1 |
amaze |
şaşırtmak |
v. |
|
- It always amazes me how she takes care of 5 children.
- Beş çocuğa birden bakabilmesi beni hep şaşırtmıştır.
- The paradoxes of this Parliament never cease to amaze us.
- Bu Parlamento'nun paradoksları bizi şaşırtmaktan asla vazgeçmiyor.
- It amazed me.
- Bu beni şaşırttı.
- It amazes me that you would do something this stupid.
- Bu kadar aptalca bir şey yapman beni şaşırtıyor.
- It amazed us to hear that things were so cheap.
- İşlerin bu kadar ucuz olduğunu duymamız bizi şaşırttı.
- I'm amazed by the ease with which you solve the problem.
- Sorunu bu kadar kolay çözmeniz beni çok şaşırttı.
- Your compassion never ceases to amaze me.
- Sizin şefkatiniz beni şaşırtmaktan asla vazgeçmiyor.
- Your compassion never ceases to amaze me.
- Merhametin beni şaşırtmaktan asla vazgeçmiyor.
- Tom never ceases to amaze me.
- Tom beni şaşırtmaktan asla vazgeçmez.
- His aristocratic manners amaze me.
- Aristokrat tavırları beni şaşırtıyor.
- Her cleverness often amazes me.
- Onun zekası beni sık sık şaşırtıyor.
- The lavishness of the party amazed everybody.
- Partinin şatafatı herkesi şaşırttı.
- Your compassion never ceases to amaze me.
- Merhametiniz beni şaşırtmaktan asla vazgeçmiyor.
- You never cease to amaze me.
- Beni şaşırtmaktan asla vazgeçmiyorsun.
- His memory amazes me.
- Onun hafızası beni şaşırtıyor.
- It amazed us to hear that things were so cheap.
- İşlerin bu kadar ucuz olduğunu duymak bizi şaşırttı.
- A young Kyrgyz woman, creating a miracle with her own hands in Moscow, amazed the Dagestanis.
- Moskova’da kendi elleriyle bir mucize yaratan genç bir Kırgız kadın, Dağıstanlıları şaşırttı.
- The rapid growth in imports amazes us.
- İthalattaki hızlı büyüme bizi şaşırtıyor.
- He amazed everyone by passing his driving test.
- Sürücü sınavını geçerek herkesi şaşırttı.
- He amazed everyone by passing his driving test.
- Ehliyet sınavını geçerek herkesi şaşırttı.
- Tom amazes me at times.
- Tom bazen beni şaşırtır.
- That amazes me.
- Bu beni şaşırtıyor.
- His aristocratic manners amaze me.
- Onun aristokrat tavırları beni şaşırtıyor.
- Tom amazes me at times.
- Tom bazen beni şaşırtıyor.
- His memory amazes me.
- Hafızası beni şaşırtıyor.
- I'm amazed by the ease with which you solve the problem.
- Sorunu bu kadar kolay çözmeniz beni şaşırttı.
- Your creativity never ceases to amaze me.
- Yaratıcılığın beni şaşırtmaktan asla vazgeçmiyor.
- It amazed us that she had been to Brazil alone.
- Brezilya'ya tek başına gitmiş olması bizi şaşırttı.
- The request simply amazed me.
- Bu istek beni bildiğin şaşırttı.
Show More (26)
|
2 |
amaze |
şaşkınlık |
n. |
|
- I was amazed to learn that fewer and fewer young people can write in cursive.
- El yazısı kullanabilen genç insanların sayısının gitgide azaldığını şaşkınlıkla öğrendim.
- This really is amazing.
- Bu gerçekten şaşkınlık verici.
- It's truly amazing.
- Bu gerçekten şaşkınlık verici.
Show More (0)
|
3 |
amaze |
hayrete düşürmek |
v. |
|
- It amazes me that you would do something this stupid.
- Böyle aptalca bir şey yapacak olman beni hayrete düşürüyor.
Show More (-2)
|