|
- The Convention is not an alibi for the Council, but a serious and democratic partner in this discussion.
- Sözleşme, Konsey için bir mazeret değil, bu tartışmada ciddi ve demokratik bir ortaktır.
- But a cultural tradition cannot be used as an alibi for trampling all over human rights.
- Ancak kültürel bir gelenek, insan haklarını çiğnemek için bir mazeret olarak kullanılamaz.
- The constant reference to environmental protection is being used as an alibi to reduce farm production.
- Çevrenin korunmasına yapılan sürekli atıf, çiftlik üretimini azaltmak için bir mazeret olarak kullanılıyor.
- Boss, Hitch has got a perfect alibi for last night.
- Patron, Hitch'in dün gece için mükemmel bir mazereti var.
- Tom has an airtight alibi.
- Tom'un sağlam bir mazereti var.
- His alibi seemed perfect.
- Mazereti mükemmel görünüyordu.
- Do you have an alibi?
- Mazeretin var mı?
- Does Tom have an alibi?
- Tom'un bir mazereti var mı?
- No one could corroborate Tom's alibi.
- Hiç kimse Tom'un mazeretini doğrulamadı.
- Fadil was establishing an alibi.
- Fadıl bir mazeret hazırlıyordu.
- Sami provided an alibi for the time of the murder.
- Sami cinayet zamanı için bir mazeret sundu.
- It looks like Tom has an alibi for the night Mary was murdered.
- Mary'nin öldürüldüğü gece için Tom'un bir mazereti var gibi görünüyor.
- No one could corroborate Tom's alibi.
- Kimse Tom'un mazeretini doğrulayamadı.
- Dan's alibi was corroborated.
- Dan'in mazereti doğrulandı.
- Tom had no alibi the night of the murder.
- Cinayet gecesi Tom'un mazereti yoktu.
- The police were able to verify Tom's alibi.
- Polis Tom'un mazeretini doğrulayabildi.
- Do you have any kind of an alibi?
- Sizin herhangi bir mazeretiniz var mı?
- Tom has the perfect alibi.
- Tom'un mükemmel bir mazereti var.
- Tom has an ironclad alibi for the night of Mary's murder.
- Tom'un Mary'nin öldürüldüğü gece için sağlam bir mazereti var.
- Tom had an alibi.
- Tom'un bir mazereti vardı.
- I have an alibi.
- Bir mazeretim var.
- I don't have an alibi.
- Bir mazeretim yok.
- The parking lot attendant confirmed your alibi.
- Otopark görevlisi senin mazeretini doğruladı.
- Tom has a perfect alibi.
- Tom'un mükemmel bir mazereti var.
- He had a strong alibi.
- Onun güçlü bir mazereti vardı.
- I don't have an alibi for Monday night.
- Pazartesi gecesi için bir mazeretim yok.
- Did the police ever check Tom's alibi?
- Polis Tom'un mazeretini hiç kontrol etti mi?
- It looks like Tom has an alibi for the night Mary was murdered.
- Görünüşe göre Tom'un Mary'nin öldürüldüğü gece için bir mazereti var.
- Tom had an alibi for the day of Mary's murder.
- Mary'nin öldürüldüğü gün Tom'un bir mazereti vardı.
- Do you have any kind of alibi?
- Herhangi bir mazeretin var mı?
- He had a strong alibi.
- Güçlü bir mazereti vardı.
- Tom had no alibi for that night.
- Tom'un o gece için mazereti yoktu.
- You have a great alibi.
- Harika bir mazeretin var.
- Tom doesn't have an alibi either.
- Tom'un da mazereti yok.
- Do you have an alibi?
- Bir mazeretin var mı?
- Tom doesn't have an alibi either.
- Tom'un da bir mazereti yok.
- Tom doesn't exactly have an airtight alibi.
- Tom'un tam olarak kaçar yolu olmayan bir mazareti yok.
- I don't have an alibi.
- Mazeretim yok.
- Tom said he had an alibi.
- Tom bir mazereti olduğunu söyledi.
- Does he have an alibi?
- Mazereti var mı?
- Sami's alibi was confirmed.
- Sami'nin mazereti doğrulandı.
- Tom didn't have an alibi.
- Tom'un mazereti yoktu.
- Did the police even check Tom's alibi?
- Polis Tom'un mazeretini kontrol etti mi?
- Tom may have an alibi.
- Tom'un bir mazereti olabilir.
- She had a perfect alibi.
- Mükemmel bir mazereti vardı.
- Tom has a good alibi.
- Tom'un iyi bir mazereti var.
- Let me be your alibi.
- Mazeretin olayım.
- His alibi seemed perfect.
- Onun mazereti mükemmel görünüyordu.
- Tom's wife will provide an alibi for him.
- Tom'un karısı onun için bir mazeret sağlayacaktır.
- I need to find someone to back up Tom's alibi.
- Tom'un mazeretini destekleyecek birini bulmalıyım.
- You don't have an alibi for the day of the murder.
- Cinayet günü için bir mazeretin yok.
- The police are now checking on Tom's alibi.
- Polis şimdi Tom'un mazeretini kontrol ediyor.
- Does he have an alibi?
- Tom'un bir mazareti var mı?
- Let me be your alibi.
- Bırak ben senin mazeretin olayım.
- Neither Tom nor Mary has an alibi.
- Ne Tom'un ne de Mary'nin bir mazereti var.
- The problem is that Tom has no alibi for the night of the murder.
- Sorun cinayet gecesi için Tom'un mazeretinin olmamasıdır.
- Why do I need an alibi?
- Neden bir mazerete ihtiyacım olsun ki?
- Sami had a plausible alibi.
- Sami'nin makul bir mazereti vardı.
- Tom doesn't exactly have an airtight alibi.
- Tom'un tam olarak sağlam bir mazereti yoktur.
- Tom's alibi has been corroborated.
- Tom'un mazereti doğrulandı.
- The problem is that Tom has no alibi for the night of the murder.
- Sorun şu ki Tom'un cinayet gecesi için mazereti yok.
- He has a rock solid alibi.
- Sağlam bir mazereti var.
- Tom didn't have an alibi.
- Tom'un bir mazereti yoktu.
- Tom had no alibi.
- Tom'un mazereti yoktu.
- Tom has an alibi.
- Tom'un bir mazereti var.
- You have an alibi, I hope.
- Umarım bir mazeretin vardır.
- Tom has no alibi.
- Tom'un hiç mazereti yok.
- Tom was in jail that night so he has the perfect alibi.
- Tom o gece hapisteydi, yani mükemmel bir mazereti var.
- Tom had a very strong alibi for the night of the murder.
- Tom'un cinayet gecesi için çok güçlü bir mazereti vardı.
- Dan had a perfect alibi.
- Dan'in mükemmel bir mazereti vardı.
- Why do I need an alibi?
- Neden bir mazerete ihtiyacım var?
- The parking lot attendant confirmed your alibi.
- Otopark görevlisi mazeretinizi doğruladı.
- Tom has no alibi.
- Tom'un mazereti yok.
- Tom doesn't have an alibi.
- Tom'un mazereti yok.
- Tom's alibi checked out.
- Tom'un mazereti kontrol edildi.
- You're going to need an alibi.
- Bir mazerete ihtiyacın olacak.
- Dan's alibi was corroborated.
- Dan'ın mazereti doğrulandı.
- Tom has an ironclad alibi.
- Tom'un sağlam bir mazereti var.
- Do you have any kind of an alibi?
- Herhangi bir mazeretin var mı?
- Tom has no alibi for the night of the murder.
- Tom'un cinayet gecesi için bir mazereti yok.
- She had a perfect alibi.
- Onun mükemmel bir mazereti vardı.
- I have no alibi.
- Mazeretim yok.
Show More (79)
|