|
- The man faced an accusation of robbery.
- Adam hırsızlık suçlamasıyla karşı karşıya kaldı.
- Yet the accusation is extremely unfair.
- Oysa bu suçlama son derece haksızdır.
- Mr McCartin is far too polite to make any such accusation.
- Bay McCartin böyle bir suçlamada bulunmayacak kadar kibardır.
- The accusation of electioneering applies to autocratic leaders, not to democratic leaders.
- Seçim hilesi suçlaması otokratik liderler için geçerlidir, demokratik liderler için değil.
- Neither do the findings substantiate the American accusation of European corruption.
- Bulgular, Amerika'nın Avrupa'ya yönelik yolsuzluk suçlamasını da doğrulamıyor.
- In the Minutes, it sounds as though I am making an accusation.
- Tutanaklarda sanki bir suçlama yapıyormuşum gibi görünüyor.
- This accusation is completely unfounded and unjustified.
- Bu suçlama tamamen asılsız ve haksızdır.
- This is a grossly false accusation displaying a regrettable prejudice against the work of the Convention.
- Bu, Sözleşme'nin çalışmalarına karşı üzüntü verici bir önyargı sergileyen son derece yanlış bir suçlamadır.
- Yet the accusation is extremely unfair.
- Yine de bu suçlama son derece haksızdır.
- I would also like to respond to the accusation that we are continuing to fund the tobacco sector.
- Ayrıca tütün sektörünü finanse etmeye devam ettiğimiz yönündeki suçlamalara da yanıt vermek istiyorum.
- Here today, we have made it clear that this accusation is untrue.
- Bugün burada, bu suçlamanın doğru olmadığını açıkça ortaya koyduk.
- It's been hard enough for me to help him overcome your accusations without seeing your face.
- Suratını görmeden suçlamalarınızın üstesinden gelmesine yardım etmek benim için yeterince zor oldu.
- Tom didn't try to deny Mary's accusation.
- Tom Mary'nin suçlamasını inkar etmeye çalışmadı.
- Your accusation is preposterous.
- Suçlaman çok saçma.
- That's a very serious accusation to make.
- Bu yapılan çok ciddi bir suçlama.
- I was completely shocked by Tom's accusation.
- Tom'un suçlaması karşısında tamamen şok oldum.
- It was an understandable accusation.
- O anlaşılabilir bir suçlamaydı.
- I can't find any evidence to support your accusation.
- Ben senin suçlamanı destekleyecek bir kanıt bulamıyorum.
- This is a serious accusation.
- Bu ciddi bir suçlama.
- Exactly what's the accusation here?
- Buradaki suçlama tam olarak nedir?
- It was an understandable accusation.
- Bu anlaşılabilir bir suçlamaydı.
- He denies this accusation and speaks only of a kiss.
- O, bu suçlamayı reddediyor ve sadece bir öpücükten bahsediyor.
- Tom supported his accusation with evidence Mary couldn't deny.
- Tom suçlamasını Mary'nin inkar edemeyeceği kanıtlarla destekledi.
- That's just an accusation.
- O sadece bir suçlama.
- That's a very serious accusation.
- Bu çok ciddi bir suçlama.
- I was completely shocked by Tom's accusation.
- Tom'un suçlaması karşısında tamamen şok olmuştum.
- What's the accusation against him?
- Ona karşı yapılan suçlama nedir?
- Tom's question was an accusation.
- Tom'un sorusu bir suçlamaydı.
- That's a serious accusation.
- Bu ciddi bir suçlama.
- Your accusation is preposterous.
- Suçlamanız saçma.
- Tom denied the accusation immediately.
- Tom suçlamayı hemen reddetti.
- He denies this accusation and speaks only of a kiss.
- Bu suçlamayı reddediyor ve sadece bir öpücükten bahsediyor.
- Tom supported his accusation with evidence Mary couldn't deny.
- Tom suçlamasını Mary'nin inkâr edemeyeceği bir delille destekledi.
- What's the accusation against him?
- Onun aleyhindeki suçlama nedir?
- Tom didn't try to deny Mary's accusation.
- Tom, Mary'nin suçlamasını reddetmeye çalışmadı.
- That's a serious accusation.
- O ciddi bir suçlama.
- I can't find any evidence to support your accusation.
- Suçlamanızı destekleyecek hiçbir kanıt bulamıyorum.
Show More (34)
|
