The sample sentences have been compiled from various sources and although they have been proofread, there may be some omissions. The sentences do not necessarily reflect the ideology and opinions of Tureng.com. Please let us know about sentences with political, social and sensitive content that offend you.

	Englisch	Türkisch
1	appear to be	gibi görünmek	v.
	For the coming generations, the greatest threats are outside our continent; here, peace appears to be guaranteed. Gelecek nesiller için en büyük tehditler kıtamızın dışındadır; burada barış garanti gibi görünmektedir. Here too, the Member States do not appear to be complying directly with requirements which they themselves set. Burada da Üye Devletler, kendilerinin belirlediği gerekliliklere doğrudan uymuyor gibi görünmektedir. What appears to be a laudable aim, however, could also be a double-edged sword. Ancak övgüye değer bir amaç gibi görünen bu durum, hem avantajlı hem dezavantajlı da olabilir. It is too early, moreover, to evaluate Eurojust, which appears to be operating well. Ayrıca iyi işliyor gibi görünen Eurojust'ı değerlendirmek için henüz çok erken. The measures and instruments already adopted appear to be a step in the right direction. Halihazırda kabul edilmiş olan tedbirler ve araçlar doğru yönde atılmış bir adım gibi görünmektedir. To me, the ideas about the adoption of the Community method for the CFSP appear to be at odds with these principles. Bana göre, ODGP için Topluluk yönteminin benimsenmesine ilişkin fikirler bu ilkelerle çelişiyor gibi görünmektedir. We are now faced with what appears to be a sudden problem on account of the large population. Şu anda büyük nüfus nedeniyle ani bir sorun gibi görünen bir durumla karşı karşıyayız. There also appears to be some doubt as to the efficacy of the programmes themselves. Programların etkinliği konusunda da bazı şüpheler var gibi görünüyor. While the number of animals used for experiments had appeared to be reducing, the use of transgenic animals is rising. Deneylerde kullanılan hayvan sayısı azalıyor gibi görünse de transgenik hayvanların kullanımı artıyor. This would appear to be a great achievement. Bu büyük bir başarı gibi görünecektir. There appear to be a number of misunderstandings or perhaps misinterpretations here. Burada bir takım yanlış anlamalar ya da belki de yanlış yorumlamalar var gibi görünüyor. However, this does not appear to be an end to the matter, and charges may yet be pressed in another court. Ancak bu durum meselenin sonu gibi görünmemektedir ve suçlamalar başka bir mahkemede de devam edebilir. It is too early, moreover, to evaluate Eurojust, which appears to be operating well. Ayrıca, iyi işliyor gibi görünen Eurojust'ı değerlendirmek için henüz çok erken. There now, fortunately, appears to be a truce, but how long will it hold? Neyse ki şu anda bir ateşkes var gibi görünüyor, ancak bu ne kadar sürecek? This would appear to be a great achievement. Bu büyük bir başarı gibi görünmektedir. At times it appears to be addictive, as that list gets longer and longer. Bu liste uzadıkça zaman zaman bağımlılık yapıyor gibi görünüyor. I take some mild encouragement from the fact that levels of state aid to industry in Europe appear to be falling. Avrupa'da sanayiye yönelik devlet yardımı seviyelerinin düşüyor gibi görünmesinden biraz cesaret alıyorum. This might appear to be a minor issue, almost a routine matter. Bu küçük bir mesele, neredeyse rutin bir konu gibi görünebilir. The fisheries sector appears to be sailing through calm seas at present. Balıkçılık sektörü şu anda sakin denizlerde seyrediyor gibi görünüyor. This line of reasoning, which appears to be common to the different groups, is extremely interesting. Farklı gruplar için ortak gibi görünen bu akıl yürütme biçimi son derece ilginçtir. What appears to be a laudable aim, however, could also be a double-edged sword. Ne var ki, takdire şayan bir amaç gibi görünen bu durumun hem iyi hem kötü tarafları da olabilir. At the same time, the evolution of the political process appears to be equally well under way. Aynı zamanda siyasi sürecin evrimi de aynı şekilde devam ediyor gibi görünmektedir. Much of it, indeed most of it, appears to be well done. Bunların büyük bir kısmı, hatta çoğu, iyi yapılmış gibi görünüyor. But although transparency appears to be respected, there is creeping censorship at various stages of parliamentary work. Şeffaflığa saygı duyuluyor gibi görünse de, parlamento çalışmalarının çeşitli aşamalarında sürünen bir sansür var. The 20% threshold for insurance deductions appears to be a good compromise. Sigorta kesintileri için %20'lik eşik iyi bir uzlaşma gibi görünmektedir. For many people, Vietnam would appear to be a long way away. Birçok insan için Vietnam çok uzakta gibi görünebilir. The fight against these subsidies appeared to be a hopeless task. Bu teşviklere karşı mücadele umutsuz bir görev gibi görünüyordu. This need appears to be met by the method of open cooperation. Bu ihtiyaç açık işbirliği yöntemiyle karşılanıyor gibi görünmektedir. While the number of animals used for experiments had appeared to be reducing, the use of transgenic animals is rising. Deneylerde kullanılan hayvan sayısı azalıyor gibi görünürken, transgenik hayvanların kullanımı artıyor. I do not know why he is here; China would not appear to be part of his remit. Neden burada olduğunu bilmiyorum; Çin onun görev alanının bir parçası gibi görünmüyor. We appear to be in a situation of hopelessness, and the spiral of violence is continuing to escalate. Umutsuz bir durumdaymışız gibi görünüyor ve şiddet sarmalı tırmanmaya devam ediyor. This might appear to be a minor issue, almost a routine matter. Bu küçük bir sorun, neredeyse rutin bir mesele gibi görünebilir. It appears to be about Germany, about German domestic politics. Almanya ve Alman iç siyaseti ile ilgili gibi görünüyor. Nonetheless, there appear to be financial difficulties over keeping it in the field. Bununla birlikte tarlada tutma konusunda mali zorluklar var gibi görünüyor. Parliament appears to be disregarding this concern. Parlamento bu endişeyi göz ardı ediyor gibi görünüyor. The prospects for sustainable development in Europe appear to be a distant hope. Avrupa'da sürdürülebilir kalkınmaya ilişkin beklentiler uzak bir umut gibi görünmektedir. Mugabe appears to be unassailable. Mugabe'ye karşı çıkılamaz gibi görünüyor. There appear to be a number of gaps in this area. Bu alanda bir takım boşluklar var gibi görünüyor. Much of it, indeed most of it, appears to be well done. Bunların büyük bir kısmı, hatta çoğu, iyi yapılmış gibi görünmektedir. This would therefore appear to be a good point to take stock of the situation. Bu nedenle, durum değerlendirmesi yapmak için iyi bir nokta gibi görünmektedir. There is very little information available on this subject but there appear to be a wealth of horror stories. Bu konuda çok az bilgi mevcut ancak çok sayıda korku hikayesi var gibi görünüyor. The air conditioning system does not appear to be working properly. Klima sistemi düzgün çalışmıyor gibi görünüyor. Nevertheless, it appears to be more of a safeguard rather than a tool of economic policy. Bununla birlikte bir ekonomi politikası aracından ziyade bir koruma önlemi gibi görünmektedir. Until a final solution is found, the present temporary arrangements appear to be working satisfactorily. Nihai bir çözüm bulunana kadar, mevcut geçici düzenlemeler tatmin edici bir şekilde işliyor gibi görünmektedir. There also appears to be some doubt as to the efficacy of the programmes themselves. Ayrıca programların etkinliği konusunda da bazı şüpheler var gibi görünmektedir. Self-regulation, as is now being applied on a large scale, appears to be a very handy instrument. Şu anda büyük ölçekte uygulanmakta olan öz düzenleme çok kullanışlı bir araç gibi görünmektedir. The measures and instruments already adopted appear to be a step in the right direction. Halihazırda kabul edilen tedbirler ve araçlar doğru yönde atılmış bir adım gibi görünmektedir. Those who appear to be fighting Islam and the Islamic revolutions are in fact funding them. İslam ve İslami devrimlerle savaşıyor gibi görünenler aslında onları finanse ediyor. The baby appeared to be sleeping quietly. Bebek sessizce uyuyor gibi görünüyordu. The most effective component to treating a gambling problem appears to be psychotherapy. Kumar problemini tedavi etmenin en etkili bileşeni psikoterapi gibi görünmektedir. If these tests show an abnormality that appears to be a tumor, then blood tests are done. Bu testler tümör gibi görünen bir anormallik gösteriyorsa kan testleri yapılır. San Francisco District Attorney Dennis Herrera appears to be interested in such a job. San Francisco Bölge Savcısı Dennis Herrera böyle bir işle ilgileniyor gibi görünüyor. You can do this without appearing to be crazy. Bunu deli gibi görünmeden de yapabilirsiniz. Loading appears to be taking some time. Yükleme biraz zaman alacak gibi görünüyor. The cause of death appears to be hypothermia. Ölüm nedeni hipotermi gibi görünüyor. Instead, they appear to be threatening global governance, particularly in the economic sphere. Bunun yerine, özellikle ekonomik alanda küresel yönetişimi tehdit ediyor gibi görünüyorlar. It appears to be a local favorite. Yerel bir favori gibi görünüyor. It appears to be a mechanical problem. Mekanik bir sorun gibi görünüyor. The group could appear to be just another cluster of friends visiting the zoo. Grup, hayvanat bahçesini ziyaret eden başka bir arkadaş grubu gibi görünebilir. Note Paper Creates an image that appears to be constructed of handmade paper. Not Kağıdı El yapımı kağıttan yapılmış gibi görünen bir görüntü oluşturur. Additionally, your browser settings appear to be altered. Ayrıca, tarayıcı ayarlarınız değiştirilmiş gibi görünüyor. Because that appears to be a measurable event. Çünkü bu ölçülebilir bir olay gibi görünüyor. And, yes, the democratic game appears to be rigged. Ve evet, demokratik oyun hileli gibi görünüyor. The XF10 appears to be a simplified X70 with a higher resolution sensor. XF10, daha yüksek çözünürlüklü bir sensöre sahip basitleştirilmiş bir X70 gibi görünüyor. Jennifer Lopez appears to be migrating east. Jennifer Lopez doğuya göç ediyor gibi görünüyor. JoyCasino appears to be one of the most dynamic websites in the sphere. JoyCasino, alandaki en dinamik web sitelerinden biri gibi görünüyor. Qatar appears to be weighing its options. Katar seçeneklerini tartıyor gibi görünüyor. Occupational therapy appears to be a possible need for the student described above. Mesleki terapi yukarıda açıklanan öğrenci için olası bir ihtiyaç gibi görünmektedir. Stimulants appear to be the most effective in improving energy levels. Uyarıcılar enerji seviyelerini iyileştirmede en etkili gibi görünmektedir. At first glance, bamboo and hardwood flooring materials may appear to be basically the same thing. İlk bakışta bambu ve parke döşeme malzemeleri temelde aynı şey gibi görünebilir. No one appeared to be watching them. Kimse onları izliyor gibi görünmüyordu. She always appeared to be in some deep thought. Her zaman derin düşünceler içindeymiş gibi görünürdü. The most popular platform used by these central banks appears to be R3’s Corda enterprise ledger. Bu merkez bankaları tarafından kullanılan en popüler platform R3'ün Corda kurumsal defteri gibi görünüyor. And it appears to be speeding up. Ve hızlanıyor gibi görünüyor. This appears to be a simple and harmless question. Bu basit ve zararsız bir soru gibi görünüyor. Epsom salt appears to be small, clear crystals. Epsom tuzu küçük, berrak kristaller gibi görünüyor. Rarely, a cancerous growth can at first appear to be a simple lipoma. Nadiren, kanserli bir büyüme ilk başta basit bir lipom gibi görünebilir. This area is moving swiftly and appears to be accelerating. Bu alan hızla hareket ediyor ve hızlanıyor gibi görünüyor. Ethereum appears to be making steady progress. Ethereum istikrarlı bir ilerleme kaydediyor gibi görünüyor. Tea containing both powdered root and dry leaves appears to be most effective. Hem toz kök hem de kuru yaprak içeren çay en etkili gibi görünmektedir. DARPA appears to be working on its own sonic projector. DARPA kendi sonik projektörü üzerinde çalışıyor gibi görünüyor. This appears to be an invalid phone number. Bu geçersiz bir telefon numarası gibi görünüyor. The way we react to stress appears to be more important than the stress itself. Strese tepki verme şeklimiz stresin kendisinden daha önemli gibi görünüyor. It does appear to be someone's home. Birinin evi gibi görünüyor. At first glance, the task appears to be simple. İlk bakışta görev basit gibi görünüyor. Amazon doesn't appear to be trying to do the same. Amazon da aynı şeyi yapmaya çalışıyor gibi görünmüyor. This appears to be a very popular restaurant. Bu çok popüler bir restoran gibi görünüyor. There appears to be some hormonal problem. Hormonal bir sorun var gibi görünüyor. The consequence is that there appears to be nothing green to be found in this sea of sand. Sonuçta bu kum denizinde hiçbir yeşillik bulunamayacak gibi görünmektedir. The consequence is that there appears to be nothing green to be found in this sea of sand. Sonuç olarak, bu kum denizinde bulunabilecek yeşil hiçbir şey yok gibi görünüyor. Sometimes, the goals may appear to be in competition with one another. Bazen hedefler birbiriyle rekabet halindeymiş gibi görünebilir. The wall appeared to be smooth and impenetrable. Duvar mükemmel ve geçilemez gibi görünüyordu. Tom appears to be winning. Tom kazanıyor gibi görünüyor. Tom appears to be a friendly guy. Tom arkadaş canlısı bir adam gibi görünüyor.. Tom appears to be losing. Tom kaybediyor gibi görünüyor. Tom doesn't appear to be nervous. Tom sinirli gibi görünmüyor. Tom appears to be waiting for someone. Tom birini bekliyor gibi görünüyor. The treatment appears to be working. Tedavi işe yarıyor gibi görünüyor. It appears to be broken. Bu kırık gibi görünüyor. Tom doesn't appear to be paying attention. Tom dikkatini vermiyor gibi görünüyor. Tom appeared to be inebriated. Tom sarhoş gibi görünüyordu. Tom appears to be looking for someone. Tom birini arıyor gibi görünüyor. Fadil appeared to be a typical high school senior. Fadıl tipik bir lise son sınıf öğrencisi gibi görünüyordu. Tom appears to be scared. Tom korkmuş gibi görünüyor. It appears to be a machine translation. Makine çevirisi gibi görünüyor. Tom appears to be wise. Tom bilge biri gibi görünüyor. Jane appears to be enjoying the party. Jane partiden hoşlanıyor gibi görünüyor. Tom appeared to be intoxicated. Tom sarhoş olmuş gibi görünüyordu. Indeed, that place does appear to be far from here. Gerçekten de, o yer buradan çok uzakta gibi görünüyor. Tom appears to be a friendly guy. Tom arkadaş canlısı bir adam gibi görünüyor. Tom appears to be sleeping. Tom uyuyor gibi görünüyor. Tom appeared to be having fun. Tom eğleniyormuş gibi görünüyordu. There appears to be a misunderstanding. Bir yanlış anlaşılma var gibi görünüyor. Tom appears to be in a lot of pain. Tom çok acı çekiyor gibi görünüyor. This appears to be the plan. Plan bu gibi görünüyor. This appeared to be an intentional murder. Bu, kasıtlı bir cinayet gibi görünüyordu. There appears to be a misunderstanding. Bir yanlış anlama var gibi görünüyor. The story appears to be true. Hikaye doğru gibi görünüyor. Tom appears to be intoxicated. Tom sarhoş olmuş gibi görünüyor. Tom didn't appear to be injured. Tom yaralanmış gibi görünmüyordu. It appears to be broken. Kırılmış gibi görünüyor. Tom appears to be disoriented. Tom'un kafası karışmış gibi görünüyor. I don't know; he appears to be a heteronormative jerk. Bilmiyorum; heteronormatif bir pislik gibi görünüyor. We appear to be out of danger. Tehlikeyi atlattık gibi görünüyor. Tom appeared to be having fun. Tom eğleniyor gibi görünüyordu. It appears to be working. İşe yarıyor gibi görünüyor. He doesn't appear to be wise, does he? Bilge gibi görünmüyor, değil mi? Tom certainly appeared to be enjoying himself. Tom kesinlikle eğleniyor gibi görünüyordu. Tom appears to be telling the truth. Tom doğruyu söylüyor gibi görünüyor. Tom appears to be enjoying the party. Tom partiden keyif alıyor gibi görünüyor. The baby appeared to be sleeping quietly. Bebek sessizce uyuyor gibi görünüyordu. Tom appeared to be sleeping. Tom uyuyor gibi görünüyordu. Tom appeared to be in his early thirties. Tom otuzlu yaşların başlarında gibi görünüyordu. This appeared to be an intentional murder. Bu kasıtlı bir cinayet gibi görünüyor. Everything appears to be going well. Her şey iyi gidiyor gibi görünüyor. Tom appeared to be crying. Tom ağlıyor gibi görünüyordu. Tom appears to be in pain. Tom acı çekiyor gibi görünüyor. Tom doesn't appear to be very religious. Tom pek dindar biri gibi görünmüyor. Tom appears to be asleep. Tom uyuyor gibi görünüyor. Jane appears to be enjoying the party. Jane partiden keyif alıyor gibi görünüyor. Show More (137)