alibi - Englisch Türkisch Sätze
Englisch Türkisch
alibi mazeret n.
  • The Convention is not an alibi for the Council, but a serious and democratic partner in this discussion.
  • Sözleşme, Konsey için bir mazeret değil, bu tartışmada ciddi ve demokratik bir ortaktır.
  • But a cultural tradition cannot be used as an alibi for trampling all over human rights.
  • Ancak kültürel bir gelenek, insan haklarını çiğnemek için bir mazeret olarak kullanılamaz.
  • The constant reference to environmental protection is being used as an alibi to reduce farm production.
  • Çevrenin korunmasına yapılan sürekli atıf, çiftlik üretimini azaltmak için bir mazeret olarak kullanılıyor.
Show More (79)
alibi mazeret uydurmak v.
  • Fadil was establishing an alibi.
  • Fadıl bir mazeret uyduruyordu.
Show More (-2)