|
- In Vietnam, permitting freedom of opinion and freedom of religion are of paramount importance to the European Union.
- Vietnam'da fikir ve din özgürlüğüne izin verilmesi Avrupa Birliği için büyük önem taşımaktadır.
- Weather permitting, I'll start tomorrow.
- Hava izin verirse, yarın başlayacağım.
- Weather permitting, let's go on a picnic.
- Hava izin verirse, pikniğe gidelim.
- Weather permitting, we'll start on our trip tomorrow.
- Hava izin verirse yarın yola çıkacağız.
- We shall leave tomorrow morning, weather permitting.
- Hava izin verirse yarın sabah yola çıkacağız.
- I'll leave tomorrow, weather permitting.
- Hava izin verirse yarın gideceğim.
- We will start tomorrow, weather permitting.
- Hava izin verirse yarın başlayacağız.
- I will come, weather permitting.
- Hava izin verirse geleceğim.
- I'm going to mow the lawn tomorrow, weather permitting.
- Hava izin verirse yarın çimleri biçeceğim.
- Weather permitting, I'll go fishing in a river.
- Hava izin verirse, nehirde balık tutmaya gideceğim.
- I will start, weather permitting.
- Hava izin verirse başlayacağım.
- Weather permitting, we will go on a picnic tomorrow.
- Hava izin verirse yarın pikniğe gideriz.
- We'll have a picnic on Sunday, weather permitting.
- Pazar günü piknik yapacağız, hava izin verirse.
- Weather permitting, we will enjoy the beautiful scenery.
- Hava izin verirse, güzel manzaranın tadını çıkaracağız.
- I'll come, weather permitting.
- Hava izin verirse geleceğim.
- I will come, weather permitting.
- Hava izin verirse, gelirim.
- Weather permitting, we are going to get to the top of the mountain tomorrow.
- Hava izin verirse, yarın dağın tepesine çıkacağız.
- We'll leave tomorrow, weather permitting.
- Yarın yola çıkacağız, hava izin verirse.
- We shall leave tomorrow, weather permitting.
- Yarın yola çıkacağız, hava izin verirse.
Show More (16)
|