| 1 |
ballot |
oy pusulası |
n. |
|
- Hit the stamp on your choice on the ballot.
- Oy pusulasında seçtiğiniz adaya mühür basın.
- The army printed the ballot papers and made the ballot boxes.
- Ordu oy pusulalarını bastı ve oy sandıklarını hazırladı.
- We have to count all of the ballots.
- Bütün oy pusulalarını saymak zorundayız.
- My name is on the ballot.
- Oy pusulasında benim de adım var.
- Your name is on the ballot.
- Adın oy pusulasında.
- Tom's name will stay on the ballot.
- Tom'un adı oy pusulasında kalacak.
- We have to count all of the ballots.
- Tüm oy pusulalarını saymak zorundayız.
- My name is on the ballot.
- Benim adım oy pusulasında.
- The counting of the ballots took half an hour.
- Oy pusulalarının sayımı yarım saat aldı.
- The distribution of the ballots took ten minutes.
- Oy pusulalarının dağıtımı on dakika sürdü.
- The distribution of the ballots took ten minutes.
- Oy pusulalarının dağıtılması on dakika sürdü.
- The counting of the ballots took half an hour.
- Oy pusulalarının sayımı yarım saat sürdü.
- He is filling out a ballot.
- Bir oy pusulası dolduruyor.
- Tom is filling out a ballot.
- Tom bir oy pusulası dolduruyor.
- Tom's name is on the ballot.
- Tom'un adı oy pusulasında.
- Tom's name is on the ballot.
- Tom'un adı oy pusulasının üzerinde.
- Do you know who's on the ballot?
- Oy pusulasında kimin olduğunu biliyor musun?
- Your name is on the ballot.
- Oy pusulasında adın var.
- The collection of the ballots took ten minutes.
- Oy pusulalarının toplanması on dakika sürdü.
- He is filling out a ballot.
- Oy pusulasını dolduruyor.
- You can vote by absentee ballot.
- Devamsız oy pusulasıyla oy verebilirsin.
- Tom and Mary counted the ballots.
- Tom ve Mary oy pusulalarını saydılar.
- It's important to complete your ballot.
- Oy pusulanızı tamamlamanız çok önemli.
Show More (20)
|
| 2 |
ballot |
oylama |
n. |
|
- I was not in favour of the two recent ballots on the calendar of sessions 2003.
- Ben 2003 yılı oturum takvimine ilişkin son iki oylamaya katılmadım.
- This comparison is the only democratic means of establishing the real results of the ballot.
- Bu karşılaştırma, oylamanın gerçek sonuçlarını tespit etmenin tek demokratik yoludur.
- With all due respect I appreciate the decision the House has taken but this has not been a secret ballot.
- Tüm saygımla Meclis'in aldığı kararı takdir ediyorum ancak bu gizli bir oylama değildi.
- I was not in favour of the two recent ballots on the calendar of sessions 2003.
- Ben 2003 oturum takvimindeki son iki oylamayı desteklemiyordum.
Show More (1)
|
| 3 |
ballot |
seçim |
n. |
|
- This has certainly not done anything for the popularity ratings of the recognised ballot director Lukashenko.
- Bu durum, tanınmış seçim yöneticisi Lukaşenko'nun popülaritesine kesinlikle bir şey katmamıştır.
- The European Union has issued two statements expressing its concern about allegations of ballot rigging.
- Avrupa Birliği, seçimlere hile karıştırıldığı iddialarına ilişkin endişelerini dile getiren iki açıklama yayınladı.
Show More (-1)
|
| 4 |
ballot |
gizli oylama |
n. |
|
- The members of the parliament demanded a ballot.
- Milletvekilleri gizli oylama talebinde bulundu.
Show More (-2)
|
| 5 |
ballot |
oylama yapmak |
v. |
|
- The union representatives will be balloted on the experienced workers.
- Sendika temsilcilerine deneyimli işçiler konusunda oylama yaptırılacak.
Show More (-2)
|
| 6 |
ballot |
oy vermek |
v. |
|
- None of the members balloted for the change.
- Üyelerden hiçbiri değişiklik için oy vermedi.
Show More (-2)
|
| 7 |
ballot |
oy |
n. |
|
- The ballots are being counted.
- Oylar sayılıyor.
Show More (-2)
|
