|
- Tom was invited by us.
- Tom bizim tarafımızdan davet edildi.
- Tom has never been invited to parties.
- Tom partilere hiç davet edilmedi.
- Having been invited, Tom and Mary felt obliged to go.
- Davet edildiklerinde, Tom ve Mary gitmek zorunda hissettiler.
- Quite a few people were invited to the ceremony.
- Törene epeyce kişi davet edilmişti.
- I was invited to their wedding.
- Onların düğününe davet edildim.
- Tom and Mary were invited, so they felt obligated to go.
- Tom ve Mary davet edildiler, bu yüzden gitmek zorunda hissettiler.
- I was invited by an old friend.
- Eski bir arkadaşım tarafından davet edildim.
- I am invited to this party.
- Ben bu partiye davet edildim.
- You were invited.
- Davet edildin.
- I was invited to a pizza party.
- Bir pizza partisine davet edildim.
- Tom has been invited to a party.
- Tom bir partiye davet edildi.
- Everybody is invited to attend.
- Herkes davet edildi.
- I've been invited to speak in front of esteemed groups such as yourselves.
- Sizin gibi saygın grupların önünde konuşmak için davet edildim.
- I was invited.
- Davet edilmiştim.
- Tom was invited.
- Tom davet edildi.
- We haven't been invited yet.
- Henüz davet edilmedik.
- Tom was angry because he hadn't been invited to Mary's party.
- Tom Mary'nin partisine davet edilmediği için kızgındı.
- Even Chinese dignitaries were invited to visit the monument.
- Çinli ileri gelenler bile anıtı ziyaret etmeleri için davet edildiler.
- He was going to be invited.
- O davet edilecekti.
- Tom was invited to a beach party.
- Tom bir plaj partisine davet edildi.
- Tom wished he'd been invited to the party.
- Tom partiye davet edilmiş olmayı diledi.
- Mary was depressed when she saw photos of her friends on Facebook at a party she hadn't been invited to.
- Mary, Facebook'ta davet edilmediği bir partideki arkadaşlarının fotoğraflarını görünce depresyona girdi.
- Who was invited to the party?
- Partiye kim davet edildi?
- I've been invited over to a friend's.
- Bir arkadaşa davet edildim.
- I was invited to Sachiko's party.
- Sachiko'nun partisine davet edildim.
- She was invited to a party.
- Partiye davet edildi.
- Tom was invited, but he didn't come.
- Tom davet edildi ama gelmedi.
- Even Chinese dignitaries were invited to visit the monument.
- Çinli ileri gelenler bile anıtı ziyarete davet edildi.
- Tom was angry because he hadn't been invited to Mary's party.
- Tom kızgındı çünkü Mary'nin partisine davet edilmemişti.
- I've been invited to speak in front of esteemed groups such as yourselves.
- Sizin gibi saygın grupların önünde konuşma yapmak üzere davet edildim.
- I was invited by Tom.
- Tom tarafından davet edildim.
- Tom didn't expect to be invited to Mary's party.
- Tom, Mary'nin partisine davet edilmeyi beklemiyordu.
- Tom was invited to a beach party.
- Tom bir sahil partisine davet edildi.
- Tom is invited to the party.
- Tom partiye davet edildi.
- He was disappointed at not being invited.
- Davet edilmediği için hayal kırıklığına uğradı.
- I doubt that we'll ever be invited back.
- Geri davet edileceğimizden şüpheliyim.
- He was invited by the President to the White House inaugural ball.
- Başkan tarafından Beyaz Saray'ın açılış balosuna davet edildi.
- I've been invited to a party tomorrow.
- Yarın bir partiye davet edildim.
- Friends and relatives are invited.
- Arkadaşlar ve akrabalar davet edilir.
- I was invited to dinner.
- Akşam yemeğine davet edildim.
- Everyone except me was invited.
- Ben hariç herkes davet edildi.
- Tom is invited to dinner.
- Tom yemeğe davet edildi.
- Do you know who's been invited?
- Kimin davet edildiğini biliyor musun?
- I assume I was invited.
- Sanırım ben davet edildim.
- I want to be invited.
- Davet edilmek istiyorum.
- Have you been invited to their wedding?
- Onların düğününe davet edildin mi?
- Tom thinks Mary would've come if she'd been invited.
- Tom, Mary'nin davet edilseydi geleceğini düşünüyor.
- Tom is invited, too.
- Tom da davet edildi.
- Yesterday, I was invited to dinner by him.
- Dün onun tarafından akşam yemeğine davet edildim.
- He was going to be invited.
- Davet edilecekti.
- Almost everybody was invited.
- Neredeyse herkes davet edildi.
- I doubt that we'll ever be invited back.
- Bir daha davet edileceğimizden şüpheliyim.
- Tom is invited, isn't he?
- Tom davet edildi, değil mi?
- We were invited.
- Davet edildik.
- I haven't been invited to Tom's party yet.
- Tom'un partisine henüz davet edilmedim.
- Tom was disappointed at not being invited.
- Tom davet edilmediği için hayal kırıklığına uğradı.
- She was invited.
- O, davet edildi.
- I've been invited on a trip abroad, but I don't want to go.
- Yurt dışında bir geziye davet edildim, ama ben gitmek istemiyorum.
- We've been invited to dinner this evening.
- Bu akşam yemeğe davet edildik.
- We've been invited to a costume party.
- Bir kostüm partisine davet edildik.
- I was invited to leave for abroad, but I didn't want to go.
- Ben yurt dışına gitmek için davet edildim ama gitmek istemedim.
- I assume I was invited.
- Davet edildiğimi varsayıyorum.
- I'd be thrilled if I were invited.
- Davet edilsem çok sevinirdim.
- I was invited to dinner by her.
- Onun tarafından akşam yemeğine davet edildim.
- I was invited.
- Davet edildim.
- We are delighted at having been invited.
- Davet edildiğimiz için çok mutluyuz.
- Tom asked if he was invited.
- Tom davet edilip edilmediğini sordu.
- We are invited to dinner.
- Biz akşam yemeğine davet edildik.
- Parents are invited to attend.
- Ebeveynler katılmaya davet edildi.
- I was invited to the party.
- Partiye davet edildim.
- Having been invited, Tom and Mary felt obliged to go.
- Davet edildikleri için Tom ve Mary gitmek zorunda hissettiler.
- I can't go when I haven't been invited.
- Davet edilmediğim halde gidemem.
- Of course, Tom was invited.
- Tabii ki, Tom davet edildi.
- I don't think we were invited to Tom's party.
- Tom'un partisine davet edildiğimizi sanmıyorum.
- Tom was invited to the party.
- Tom partiye davet edildi.
- He was invited.
- O davet edildi.
- I can't go when I haven't been invited.
- Davet edilmediğimde gidemem.
- Yesterday, I was invited to dinner by him.
- O dün beni yemeğe davet etti.
- Isadora Duncan danced with such grace that she was invited to dance in Europe.
- Isadora Duncan öyle zarafetle dans etti ki Avrupa'da dans etmek için davet edildi.
- I was invited to go abroad, but I don't want to.
- Yurtdışına gitmeye davet edildim ama istemiyorum.
- I want to be invited.
- Ben davet edilmek istiyorum.
- Everyone except me was invited.
- Benim dışımda herkes davet edildi.
- She insisted that he be invited to the party.
- Partiye davet edilmesi için ısrar etti.
- Tom considered it an insult not to be invited to the party.
- Tom partiye davet edilmemeyi bir hakaret olarak düşündü.
- Old friends were invited to the reception.
- Eski arkadaşlar resepsiyona davet edildi.
- I didn't know I was invited.
- Davet edildiğimi bilmiyordum.
- Tom has never been invited to parties.
- Tom asla partilere davet edilmez.
- I'm glad to have been invited to dinner.
- Akşam yemeğine davet edildiğime sevindim.
- Tom said he would've come to the party if he'd been invited.
- Tom davet edilseydi partiye geleceğini söyledi.
- Tom has been invited to the Jacksons' house for dinner.
- Tom, Jacksons'un evine akşam yemeği için davet edildi.
- I've been invited to Tom's wedding, but Mary hasn't.
- Tom'un düğününe ben davet edildim ama Mary edilmedi.
- Tom wondered why he had been invited.
- Tom neden davet edildiğini merak etti.
- I've been invited there, too.
- Ben de oraya davet edildim.
- Tom wished he'd been invited to the party.
- Tom partiye davet edilmeyi diledi.
- I was invited to lunch.
- Öğle yemeğine davet edildim.
- Tom thinks Mary would've come if she'd been invited.
- Tom eğer davet edilseydi Mary'nin geleceğini düşünüyor.
- I was invited to leave for abroad, but I didn't want to go.
- Yurtdışına gitmem için davet edildim ama gitmek istemedim.
- Friends and relatives are invited.
- Arkadaşlar ve akrabalar davet edildi.
Show More (95)
|
