av - Englisch Türkisch Sätze
Englisch Türkisch
prey av n.
  • The puma slowly approaches its prey from behind.
  • Puma avına arkadan yavaşça yaklaşıyor.
  • At last the hyenas chased the lions from their prey.
  • Sonunda sırtlanlar aslanları avlarından kovaladı.
  • The octopus wrapped itself around its prey.
  • Ahtapot avının etrafını sarmış.
Show More (13)
catch av n.
  • Therefore, only if there is a woman fishing will there be large catches of fish once more.
  • Bu nedenle, ancak bir kadın balık tutarsa bir kez daha büyük balık avları olacaktır.
  • A proportion of their catches is not landed and they do not generate local employment, as the Community fleet did.
  • Avlarının bir kısmı karaya çıkarılmamakta ve Topluluk filosunun yaptığı gibi yerel istihdam yaratmamaktadırlar.
  • Thirdly, we want to amend the provisions on grading the catches in order to reduce discards.
  • Üçüncü olarak ıskartaları azaltmak amacıyla avların derecelendirilmesine ilişkin hükümlerde değişiklik yapmak istiyoruz.
Show More (10)
hunting av n.
  • Tom spent the night in an old hunting shack.
  • Tom geceyi eski bir av kulübesinde geçirdi.
  • Good hunting.
  • İyi avlar.
  • Tom went pheasant hunting.
  • Tom sülün avına gitti.
Show More (9)
hunt av n.
  • The man died in a boar hunt.
  • Adam bir domuz avında öldü.
  • Hunt for the drug dealer still continues.
  • Uyuşturucu satıcılarıan karşı yürütülen av hala devam ediyor.
  • This would be a tremendous incentive to continuing the illegal hunt.
  • Bu, yasadışı avın sürdürülmesi için muazzam bir teşvik olacaktır.
Show More (5)
game av n.
  • Our hunters already know a great deal about game hygiene and diseases.
  • Avcılarımız zaten av hijyeni ve hastalıkları hakkında çok şey biliyor.
  • Our hunters already know a great deal about game hygiene and diseases.
  • Avcılarımız av hijyeni ve hastalıkları konusunda zaten çok şey biliyor.
  • We accept this for the individual hunter consuming or passing on the game he has shot or caught.
  • Vurduğu ya da yakaladığı avı tüketen ya da başkalarına aktaran bireysel avcı için bunu kabul ediyoruz.
Show More (2)
shoot av n.
  • They were on a shoot when the storm hit.
  • Fırtına çıktığında onlar avdaymış.
Show More (-2)
quarry av n.
  • Their quarry was too fast for the wolves.
  • Avları kurtlar için fazla hızlıydı.
Show More (-2)
kill av n.
  • Leopard was carrying his kill up a tree.
  • Leopar avını ağaca taşıyordu.
Show More (-2)
victim av n.
  • Predators always prey on unsuspecting victims.
  • Yırtıcılar her zaman masum kurbanları avlar.
Show More (-2)