bir fişin biri diğerinden daha geniş olan iki bıçağı vardır.
- If the plug becomes dirty, wipe it off with a dry cloth before connecting.
- Fiş kirlenirse, bağlamadan önce kuru bir bezle silin.
- Do not touch the plug of the AC power cord with wet hands.
- AC güç kablosunun fişine ıslak elle dokunmayın.
- Don't pull the plug yet.
- Fişi henüz çekme.
- If the plug becomes dirty, wipe it off with a dry cloth before connecting.
- Fiş kirlenirse, takmadan önce kuru bir bezle silin.
- Do not touch the plug of the AC power cord with wet hands.
- AC güç kablosunun fişine ıslak ellerle dokunmayın.
- Tom yanked the plug from the wall.
- Tom fişi duvardan çekti.
- Disconnect the plug.
- Fişi çıkar.
Show More (6)
|
| 2 |
plug |
tıkaç |
n. |
|
- I stood up and pulled the bath plug.
- Ayağa kalktım ve küvetin tıkacını çektim.
- I can't hear you with these plugs in my ears.
- Kulaklarımda bu tıkaçlar varken seni duyamıyorum.
Show More (-1)
|
| 3 |
plug |
tanıtım |
n. |
|
- He never missed an opportunity to get in a plug for his new exhibition.
- Yeni sergisinin tanıtımını yapmak için hiçbir fırsatı kaçırmıyordu.
Show More (-2)
|
| 4 |
plug |
buji |
n. |
|
- I think the plugs need to be replaced.
- Sanırım bujilerin değiştirilmesi gerek.
Show More (-2)
|
| 5 |
plug |
tütün parçası |
n. |
|
- He pulled out a plug of tobacco from his pocket.
- Cebinden bir parça tütün çıkardı.
Show More (-2)
|
| 6 |
plug |
priz |
n. |
|
- If you're looking for a plug, there's one behind the couch.
- Eğer priz arıyorsan, kanepenin arkasında bir tane var.
Show More (-2)
|
| 7 |
plug |
dübel |
n. |
|
- First, drill a hole and place a plug, then put in the screw.
- Önce delik açarak bir dübel yerleştirin, ardından vidayı takın.
Show More (-2)
|
| 8 |
plug |
tıkamak |
v. |
|
- Don't forget to plug up the leak in the pipe.
- Borudaki sızıntıyı tıkamayı unutmayın.
Show More (-2)
|
| 9 |
plug |
reklamını yapmak (radyo) |
v. |
|
- The radio has been plugging his new book.
- Radyoda onun yeni kitabının reklamı yapılıyor.
Show More (-2)
|
